Buradasınız
Ana Sayfa > Dünya > Kanal İstanbul Doğurdu Mu?

Kanal İstanbul Doğurdu Mu?

Uzmanlar ve bilim çevreleri ile demokratik kitle örgütleri yanı sıra ekoloji örgütlerinin bir “yıkım projesi” olduğu iddiasıyla karşı çıktıkları Kanal İstanbul projesinin ÇED raporu hakkında yeni bir iddia daha gündemde: İddiaya göre, projenin ÇED raporu ‘Kanal Çanakkale‘yi de öneriyor. İddia doğruysa, bu kanal projesinin Montrö’yü by-pass amaçlı açılacak bir kanal olduğu tartışması daha fazla gün yüzüne çıkabilir. Yüksek Çevre Mühendislerine göre ise Kanal İstanbul korkunç ekolojik tahribat yaratacak bir proje!

Uzmanlar ve bilim çevreleri ile demokratik kitle örgütleri yanı sıra ekoloji örgütlerinin bir “yıkım projesi” olduğu iddiasıyla karşı çıktıkları Kanal İstanbul projesinin ÇED raporu hakkında yeni bir iddia daha gündemde. İddiaya göre; projenin ÇED raporu ‘Kanal Çanakkale‘yi de öneriyor. İddia doğruysa, bu kanal projesinin Montrö’yü by-pass amaçlı açılacak bir kanal olduğu tartışması da daha fazla gün yüzüne çıkabilir.

ÇED Raporu’nda ‘Kanal Çanakkale‘ önerisi

Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda dikkati çeken bir ayrıntı ortaya çıktı. Kanal İstanbul projesi için hazırlanan ÇED raporunda ‘Kanal Çanakkale’ açılmasının önerildiğini aktaran yazısında Cumhuriyet’ten Mehmet Ali Güller, Kanal İstanbul’un ABD’ye Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni (Bulgaristan ve Romanya üzerinden) delme fırsatı yaratacağını belirtirken, Kanal İstanbul projesi için hazırlanan ÇED raporunda “Çanakkale Kanalı önerisi” yer aldığını vurguluyor. Yazıda, ÇED Raporu’nun 1426. sayfasında (6. bölümünün 155. sayfasında) “Zincirbozan-Gelibolu mevkiinden Saros Körfezi’ne bir kanal açılması” önerildiği açıkça yer alıyor!

Kanal İstanbul’un faal hale girmesi ile ikili bir hukuk sistemi oluşağı ileri sürülürken, bunun da Montrö’yü delmek isteyenlere, sözleşmeyi feshedip yeni sözleşme yapma fırsatı doğuracağı iddia ediliyor. İddiaya göre; yeniden bir konferans toplandığında da, Deniz Hukuku Sözleşmesi artık meselenin zemini olacağından, Türkiye’nin egemenlik hakkı zayıflayacak ve ABD’ninkiler dahil her gemiye “transit geçiş hakkı” doğacak.

Uluslararası politika ve hukuk açısından konuya ilişkin yapılan başka bazı yorumlara göre de Kanal İstanbul’a, ulusal güvenliğe tehdit olarak da tepki gösteriliyor. Sonuç olarak; uzmanlara göre Kanal İstanbul hangi yönüyle ele alınırsa alınsın, kesinlikle engellenmesi gereken ve asla kabul edilemeyecek bir yıkım projesi.

Çevre Mühendislerine göre: Korkunç tahribat yaratacak bir proje!

Kanal İstanbul projesinin ÇED raporunu yaratacağı ekolojik sonuçları açısından mercek altına alan yüksek çevre mühendislerinin yaptıkları değerlendirmelerde ise vahim yönleriyle çarpıcı saptamalar yer alıyor. ÇED raporu ile ilgili yüksek çevre mühendisleri tarafından hazırlanan inceleme notu, proje kapsamında yapılacak çalışmaları da gözler önüne serdi.

Yüksek Çevre Mühendisi Sezer Aslan‘ın hazırladığı incelemede yer alan bu saptamalardan bir kaçı:

  • Günde 11 bin kilo patlayıcı kullanılacak, 850 bin metreküp kazı yapılacak.
  • 30 milyon metreküp su heba olacak. Sazlıdere, Terkos ve Gala gölleri tehlikeli derecede etkilenecek.
  • İnşaat süresince yılda 1,5 milyon litre yakıt tüketilecek. Bu durum 5 yılda 7,5 milyon litre dizel yakıt kullanılması anlamına gelecek.
  • Karadeniz ve Marmara en az 3-4 milyon metrekare doldurulacak.
  • Günlük en az 4 bin 250 kamyon sefer yapacak, egzoz, toz ve trafik korkunç düzeyde artacak.
  • Tarım arazileri, mera, biyoçeşitlilik, sit alanları, özel orman alanları tamamen yok olacak.

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top