Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > Ekoloji Örgütleri İliç maden faciası için topluca suç duyurusunda bulundu

Ekoloji Örgütleri İliç maden faciası için topluca suç duyurusunda bulundu

Ekoloji Örgütleri, Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik’te yaşanan katliamın sorumlularının yargılanması talebiyle 8 kentte bulunan 18 ayrı adliyede aralarında eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un da olduğu yetkiler ve Anagold Madencilik yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu‘nun çağrısıyla dün (26 Şubat) bir araya gelen çevre savunucuları, İzmir, Aydın, Muğla, Artvin, Adana, Çanakkale, Balıkesir ve İstanbul‘da bulunan 18 adliyenin önünde Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasına ilişkin sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.

DİLEKÇENİN İÇERİĞİ

Hazırlanan suç duyurusu dilekçeleri hakkında da bilgi veren Lim, sorumlular hakkında “Çok sayıda insanı öldürme”, “İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla”, “Çevreyi kasten kirletme”, “Görevi kötüye kullanma” gibi suçlardan yargılanmasını istediklerini belirtti. Yine yaşananların “yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı”, “sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı” ve “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevi” haklarını ihlal ettiğini ifade eden Lim, “Yukarıda açıklanan nedenlerle; Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ yöneticileri ve çalışanları ile gereken idari önlemleri almayan, denetim yapmayan olaya yol açan izin ve ruhsatları veren kamu görevlilerinin tespit edilmesini, yapılacak soruşturma sonucunda, tespit edilen şüphelilerin atılı suçlardan cezalandırılmaları, şüpheli şirkete verilen tüm izinlerin TCK madde 60 gereğince iptali istemli olarak kamu davası açılmasını talep etmekteyiz” dedi.

Açıklamanın ardından adliye binasına giren yurttaşlar, suç duyurusunu savcılığa teslim etmek istedi. Savcı üst düzey yöneticiler hakkında suç duyurusu olduğu gerekçesiyle dilekçeleri Başsavcıya sormadan alamayacağını söyledi. Başsavcı ile görüşen savcı yurttaşların dilekçelerini kabul etti. Yine 18 ayrı adliye önünde yapılan açıklamalar sonrasında da suç duyurusu dilekçeleri savcılıklara teslim edildi. 

Suç duyurusunda, Şüpheli Anagold Madencilik San.ve Tic.A.Ş. tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni işletmesinde yığın liç sahasının kayması/çökmesi ve geniş bir alana yayılması sonucu işlenen suçlar şöyle sıralandı:

  1. Çok sayıda insanı öldürme (TCK madde 81, 85/2),
  2. “İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla” Çevreyi  kasten kirletme (TCK madde 18/4,5),
  3. Görevi kötüye kullanma (Kamu görevlileri yönünden) (TCK madde 257)
  4. Tespit edilecek diğer suçlar nedeniyle, sorumluluğu olan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. yöneticileri ve çalışanlarının, gereken idari önlemleri almayan, denetim yapmayarak olayın meydana gelmesine yol açan, izin ve ruhsatları veren kamu görevlilerinin tespit edilmesini, yapılacak soruşturma sonucunda, tespit edilen şüphelilerin atılı suçlardan yargılanmalarını ve cezalandırılmalarını, şüpheli şirkete verilen tüm izinlerin TCK madde 60 gereğince iptali istemli olarak kamu davası açılmasını talep ediyoruz.

Ekokırım suçunun örtbas edilmesine, sorumluların cezasız kalmasına izin vermeyeceğiz. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz’’

Çevre Örgütleri tarafından haklarında suç duyurusunda bulunulan kişiler:

Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş  yöneticileri, Suçun önlenmesi için görevini yapmayan, Murat Kurum,  Eski Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı- Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü görevlileri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü görevlileri, Erzincan Valiliği- İzleme ve Denetleme Komisyonu üyeleri,  2022 yılındaki siyanür borusunun patlaması adli ve idari soruşturmalarını kapatan kamu görevlileri.


