Buradasınız
Ana Sayfa > Bileşen Etkinlikleri > Van Gölü yapılaşma, kirlilik ve kuraklık çemberinde!

Van Gölü yapılaşma, kirlilik ve kuraklık çemberinde!

Van Gölü etrafındaki yapılaşma ile beraber aynı zamanda korunmadığı için büyük bir kirlilik çemberine hapsedilmiş durumda. Yetkililer, bu duruma kısa vadede müdahale edilmediği taktirde uzun vadede gölün yok oluşuna neden olacağı uyarılarında bulunuyor.

Dünyanın en büyük 15. gölü olmakla beraber dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, aynı zamanda da Türkiye’nin de en büyük gölü olarak biliniyor. Van Gölü etrafındaki yapılaşma ile beraber aynı zamanda korunmadığı için büyük bir kirlilik çemberine hapsedilmiş durumda. Yetkililer, bu duruma kısa vadede müdahale edilmediği taktirde uzun vadede gölün yok oluşuna neden olacağını bildiriyor.

Son olarak ABD Uzay Üssü NASA tarafından uzaydan çekilen çevrimiçi fotoğraf yarışmasında Van Gölü birinci çıkarak tüm dünyanın dikkatini üstüne çekmişti. Van Gölü havzası gereği de bünyesinde bulundurduğu tüm canlılar ve doğal zenginlikler açısından da dünyanın sıralı havzalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Ancak Van Gölü havzası ve gölün kendisi son 20 yılda büyük bir tahribat ve kirlilikle karşı karşıya kalmış durumda. Van Gölü’ne yakın bulunan yerleşim yerlerinde gölde oluşan kirlilik nedeniyle ortaya çıkan kötü koku yüzünden insanlar büyük sorunlar yaşamaktalar. Halk resmi kurumların sahili kapatmasından dolayı göl kıyısına ulaşamaz duruma geldi.

Van Gölü’ndeki yapılaşma devam ediyor

KIYI KANUNU ASKIYA ALINMIŞ DURUMDA

Türkiye’deki mevcut 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na  “Deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yarırına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlemiştir” denilse de Van Gölü sahili için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığı açığa çıkıyor. Aynı kanunun ilgili maddesinde “Kıyı kenar çizgisinden sonraki en az 100 metrelik kuşağı sahil şeridi olarak belirlenmiştir. Sahil şeridini ilk 50 metre ve ikinci 50 metre olarak belirlenmiş buralardaki yapılaşmaya da önemli sınırlamalar getirmiştir“ şeklinde belirtilmesine rağmen, Van Gölü kıyı kenar çizgisini aşarak gölün içinde dolgu yapılmak suretiyle özel ve kamuya ait yapıların yapıldığı görülüyor. Gölün kıyı kesiminde de kamu kurum kuruluşları başta olmak üzere kimi özel girişimciler tarafından yapılan villa, otel gibi yapılar ile gölün doğal dokusuna zarar verilerek sahil bandını vatandaşlara  da kapalı hale getiriliyor. 

HER GÜN KİRLETİLEN GÖLÜN KIYILARI YAPILAŞMAYLA BERABER HALKA KAPATILIYOR

Her gün tonlarca evsel atık ve kanalizasyon akıntısına maruz kalarak kirletilen gölde, diğer taraftan da kıyı şeridindeki yapılaşma giderek arttığı için gölün doğal dokusuna zarar veriliyor ve sahil şeridi vatandaşlara kapanır hale getiriliyor. Başta devlete ait resmi kurum-kuruluşlar ‘Sosyal tesis’ adı altında kıyı şeridini tel örgülerle çevirerek yada duvarlar örerek kapatırken aynı şekilde kimi özel işletmeler ve şahıslar da kıyı kısmında otel, villa gibi yapılar yaparak hem gölün doğal dokusuna zarar veriyor hem de sahil bandını vatandaşa kapatıyor. Kıyı şeridindeki devlete ait kurumların yapılaşmalarıyla beraber özellikle son yıllarda kıyıya yakın yerlere kadar imar izinlerinin verilmesiyle özel firmalara ait oteller gölün içine kadar girerek yapı inşa etti. Yine şahıslara ait arazilerin olduğu sahil bandına sıfır noktadaki yerlerde özel mülk içinde yapılar yapılarak kamuya açık sahil bandları vatandaşa kapalı hale getiriliyor. 

‘VAN GÖLÜ YAPILAŞMA VE KİRLİLİK TEHDİDİ ALTINDA ALARM VERİYOR’

Van Gölü’ndeki kirlenmeye ilişkin değerlendirme ve açıklamalarda bulunan Van Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (VAN ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, gölün  özellikle son 20 yılda büyük bir yapılaşma ve kirlilik sorunuyla karşı karşıya olduğuna ve  kırmızı alarm verdiğine dikkat çekiyor. 450 kilometrelik Van Gölü sahilinde devlet kurumlarına ait onlarca tesisin olduğunu hatırlatan Kalçık, bunların çoğunda arıtma sistemleri olmaksızın kanalizasyon ve işletmeye ait atıkların direk göle akıtıldığına dikkat çekti.

Van Gölü  havzası içerisinde 2 il 9 ilçenin olduğunu ve her gün göle 56 bin metreküp evsel kanalizasyon atıklarının akıtıldığına dikkat çeken Kalçık, bunun büyük bir bölümünün ise arıtılmadan direk göle verildiğini açıkladı. Yapılanı bir doğa katliamı olarak değerlendiren Kalçık, “Çevre kanununa göre çevreyi kirletenler gerekçe sunmaksızın suçludurlar. Bunlar da suç işliyorlar. Koydukları kanuna aykırı davranıyorlar” şeklinde konuştu.

