Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > Öldükten sonra dirilen yazar yaşama ebediyen veda etti | Metin Sert

Öldükten sonra dirilen yazar yaşama ebediyen veda etti | Metin Sert

Aydoğan Yavaşlı, Sivas katliamını ve tarihteki Menemen olayı benzeri bir kalkışmanın tekrarı anlamındaki bu gerici kalkışmanın içinde biriktirdiği öfkeyi de hiç unutamamıştı. Sivas katliamını kuruluşundan beri gericilerin saldırısı altında olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “iç kanaması” olarak tanımlardı.

Sevgili dostum, değerli yazar ve şair Aydoğan Yavaşlı‘nın 17 Mayıs tarihinde hayata veda ettiğini büyük bir üzüntü ile öğrendim.

Kendisiyle ilk tanışmam 1993 yılında Sivas katliamı sonrası yaşanan gelişmelerle ilgili olmuştur. Ama 2000 yılından sonra ise aynı gazetede köşe yazarlığı yaparken daha da kaynaşmıştı dostluğumuz. Bir yazımı okuyup beğendiğinde telefon eder, beni kutlar ve daha da çok yazmam için teşvik eder, yüreklendirirdi de. Dikkatli bir okur ve iyi bir eleştirmendi. Zor yazılarımda veya bazı araştırmalarım hakkında mutlaka fikrini, eleştiri ve önerilerini alma çabasında olurdum.

Yazılarımda benim bazen mizah dili kullanmamı pek severdi. Ben de onun hayata çoğu zaman bir mizah penceresinden bakmasını severdim. Attila İlhan‘ın, kendisini bu tavizsiz ve sorgulayıcı edebiyatçılığı karşısında, ‘Yavaş gel bakalım, Yavaşlı..’ diye göğüslemeye çalışırmış gibi takılmasını kahkahalarla anlatırdı.

Kadim dostu Tarık Dursun K. ile haftada bir kaç gün mutlaka görüşürdü. Cihan Demirci ile şakalaşmalarını anlatmaya bayılırdı. Aynı zamanda iyi bir dost da olan Aydoğan Yavaşlı‘nın sözünü asla sakınmayan biri olarak hayatta bir duruşu vardı daima. Sevdiği ve güvendiği herkesle çok güçlü bir bağ kurardı.

Nitelikli bir öğretmendi de. “Ben öncelikle bir öğretmenim” der, öğretmen yönüyle mutlu olurdu. Öğretmenlik mesleğine uzun yıllarını adamıştı. Her zaman gurur ve onur duyduğu bu meslek, onu zamanla çocuklara yönelik de yazmaya yöneltti. Çocuklar için pek çok öykü, roman, masal, deneme kitabı kaleme alan Aydoğan Yavaşlı, bu alandaki en üretken, en çalışkan yazarlardan biriydi. Son anına kadar elinden kalemini bırakmamıştı bile denilebilir. 

Ben Mustafa Kemal adlı çocuk romanı ile Kültür Bakanlığı’nın roman yarışmasında başarı ödülünü, Talan Öyküleri  ile de Damar Edebiyat Dergisi – Çankaya Belediyesi Öykü Ödülünü kazandı. Kültür Bakanlığı 75. Yıl, MEB Yunus Emre, Ömer Seyfettin ve 9 Eylül Çocuk Öyküleri yarışmalarında dereceler aldı. Daha başka ödülleri ve ayrıca şiir dalında da aldığı bir çok ödül vardı. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesiydi.

Aydoğan Yavaşlı, Sivas katliamını ve tarihteki Menemen olayı benzeri bir kalkışmanın tekrarı anlamındaki bu gerici kalkışmanın içinde biriktirdiği öfkeyi de hiç unutamamıştı. Sivas katliamını kuruluşundan beri gericilerin saldırısı altında olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “iç kanaması” olarak tanımlardı.

Tıklayınız: Sivas katliamı, bir iç kanamadır

Sivas katliamından yaralı olarak kurtulanlar arasında olmasına rağmen, öldüğüne ilişkin haberler de yer alması nedeniyle, yakın dostu yazar Yaşar Aksoy bir yazısında Yavaşlı’yı “Öldükten sonra dirilen yazar” diye tanımlanmıştı.

İlgili yazı için tıklayınız: Öldükten sonra dirilen yazar

Aydoğan Yavaşlı, tanıdığım en üretken yazarlardan biriydi. 200’e yakın kitaba imza atmıştı. Özellikle ilk gençlik edebiyatı alanında yazdığı eserlerle bu alanda en üretken yazarlardan biri olarak görülürdü. Ayrıca 2013 yılında yayımlanan “Yazlar da geçer” adlı romanında, vahşi madenciliğe karşı 10 yılı aşkın süren bir çevre mücadelesi olan Turgutlu’daki “Çaldağı mücadelesi”ni edebiyata taşıyan isim de oldu.

