Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > TURÇEP: Suyumuza, yaşam hakkımıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkacağız

TURÇEP: Suyumuza, yaşam hakkımıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkacağız

Dünya Su Günü dolayısıyla TURÇEP tarafından günün anlamına ilişkin bir açıklama yapıldı. Küresel ısınma ve iklim değişimi gibi etkenler dolayısıyla su kaynaklarının giderek tükenmekte olduğunu vurgulayan TURÇEP, ayrıca yanlış çevre politikaları nedeniyle suyun ticarileştirilip meta gibi görülmeye başlandığı eleştirisinde bulundu. TURÇEP’in açıklamasında Gediz Nehri’nin durumu, Çaldağı’ndaki maden ile biyogaz ve jeotermal konularına da dikkat çekiliyor.

Uluslararası Dünya Su Günü dolayısıyla TURÇEP tarafından günün anlamına ilişkin bir açıklama yapıldı. “Su yaşamdır, yaşam hakkımıza ve suyumuza sahip çıkacağız” başlığı altında yapılan açıklamada, küresel ısınma ve iklim değişimi gibi etkenler dolayısıyla su kaynaklarının giderek tükenmekte olduğuna dikkat çeken TURÇEP, ayrıca yanlış çevre politikaları nedeniyle suyun ticarileştirilip meta gibi görülmeye başlandığı eleştirisinde bulundu. TURÇEP’in açıklamasında giderek su fakiri hale gelen Türkiye’de, halkın yurttaş statüsünden çıkarılıp “müşteri” durumuna getirileceği, halkın su mağduru haline geleceğine de dikkat çekildi. Açıklamada Gediz Nehri‘nin durumu, Çaldağı ile biyogaz ve jeotermal konuları da özellikle vurgulanıyor.

TURÇEP‘in (Turgutlu Çevre Platformu) Dünya Su Günü dolayısıyla basın ve kamuoyunun dikkatine sunduğu yazılı açıklaması şöyle:

SU YAŞAMDIR, SUYUMUZA VE YAŞAM HAKKIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ !

TURÇEP’in geçen yılki “Dünya Su Günü”nde “Suyumuz ve ormanlarımız” konulu açıklamasından görüntüler

Hava ve toprak ile birlikte doğadaki yaşamın üçlü sacayağını oluşturan diğer yaşam kaynağıdır su. Su yaşamdır ve haktır, doğadaki tüm canlıların ortak yaşam kaynağıdır. Ancak küresel ısınma ve iklim değişiminin etkisinin artık yaşamı doğrudan etkisi altına aldığı bugünlerde Dünya Su Günü’nü kutlarken, çok daha titiz ve duyarlı olunması, suyumuza mutlaka sahip çıkılması gereken günlerden de geçiyoruz. Türkiye giderek daha fazla su fakiri bir yer olmaya doğru ilerliyor. Bugün itibarıyla 25-30 yıl sonra susuzluk ile karşı karşıya kalınacağı, mevcut göllerimizin yüzde 65’inin kuruyup yok olmaya başladığı yayınlanan bilimsel raporlar arasında.

Kendi yarattığı ve bir türlü içinden çıkamadığı kriz nedeniye artık iyice çökmekte olan sistem, sadece sermayenin kar ihtirası için akıldışı kararlarla bilimden ve hukuktan uzaklaşarak uyguladığı yanlış çevre politikası nedeniyle ekosistemi de çökme tehdidi ile yüzyüze bırakmaktadır. Bilimsel incelemeler göstermektedir ki; ekosistem ve ekolojik dengede bozulmalar doğayı savunmasız hale getirip çevre sağlığı sorunu yaratmakta ve bu ortam da ebola, corona gibi pek çok yeni bulaşıcı, salgın hastalıklardan down sendromuna kadar uzayan bir zincirle insanı da doğrudan etkileyecek sağlık sorunları yaşanmasının başlıca nedeni olmaktadır.

