Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > MUÇEP: “Muğla’daki tüm termik santraller kapatılmalıdır!”

MUÇEP: “Muğla’daki tüm termik santraller kapatılmalıdır!”

AKP ve MHP’nin oylarıyla TBMM’den geçen ve termik santrallere havayı kirletme izni veren düzenlemenin veto edilmesinin ardından, filtre takmaları için tanınan gerekli sürenin 1 Ocak 2020’de dolması ile bazı termik santraller mühürlenmeye başlamıştı. Bacalarına filtre takmaları için verilen süreye rağmen, Manisa – Soma, Sivas, Kütahya ve Maraş’ta filtre takmadığı tespit edilen termik santraller mühürlendi. Öte yandan Afşin-Elbistan A Termik Santrali de mühürlenmesine rağmen çalışmaya halen devam ettiği de belirtiliyor.

BAKANIN AÇIKLAMALARI MUĞLAK!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise konuyla ilgili açıklamasında, 5 termik santralin tamamen, 1 termik santralin ise kısmi olarak kapatılmasına karar verildiğini belirtmişti. Kurum, incelenen 7 termik santralden 4’üne geçici faaliyet belgesi verildiğini, 3 santralin ise gerekli çevre izinlerini aldığını bildirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, Soma Termik Santralinin 4 ünitesinin çalışmasına kış sezonu boyunca müsaade edileceğini duyurdu.

Bakan Kurum, açıklamasında ayrıca “Geçici faaliyet belgesi verdiğimiz santraller Bursa Orhaneli, Muğla Yatağan, Kahramanmaraş Afşin B ve Ankara Çayırhan termik santralleri. Mevzuat gereğince 6 ay içerisinde çevre izin ve lisans belgesi için Bakanlığımıza başvuru yapmak durumundalar. Muğla Kemerköy, Muğla Yeniköy ve Çanakkale 18 Mart Çan Termik Santralleri çevre mevzuatı kapsamında çevre izinlerini almışlardır” demişti.

FOSİL YAKITTAN VAZ GEÇİLMELİDİR!

Bilim çevreleri ise filtre takmanın çözüm olmayacağını, küresel ısınma ve iklim krizi gerçeği yaşanırken, karbon salınımı konusuna dikkat çekilerek, kömür gibi “fosil yakıtlardan vaz geçilmesi ve termik santrallerin kapatılması gerektiği”ni belirtiyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “veto” kararının samimi olmadığı eleştirisinde bulunan Ekoloji Birliği de, “Veto yetmez, tüm termik santraller kapatılmalıdır” açıklamasında bulunmuştu. Ekoloji Birliği, ayrıca bir sonraki açıklamasında da 26 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile ilgili düzenlemeye dikkat çekerek, bu düzenleme ile de “veto kararının anlamı kalmadığı ve boşa çıktığı”nı ileri sürmüştü.

Ekoloji Birliği bileşenlerinden Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) tarafından da dün (03 Ocak) bir açıklama yapılarak, “Muğla’daki tüm termik santraller kapatılmalıdır” denildi. Tarihsel süreç içinde Muğla’daki termik santrallere dikkat çekilen MUÇEP‘in açıklamasında, ayrıca kapatılan 6 santralin işletmecilerine Kapasite Mekanizması çerçevesinde verilen teşviklerin iptal edilmesi gerektiği de vurgulanıyor.

MUÇEP tarafından yapılan konuyla ilgili açıklama şöyle:

MUĞLA’DAKİ TÜM TERMİK SANTRALLER KAPATILMALIDIR!

“Yeni yılın ilk günüyle birlikte, 5 termik santralin tamamen, 1 santralin de kısmen kapatıldığı, şatafatlı biçimde kamuoyuna duyuruldu. Bu sunum tarzı, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPK) 2019 yılı sonunda süresi sona eren geçici 8. maddesindeki süreyi 2,5 yıl daha uzatan Kanun’un veto edilmesiyle başlatılan ve gerçekleri örten ‘filtre varsa tamam’ söyleminin bir parçasıdır. Veto öncesinden başlayarak, geçici 8. maddenin uzatılmamasının doğuracağı sonucu baca gazı filtresi takmış olmaya indirgeyen yaklaşımın somut sonucudur.