İZMİR: “KAZA DEĞİL EKOKIRIM, SORUMLULAR YARGILANSIN”

Suç duyurusu öncesi İzmir Adliyesi önünde konuşan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Yöneticisi Derya Lim, İliç’te ekokırım suçu işlendiğini vurguladı.

Yapılan suç duyurusu ile yaşananların telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatı ve “ekokırım suçu” olduğunu vurgulamak istediklerini belirten Lim, “Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan doğa tahribatı, yani ekolojik yıkımdır. Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri sunulduğu halde, sonucu bilinerek yapılan bu kasıtlı fiiler, ihmal edildi denilerek geçiştirilemez veya örtbas edilemez. Su döngüsü marifetiyle, Fırat Havzası’nın tamamına yayılmasına uzmanlar tarafından kesin gözüyle bakılan bu ‘sınır ötesi doğa tahribatı’, yani ekolojik yıkım, hava küre, yer küre ve su küreyi, çok ağır ve geniş ölçekte kirletmiş, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını ellerinden almıştır” dedi.

Kasten işlenmiş suçlar karşısında hiçbir sorumluluk almayan yetkililer karşısında çıkmazdan kurtulmanın yolunun yine hukuktan geçtiğini ifade eden Lim, “Bu amaçla, sokaktaki yurttaşlardan 28 bin ıslak imza toplayarak sunduğumuz Ekokırım Yasa Teklifinin 5 Ocak 2024 tarihinden beri tüm vekillerin masasında olduğunu buradan duyururuz. Eğer vekiller, gelecekte, İliç gibi büyük ekokırımlardan ülkemizi korumak istiyorlarsa, dünyanın bu konuda aldığı önlemleri yerine getirir ve ekokırımın suç olarak ceza hukukumuzda yer alması için gereken Meclis oturumlarını başlatırlar. Ekokırım suçunun örtbas edilmesine, sorumluların cezasız kalmasına izin vermeyeceğiz. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz’” diye konuştu.


İSTANBUL ÇAĞLAYAN’DAKİ ADALET SARAYI’NDAN YÜKSELEN SES: KAZA DEĞİL, KATLİAM, SORUMLULAR YARGILANSIN!

Ekoloji Örgütleri, Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik’te yaşanan katliamın sorumlularının yargılanması talebiyle aralarında eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un da olduğu yetkiler ve Anagold Madencilik yöneticileri hakkında Çağlayan Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu.

Türkiye’nin her tarafında eş zamanlı suç duyurusunda bulunan Ekoloji Örgütleri, sorumlular yargılanana kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

“Kaza değil katliam! Ekokırım suç mahalli: İliç” yazılı pankartın açıldığı Basın açıklamasını Ekoloji Örgütleri adına İklim Adaleti Koalisyonu‘ndan İlksen Dinçer Baş okudu.

Açıklamada, “İliç’te ekokarım suçu  işlenmiştir. Yaptığımız suç duyurusu ile, İliç’te yaşanan, telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatının, bir çevre felaketi değil “ekokırım suçu’ olduğunu vurgulamak isteriz. Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan doğa tahribatı, yani ekolojik yıkımdır. Böylesi büyük ölçekte doğa tahribatına sebep olan ” kasıtlı fiiller” ise Ekokırım suçudur. Bu bağlamda İliç’te yaşananlar kesinlikle “ihmal suçu değildir”

İliç altın madeninden yayılan tehlikeli atıklar, hem coğrafi bakımdan sınır ötesine taşan hem de O coğrafyada yaşayan tüm canlılığı tehdit eden “devasa ölçekli bir suç mahalli” haline insan eliyle dönüştürülmüştür. ” ifadeleri kullanıldı.


ÇANAKKALE: SORUMLULAR YARGILANSIN VE CEZALANDIRILSIN!

Çanakkale Adliyesinde toplanan İda Dayanışma Derneği ve Kazdağları Ekoloji Platformu suç duyurusunun ardından basın açıklaması yaptı.