Van Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (VAN ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık

‘VAN GÖLÜ ETRAFINDAKİ BİYOLOJİK ARITMA OLAN SAZLIKLAR YOK EDİLİYOR’

Dünyanın her yerinde göl  ve deniz çevrelerinde bulunan sazlıkların mevcut su kütlelerinin doğal biyolojik arıtmaları olduğuna dikkat çeken Kalçık,  Van Gölü çevresindeki birçok sazlığın kurutulduğunu ya da dolgu yapılarak yok edildiğini belirtti. Dolgu yapılan sazlıkların sonradan da imara açılarak ranta dönüştürüldüğünü belirten Kalçık, bu sazlıkların aynı zamanda doğal üreme alanları olduğunu, göldeki birçok canlıyı koruma görevi gören sazlıkların direk yok edildiğini aktardı. 

‘VAN GÖLÜNÜ KORUYALIM, YOK OLMASIN ‘

Van Gölü’nde son yıllarda meydana gelen büyük kirlilik ve etrafındaki yapılaşmayla beraber alarm verdiğini hatırlatan Kalçık, “Van Gölü uzaydan çekilen fotoğraflar içinde en ihtişamlı en güzeli seçildi. Dünyanın en büyük sodalı gölüne karşı çok ihmalkar ve yıkıcı yaklaşılıyor. Van Gölü, tüm insanlık için olduğu gibi özellikle de bölge açısından son derece önemli bir doğa harikasıdır. Gelecek nesiller için Van Gölü’nü korumalıyız. Başta kendi şahsımızdan başlayarak devamında kamu kurum kuruluşlarının bu konuda duyarlı olmaya zorlamalıyız. Van Gölü mevcut kirlilik durumuyla alarm veriyor. Onun için yetkililerin bu konuda üstün bir çaba göstermeleri gerekiyor” dedi.

VAN BAROSU ÇEVRE KOMİSYONU: HUKUKSUZLUK DİZ BOYU

Gölde meydana gelen kirlilik ve sahil şeridindeki yapılaşmaya ilişkin Van Barosu Çevre ve Ekoloji Komisyonu üyesi Avukat Gülbahar Doğan ise yaptığı açıklamada, Van Gölü’ndeki çekilme ve kirlilik olayının, son yıllarda kentte tartışılan en çarpıcı başlıklardan biri olarak kentteki farklı tüm platformlarda tartışıldığını, ama bunun kötü gidişatı durdurmaya yetmediğini ifade ediyor.

Van Barosu Çevre ve Ekoloji Komisyonu üyesi Avukat Gülbahar Doğan

Avukat Doğan “Bu anlamda birtakım çalışmalar da yürütüldüğünü ancak henüz hiçbirinin somut bir çözüm üretemediğini görüyoruz. Üstelik bir süredir kentte oldukça yoğun bir yapılaşma olduğunu, yeşil alanların giderek daraldığını, kent estetiğinin, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının göz ardı edildiğini önemle vurgulamak gerekir. Göl kıyısı da bu plansız yapılaşmadan nasibini alıyor ne yazık ki.

Göl kıyısına ilişkin değerlendirme yapılırken Anayasa 43.maddesini hızlıca hatırlamak gerekir.  İlgili madde gereğince kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarda anayasaya, Kıyı Kanunu’na ve sair mevzuata aykırı suretle inşa edilen yapılar kişilerin kıyılardan serbestçe yararlanma hakkını ortadan kaldırıyor.

‘RESMİ KURUMLAR GÖLÜ KORUMAKTA YETERSİZ KALIYOR’

Van Gölü kıyısında başta resmi kurumlara ait sosyal donatı alanlarıyla kıyı kanununun ihlal edildiğini ve sahilin halka kapatıldığına dikkat çeken Van Barosu Çevre ve Ekoloji Komisyonu üyesi Avukat Gülbahar Doğan, “Kamu otoriteleri çevreyi koruma hususunda etkisiz kalıyor. Bu anlamda sivil bir örgütlenmenin de sağlanamadığı, insanların yaşamlarını doğrudan etkileyecek böylesi bir hususta kitlesel tepki gösteremediği görülüyor.

Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının soluk alıp vermek kadar yaşamsal bir önemi haiz olduğu sanırım iklim krizinin giderek derinleştiğinde önümüzdeki süreçte daha iyi anlaşılacak. Burada sermaye sahiplerine ilişkin birkaç hususa değinmek gerekir.  Kıyılar üzerinde mevzuata aykırı suretle, adeta fiili durum yaratılarak inşa edilen yapılar ciddi bir tartışma yaratıyor. Giderek çekilen Van Gölü’nün doldurulması, dolgu alanlara mevzuata aykırı yapıların inşası açık bir doğa katliamıdır. Kıyıların tercih nedeni gölün sahip olduğu estetik ve doğal örüntüdür.

Ancak Van Gölü’ne bilimsel verileri kulak ardı ederek yapılan her müdahale, geri dönüşsüz bir zarar vermektedir. Söz gelimi sulak alanların bilim insanlarının tüm itirazlarına rağmen yok edilmesiyle yapılan ve yakın zamanda açılışı yapılan çevre yolu, yetersiz arıtma tesisleri, hukuka aykırı yapılar gölün doğal yapısını ağır suretle bozuyor. Van Gölü’nün Hazar Gölü ile aynı sonu yaşamaması için gereken özeni kamu otoritelerinin, sivil toplum örgütlerin, tüm yurttaşların, sermaye sahiplerinin birlikte göstermesi gerekmektedir“ diyerek çağrıda bulundu.


Kaynak: Munzurpress

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur. Amacı; birlik ve dayanışma temelinde ekoloji mücadelesini yükselterek, daha güçlü şekilde doğayı ve yaşamı savunmaktır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top