Buradasınız
Ana Sayfa > Bileşen Etkinlikleri > Ayvacık’ta RES’lerin yürütmesi durduruldu | Özer Akdemir

Ayvacık’ta RES’lerin yürütmesi durduruldu | Özer Akdemir

“Kazdağı’nın giriş kapısı” denilen Ayvacık köylerinde RES’ler için verilen “ÇED gerekli değildir” raporunun yürütmesi durduruldu. Şirket “Üç RES dikeceğiz” deyip 11 RES’lik proje hazırlamış.

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi, Cemaller ve Keçikaya köyleri yakınında yapılması 11 adet rüzgar enerji santrali (RES) tribününe verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının yürütmesi durduruldu. Çanakkale 2. İdare Mahkemesi projenin çevresel etkilerini tam değerlendirilmediği yönündeki bilirkişi raporuna dayanarak yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Bölgede Or Enerji İnşaat A. Ş tarafından önce 5 adet türbin (30 MWm/30 MWe) inşa edilmek istendi. Daha sonra bu sayı ”Ilgardere Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) Kapasite Artışı” projesi ile 8 ve 11 tribüne kadar çıkmış.  Projeyi bu haliyle Çanakkale Valiliği tarafından ”Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararı verilince aralarında Cemaller Köyü Muhtarlığı, Söğütlü Köyü Muhtarlığı  ve Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği gibi kurumların yanı sıra onun üzerinde yurttaş tarafından yürütmeyi durdurma talebiyle dava açıldı.

İLAVE 8 DİREK İÇİN HALKA HABER DAHİ VERİLMEMİŞ

Açılan davada RES’ler için seçilen yerin hukuka aykırı bir şekilde belirlendiği, daha önce üç adet RES için ”ÇED Gerekli Değildir” kararının alındığı ve halkın katılımı toplantısı yapıldığı ancak sonrasında proje sahibinin iki köy içerisine sekiz (8) adet daha RES yapılacağı, toplamda on bir (11) RES için izin alındığının ortaya çıktığı ve bu durumun halka haber dahi verilmediği, kurulan santrallerin korkunç bir gürültü kirliliğine yol açtığı gibi gerekçeler ileri sürüldü. Dava dilekçesinde RES’lerin ayrıca tarım arazileri yönünden Toprak Koruma Kurulu kararının ve toprak koruma projelerinin bulunmadığı,  tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının dayanağının olmadığı, RES projeleri kapsamında ortaya çıkan sosyal ve ekolojik bozulma için tedbirler alınmadan projenin etkilerinin küçük gösterilmeye çalışıldığı gibi sakıncalara da vurgu yapıldı.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA BELİRLENEN EKSİKLİKLER

Davaya bakan Çanakkale 2. İdare Mahkemesinin yaptırdığı bilirkişi keşfi sonucu hazırlanan raporda da proje tanıtım dosyasında (PTD) birçok eksikliği bulunduğuna dikkat çekildi. Bilirkişi raporunda özetle;  