Kazdağları Ekoloji Platformu; İliçte yaşanan ekokırım suçunun örtbas edilmesine ve sorumluların cezasız kalmasına izin vermeyeceklerini, konunun takipçisi olacaklarını açıkladı.

‘’ Erzincan İliç Çöpler Kompleks Altın Madeni’nde yığın liçi sahasında meydana gelen kayma sonucunda yaşanan facia, 9 çalışanın kimyasal zehirli atık altında kalmasına ve geri dönüşü
mümkün olmayacak bir şekilde çok geniş bir alanda hava, su ve toprağın kirlenmesine neden oldu. Yaşanılan felaket, göz göre göre gelmiştir. 2013 yılında ve daha sonra açılan davalarda ve bilirkişi keşiflerinde yapılan uyarılar dikkate alınmamıştır. Anagold Madencilik, daha fazla kar ve rant uğruna, kapasite artışları yaparak, uygun olmayan arazi koşullarında üretime devam etmiş ve facianın yaşanmasına neden olmuştur.

Bizler, doğa ve yaşam savunucuları olarak bu yaşanılan felaketin büyük bir ekokırım suçu olduğunu ve İliç’in bir ekokırım suç mahallisi olduğunu biliyoruz. Bu suça sebep olanlar hakkında çevreyi kasten kirletmek ve görevi kötüye kullanmaktan yargılanmaları için suç duyurusunda bulunuyoruz. Yaptığımız suç duyurusu ile İliç’te yaşanan, telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatının yalnızca bir çevre felaketi değil ekokırım suçu olduğunu söylüyoruz. Eko kırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan bir doğa tahribatıdır. Böylesi büyük ölçekte doğa tahribatına sebep olan kasıtlı fiiller ise ekokırım suçudur. İliç’te yaşananlar kesinlikle ihmal suçu değildir.

Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri bulunduğu halde, sonucu bilinerek kasıtlı bir şekilde işlenen bir suçtur. Ekokırım suçudur. Su döngüsü marifetiyle Fırat havzasının tamamına yayılmasına uzmanlar tarafından kesin gözüyle bakılan bu sınır ötesi doğa tahribatı, yani ekolojik yıkım, hava küre, yer küre ve su küreyi ağır ve geniş ölçekte kirletmiş, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını ellerinden almıştır. Bu anlamda, İliç, hem coğrafya olarak sınır ötesini hem de o coğrafyada yaşayan gelecek kuşakları etkileyen devasa ölçekli bir suç mahalli haline getirilmiştir. Balıkesir ve Çanakkale İlimizde de hali hazırda faaliyette olan metalik madencilik faaliyeti bulunmaktadır. Ekokırım suçunun örtbas edilmesine, sorumluların cezasız kalmasına izin vermeyeceğiz. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz’’

İda Dayanışma Derneği ise Kazdağları Ekoloji Platformundan ayrı bir açıklama yaptı. İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül; platformların cansız olduğunu belirterek, suç duyurusunun önemsenmediğini belirtti. İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül sözlerine şöyle devam etti;

‘’ Erzincan İliç’te göçük altında kalan işçi kardeşlerimizden ne yazık ki, umutlu haber alamadık Ailelerine sabırlar diliyoruz. Doğaya, insana, topluma geri dönülmez zararlar veren, ağır bedeller ödeten, kaynakları kurutan yok eden vahşi madenciliğin katliam yaratan sonuçlarından biri ne yazık 13 Şubat 2024 günü ABD menşeli SSR Mining ve Lidya Madencilik ortaklığı olan, Anagold firması tarafından işletilen Erzincan İliç Çöpler altın madeninde yaşandı. 14 yıldır doğayı cehenneme çeviren, yüzey ve yeraltı sularını, toprağı zehirleyen, atıklarını püskürterek atmosferi dahi kirleten bu işletmenin vukuatı ne ilktir eğer kapatılmaz ise, ne de son olacaktır.