Tıklayınız: Aydoğan Yavaşlı: “Bu güzelim topraklara sahip çıkmalıyız”

Arka planda Turgutlu halkının vahşi madenciliğe karşı verdiği yaşam mücadelesini anlattığı eseri Yazlar Da Geçer adlı romanında “Gazeteci Metin” kimliğiyle bana da kitabındaki karakterlerden biri olarak yer veren Aydoğan Yavaşlı, kendisine bu kitabı yazdıran nedeni ise “toplumsal gerçekçi” bir sanat anlayışıyla şöyle anlatmıştı: “Tüm canlıların yaşam kaynağı olan doğa, bir sanatçının da en büyük ilham kaynağıdır. Dünyanın en cennet köşelerinden olan Türkiyemiz bugün tarihin en büyük doğa tahribatını yaşarken, bu doğa kıyımının sanat dünyasının, özellikle de edebiyatın başlıca konularından biri olması gerektiğini düşünüyorum.

Turgutlu halkının yıllardır verdiği mücadeleyi yakından takip etmiş ve dünyanın en bereketli topraklarını yok edecek vahşi madenciliğe karşı yürütülen bu onurlu mücadele için tarihe de bir not düşülmesi gerektiğini düşünmüştüm. Bunun en iyi yollarından biri de edebiyat. Romanımın ana teması ise sevgidir. Doğa ve insan sevgisi. Yaşamın en temel özüdür sevgi. Bu yüzden de romanımda “insanı sevmek, önce doğayı sevmekle başlar” mesajını vermek istedim…”

2019 yılında Turgutlu’da Belediye tarafından düzenlenen Kurtuluş Şenlikleri sırasında hem kendi kitaplarını imzalamış, hem de Çaldağı’ndaki madenin kapatılması için TURÇEP’in şenlikler kapsamında bir etkinlik olarak düzenlediği imza kampanyasına katılmıştı

Sevginin ancak emek verilerek yaratılıp yaşatabileceği ve istenilirse her koşulda sürdürebileceği anlatılan kitabın sonunda, romanın kahramanı Gözde, İstanbul’dan tekrar Turgutlu’ya dönme kararı veren Kerim’e şöyle diyor: “Hani şu Çal Dağı var ya, yabancılara verilen… Çal Dağı’nın sülüklere peşkeş çekilmesine karşı durmanı istiyorum. Sana yakışan budur bence. Bunu yaparsan, dostluğumuz sürüyor demektir. O güzelim topraklara sahip çıkmalısın. Çıkanların yanında olmalısın. Öyle yapacağını da biliyorum. Çünkü bütün bunları bana zaten sen öğretmiştin. Sana teşekkür ederim, bana verdiklerin, öğrettiğin her şey için…“

Tıklayınız: Turgutlu Çaldağı mücadelesi edebiyat dünyasına da girdi

Aslen Manisalı olan Aydoğan Yavaşlı, 1955 yılında Manisa’nın Muradiye beldesinde dünyaya geldi. Gökçeada Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra yurdun değişik yerlerinde ve Almanya’da eğitmen olarak görev yaptı. Ayrıca bazı özel televizyon kanallarında kültür ve sanat programları yapıp sundu.

Şiir ve roman dalında bir çok kez ödül de kazanmış olan sevgili Aydoğan Yavaşlı, özellikle ilk gençlik edebiyatı alanında yazdığı bir çok eserle, kendine has ritmi ve vurgusu ile ürettiği şiirleriyle yaşama anlamlı dokunuşlar yapabilen üretken bir edebiyatçı olarak, bu kez yaşama ebediyen veda etti.

Aydoğan Yavaşlı artık ardında bıraktığı eserleri ile yaşamaya devam edecek…

Güle güle Usta! Güle güle sevgili dost! Işıklar içinde ol, yıldızlar yoldaşın olsun…


Metin Sert
1959 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dünyaya geldi. Çevre sorunları ve ekoloji mücadelesi ile ilgisi 1997 yılında Leylek Çayı‘nın akibeti ve bazı çocuk ölümlerini araştırarak başladı. Bugün başta Turgutlu Çaldağı’ndaki nikel madenciliği ve diğer çevresel tehditlere karşı mücadele yürüten TURÇEP YK üyeliği ile ayrıca EGEÇEP ve Ekoloji Birliği'nde de YK üyeliği görevlerinde bulundu.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top