Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > Mersin NKP: Yaşam hakkı torbaya sığmaz, bu yasalar böyle geçmez!

Mersin NKP: Yaşam hakkı torbaya sığmaz, bu yasalar böyle geçmez!

Torba Yasa ile getirilen kanun teklifine karşı “torba yasa geri çekilsin, kanun teklifi reddedilsin” sesleri yurdun dört bir tarafından yükselirken, Mersin’de de torba yasayla birlikte TBMM gündemine sunulacak kanun teklifine karşı basın açıklaması yapıldı.

Torba Yasa ile getirilen kanun teklifine karşı “torba yasa geri çekilsin, kanun teklifi reddedilsin” sesleri yurdun dört bir tarafından yükselirken, Mersin’de de torba yasayla birlikte TBMM gündemine sunulacak kanun teklifine karşı basın açıklaması yapıldı. Mersin Nükleer Karşıtı Platform, “Yaşam hakkı torbaya sığmaz, bu yasalar böyle geçmez!” diyerek torba yasanın ve kanun teklifinin geri çekilmesini istedi.

Ekoloji Birliği bileşenlerinden olan Mersin NKP‘nin bugün (31 Ekim) eş zamanlı olarak Elektrik Enerjisi Kanunu ve Bazı Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkındaki açıklaması şöyle:

YAŞAM HAKKI TORBAYA SIĞMAZ, BU YASALAR BÖYLE GEÇMEZ!

Mersin Nükleer Karşıtı Platform‘un nükleer santrale karşı mücadelesi doğayı ve yaşamı savunma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Doğayı ve yaşamı savunuyoruz. Ekosistemi, doğayı ve yaşamı geri dönüşü olmayan yıkımlara uğratacak “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” adı altında bir torba kanun teklifi  TBMM’ye getirilmiştir. Bu, kapitalist kar, rant ve talan torba yasasını kabul etmiyoruz.

Ne yazık ki gerek ülkemizde gerekse dünyada doğa katliamlarının, ekolojik yıkımın ve ulusal-uluslararası şirketlerce gerçekleştirilen talanın giderek arttığı bir dönemdeyiz. İktidar doğanın ranta dönüştürülmesinde pandemiyi adeta fırsata çevirmiş durumda. Doğayı ve yaşamı talan eden pek çok proje pandemi döneminde hız kazandı. Talana ve yağmaya karşı ülkenin dört bir yanında direnişler sürüyor. Geçen yıl Kazdağları’nda Kanadalı bir şirketin altın madeni projesi için gerçekleştirilen ağaç katliamının sebep olduğu toplumsal öfke hala dinmedi. Bu öfkenin toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesi sonucunda Alamos Gold’un ruhsatını yenilemesinin önüne geçildi.  Ancak Alamos’un çekildiği alanın  Cengiz İnşaat ve Koza Madencilik’e devredileceğine dair ciddi iddialar var.

Özellikle son bir yılda, halkın direnişine rağmen maden ve enerji şirketlerinin çıkarları uğruna Türkiye’nin dört bir yanında doğa katliamlarına devam edildiğini gözlemledik ve gözlemlemeye devam ediyoruz: Nükleer santral için 650.000 ağacın kesildiği Sinop, yine nükleer santral için eşsiz bir güzelliğe sahipken tamamen tahrip edilen, binlerce ağacın kesildiği Akkuyu, Rus doğalgaz boru hattı ve 3. köprü gibi mega rant projelerinin tahribi altında can çekişen Kuzey Ormanları, 40 yıl ekonomik ömrü olan bir baraj için 10 bin yıllık tarihin yok edildiği Hasankeyf, çevre duyarlılığında simge olan buna rağmen yüzde 80’ine maden ruhsatı verilen Kazdağları, imara açılmaya çalışılan doğal cennetler Salda Gölü, Munzur Gözeler, tüm itirazlara rağmen ısrarla sürdürülen Rant Kanalı Projesi ve daha niceleri…

AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ’DEN VAZ GEÇİLMELİDİR

Akkuyu Nükleer Santrali henüz yapım aşamasındayken, santral inşaatının ve inşaata malzeme tedarik eden çimento fabrikasının çevreye nasıl zarar verdiğine,  Rosatom ve taşeronlarının her gün başka bir hukuksuzluğuna tanık oluyoruz  Geçtiğimiz günlerde henüz ne amaçla yapıldığını öğrenemediğimiz, nükleer santral inşaatı civarında patlatılan dinamitlerin çevredeki araçlara, tarım alanlarına verdiği zararları biliyoruz. Şans eseri yararlananın olmadığı patlamanın halk sağlığına etkisini de maalesef zaman içerisinde göreceğiz, tıpkı inşaatın ve çimento fabrikasının neden olduğu tozların etkisini göreceğimiz gibi.

Rant projelerinden biri de Karaduvar’da yapılması planlanan polipropilen tesisidir. Üstüne kurulacak arazinin vasfı yönetmelik hiçe sayılarak Cumhurbaşkanı tarafından 1 gecede değiştirildi. Yerleşim yerine 100 metre yakın bir alanda böyle bir tesisin kurulması bir Beyrut yaratmakla eşdeğerdir. Tesiste yaşanacak olası bir patlama 26 ton TNT’nin patlaması ile aynıdır.

