Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > İklim Adaleti Koalisyonu: İklim Adaleti İçin Harekete Geçiyoruz!

İklim Adaleti Koalisyonu: İklim Adaleti İçin Harekete Geçiyoruz!

COP26 Türkiye Koalisyonu yoluna ‘İklim Adaleti Koalisyonu’ olarak devam ediyor. İklim Adaleti Koalisyonu, Beyoğlu’nda bulunan Çevre Mühendisleri Odası’nda kuruluşunu “İklim Adaleti için harekete geç” şiarıyla bir basın açıklaması yaparak gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz Kasım ayında İskoçya‘nın başkenti Glaskow‘da 31 Ekim’de başlayan ve 12 Kasım’a kadar devam eden Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP26 öncesinde, bu önemli sürece hazırlanmak için COP26 Türkiye Koalisyonu olarak bir araya gelinmiş ve Ekoloji Birliği de EB Kadın Meclisi, EB Gençlik Meclisi ve bazı bileşenleri ile birlikte bu süreçte yer almıştı. Başta Glasgow olmak üzere dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen 6 Kasım İklim Adaleti İçin Küresel Eylem Günü’nde de zirvedeki dünya liderleri ve hükümet temsilcilerine “iklim adaleti” uyarısı ile birlikte “verdikleri sözleri tutma” çağrısı yapılmıştı.

Glaskow’daki İklim Zirvesi toplantıların ardından COP26 TR Koalisyonu‘nun o dönemdeki işlevinin tamamlanmış olması nedeniyle COP26 Türkiye Koalisyonu adı altında bir araya gelen, aralarında Ekoloji Birliği ve bazı bileşenlerinin de yer aldığı ekoloji örgütleri, sendika ve meslek örgütleri ile bireyler, İklim Adaleti temelinde yola ‘İklim Adaleti Koalisyonu’ olarak devam etme kararı aldı.

İklim Adaleti Koalisyonu, Beyoğlu’nda bulunan Çevre Mühendisleri Odası’nda yeni oluşumun kuruluşunu “İklim Adaleti için harekete geç” şiarıyla bir basın açıklaması yaparak gerçekleştirdi. HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy’un yanı sıra, koalisyon bileşeni 71 çevre ve ekoloji örgütü temsilcileri basın açıklamasına ayrıca online olarak da katıldı. Açıklamayı okuyan Türk Tabipleri Birliği’nden Demet Parlar, iklim adaletini devletlerden ya da şirketlerden bekleyemeyeceklerini söyleyerek, “Çözüm biziz, biz yaşam savunucuları iklim değişikliğinin sonuçlarından en fazla etkilenenler, ekolojik yıkıma ve iklim değişikliğine etkisi ihmal edilebilir olanlardır” dedi. Yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle:

İKLİM ADALETİ İÇİN HAREKETE GEÇİYORUZ!

İklim adaletini devletlerden ya da şirketlerden bekleyemeyiz, çözüm biziz, biz yaşam savunucuları!

İklim değişikliğinin sonuçlarından en fazla etkilenenler, ekolojik yıkıma ve iklim değişikliğine etkisi ihmal edilebilir olanlardır. İklim adaleti talebimiz, dünya iklim sisteminin farklı coğrafyalarda farklı şekillerde değişmesi; yanı sıra diğer doğa tahribatlarının sömürü ilişkilerindeki eşitsiz ilişkiler sonucu eşitsiz dağılımı ile ülkeler arasındaki sorumluluk, etkilenme ve uyum sağlama kapasitesi üzerinden yaşanan adaletsizliklerle ilgilidir. İklim değişikliğinin etkileri sınıfsal, cinsel, etnik eşitsizliklerle ve tür ayrımcılığıyla iç içe geçerek gün geçtikçe derinleşiyor. Baskı ve tahakküm ilişkileri, güvencesiz olan nüfusu iklim krizi karşısında savunmasız bırakıp daha da kırılganlaştırıyor.

