Buradasınız
Ana Sayfa > Bileşen Etkinlikleri > Murat Dağı için mahkemenin ÇED kararı 15 gün sonra

Murat Dağı için mahkemenin ÇED kararı 15 gün sonra

Murat Dağı’nda siyanür kullanarak altın ve gümüş arama çalışması yapması için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporunun iptali için açılan davada tarafları dinleyen mahkeme, duruşmayı karar için 15 gün ertelendi. Yöre ile birlikte Uşak, Kütahya ve Eskişehir illeri de Murat Dağı’nda özel bir şirketin siyanür kullanarak altın ve gümüş arama çalışması yapması için verilen ÇED raporunun iptalini istiyor.

Kütahya’nın Gediz ilçesindeki Murat Dağı‘nda, özel şirket tarafından siyanürle altın ve gümüş arama tesisi kurulması yönünde verilen ÇED olumlu raporu, geçen 8 Mayıs’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanması kararı, Kütahya’nın yanı sıra Eskişehir, Bilecik ve Uşak gibi çevre illerde tepkiyle karşılanmıştı. Ege Bölgesi’nin en büyük dağlarının başında gelen Murat Dağı, ayrıca bölgenin bütün bir ekosistemini de oluşturan ve belirleyen özelliklere sahip.

BİLİRKİŞİ RAPORU “MURAT DAĞI’NDA MADENCİLİK YAPILMAZ” DİYOR

Ege Bölgesi‘nin en büyük su havzası olan Murat Dağı‘nda çıkarılmak istenen altın-gümüş madenine karşı 8 Mayıs 2019 tarihinde ‘ÇED olumlu’ raporu verilmişti. Bu kararın ardından açılan iptal davası sonrası bilirkişi heyeti bölgeye gelerek incelemede bulunmuş ve Murat Dağı’nın maden çıkarılmasına uygun olmadığı yönünde karar verdi. Bilirkişi heyetinin kararının ardından ‘ÇED olumlu’ raporu iptali ve yürütmeyi durdurma için açılan dava Kütahya İdare Mahkemesi’nde gerçekleşti. Davada tarafları dinleyen mahkeme duruşmayı karar için 15 gün erteledi. Mahkemeye İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin avukatları, CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım, Karaağaç ve Fırdan köylüleri, Eskişehir Çevre Derneği, Uşak Çevre Gönüllüleri Derneği, EGEÇEP ve Murat Dağı Yok Olmasın Platformu katıldı.

Davacı avukatları Murat Dağı’nın öneminden bahsederken, davalı taraf ve bakanlık avukatları bilirkişi heyetinin psikolojik baskı altında rapor hazırladığını savunarak mahkemeden yeni bir heyet tayin etmesiyle davanın tümüyle düşürülmesi talebinde bulundu. Mahkeme heyeti iki tarafın dinlenmesinin ardından duruşmayı karar için 15 gün sonraya erteledi.

Davacılar ÇED davası ile ilgili duruşma sırasında mahkeme salonuna sığmadı

‘EKOSİSTEMİN DEĞİŞMESİ KAÇINILMAZDIR’

Murat Dağı‘nın savunması için davaya müdahil olan Kütahya ve Uşak Barosu’ndan gelen avukatlar savunma yaptı.

Kütahya Barosu Çevre Komisyonu Başkanı avukat Ali İhsan Bakır davada söz alarak, “ÇED raporunda sadece geçirimsizlik teşkilinde kullanılacak HDPE jeomembranın kalınlığının en az 2 mm, yoğunluğunun 941-965 kg/metreküp olacağı belirtilmiştir. HDPE jeomembran sisteminin sağlamlığı ise tartışılır durumdadır. Bitki örtüsünü oluşturan orman ve diğer birliklerin, büyük bir ekosistem, her ağacın ise bir mikro ekosistem olduğu bilimsel bir gerçektir. Bir ağacın kaybında sadece ağaç değil; üzerinde yaşayan sporlu, bitkilerin, yosunlar, likenler, mantarlar, böcekler, sürüngenler, kuş ve memelerinde yaşama ortamının ortadan kalkması söz konusudur. Ormanın yok olması ile alanda ki eko sistem dengesinin değişmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle endemik bitkiler ve hayvan çeşitliliğinin belirlenmesi için tüm bir yıl boyunca yapılması gereken arazi çalışmasının mayıs ayında iki haziranın ayında iki gün olmak üzere sadece 4 gün yapılması sağlıklı ve doğru değildir. Bu nedenle ÇED olumlu raporunun iptal edilmesi doğru ve yerinde olacaktır” ifadelerini kullandı.

Uşak Barosu‘ndan avukat Rıza Albay da, çevreyi korumanın görev olduğunu vurgulayarak, “Pasa sahası 200 futbol sahası büyüklüğünde, 1 milyon 369 bin kamyon ağırlığında pasa burada hiç korunmadan saklanacak. Yine 40 futbol sahası büyüklüğünde alan liç havuzu olacak, 280 bin kamyon miktarı kadar siyanür görmüş toprak, hep bu alanda kalacak” dedi.

‘MURAT DAĞI’NDAN GELEN SU İLE TARIM YAPIYORUZ’

Davada konuşan Ulubey Doğal Üretim, Çevre ve Dayanışma Derneği (ÇEDAY) Başkanı Arslan Civan ise “Eşme Kışladağ altın madeni açıldıktan sonra çevre köylerin çeşmelerinden akan suda ki arsenik oranı 0.03’den 9.25’e çıktı. Eskiden 150 metreden su çıkarken bugün sular yatak değiştirdi ve 200-250 metrede ancak su çıkıyor. İş vaadiyle insanlar tarımdan vazgeçtiler. İnsanlar doğadan kopup çevreye yabancılaştı” diye konuştu.

