Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > TURÇEP: Ekonomik kriz egemenlerin gözünü iklim krizini göremeyecek kadar karartmış halde

TURÇEP: Ekonomik kriz egemenlerin gözünü iklim krizini göremeyecek kadar karartmış halde

İklim krizi dolayısıyla bugün (20 Eylül) İzmir’de yapılacak etkinliklere katılım ve destek giderek artıyor. Saat 15.00te önce “küresel iklim grevi” yapan öğrencilerin Gündoğdu meydanında yapacağı buluşma ille başlayacak çeşitli etkinlikler yanı sıra, ayrıca ekoloji örgütleri ile sivil toplum örgütlerinin yapacağı iklim konulu diğer basın açıklamaları ve diğer etkinlikler ile saat 20.00ye kadar devam edecek.

Ekonomik krizin faturası doğaya ve halka çıkarılıyor

Çeşitli ekoloji örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin küresel iklim krizi konusunda çeşitli açıklamaları sürerken, bir açıklama da TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu) tarafından yapıldı. Küresel düzeydeki iklim krizinin nedenlerine yerel ölçülerdeki bazı örneklerle dikkat çekilen TURÇEP’in açıklamasında, yaşanılan gerçekler karşısında doğa ve çevrenin yasalarla koruma altına alınması gerekmesine rağmen, durumun Türkiye’de tam tersine çevrildiğine de dikkat çekildi. TURÇEP’in açıklamasında yaşanılan ekonomik krizin bedelinin doğaya ve çevreye ödetildiği vurgulanarak, “kendi yarattıkları krizin faturası halka ödetilirken, doğaya ve çevreye de çıkartılıyor. Küresel düzeyde yaşanan iklim krizi karşısında doğa ve çevrenin kollanması gerekirken, hükümet tarafından sadece sermayenin çıkarını kollama tutumu egemen hale getirilince, artık doğayı bile sermaye için özelleştirmeyi içeren akıl dışı bir anlayışın baskı ve zorla topluma dayatılır hale getirilmeye başlandığı görülmektedir” denildi.

İklim krizine karşı en acil önlem ormanların korunması

Türkiye’de bugün tarihin en büyük doğa katliamının yaşanmakta olduğuna dikkat çekilen TURÇEP’in açıklamasında, bunun için yasaların bile yok sayılarak, hukukun da ortadan kaldırılmaya başlandığı bir manzaranın yaşanmakta olduğu vurgulandı. Açıklamasında iklim konusunda korunması gereken en önemli değerlerden birinin orman varlıkları olduğunu belirten TURÇEP, “Oysa artık hiçbir ormanımızın güvencesi kalmamış, bütün ormanlarımız savunmasız hale getirilmiş, sermaye grupları ve şirketlerin para hırsına feda edilen bir anlayışla ortadan kaldırılmaya açık hale getirilmiştir” dedi.

Açıklamasında Turgutlu Çaldağı’ndaki orman varlığının önemini vurgulayan TURÇEP, “Çaldağı ormanı yöredeki erozyon tehdidine karşı bizzat devlet ve halk tarafından ağaçlandırma çalışmaları sürdürülerek geliştirilip büyütülen bir ormanlık alan olmasına rağmen, bugün gelinen noktada sadece halk ormanına sahip çıkıp korumaya çalışırken, devletin tutumu ise bu ormanı şirketlere tahsis etme şeklinde bir tutuma dönüştürülmeye başlanmıştır” denildi.

Doğayı kendi hükümetine karşı korumaya çalışan bir toplumuz

Bu nedenle günümüzde doğayı kendi hükümetine ve devletine karşı korumaya çalışan bir toplum haline gelindiğini vurgulayan TURÇEP, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre; sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı bir insanlık hakkıdır. Anayasamızın 56. Maddesine göre ise ’doğayı ve çevreyi korumak sadece devletin değil, yurttaşların da görevidir’ denilmektedir. Ancak Türkiye gerçeğinde bugün doğaya ve çevreye sadece yurttaşlar sahip çıkarak korumaya çalışırken, yaşanılan pek çok örnekte görüldüğü gibi, devlet gücü belirtilen anayasal çizgiden çıkartılıp doğayı ve kendi yaşam alanlarını koruyan halkın karşısına dikilmeye çalışılmaktadır” eleştirisinde bulundu.


Metin Sert
1959 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dünyaya geldi. Çevre sorunları ve ekoloji mücadelesi ile ilgisi 1997 yılında Leylek Çayı‘nın akibeti ve bazı çocuk ölümlerini araştırarak başladı. Bugün başta Turgutlu Çaldağı’ndaki nikel madenciliği ve diğer çevresel tehditlere karşı mücadele yürüten TURÇEP YK üyeliği görevini sürdürmektedir. Ayrıca EGEÇEP ve Ekoloji Birliği'nde de YK üyeliği görevlerinde bulundu.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top