Olay, yetkili çevrelerce dillendirildiği gibi ne doğal afet, ne kaza, ne de doğal bir toprak kaymasıdır. Yıllardır tüm uyarılarımıza rağmen göz göre göre geliyorum diyen, kurbanı doğa ve insan olan bir katliamdır.

Olayların içeriği, Suç duyurusu Dilekçesinde de belirtildiği gibi, Çöpler Altın Madeni İşletmesi, Türkiye’deki yığın liçi yöntemi ile altın madeni elde edilen en büyük tesistir, 2009 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. İşletme Fırat nehrinin bir kolu olan Karasu ve bunun üzerinde bulunan Bağıştaş barajının su toplama havzasının içinde ve çok yakın konumdadır. İşletmenin bulunduğu alanın akarsu ve baraja göre daha yüksek konumda olması, işletmede oluşabilecek her türlü sıvı atığın serbest kalması halinde aşağı doğru akarak akarsuya erişmesi ve büyük çevre felaketlerine yol açma riski bulunmaktadır. Ne yazık, İliç’te tüm riskler gerçekleşmiş, tarihsel bir facianın, zamana yayılacak ulus ötesine taşan etkilerini coğrafyada yaşayan tüm canlılar, geniş bir ekosistem bedeller ödeyerek görecek. Artık, gözle görünen gerçek, ülkemizde, sadece şirketleri zengin eden, ama kamusal, toplumsal maliyeti çok yüksek, vahşi bir sömürge madenciliğinin tüm kuralsızlığı ile uygulanmakta olduğudur. Bunu reddediyoruz. Asla kabul etmiyor, bu emperyal ve yerli iş birlikçileri ile bu şirketlerin faaliyetlerine son verilmesi için, ekteki dilekçe ile TC. Yargısına başvuruyor, Kamuoyuna duyuruyoruz’’


MUĞLA: “BİLE BİLE EKOKIRIM, GÖZ GÖRE GÖRE FELAKET”

Türkiye’nin çeşitli illerindeki yaşam savunucuları da İliç maden felaketinin sorumlularının yargılanması için eş zamanlı olarak suç duyurularından biri de Muğla’da MUÇEP tarafından yankılandı. Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) yaptığı suç duyurusu Muğla Adalet Sarayı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan iki açıklamada da yaşanan facianın 9 işçinin kimyasal zehirli atık altında kalmasına ve geri dönüşü mümkün olmayacak bir şekilde çok geniş bir alanda hava, su ve toprağın kirlenmesine neden olduğu vurgulandı.

Yaşanılan felaketin göz göre göre geldiğinin altı iki açıklamada da bir kez daha çizilirken, Edremit Demokrasi Platformu 2013 ve sonrasında açılan davalarda ve bilirkişi keşiflerinde yapılan uyarıların dikkate alınmadığını hatırlattı. MUÇEP adına basın açıklamasını okuyan Menteşe Meclisi Eşsözcüsü Rukiye Uslu’nun şu cümleleri de bunu destekledi: “Yaşanılan felaket, tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması, daha fazla kâr ve rant için kapasite artışları ile daha fazla siyanürlü solüsyon kullanarak, uygun olmayan arazi koşullarında, bilimsellikten uzak ve can güvenliğini gözetmeden devam eden üretim sonucu göz göre göre gelmiştir.”


BURSA SU KOLEKTİFİ ÜYELERİNDEN İLİÇ iÇİN SUÇ DUYURUSU

Bursa Su Kolektifi, İliç’te meydana gelen maden faciasında sorumluluğu olanlarla ilgili suç duyurusunda bulundu. Bursa Adliyesi önünde bir araya gelen Bursa Su Kolektifi üyeleri basın açıklaması yaptıktan sonra suç duyurusunda bulundu.

Yapılan basın açıklamasında, İliç’te yaşanan felaketin tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması, daha fazla kar için kapasite artışlarına göz yumulması ve gerekli denetimin yapılmaması sebebiyle göz göre göre geldiği vurgulandı.