Avgan Banaz Çayı Yaşatma Derneği adına da açıklama yapan Mümin Bayer “Biz Murat dağından 60 km uzakta ki Avgan’da Murat dağından gelen su ile tarım yapıyoruz. Sular azaldığı zaman Murat dağına kar yağmamış diyoruz. Bu nedenle davanın kabulünü ÇED dosyasının iptalini talep ediyoruz” dedi.

EGEÇEP: “MURAT DAĞI’NDA MADENCİLİK EKOSİSTEM İÇİN TEHDİTTİR”

Yaşanılan sürece ilişkin ayrıca Ekoloji Birliği bileşenlerinden Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) tarafından da bir açıklama yapıldı. EGEÇEP’in açıklamasında şunlar yer aldı:

“Bilindiği üzere altın madencileri, dur durak bilmeden ülkemiz topraklarını delik deşik ediyor, siyanür ve ağır metallerle kirletiyor. Şimdi de sıra üç ilimizin su kaynaklarının yer aldığı Murat Dağı’na sıra geldi. Burası, ülkemizin cennet köşelerinden birisi olmanın yanı sıra, Uşak, Kütahya ve Afyonkarahisar’ı besleyen suların toplandığı bir alandır. Şimdiye kadar çok temiz olan bu sular, altın madeni çıkarılacak olursa, hangi önlemler alınırsa alınsın kaçınılmaz olarak kirlenecek, zehirlenecektir. Pek çok yerde tanık olduğumuz gibi, sızdırmazlık amacıyla döşenen membran, süreç içerisinde parçalanarak geçirmezlik özelliğini yitirecektir. Diğer yandan bu bölge, başta Gediz fayı olmak üzere aktif fay zonlarına çok yakın olduğundan, oluşabilecek büyük bir depremde, alınacak tüm önlemler yetersiz kalabilecek, siyanür ve ağır metaller doğaya karışıp canlı yaşamını olumsuz etkileyebilecektir. Buna kimsenin hakkı yoktur.

1990’lı yıllarda, Bergama-Ovacık’ta başlayan altın madenciliğine karşı verilen toplumsal ve ekolojik mücadelelere rağmen, hükumetin gizli bir kararnamesi ile çalıştırılmıştır. Ovacık’ta yaşanan çevre kirliliği, sağlık sorunları, sosyolojik yıkımlar, yetkililere bir uyarı olması gerekirken, altın madencileriyle kol kola ülkemizin hemen her bölgesinde yeni yeni ruhsatlar verilerek doğanın ve çevrenin tahribatına göz yumulmaktadır. Mücadelelerimiz sürmektedir. 

Murat Dağı’nda, çok sayıda su kaynağı bulunmaktadır ve birçok derenin de çıkış yeridir. Bu derelerin bazıları, doğrudan maden sahasının içerisinden doğmakta ya da madenin alanından geçmekte ve Gediz nehrinin beslenme alanındadır. Dolayısıyla, bu derelerin kirliliği tüm Gediz havzası (Gediz, Salihli, Turgutlu, Manisa, İzmir) ile Afyonkarahisar, Kütahya ve Uşak havzalarını ve Ege denizini de kirletebilecektir. Murat Dağı, konum olarak Afyonkarahisar, Uşak ve Kütahya illerinin arasında yer almakta, deyim yerindeyse bu üç ilin damı niteliğindedir. Buradan çıkan sular, her üç ilin hem içme hem sulama sularını kirleteceği açıktır. Buna kimsenin hakkı yoktur.

Murat Dağı altın madeni, Gediz’e bağlı Karaağaç köyünün hemen yakınındadır. Bu köyün, bu güne kadarki sakin yaşamı, maden işletildiğinde alt üst olacak, köy halkı arasında nifak sokulacak, madende çalışanlar ile maden karşıtları olarak bir birlerine kötü gözle bakan insanlar haline geleceklerdir. Bu durum, maden işletilen hemen her yerde somut olarak yaşanmıştır. Buna kimsenin hakkı yoktur

Altın madeni, kullanma sularını, yöreden sağlayacağı için, halkın kullanımına ait olması gereken bu sulara da ortak olacak ve belki de o yörede su darlığına neden olacaktır. Buna kimsenin hakkı yoktur.

Görünürde, ülkemizin bir zenginliği olarak sunulan altın madenciliği, gerçekte tam tersine bizleri yoksulluğa itiyor, geriye ise çoğu kanserojen olan ağır metallerce kirletilmiş topraklar, zehirlenmiş yer altı-yer üstü suları ve devasa çukurlar bırakıyor. Yöre halkı kanserle boğuşurken altın madencileri elde ettikleri bol kazancın keyfini sürüp bir başka maden sahasına yöneliyor.

Ülkemizin bir zenginliği değil, tam tersine yoksulluklara neden oluyor demiştik. Bunun örnekleri, başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada, altın madeni çıkarılan ve işletilen her yerde yaşanmıştır. Başlangıçta, yöre halkının bazılarına iş olanağı sağlanırken, madenciler o bölgeden ayrıldıklarında, geriye yoksul, sağlığı bozulmuş, komşularıyla kavgalı bir halk bırakmaktadır. 

Murat Dağı’nın mahvedilmemesi için, meşru zeminde tüm gücümüzle mücadele edeceğimizi kamu oyuna duyuruyoruz.”

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top