Ülke genelinde verilen ekoloji mücadelesi Kaz Dağları’nda etki alanını büyütünce maden şirketleri ilk kez farklı yöntem kullanmaya başladılar ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’yla görüştüler.

Görüşmede şirket yetkililerinin dile getirdikleri ekoloji mücadelesinin doğru yolda olduğunu gösteriyor. Şirketler CHP ile görüşmelerinde kaygılarını dile getirmişler.

“Özellikle sosyal medyada yayılan, madencilik tekniği, bilimsel verilerden uzak, çarpıtılmış bilgiler ve veriler yüzünden madencilik sektörünün tümüne karşı bir linç kampanyası başlatılmıştır… Nitekim son günlerde Çanakkale dışındaki bazı maden işletmelerine sirayet eden muhtelif toplumsal tepkiler, bu kaygımızı doğrulamaktadır.”

Dağınık olan ekoloji-çevre dernek ve platformları artık tek vücut olarak hareket ediyorlar. Bu nedenle ülkenin neresinde bir talan ve yağma varsa anında bilgi akışı oluyor. Artık şirketler istedikleri gibi at oynatamıyorlar.

Ekoloji gruplarının paylaştığı bilgileri çarpıtılmış ve bilimsel verilerden uzak diye suçlaması da boşuna değil. Çamur at izi kalsın anlayışı ile hareket ediyorlar. Oysa ekoloji grupları okuyor, bilim insanlardan bilgileniyorlar. “Devam etmekte olan madencilik karşıtı gelişmelere kısa vadeli bir bakış açısından uzak şekilde, sağduyu ve sükûnetle yaklaşılmalıdır. Bunun için biz her türlü katkıyı yapmaya hazırız.”

Burada katkı dedikleri de kendi çıkarlarına göre yol temizliği yapmak istemeleridir. Ama boşuna uğraşıyorlar. Ekoloji mücadelesi verenler doğaya, yaşam alanlarına sahip çıkarken ülkenin yerli ve yabancı tekeller tarafından talan edilmesine karşı çıkıyorlar. Şirketler, siyanürün halkın sağlığını tehdit ettiğini ve toprağı zehirlediğini; altınların ise kasalarına gittiği gerçeğini ne yaparsa yapsınlar çarpıtamayacaklar.

Görüşmede CHP Genel Başkanı da ekoloji mücadelesi verenlerle şirketleri bir araya getirip hakemlik yapabileceklerini söylemiş. “Anayasımıza göre, madenlerin tasarrufu devletindir. Bu yüzden, madenlerimizin, çıkarılmasına, ekonomiye kazandırılmasına parti olarak kesinlikle karşı değiliz… parti olarak, çevre hassasiyetlerini ön plana çıkaran sivil toplum kuruluşlarıyla, madencilik sektörü arasında diyalog kurulmasından yanayız… iletişimin kurulması noktasında biz hakem rolü üstlenmeye, … hazırız.”

Ülkede HES’ler, RES’ler, taş ocakları yanında JES’ler ve siyanürle altın ayrıştırma madenciliği birdenbire çoğaldı. Bu yolla ülkeyi Afrikalaştırmak istediklerini biliyoruz. İzin verilmeyecek. Bu konuda ekoloji mücadelesinin hakeme gereksinimi yok. Görüşmede ne konuşulacak? 160 bin ağaç değil, 100 bin mi kesilsin denecek? 30 bin ton siyanür yerine 15 bin ton mu kullanılsın denecek? Neyin pazarlığı yapılacak?

Ekoloji grupları, yıkımı ve talanı kapitalizmin saldırısı olarak değerlendirildiği için zararı azaltma niyetiyle hareket etmiyor. Tamamen engellemek için mücadele ediyor.