İnsan emeği dahil doğanın her parçasını metalaştıran kapitalist üretim ilişkileri, ekolojik krizi derinleştiriyor. Ekolojik suçların üstünü örtmeye çalışan hükümetler, iklim krizine karşı da sorumsuzca davranmaya devam ediyorlar. Gerçek tahribatları örtmek için düzenledikleri zirveler, verip tutmadıkları sözler, şirketlerle birlikte ürettikleri sözde ‘yeşil’ projeler ve reklamlarla iklim krizini engelliyormuş gibi yapıyorlar. Fosil yakıtların kullanımının durmadığı gibi, ‘yeşil kalkınma’ stratejileri emek ve doğa sömürüsü üzerinden devam ediyor. “Enerjide dönüşüm”, dünyada yeniden madencilik furyasını tetikliyor, hatta güvenlikçi politikalar ile sömürü ilişkilerini güçlendirip yaygınlaştırıyor.

Türkiye’de de ekolojik yıkım, etkisini gündelik hayatta daha fazla hissettiriyor. Madencilik faaliyetleri, tüm bölgeleri kapsayacak şekilde çoğalıyor. Tüm coğrafya, yerli ya da uluslararası sermayenin yatırım alanları olarak görülüyor. İktisadi fayda temelli anlayışlarla tarım arazileri imara açılıyor, yeraltı ve yerüstü suları doğal yaşamı ihmal ederek tasarruf ediliyor, evimiz olan doğal çevreyi ve içindeki yaşamı tehdit eden politikalarla yaşamımız tehdit altında. Göller ve nehirler kuruyor, henüz kurumamış olanlar da inşaat projelerinin hedefinde. Her av mevsiminde açıklanan rakamlar ve kaçak avcılık nedeniyle Türkiye’nin yaban hayatı bitiriliyor. Sonuna geldiğimiz 2021’deki yangınlar, uzun zamandır süren kuraklık ve seller, yaşam alanlarımızın, suların, ormanların ve yaban hayatının yaşadığı tehlikeler iklim krizine karşı verilecek mücadele için yarının çok geç olacağını, yakıcı bir şekilde bize söylüyor.

İKLİM KRİZİNE BÜTÜNCÜL BAKIŞ

Ekolojik yıkım sadece iklim krizine, iklim krizinin nedeni de sadece karbon emisyonlarına indirgenemez. Yaşam döngülerinde kırılmaların, tehdit altındaki ekosistemlerin, yok olan türlerin nedeni, temelde, içinde bulunduğumuz ekonomi-politik rejimdir. Ekolojik yıkımın nedeni olarak “bireysel tüketim”i göstermek, toplumsal ve politik etkileri belirsizleştirerek gerçek failleri de görünmez kılmaktadır. İklim krizinin nedeni antroposenik etkiden öte insanın emek gücü de dahil doğanın her parçasını metalaştıran mevcut rejimdir. Yoksullara, yerlilere, kadınlara, canlılara ödetilen bedellerin daha da ağırlaşmasına neden olan yerleşik nizam, ‘sürdürülebilirlik’ ve ‘yeşil dönüşüm’ iddialarının ötesinde kuşatıcı bir anlatıya sahip değil. Değişimi krizi yaratanlardan beklemek sistemin işleyişine katkı sağlarken, krizi daha da derinleştiriyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz gerçeklik, dünya üzerindeki bütün zenginliği elinde bulunduran az sayıdaki kişinin egemenliğinin sürmesi için yeryüzündeki diğer bütün canlı türlerin felaketler yaşamasıdır. Bu sistemin, yarattığı diğer krizlerle birlikte, tarihin çöplüğüne gönderilme zamanı geldi ve geçiyor.

BİZLERİ BEKLEYEN BİR YOKOLUŞ SENARYOSU DEĞİL

Şimdi ve daha fazla geç kalmadan iklim mücadelesi için bir not düşüyoruz. Gezegeni tüketim ve sömürüye dayalı anlayışın yarattığı tüm krizlerden bizler kurtaracağız. Bizi bekleyen; bir yokoluş senaryosu değil, iklimi değiştiren sisteme karşı mücadeleyle kurtulmuş olan bir gezegendir. İklim Adaleti Koalisyonu, devletlerin ve şirketlerin mantığıyla gerçekleşen her müdahalenin ekosistemler üzerinde iyileştirici olmaktan çok ekolojik kırım olduğundan hareketle, bu kırımı yaratan tüm faaliyetlerin suç olduğunu savunur.