9 işçinin vahşi madencilik yüzünden hayatını kaybettiği belirtilen açıklamada, “İktidar şirketler lehine maden kanununda değişiklikler yapma derdindeyken yaşanan bu facia maden yasasını şimdilik askıya aldırdı. Son maden tasarısına göre UMREK koduna göre raporlama zorunluluğu 4. Grup madenler dışındaki diğer madenler için kaldırılıyor. Böylece mermer, taş ocağı gibi faaliyetler için şirket maliyetini önceleyen değişiklik hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bugüne kadar çeşitli kanunlarda ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler sayesinde maden firmalarının istedikleri her yerde ve her şeye rağmen madencilik yapabilmelerinin önü açılmış ve adına ‘kamu yararı’ denmişti” ifadelerine yer verildi.

“AĞIR METAL İÇERİKLİ KİMYASAL ATIK İŞÇİLERE MEZAR OLDU”

İliç’te yaşanan felaketin tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması, daha fazla kar için kapasite artışlarına göz yumulması ve gerekli denetimin yapılmaması sebebiyle göz göre göre geldiği belirtilen açıklama, “10 milyon metreküp siyanür dahil ağır metal içerikli kimyasal atık işçilere mezar oldu” denildi.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği eski bakanı Murat Kurum’un “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var?” “Faaliyet Raporunu biz vermiyoruz” ifadelerinin hatırlatıldığı açıklamada, sorumluluk üstlenmeyen aynı zihniyetin Bursa Orhaneli’de, Eskişehir’de, Fatsa’da yeni oluşacak suç mahallilerinin de işaretini verdiği belirtildi.

“SİSTEM DEĞİŞMEDİKÇE AYNILARINI YAŞAYACAĞIZ”

Her zaman dediğimiz gibi “Sistem değişmedikçe yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın göstergesidir” bu sebeple tüm yurtta ekolojistler olarak firma yöneticileri, dönemin bakanı Murat Kurum, ilgili birim ve müdürlükler için suç duyurusunda bulunuyoruz vurgusu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Yeryüzünü yok oluşa sürükleyen, canlı yaşamını umursamayan sadece belli azınlığın çıkarı için hareket eden sistemin sonucudur İliç’te yaşananlar ve bu yaşananlar ilk değildi. 2021 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, Yedikardeş köyü yakınlarında Yıldızlar Holding’e ait Nesko Maden’in işlettiği Kurşun, Çinko, Bakır Ocağı’nda yaşanan atık barajı duvarında çökme gerçekleşti. 4500 ton ağır metal içerikli kimyasal atık önce Darabul Deresi’ne ardından da Kelkit Vadisi’ne yayılarak Kılıçkaya Barajına ulaştı. 9 ay sonra 30 Ağustos 2022’de TEMA Vakfı tarafından alınan numunelerin analizinde görüldü ki, bakanlıkça yapılan tüm çalışmalara rağmen doğal varlıklar üzerindeki kirlilik sınır değerlerin altına indirilememiştir. Ağır metaller, limitlerin çok üzerindedir ve Yetişkinler için “dikkat çekici”, çocuklar için ise “yüksek kanser riski” söz konusudur. Üstelik bölgedeki kirlilik ve kanser riski uzun yıllar boyunca devam edecek düzeydedir. TEMA’nın Şebinkarahisar’daki numunelerden elde ettiği analiz sonucu yaşanan felaketin yıllarca süren etkisini göz önüne sermiştir. Şimdi Erzincan İliç’te de benzer şekilde süreç yaşanıyor. Firmanın Çevre İzin ve Lisans Belgesi’nin iptal edilmesi yeterli değildir. İliç’te tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalı maden derhal kapatılmalıdır. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği yeni istihdam alanları yaratılmalıdır. Etkin bir yargı süreci başlatılmalı, sadece şirket yetkilileri değil, işletme ve kapasite artırımına izin veren mülki amirler ve bürokratlar da yargılanmalıdır. Vahşi madencilikten vaz geçilmeli; halkı ve ekosistemi önceleyen yasalar konmalıdır.”


