Sözcüğün anlamı ortada ancak kim, kimi neden kışkırtıyor ona bakmak gerekir? Sosyal olaylarda, bir hak talebinde bulunulduğunda, tepki gösterildiğinde, eleştiri yapıldığında KIŞKIRTMA sözcüğü havalarda uçuşur. Kışkırtıcı aranır ya da yaratılır.
“Dışardan insanlar geliyor, kışkırtıyor” sözleri artık tutmuyor. Halk kimin, kimden yana olduğunu; niyetleri iyi biliyor. “Dışarıdan” derken ne demek isteniyor, söyleyen de bilmiyor. Edirne’den Hakkâri’ye; Ordu’dan Adana’ya kadar ülkenin her yerindeki sorun hepimizi ilgilendirir. Ordu’da Mesudiye’den Gülyalı’ya, Çaybaşı’ndan Fatsa’ya tüm sorunlar da hepimizin sorunu. Bir yerdeki olumsuzluk diğer yerdekileri de etkiliyor.
Kışkırtıcı kim ya da kimler? Sorun olmasaydı kimse tepki göstermezdi. Sorun yaratanlar kışkırtıcıların başında geliyor. Şimdi Çaybaşı İlküvez’de çöp kokuları gelmeseydi, Fatsa’da ormanlar kesilmeseydi, siyanürle suların, toprakların zehirlenmesi olmasaydı, Aydın’da JES’ler ağaçları kurutmasaydı, toprağı kirletmeseydi, Hasankeyf sular altında kalmasaydı, Kanal İstanbul için ısrar edilmeseydi, tarım alanlarının, sulak alanlarının turizm ve maden işletmelerine açılmasaydı, ormanlar kesilmeseydi kışkırtılan olur muydu? Demek ki, sorun yarattıkları için halk kışkırtılmış oldu.
İkinci kışkırtılanlar ise, dışarıdan gelenler diye adlandırılanlar. Kim bu “dışarıdan gelenler”? Ordu Altınordu ilçesinde yaşayıp Fatsa’da, Mesudiye’de, Çaybaşı’nda yaşanan soruna karşı duyarlılık gösterenler. Manisa’da olan biri Aydın’da köylülere sahip çıkıp destekliyorsa dışarıdan gelen oluyor! Kazdağı’nda çadır direnişini sürdürenler de dışardan gelenler bu durumda. Yani sorunlar yaşatılmasaydı “dışardan” olanlar da ses çıkarmazdı. Edirne’den Kars’a, Ordu’dan Adana’ya kadar ülkenin her karış toprağı birdir. Her yerdeki sorun hepimizindir. Dışardan gelen yok. Aslında Ortadoğu’ya, Afrika’ya bakıldığında dışardan gelenlerin ne demek olduğu daha iyi anlaşılır.
Halk masummuş, tepkilerinde haklılarmış. Ancak onları başka amaçları için kışkırtanlar varmış. İddia kendi içinde çelişkili. Tepki gösteren halk masum ama destek verenler kışkırtıcı! Akıllara ziyan bir yorum, tespit. Ekoloji mücadelesi veren dernek ve platformların görevini yapmasından rahatsız olanlar böyle iddiada bulunabiliyorlar.
Sorunlardan kaynaklı kışkırtılmış olan halkı yakından tanıdım. Her şeyi görüyorlar, farkındalar. Kışkırtan kim, kışkırtılan kim, iyi biliyorlar.
Kimilerine göre suçlu halk ! Köylerine, ilçelerine yatırım yapılıyor, tepki gösteriyorlar! Bu kadar da cahillik olmaz ki, çöp tesisi, maden işletmeleri, HES’ler, JES’ler, termik-nükleer santraller, biyokütle enerji santralleri vb. köydeki işsizliği çözecek; evlere aş girecek. “İstemezük” anlayışını sürdürmenin anlamı var mı? Fatsa’da, Gümüşhane’de, Murat Dağı‘nda, Kazdağları‘nda yerin altındaki cevheri çıkarıyorlar. Zengin oluyoruz, daha ne isterler? Dağ yok olmuş, zehir akmaya başlamış önemli değil. Susup ölümü beklemeliler.
Peki böyle mi yapmalılar?