  • Hidrojeolojik inceleme, jeoteknik inceleme eksiklikleri göz önüne alındığında taşkın, heyelan ve benzeri etkilerin PTD’de incelenmediği.
  • Bölgenin volkanitlerinin oluştuğu bariz olmasına rağmen hazırlanan jeoloji haritasının yetersiz ve eksik olduğu;
  • Proje alanının en önemli doğal afetlerden biri olan taşkın durumuna karşı değerlendirilmediği;
  • Raporda flora ve fauna çalışmalarının nasıl yapıldığına dair yöntemin eklenmediği, faydalanılan literatürlere yer verilmediği, bitkilerin ve fauna elemanlarının nasıl teşhis edildiğine değinilmediği, fauna elemanları olarak sadece kuşlara yer verilip diğer fauna elemanlarına yer verilmemiş olmasının ekosistem değerlendirmeleri açısından kesinlikle yeterli olmadığı,
  • PTD’de kapasite artışına konu olan türbinlerin ve ilişkili faaliyetlerin, tarım ve hayvancılıkla ilgili çevresel etkilerine hiç yer verilmediği,
  • Kurulması planlanan 5 adet yeni türbinin tam olarak hangi parsellere denk geldiği, bu parseldeki toprağın verimlilik durumu, bölgedeki bitkisel üretim faaliyetleri hakkında bilgi verilmediği gibi söz konusu türbinlerin bu bölgedeki tarımsal faaliyetler üzerindeki etkilerinin de detaylı olarak açıklanmadığı,
  • Proje alanında küçükbaş hayvancılık yapıldığı belirtilmesine karsın bu hayvanlar üzerinde, kapasite artısı sebebiyle yapılacak inşaat çalışmaları ve isletmeye bağlı çevresel etkilere değinilmediği,
  • Türbinlerin inşa ve isletme aşamalarında tarla vasfındaki taşınmazda açılması planlanan 2,5 km yeni servis yollarının da tarımsal bütünlüğü bozup bozmadığı konusunda araştırma yapılmadığı,
  • Proje alanında tarım, mera ve orman arazileri bulunmasına karsın bu alanların vasıfları, arazi kullanım kabiliyetleri, sınıfı, sulama olanakları, yöredeki tarım, gıda ve hayvancılık faaliyetlerine, il içinde bölgenin hangi özelliklerinin ön plana çıktığına ilişkin bilgilere neredeyse hiç yer verilmediği,
  • Çevresel ve Sosyal Bileşenler üzerinde kümülatif etki potansiyeli olan projeler için oluşacak etkilerin söz konusu raporda bilimsel ve teknik açıdan yeterli düzeyde değerlendirilmediği,
  • Projenin tarım arazilerine, su kaynaklarına, doğal yaşama ve yerleşim yerlerine olumsuz etkilerinin kabul edilebilir düzeyde olup olmadığı ve ekolojik yapıda kalıcı tahribata yol açıp açmayacağının eksiklikler nedeniyle net olarak belirlenmediği,
  • Söz konusu eksiklikler nedeniyle projenin ülke ekonomisine sağlayacağı katkı ile ekolojik yapıya verilecek zarar arasında kamu yararı açısından adil bir denge bulunup bulunmadığının tam olarak tespit edilemediği yönünde kanaat bildirildi.
Fotoğraflar: Fırat Tunabay

AV. ÖZLÜER: ŞİRKETLERE HUKUKU VATANDAŞ ÖĞRETİYOR AMA…

Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar yerinde görülmeyerek, rapor hükme esas alınabilecek nitelikte bulan mahkeme oybirliği ile projeye verilen ÇED Gerekli Değildir kararının yürütmesini durdurdu. Mahkeme esas hakkındaki kararının 17 Ocak’ta verecek.

Kararı değerlendiren davanın avukatı Fevzi Özlüer, enerji izin süreçlerinde birçok anti demokratik ve hukuk dışı arayışların olduğunu dile getirdi. Bu gelişmelerin “temiz enerji” imajı üzerine düşürülen büyük bir leke olmanın ötesine geçtiğini aktaran Özlüer, bunun önlenebilmesi için enerjide bölge planlama, iletim, dağıtım ve üretim hatları arasında koordinasyonun şart olduğunu belirtti.

Özlüer şunları söyledi; “Enerji üretiminde üstün kamu yararı söylemi şirketler tarafından hiç bir kurala tabi olmadıklarına dair büyülü bir maymuncuk haline getirildi. Böyle giderse HES’ler gibi GES ve RES projeleri de ülkeyi büyük bir çöplüğe dönüştürebilir. Bu nedenle acilen yatırımların bu santrallere kayması gerçeğini gözeterek, enerjide demokratik bir karar alma biçimi yaratılmalı. Mülkiyet hakkı ihlallerinden tutun da her türlü hak ihlali parayla tazmin edilecek haklar olarak görülür oldu. Şirketlere hukuku vatandaş öğretiyor ama şirketlerin arkasındaki siyasi güçler, bürokrasi ve  yağma düzeni bu süreci tanımamakta kararlı.”


Evrensel

Özer Akdemir
Evrensel Gazetesi yazarı. 1969 Nevşehir Hacıbektaş'ta doğdu. 1998 yılında Evrensel Gazetesi ile başladığı gazeteciliğe halen gazetenin İzmir temsilcilisi olarak devam ediyor. Hayat TV'de Çepeçevre Yaşam programlarının yapım ve sunuculuğu yanı sıra, Anadolu’nun Altın’daki Tehlike / Kışladağ’a Ağıt, Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği, Uranyum Uğruna / Dilsiz Çocukları Ege’nin, Doğa ve Direniş Öyküleri adlı kitapları bulunuyor. EGEÇEP Yürütme Kurulu ve çeşitli komisyonlar ile Ekoloji Birliği'nde Koordinasyon Kurulu ve Yürütme Kurulu'nda da görev yapmıştır.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top