ADANA EKOLOJİ PLATFORMU: SORUMLULAR YARGILANMALI

Adana Adliyesi önünde bir araya gelen Adana Ekoloji Platformu üyeleri, 13 Şubat’ta Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde 9 işçinin toprak altında kaldığı faciayla ilgili suç duyurusunda bulundu ve ardından bir açıklama yaptı. Açıklamayı platform üyesi avukat Tugay Bek yaptı. Kanadalı Anagold firması ve Çalık Holding tarafından siyanürle altın aranan Çöpler madenindeki faciada 9 işçinin 20 milyon metreküp zehirli kimyasal içeren toprağın altında kaldığını hatırlattı.

Adana Ekoloji Platformu, Erzincan’ın İliç İlçesi Çöpler köyünde, Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından işletilen Çöpler Kompleks Madeninde 13 Şubat’ta yığın liçi alanında meydana gelen kayma ile ilgili sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunarak madenin kapatılmasını talep etti.

Suç duyurusu sonrası Adana Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasını okuyan platform Yürütme Kurulu Üyesi Tugay Bek, yıllardır dile getirilen uyarılar ve davalar dikkate alınmadan sürdürülen faaliyeti sosyal cinayet olarak tanımladı. Bek, “Etkin bir yargı süreci başlatılmalıdır. Şüpheliler hakkında soruşturma açılarak,  yurt dışına çıkış yasağı konmalıdır. Sadece şirket yetkilileri değil, ölüm madeninde işletme ve kapasite artırımına onay veren siyasiler, mülki amirler de yargılanmalıdır” dedi.

“KAPASİTE ARTIŞINDA KURUM’UN İMZASI VAR”

2010 yılında işletilmeye başlayan madenin bu güne kadar Sivas-Divriği,  Munzur, Malatya arasında geniş bir coğrafyada dört kez kapasite artışına gittiğini dile getiren Bek, siyanür liçi ile vahşi madenciliğin dayatıldığını ifade etti. 2022 yılında üst üste 2 kez siyanür sızıntısı gerçekleştiğinde Bakanlık tarafından göstermelik para cezası ile faaliyetlerin geçici süre durdurulsa da şirketin 3 ay aradan sonra yeniden faaliyete geçtiğini hatırlatan Bek,  3 kat kapasite artışına yönelik olumlu ÇED kararının o dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum tarafından onaylandığını ifade etti.

“İKTİDAR İLİÇ’İ UNUTTURMAK İSTİYOR”

Çalık Grubu’nun “biz sadece finansal yatırımcıyız”, Enerji Bakanı’nın ‘Halk sağlığını tehdit edecek bir durum yok’, diyerek sorumluluğu üzerinden atmak istediğini ifade eden Bek, ilk bilirkişi raporunda Anagold’un asli kusurlu olmadığını iddia ettiğini belirterek siyasi iktidarın İliç’in ülke gündeminden düşmesini beklediğini ve adil ve şeffaf bir yargı süreci işletilmesini istemediğini dile getirdi.

“TÜM MADENCİLİK FAALİYETLERİ DURDURULMALI”

İliç’te tüm madencilik faaliyetleri durdurularak madenin kapatılmasını isteyen Bek, “Bağımsız odalar, bilirkişiler tarafından hava, su ve topraktan numuneler alınmasına izin verilmelidir. Tüm süreç, TTB, TBB, TMMOB ve ekoloji örgütleri gibi demokratik örgütlerin denetimine açık olmalı, şeffaflık sağlanmalıdır. Denetim sürecine, Fırat havzası ekosisteminin devamlı takibi mutlaka dahil edilmelidir. Göçük altında bulunan işçilere ulaşılmalı ve ailelerine tazminat ödenmelidir. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği, sağlıklarını yitirmeyecekleri, ekolojik ortamda istihdam imkanları sağlanmalıdır” diye konuştu.