Bu bağlamda Koalisyonumuz;

  • Ekokırım suçlarının tanınması ve uluslararası sözleşmelerle bağıtlanması, hesap sorabilirlik, verebilirlik mekanizmaları yaratılması, ekokırım suçlarının tüm gezegene karşı işlenen suçlar olarak hafızalaştırılması, suçların ve bu suçlara karşı mücadele deneyiminin bilgisiyle geçmiş, bugün ve gelecek arasında bağ kurulması için,
  • Mevcut ekonomik ve toplumsal gelişmişlik derecelerini başka ülkelerin, yerlilerin ve işçilerin ekolojik yıkımı sonucunda elde eden devletlerin ve egemenlerin yaşattıkları “kayıp ve zararlar” için ve iklim krizindeki tarihsel ve güncel sorumluluklarından doğan “iklim borcu”nun ödetilmesi için,
  • İklim krizi ya da savaş kaynaklı yaşanan/yaşanabilecek olan göçler için göçmen/mülteci/sığınmacılara yönelik yaşam hakkı da dahil olmak üzere tüm hak gasplarının sona ermesi, sınır güvenlik politikalarına karşı politikaların üretilmesi ve göçmen düşmanlığının son bulması için,
  • Yaban hayatı koruma ve geliştirme alanları ile en önemli karbon yutak alanlar olan ormanların tümünün devletler ile şirketlerin enerji, maden, turizm ve benzeri projelerinden korumak için,
  • Kapitalist kentleşme ve megakent planlamalarıyla yaşanmaz hale gelen kentlerde kent hakkı savunusu dahil olmak üzere kâr ve rant odaklı çözümlere karşı olmak için,
  • Fosil yakıt kaynaklı olan tüm enerji projelerini, doğalgaz aramalarını, boru hattı ve tesis inşaatlarını, termik santral yatırımlarını durdurmak, faaliyette olanları orta vadede kapattırmak için,
  • Kuş göç yollarını, tarım arazilerini, ormanlık alanları, yaşam alanlarını tehdit eden ve ‘yenilenebilir’ alternatifler olarak sunulan JES, RES ve GES yatırımlarını durdurmak ve bunlar üzerinden yaratılan yeni rant alanını engellemek için,
  • Nükleer santrallerin yarattığı tüm katliam ve tahribatları hatırlatmak, Akkuyu Nükleer Santrali’nin, nükleer çöplük yatırımlarının ve Sinop’ta açılması planlanan yeni santralin durdurulması için,
  • Suyun ticarileştirildiği tüm projelere karşı çıkmak; yeraltı ve yerüstü sularının kirletilmesine engel olmak için,
  • Yüzyıldır egemenlik ve savaş bölgesi olagelen Ortadoğu’da ve Akdeniz havzasında devletlerin savaş ve savunma yatırımlarını, suyun savaş aracı gibi silah olarak kullanılmasını durdurmak için,
  • Endüstriyel tarım politikalarına karşı sömürü ve kâr döngüsünü ortadan kaldıran gıda egemenliği ile birlikte hayvan haklarını gözeterek agroekolojik üretiminin sağlanması için,
  • Sadece tarım değil tüm alanlarda endüstriyalizmi sorunlaştırıp alternatif geliştirmek için,
  • Yerelden enternasyonele, enternasyonelden yerele mücadele ağlarını birbirini destekler ve büyütür şekilde örmek, doğa talanını hızlandıran savaş stratejilerine karşı başta Akdeniz ve Ortadoğu olmak üzere tüm coğrafyalarda barış taleplerinin sesini yükseltmek amacıyla emek, kadın ve diğer toplumsal hareket alanlarının mücadeleleriyle birlikte yaşamı savunmak için mücadele edecektir.

RADİKAL BİR YOL DEĞİŞİKLİĞİ

Glasgow‘da gerçekleşen COP26 Zirvesi öncesinde Halkların İklim Taahhüdü için Türkiye’de bir mücadele ağı yaratmak üzere attığımız ilk adım giderek büyüyor. 2021 yılının Kasım ayında COP26 Türkiye Koalisyonu olarak düzenlediğimiz bir dizi çalışma, eylem ve etkinlik, ardından Glasgow’da katıldığımız Alternatif Zirve ile COP26’nın bir çözüm olmayacağını söyledik. Devletlerin fiyasko zirvesinin ardından Türkiye’deki çalışmalarımızı İklim Adaleti Koalisyonu olarak devam ettiriyoruz.

