İnsan ilişkilerinde de doğada da çelişkiler var. Kimi uzlaşır, kimi uzlaşmaz. Bu çelişkiler doğal olarak birbirleriyle mücadeleyi de içinde taşır. Buna “Karşıtların birliği ve mücadelesi” denir.

Bir futbol maçında iki takım da birbirlerinin alanına egemen olmak ister, gol atmayı böyle başarırlar. Teknik direktör çeşitli taktikler geliştirir, oyuncularına iletir. Savaşlar da böyledir. Taktikler geliştirilir. Amaç kazanmaktır. Bunlar; birbirine karşıt güçlerin çatışması, mücadelesidir. Sınıf mücadelesi de böyledir.

Ekoloji mücadelesinde de karşıtlıklar var. Doğayı, yaşam alanlarını yağmalayanlar ve engel olmak isteyenler arasında. Yaşam alanlarına sahip çıkanlarla şirketlerin çelişkisi (aslında sistem ve iktidar) nedeniyle neler yaşandığına her gün tanık oluyoruz.

 Ancak yeni bir çelişkinin varlığını öğrendik! Bu çelişki kapitalizmin (sermayenin) arsızlığının hangi aşamaya geldiğini de göstermekte.

Mardin’de yapılmak istenen RES (Rüzgar Enerjisi Santrali) projesinin ÇED dosyasında “Görüldüğü gibi rüzgardan enerji elde edilmesi sürecinde insanoğlu ve doğal ortamı gökyüzü olan, rüzgardan gerektiğinde kolay uçuşlar için istifade eden kuşlar arasında adı konulmamış bir rekabet söz konusudur. Kuşlar, rüzgarı uçuşlarında, özellikle de göç süreçlerinde ekonomik uçuş amacıyla kullanmak isterken insanoğlu da onu enerjiye dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu rekabet bazı yerlerde çakışmaları gündeme getirebilmek sonuçta rekabeti kaybeden taraf ise kuşlar olmaktadır” paragrafı dikkat çekici.

ÇED dosyalarında gerçekle uyuşmayan, süslü cümleleri çok okuduk, ancak böyle bir belirlemeyi ilk kez görüyoruz. Kapitalizmin kuşları kendisine rakip görmesini de öğrenmiş olduk (!) Marks, kapitalizmi tanımlarken “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser” der. Şirket de kuşları rakip görmüş. Rüzgarı paylaşma kavgası vermiş!

Doğaya müdahale; sel, fırtına, dolu, hortum, iklim değişikliği, kuraklık gibi sonuçlara neden olur. RES’lerin en büyük zararlarından biri de kuşların göç yollarına yapılmasından dolayı kuş ölümlerine neden olmasıdır. Şirket, kuşların ölümünü olağanlaştırmış. Kapitalizmin emek sömürüsü yanında doğayı da nasıl sömürdüğünü ortaya koymuşlar.

Ekoloji mücadelesi verenlerin hassasiyeti burada ortaya çıkıyor. Mücadele yaşamı savunmaktır. Kapitalizmin para hırsı, gözleri ve duyguları körelttiği için ÇED raporlarındaki bunun gibi cümleler niyetleri ortaya çıkarmaktadır. “Kuşlar, rüzgarı uçuşlarında, özellikle de göç süreçlerinde ekonomik uçuş amacıyla kullanmak isterken insanoğlu da onu enerjiye dönüştürmeyi amaçlamaktadır.” Buna göre kuşların doğal yaşam biçimi (göçleri), kapitalizmin işleyişine aykırı!