Bir ton topraktan sadece 1-2 gram altın elde edilmesi karşılığında binlerce ağacın kesildiğini, devasa siyanür havuzlarının açıldığını söyleyen Bek, “Bunca bedelin karşılığı olarak ülkemize kalan ise çıkarılan altının sadece 40’ta biridir ve bu da vergi afları, teşvikler ile fazlasıyla geri verilmektedir” dedi.


EDREMİT: İLİÇ MADENİ KAPATILSIN! SUÇLULAR YARGILANSIN!

Açıklamalarda İliç’teki facianın Türkiye’de yaşanılan en büyük ekokırım suçu olduğu ve İliç’in bir ekokırım suç mahalli olduğu vurgulandı ve bu suça sebep olanlar hakkında çevreyi kasten kirletmek ve görevi kötüye kullanmaktan yargılanmaları için suç duyurusunda bulunuldu.

Edremit Demokrasi Platformu yaptığı açıklamada, “Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan bir doğa tahribatıdır. Böylesi büyük ölçekte doğa tahribatına sebep olan kasıtlı fiiller ise ekokırım suçudur. İliç’te yaşananlar kesinlikle ihmal suçu değildir. Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri bulunduğu halde, sonucu bilinerek kasıtlı bir şekilde işlenen bir suçtur. Ekokırım suçudur” ifadelerine yerdi.

Edremit Demokrasi platformu İliç Çöpler Altın Madeni sorumluları hakkında suç duyurusunda bulundu. Edremit Adliyesi önünde bir araya gelen ekoloji örgütleri, çevre gönüllüleri, kitle örgütü ve siyasi parti temsilcileri suç duyurusu öncesi basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Emek Partisi Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan adayı A. Levent Tüzel ile Edremit Belediye Başkan Adayı Ahmet Demirel de katılarak destek verdi. Basın açıklamasını Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan ve Emek Partisi Edremit İlçe Başkanı Fikriye Yadırgı okudu.

İLİÇ MADENİ KAPATILSIN! SUÇLULAR YARGILANSIN! SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ!

Erzincan İliç Çöpler Kompleks Altın Madeni’nde yığın liçi sahasında meydana gelen kayma sonucunda yaşanan facia, 9 çalışanın kimyasal zehirli atık altında kalmasına ve geri dönüşü mümkün olmayacak bir şekilde çok geniş bir alanda hava, su ve toprağın kirlenmesine neden olduğu vurgulanan açıklamada;  “Yaşanılan felaket, göz göre göre gelmiştir. 2013 yılında ve daha sonra açılan davalarda ve bilirkişi keşiflerinde yapılan uyarılar dikkate alınmamıştır. Anagold Madencilik, daha fazla kar ve rant uğruna, kapasite artışları yaparak, uygun olmayan arazi koşullarında üretime devam etmiş ve facianın yaşanmasına neden olmuştur. Bizler, doğa ve yaşam savunucuları olarak bu yaşanılan felaketin büyük bir ekokırım suçu olduğunu ve İliç’in bir ekokırım suç mahallisi olduğunu biliyoruz. Bu suça sebep olanlar hakkında çevreyi kasten kirletmek ve görevi kötüye kullanmaktan yargılanmaları için suç duyurusunda bulunuyoruz. Yaptığımız suç duyurusu ile İliç’te yaşanan, telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatının yalnızca bir çevre felaketi değil ekokırım suçu olduğunu söylüyoruz. Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan bir doğa tahribatıdır. Böylesi büyük ölçekte doğa tahribatına sebep olan kasıtlı fiiller ise ekokırım suçudur. İliç’te yaşananlar kesinlikle ihmal suçu değildir. Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri bulunduğu halde, sonucu bilinerek kasıtlı bir şekilde işlenen bir suçtur” denildi.

