Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > Sönmezışık, Kazdağları ve Kirazlı’daki katliamın korkunç yüzünü açıkladı

Sönmezışık, Kazdağları ve Kirazlı’daki katliamın korkunç yüzünü açıkladı

Türkiye Ormancılar Derneği’nin Kirazlı-Balaban’da sürdürülen metalik madencilik çalışmalarında kesilen ormanlar ve tahrip edilen ekosistem ile ilgili gerçekleştirdiği basın açıklamasında çarpıcı sonuçlar ve gizlenen korkunç gerçekler ortaya konuldu.

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) adına açıklama yapan Denetleme Kurulu Başkanı Orman Mühendisi Salih Sönmezışık çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bugün Çanakkale’de Truva Atı önünde düzenlenen basın açıklamasında Türkiye Ormancılar Derneği adına açıklama yapan Denetleme Kurulu Başkanı Orman Mühendisi Salih Sönmezışık, “Proje sahası, devlete ait Amenajman (Orman Kaynakları Yönetim) planlarında, Muhafaza Ormanı (Erozyon önleme sahası) olarak belirlenmiştir. Bu gerçek, gerek ÇED ve gerekse yargı süreçlerinde gizlenmiş ve yaratacağı sonuçlar örtbas edilmiştir. Bunun adı suçtan öte vatana ihanettir” dedi.

Sönmezışık, açıklamasında ayrıca bölgede yapılan ağaç katliamının ruhsatsız bir şekilde başladığını, ruhsatın verilmesi sonrasında da hukuksuz bir şekilde sürdürüldüğüne, ruhsat yenilemesi yapılmamış olmasına rağmen bölgede halen ağaç kesiminin devam ettiğini belirtti.

Sönmezışık yaptığı açıklamada; “Kanada kökenli Alamos Gold şirketi, Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu olan Atikhisar Barajının su toplama havzasında, Kirazlı Köyü, Balaban mevkiindeki altın ve gümüş işletme sahasındaki orman alanını, Danıştay kararını beklemeden ve belediyeden Gayri Sıhhi Müessese Belgesi almadan tıraşlayarak kesmiştir. Çok büyük bir orman alanının yasalara aykırı biçimde yok edilmesi, toplumda büyük tepkiler yaratmıştır. Bu süreçte en çok sorgulanan konu ise, sahada kesilen ağaç sayısı olmuştur. Tema Vakfı tarafından 195.000 olarak belirlenen bu sayı, ÇED Raporunda 45.650 adet olarak belirtilmesine karşın ilgili bakanlıkça 13.900 olarak deklare edilmiştir. Yapılan bu spekülasyonlardan Ormancılık kamuoyu da rahatsız olmuştur” dedi.

“Bu suçtan da öte, vatana ihanettir”

Sözmezışık sözlerine şöyle devam etti: “Aslında, ormancılık meslek disiplini için ağaç sayısından öte var olan orman ekosisteminin bozulması veya tamamen ortadan kaldırılması önem arz etmektedir. Ancak bu konuda yapılan spekülasyonlara son vermek, kamuoyuna doğruları aktarmak amacı ile, 1924 yılında kurulmuş, Cumhuriyetle yaşıt olan derneğimiz, olayın yerinde incelenmesi amacı ile, içinde benim de bulunduğum bir heyet oluşturmuştur. Çanakkale’de 17 Eylül’de toplanan heyetimiz, maden sahasında ve büroda 3 gün çalışma yapmıştır” diyerek tespitlerini açıkladı.

Türkiye Ormancılar Derneği tarafından yapılan çalışmalarda; ÇED Raporu’nun geçersiz olduğuna dair bulgular, ağaç kesiminin kaçak yapıldığı, İşletme ruhsatına rağmen hukuksuzlukların devam ettiğine dair birçok tespiti kamuoyu ile paylaştı.

Gizlenen gerçekler ne?