AKARSULAR, YERALTI SULARI ve İÇME SULARI

Siyasi iktidar eliyle uygulanan yanlış çevre politikaları sonucunda akarsularımız kurulan HESler ve barajlar nedeniyle yok olmakla yüzyüze. Madencilik, jeotermal santraller ve benzer uygulamalar nedeniyle de ayrıca yeraltı sularımız da kirlenme ve yok olma tehdidi ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Bunun temelinde; bugün daha değerli hale gelen suyun, mevcut sistem tarafından artık bir meta haline getirilerek ticarileştirilmek istenmesi, suyun bir yaşam kaynağı değil sadece bir enerji kaynağı gibi gösterilmeye çalışılması yatmaktadır. Dayatılmak istenen bu anlayış sonunda ise halk yurttaş durumundan çıkarılıp “müşteri” haline dönüştürülmüş ve su mağduru bir duruma düşürülmüş olacaktır.

Ormanların, sulak alanların, doğal sit alanları ve tarım arazileri ile halkın yaşam alanlarının bile sanayileşme, madencilik, jeotermal, biyogaz ve benzer tesisler için tahsis edilmek istenmesi, ayrıca yeraltı suları ile birlikte halkın günlük içme suyunu da tehdit altında bırakan gerçeklerdir. Turgutlu da bu tehditlerin her geçen gün giderek daha vahim hale geldiği günleri yaşamaktadır.

MADENE, BİYOGAZA, JEOTERMALE HAYIR!

TURÇEP’in geçen yılki “Dünya Su Günü”nde “Suyumuz ve ormanlarımız” konulu açıklamasından görüntüler

Bilimsel incelemeler göstermektedir ki;

  • Çaldağı’nda kurulmak istenen nikel maden işletmesi faaliyet gösterirse, Gediz Nehri’nin suyunu kullanacağı gibi, bu kaynak yetmeyeceği için tüm yeraltı su kaynaklarını kullanarak tüketecek, yöremiz susuzlukla karşı karşıya kalacaktır.
  • Irlamaz mahallesinde Irlamaz Deresi‘nin dibinde kurulacak olan biyogaz tesisi, Irlamaz deresini kamu yararına kullanılamaz hale getirecek, tüm kentimizin içme suyunu doğrudan zehirleyecek bir başka ciddi tehdit olacaktır.
  • Dünyanın en bereketli vadisi olan Gediz Vadisi ile birlikte Manisa Ovası, bölgenin hayat damarı olan Gediz Nehri’nin sanayi tesislerinin bir fosseptik kanalı gibi kullanarak onyıllardan beri zehirli atıkları ile kirletmesi sonucu bugün can çekişir hale gelmiştir.
  • En bereketli tarım vadisindeki çarpık sanayileşmenin baskısı ile eğer Gediz Nehri ölürse, bölgedeki yaşam da tehdit altında kalır. Sık sık yaşanan toplu balık ölümleri bu gerçeği anlatan en somut örneklerdir.

Bütün bu nedenler dolayısıyla, TURÇEP olarak daha önce halkımızla paylaştığımız “doğa ve çevre için vicdan hareketi”nin tüm vicdanlar harekete geçene kadar devam edeceğini, yaşam hakkına, suyumuza, yaşam alanları ve tarım alanlarına sahip çıkma mücadelemizi her alanda kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha bu vesile ile saygıdeğer halkımız ve tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.

– Su yaşamdır, su haktır. Yaşam hakkına ve suyumuza sahip çıkacağız!
– Yaşam alanıma, tarım arazime dokunma!
– Madene, Jeotermale, Biyogaza hayır!

TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu)

Metin Sert
1959 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dünyaya geldi. Çevre sorunları ve ekoloji mücadelesi ile ilgisi 1997 yılında Leylek Çayı‘nın akibeti ve bazı çocuk ölümlerini araştırarak başladı. Bugün başta Turgutlu Çaldağı’ndaki nikel madenciliği ve diğer çevresel tehditlere karşı mücadele yürüten TURÇEP YK üyeliği görevini sürdürmektedir. Ayrıca EGEÇEP ve Ekoloji Birliği'nde de YK üyeliği görevlerinde bulundu.
https://ekolojibirligi.org

TURÇEP: Suyumuza, yaşam hakkımıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkacağız” hakkında bir düşünce

  1. Yaşam hakkımızı gasp eden her türlü girişime,teknolojiye, buna neden olan kişi, kurum ve kuruluşlara HAYIR.

Bir cevap yazın

Top