Glasgow’da bir kez daha gördük ki bizleri; açlık, savaş, yoksulluk, göç, eşitsizlik ve ekolojik yıkıma maruz bırakan mevcut krize dair çözüm, halkların dayanışması ve birlikte mücadelesidir. İklim krizinden en çok etkilenen kadınlar, yaşlılar, çocuklar, gençler, engelliler, yerli haklar, göçmenler/mülteciler, yoksullar, güvencesizler olarak buradayız, temel hak ve ihtiyaçlarımızı da savunarak mücadele edeceğiz. Gezegenimizi, petro-kimya endüstrisinden, inşaat şirketlerinden, maden lobicilerinden, daha da önemlisi bunlara neden olan zihniyetten kurtaracağız.

Dünyanın, yaşamın ve insanlığın ihtiyacı olan hızlı ve radikal bir yol değişikliği için, iklim adaleti için harekete geçiyoruz! Gelecek biziz!

İKLİM ADALETİ KOALİSYONU

 6 Kasım İklim Adaleti İçin Küresel Eylem Günü’nde başta COP26 Zirvesinin yapıldığı Glasgow olmak üzere dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen protesto eylemlerinde dünya liderleri ve hükümet temsilcilerine küresel ısınma için cesur eylem istemiyle sokağa döküldü, “iklim adaleti” uyarısı ile birlikte “verdikleri sözleri tutma” çağrısı yapıldı.

İklim Adaleti Koalisyonu’nda yer alan kuruluşlar:

Adaların Atları Platformu, Antalya Ekoloji Meclisi, Artur Çevre Platformu, Avcılar Kültür Sanat Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Bakırtepe Çevre Platformu, Balıkesir Çevre Platformu, Başlangıç Ekoloji, Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, Bozcaada Forum, Burhaniye Çevre Platformu, Bursa Su Kolektifi, Büyük Menderes İnisiyatifi, Çeşme Çevre Platformu, Demokrasi Konferansı, DiEM25 Türkiye Kolektifi, Didim Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği, Didim Çevre Platformu, Divriği Yaşam ve Doğa Platformu, Doğa İçin Sanat Derneği, Doğal Yaşam Derneği, Doğanın Çocukları, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Ekoloji Birliği,Ekoloji Birliği Gençlik Meclisi, Ekoloji Birliği Kadın Meclisi, Ekoloji Politik, Fatsa Sessiz Çığlık İnisiyatifi, Germencik Çevre ve Doğa Derneği, Göztepe Kooperatifi, Güney Marmara Dayanışması, Halkların Demokratik Kongresi Ekoloji Meclisi, Halkların Demokratik Kongresi Sağlık Meclisi, İlerici Enternasyonal –Türkiye, K2 Haber, Kadıköy Kent Dayanışması, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu – KESK, KazDağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kazdağları Ekoloji Platformu, Kazdağları İstanbul Dayanışması, Kdz. Ereğli Çevre Platformu, Kentsel Stratejiler ve Yerel Uygulamalar Derneği – Kent-Lab, Mekanda Adalet Derneği, Mersin Çevre ve Doğa Derneği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Munzur Çevre Derneği, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Nilüfer Gençlik Meclisi, Polen Ekoloji Kolektifi, Reşadiye Çevre Platformu, Samanlı Dağları Çevre ve Kültür Derneği, Sürdürülebilir Yaşam Derneği, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Tarım Orkam-Sen, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Ayvalık Temsilciliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Validebağ Savunması, Yalova Platformu, Yaşam Gazetesi, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, Yenifoça Forum, Yerdeniz Kooperatifi, Yeryüzü Ekoloji Kolektifi, Yeşil Direniş Yeşil Sol İklim Krizi Çalışma Grubu, Yeşil Yaşam İnisiyatifi, Yokoluş İsyanı, Zonguldak Çevre Koruma Derneği.


Daha fazla bilgi içiniklimadaletikoalisyonu@gmail.comadresinden iletişime geçebilirsiniz.
Web sitesi: iklimadaletikoalisyonu.org, Twitter: iklimadaleti_k, İnstagram: iklimadaletikoalisyonu

Kaynak: İklim Adaleti Koalisyonu

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top