Öte yandan, TEİAŞ verilerine göre, kapatılan santrallere, kapasite mekanizması çerçevesinde 2019 yılının 11 ayında (Aralık ayı ödemeleri henüz ilan edilmedi) 445,84 milyon TL ödeme yapıldığı görülüyor. Bu rakamlara bakınca, 6 santralin kapatılma gerekçesi sanki bu yılın ilk gününde aniden ortaya çıkmış diye düşünmeden edemiyor insan!? Aksi halde, kapatılan santrallere mevcut halleriyle milyonlarca lira ödeme yapılmasının başka bir makul açıklamasını bulmak mümkün olmuyor.

Oysa, çevre mevzuatına uyumun gerektirdiği çevre yatırımlarının yapılması için tanınan ve 31.12.2019 tarihinde sona eren süre, baca filtresi takılması ile sınırlı değildir. Sona eren süre, çok daha geniş bir çevre mevzuatının gereklerine uyumun, bunun gerektirdiği yatırımların yapılması için konulmuş bir süredir. Bu gerekliliğe uymayan, Yatağan Termik Elektrik Santralinin de kapatılması gerekiyor ama, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın kapatıldığını ilan ettiği santraller arasında Yatağan ve Muğla’daki diğer 2 santral yok.

Yatağan TES, ki: idari yargının1998’de kesinleşen kararıyla 1996 yılında kapatılması karara bağlanmış, bu kararın uygulanmaması nedeniyle AİHM’de görülen davada Türkiye’nin mahkum olduğu ve yargının kapatma kararının uygulanması gerektiği kararı verilmiş olan santral! Yatağan’da bir hava kalitesi ölçüm istasyonu var ama, 2017 yılından beri, istasyon verileri yayınlanmıyor.Bakan Kurum’un bir yıl sonra verdiği soru önergesi cevabına göre, istasyon, ‘yazılım yokluğu nedeniyle’ işletilemiyormuş.

Devletin, Yatağan Termik Santrali’ne, 40 yıldır süren, sebep olduğu ekolojik katliamı sürdürmesi için kapasite mekanizması adı altında verebileceği, sadece 2019’un 11 ayı için 103.011.849,26 TL parası var, ama Yatağan’daki hava kalitesi ölçüm istasyonunun yazılımını yıllardır alamıyor; ölçümü yapıp sonuçlarını duyuramıyor! Santral baca gazı arıtma ve toz filtreleri var diye kapatılmıyor ama, bunları da özelleştirilmeden önce hepimizin bütçesinden devlet yapmış. Santrali özelleştirmeyle alan şirketin bu konuda bir kuruşluk yatırımı yok!

Kapasite mekanizması çerçevesinde kamudan 11 ayda 103,01 milyon lira destek alan Yatağan Termik Elektrik Üretim A.Ş’nin çevre mevzuatına uyum çerçevesinde, dostlar alışverişte görsün diye nitelenebilecek, 2018 yılı sonunda yaptığı ÇED başvurusu Yönetmelikteki kısa sürelere rağmen 2019 yıl sonu yaklaşırken sonuçlandırılmıştır. ÇED gerekli değildir kararı verilen, Santralden çıkan atık suyun sadece bir bölümünü arıtmayı öngören atıksu arıtma tesisinin yapım maliyeti ise sadece 12.140.000 TL’dir. Bunun yapılması için de EPK’nun geçici 8 maddede konulan sürenin sonuna sadece 1,5 ay kala ÇED gerekli değildir kararı verilmiştir. Ortada, bırakalım bir arıtma tesisini, başlayan inşaat dahi yok.