“Sorumluluğu olan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. yöneticileri ve çalışanlarının, gereken idari önlemleri almayan, denetim yapmayarak olayın meydana gelmesine yol açan, izin ve ruhsatları veren kamu görevlilerinin tespit edilmesini, yapılacak soruşturma sonucunda, tespit edilen şüphelilerin atılı suçlardan yargılanmalarını ve cezalandırılmalarını, şüpheli şirkete verilen tüm izinlerin TCK madde 60 gereğince iptali istemli olarak kamu davası açılmasını talep ediyoruz” denilen açıklamada Ekokırım suçunun örtbas edilmesine, sorumluların cezasız kalmasına izin verilmeyeceği ve konunun takipçisi olmaya devam edileceği vurgulandı.

“DEVASA ÖLÇEKLİ SUÇ MAHALLİ: TÜRKİYE’DE YAŞANAN EN BÜYÜK EKOKIRIM SUÇU”

Edremit Demokrasi Platformu açıklamasında yer verilen şu cümleler ile ekolojik yıkımın boyutlarını aktarıldı: “Su döngüsü marifetiyle Fırat havzasının tamamına yayılmasına uzmanlar tarafından kesin gözüyle bakılan bu sınır ötesi doğa tahribatı, yani ekolojik yıkım, hava küre, yer küre ve su küreyi ağır ve geniş ölçekte kirletmiş, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını ellerinden almıştır. Bu anlamda, İliç, hem coğrafya olarak sınır ötesini hem de o coğrafyada yaşayan gelecek kuşakları   etkileyen devasa ölçekli bir suç mahalli haline getirilmiştir.”

Doğa ve yaşam savunucularının Türkiye’nin pek çok il ve ilçesinde eş zamanlı olarak İliç’teki sorumlular hakkında bulundukları suç duyurusu şu şekilde:

Anayasanın 17.maddesi ile güvence altında alınan “Yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı”na ve Anayasa’nın 56. maddesinde yer alan “Sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı” ile “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevi”ne dayanarak; suç duyurusunda bulunuldu.

“HEPSİ BİRER İLİÇ’TİR”

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Erzincan İliç’te yığın liçi sahasında meydana gelen kayma sonucunda yaşanan facianın geri dönüşü mümkün olmayacak zararlara yol açması nedeniyle duyurusunda bulundu. 

Yaşanılan felaketin, göz göre göre geldiğinin altının çizildiği açıklamada, “2013 yılında ve daha sonra açılan davalarda ve bilirkişi keşiflerinde yapılan uyarılar dikkate alınmamıştır. Anagold Madencilik, daha fazla kar ve rant uğruna, kapasite artışları yaparak, uygun olmayan arazi koşullarında üretime devam etmiş ve facianın yaşanmasına neden olmuştur” ifadeleri kullanıldı.

Suça sebep olanlar hakkında çevreyi kasten kirletmek ve görevi kötüye kullanmaktan yargılanmaları için suç duyurusunda bulunduklarını açıklayan dernek, ağır doğa tahribatının yalnızca bir çevre felaketi değil ekokırım suçu olduğunu belirtti.

Balıkesir ve Çanakkale’de halihazırda faaliyette olan metalik madencilik faaliyeti yürütüldüğünün vurgulandığı açıklamada, “Hepsi birer potansiyel İliç’tir. Lapseki ve İvrindi/Altıeylül’de Tümad A.Ş.’ye ait altın madenleri, Sındırgı’daki Zenit Madencilik’e ait Kızıltepe Altın Madeni, Karaayıt’taki Bilfer’e ait demir madeni, Balya’daki Eczacıbaşı’na ve Kalkım’daki CVK’ya ve Oreks’e, Lapseki Çataltepe’de Marmotek’e ait kurşun madenleri bunlardan bazılarıdır. Çalışan madenlerin dışında Bayramiç Hacıbekirler’de Cengiz Holding, Şahinli’de Tümad, Serçiler’de Koza, Orhanlar, Büyükşapçı ve pek çok yerde Bahar Madencilik, Sarıalan/Gökçayazı’da CVK Madencilik ve başka pek çok şirkete ait çok sayıda altın ve kompleks madencilik işletme ruhsatları bulunmaktadır. Bu projelerin tümüne karşı mücadelemizi çok yönlü olarak sürdürüyoruz” belirtildi. 


Ajanslar

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top