Derneğin tespitlerine göre;

  • AİHM ve ülkemiz mahkemelerinin “altın işletmeciliğinin insan ve çevre sağlığına zarar verdiği için kamu yararı taşımadığına ilişkin” kararları vardır. Buna karşın TC Anayasa Mahkemesinin “Ormanların Üstün Kamu Yararı” taşıdığına ilişkin birçok kararı vardır. Kirazlı maden sahasında 209 hektar ormanda tüm ağaçlar kesilmiş, orman toprağı tamamen sıyrılarak (Binlerce yılda oluşan, çok değerli bu humuslu toprağın nereye kaçırıldığı belli değil) orman ekosistemi tamamen yok edilmiştir. Böyle bir orman alanının madencilik faaliyetine tahsis edilmesi geçmişte verilen yargı kararlarına göre suçtur.
  • Kanada kökenli şirket ilk aşamada 342 hektarlık ruhsat sahası içinden 26 hektarlık bir alan için Halloysit Madeni izni alarak yapacağı kimyasal uygulamaları gizlemiştir. Daha sonra kapasite artırımına giderek tüm saha için kimyasal işletmesini meşrulaştırmıştır.
  • Proje sahası, 3 ayrı Orman İşletme Müdürlüklerinin (Çan, Bayramiç ve Çanakkale) sınırları içine girmektedir. Ancak ÇED dosyası için yalnızca Çanakkale Müdürlüğünün görüşü alınmıştır. Diğer müdürlüklerinin görüşünün alınmaması ÇED dosyası için eksikliktir.
  • Maden sahasında, yapılması gerekli yollar, enerji iletim hatları, depolanma alanları, su temin etme alanları ve hatlarının ÇED Raporunda hiç gösterilmediği ve bu faaliyetlerin ÇED ve ruhsat alanı dışında genişletildiği tespit edilmiştir. Bu alanlar nedeniyle oluşacak orman kayıpları hesaplamalarda göz önüne alınmamıştır. Buraları hakkında orman idaresinin olaya el koyması gerekmektedir.
  • Altın üretimi sürecinde alanda 18.900 ton siyanür kullanılacağı ifade edilmektedir. Bu durum Çanakkale’de başta insanlar olmak üzere tüm canlılar için büyük bir risk oluşturmaktadır. Çünkü Çanakkale, deprem üretme potansiyeline sahip diri faylar üzerinde yer almaktadır. Kaldı ki proje sahasında bulunan Topalkaya, Kabakoz, Gökbüvet, Bent, Nur Kayası dereleri bir yandan, Hacıkırı, Koyunsuyu, Balıklı ve Armutçuk dereleri diğer yandan Kocaçay’a ulaşmakta, Kocaçay da Atikhisar Barajını beslemektedir. Bu ise, üretim aşamasında açığa çıkan ağır metallerin Atikhisar Barajını kullanılamaz hale gelebileceğini göstermektedir.
  • Proje sahasının % 97’si ormandır. Bu ormanlarda 7 tanesi endemik olmak üzere 283 tür bitkinin bulunduğu ve alanın tamamının tıraşlandığı için o bitkilerin sahadan silindiği gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır.
  • Maden alanından ağaçlar kesildiği için, onların yarattığı fonksiyonları da kesilmiş, yok edilmiştir. Bu bağlamda alanda 59.650 ton karbon birikimi kaybolmuştur. Yanı sıra, her yıl üretilen 1.391 ton oksijen de kaybolmuş ve bir daha üretilmeyecektir.
  • En Önemlisi: Proje sahası, devlete ait Amenajman (Orman Kaynakları Yönetim) planlarında, Muhafaza Ormanı (Erozyon önleme sahası) olarak belirlenmiştir. Bu gerçek, gerek ÇED ve gerekse yargı süreçlerinde gizlenmiş ve yaratacağı sonuçlar örtbas edilmiştir. Bunun adı suçtan öte vatana ihanettir.

SONUÇ: ÇED Raporunda, kesilecek ağaç sayısı 45.650 olarak belirtilmiştir. Ancak heyetimizin resmi kayıtlara da dayanarak yaptığı inceleme sonucu kesilen ağaç sayısının 347.815 adet olduğu tespit edilmiştir. Özetle, Kirazlı’da ahlaki değerler göz ardı edilerek, ihanet ve ihmalin egemen olduğu bir cinayet işlenmiştir. Bu nedenle, proje hemen iptal edilmeli ve ruhsatı bir daha uzatılmamalıdır.

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top