Proje Tanıtım Dosyasına (PTD) göre atıksu tesisinin inşa süreci bir yıl ama, Bakan geçici izin belgesinin 6 ay için geçerli olduğunu, bu süre içinde kesin izin ve lisans için başvuru yapılması gerektiğini söylüyor. İznin verilmesi için atıksu arıtımının yapılması gerekiyor ama tesisin yapımına bugün başlansa 1 yıl sonra tamamlanabileceğini belirten PTD raporundan Sayın Bakan’ın haberi yok belli ki. Yoksa, geçici işletme izni verilmesinin saçma olduğu gün gibi ortada. Bu habersiz olma hali mi daha kötü; yoksa bu bilinmesine rağmen geçici işletme izni verildiğinin ilan edilmesi mi? kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Sayın Bakan, Yatağan TES’e geçici faaliyet belgesi verildiğini söylüyor. Bu göstermelik atıksu arıtma tesisi projesinin sunulmuş olmasını, geçici faaliyet izni verilmesi için ciddi görmüş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; bundan kuşku duymuyoruz. Ancak, geçici faaliyet izni verilmesinin hukuka aykırılığından da kuşku duymuyoruz. Özelleştirilmesinden yaklaşık 5 yıl geçmiş, Santralin katı atıkları ve atık suyunun yarattığı kirliliği gidermek için hiçbir şey yapılmamış, sürenin bitmesine 1,5 ay kala ÇED gerekli değildir denilen, kendisi yok, kağıt üstünde var proje Santralin kapatılmamasına yeter sayılmış olmalı. MUÇEP olarak atıksu arıtma tesisinin Santral ve yakıt sağlayan kömür ocaklarıyla birlikte ÇED sürecine tabi olması gerektiğini düşündüğümüzden, ÇED gerekli değildir kararının iptali talebiyle dava açılmıştır.

Kapubağ’daki, mevzuata uygun olmayan ve ağır metallerden radyasyona her türlü kirleticiyi barındıran, yeraltı sularını kirlettiği bilimsel incelemelerle ortaya konmuş olan atıksu göletinin sızdırmazlığı için hiçbir önlem alınmamıştır. Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği eki listede Çevreye kirletici etkisi yüksek düzeyde olan işletmeler arasında ilk sırada sayılan Santralin, Yönetmeliğin 3 no’lu eki olan başvuru formuna hangi bilgileri yazdığını ve ek olarak hangi belgeleri sunduğunu bilmiyoruz ama, geçici de olsa işletme izni verilecek halde olmadığını biliyoruz.

Nedeyse 40 yıldır çevreyi yıldır havayı, suyu, toprağı kirleten, AİHM’de mahkûm olmaya yol açan, kirlettiği havanın kalitesinin ölçümü yapılmayan Santrale, geçici işletme izni verilmesinden daha kötü bir uygulama olabilir mi? Bugüne kadar 45 bin kişinin erken ölümüne yol açtığı, bundan sonra da, her türlü önlem alınsa bile her yıl280 insanın erken ölümüne yol açacağı bilimsel projeksiyonla ortaya konmuş bir Santrale sanki yeni işletmeye başlamış gibi ‘geçici’ işletme belgesi veriliyor. Buna trajik mi demeli, komik mi bilemiyoruz; en doğrusu trajikomik.

Santralin hem insanların yaşama, sağlık, çevre, barınma ve konut, beslenme gibi temel anayasal haklarını ihlal eden, hem çevre mevzuatına uygun olmayan faaliyetine devam etmesine izin verilemez. Artık bu trajikomik uygulamaya son verilmeli, özellikle Yatağan Termik Elektrik Santrali (ve diğer termik santraller de) derhal kapatılmalıdır.

Çevre izin ve lisanslarını aldığı, çalışmasında sorun olmadığı ilan edilen, 1996’da mahkemenin kapatılmasına karar verdiği Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri hakkında (AİHM’in verdiği) kapatma kararı derhal uygulanmalıdır. Yıllardır süren hukuksuzluk sonlandırılmalı, doğa ve insan katliamı bir an önce bitirilmelidir. Kapatılan 6 santralin işletmecilerine Kapasite Mekanizması çerçevesinde verilen teşvikler iptal edilmelidir.

Basına ve kamuoyuna saygı ile duyururuz.”

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top