Şu an; ÇED raporlarında gerçek dışı ifadelerin havada uçuştuğu, ruhsat alanlarının ve proje kısıtlarının keyfi olarak aşıldığı, canlılara-doğal varlıklara zehir ve ölüm saçtığı herkesçe bilinmesine rağmen ilgili işletmelerin faaliyetlerine izin verildiği, üstelik faaliyetlerini bitirip çekip gittikten sonra ortada enkaz bıraktıkları, ormanların ve diğer ekosistem parçalarının Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünce adeta babasının oğluna verilircesine tahsis edildiği, ülkenin kolluk kuvvetlerinin özel bir şirketin güvenlik birimiymiş gibi kullanılarak işletmeye kalkan yapıldığı, hatta insanları yerlerde sürüklediği koşulları yaşıyoruz

5 Ekim tarihinde doğa talanının önünü vahşilik derecesinde açacak bir torba yasa teklifi AKP’li milletvekilleri tarafından meclis gündemine sunuldu. TBMM’nin ilgili Komisyonu’nda onaylanan ve önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeye açılacak, “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” ile ekonomik büyüme adı altında ekolojik yıkım ve talan dayatılıyor. Birçok kanunda değişiklik öngören bu Torba Kanun Teklifi, havayı, suyu, toprağı, ormanları, gıdayı, yaban hayatını, tarım ve yaşam alanlarını sömürerek yok eden bir avuç maden ve enerji şirketine yeni imtiyazlar ve teşvikler sağlarken, tüm canlıların yaşam hakkına yönelik saldırıları, şu anki yağma düzenini ve denetimsizliği dahi fersah fersah aşacak bir düzeye getirmeyi hedefliyor.

ENERJİ VE MADEN ŞİRKETLERİNE DAHA FAZLA İMTİYAZ, HALKA İSE YÜKSEK FATURA!

Bu torba yasa onaylandığı takdirde;

  • Asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç maden ve enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak…
  • Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek…
  • Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek…
  • Maden ve enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları ‘kamu yararı kararı’ olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek…
  • Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için, şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek…
  • Araba lastiği, orman ürünleri ve çöp yakarak elde edilen enerji ‘yenilenebilir’ sayılacak ve şirketler teşviklerden yararlanacak. Bununla birlikte, halihazırda Avrupa’nın dağ gibi çöp yığınlarıyla boğuşan Türkiye, özellikle lastik atıkların boca edildiği dünyanın atık/imha depolarından biri haline gelecek. Havaya salınacak zehirli kimyasal atıklar geri dönülmez şekilde halk sağlığı sorunlarına neden olacak…
  • Kanunda tüketicilere düşük maliyetli enerji sağlama sözü verilse de enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamakla birlikte kayıp-kaçak bedellerinin hukuksuz bir şekilde tüketicilere yüklenmesine devam edilecek.

TORBA YASA GERİ ÇEKİLMELİDİR!

Esasen, bu yasa teklifi, teklifi sunan milletvekillerinin de çok rahat ve açık bir şekilde belirttiği gibi, sadece özel sektör kurumlarının faaliyetlerini daha hızlı, kolay ve denetimlere takılmadan yapabilmelerini sağlamak amacını taşımaktadır. Kurulması planlanan Çevre Ajansı Çevre ve Şehircilik Bakanlığını doğrudan muhattap olmaktan çıkararak adeta devlet ile halkın arasına set çekmeyi ve bu yolla ÇED Yönetmeliği kapsamında değerlendirilecek bir çok faaliyeti,  yönetmelik etrafından dolaşarak sermayenin işini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. AKP  halkın sağlığı ve doğanın yararını değil, her zamanki gibi rantçı şirketlerin çıkarlarını düşünmektedir.  İktidarı uyarıyoruz! Bu yasa teklifi ile eko sistemin yıkımı ağırlaşacaktır. Halkımız çok daha ağır zararlara uğrayacaktır. Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için Torba Yasayı geri çekin!

Anayasanın 56. maddesinde belirtilen ‘ herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’ ilkesi ve benzer kanun maddelerini etrafından dolanarak aşmaya çalışan bu kanun teklifi açık şekilde  anayasayı da çiğnemektedir. Şirketler temelli ele alınmış bu teklif açık şekilde halkı değil şirketleri kollamaktadır.

Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız Covid-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Doğayı ve yaşamı savunanlar bugün ülkenin dört bir yanında torba yasaya karşı sesini yükseltiyoruz. aklınızdan geçirmeyin! Rant ve talan yasa tasarısına izin vermeyeceğiz. Yaşam hakkı torbaya sığmaz!

Eko sistemi yıkıma uğratan kapitalist rant, kar ve talan hırsına karşı kırlarda, dağlarda, köylerde, kentlerde; tüm ülkede köylüler, kentliler; erkekler ve kadınlar, gençler ve yaşlılar; tüm halkımız direniyor.

Seslerimizi seslerimize katalım!
Kapitalist rant, kar ve talan hırsını halkın direnişi durduracaktır!

MERSİN NÜKLEER KARŞITI PLATFORM

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top