“Kanal İstanbul” uluslararası bir konu haline geliyor. Ekolojik ve ekonomik kapsamda yapılan tartışma, uluslararası “politik” bir boyutla da ele alınmaya başlandı. Rusya’da bir gazete, Kanal İstanbul’un ABD projesi olduğunu yazdı. Ülkemizde de bu biçimde gerekçelendirenler az değil.

Kanal İstanbul, yeni bir sürece imza atıyor. Önemli bir tartışmayı sürdürürken başka gündemlerin halı altına süpürülmesine de neden olabilmektedir. Bu tehlike sürüyor. Asgari ücret, bütçe, işsizlik, Libya’ya asker gönderme vb. ikinci, üçüncü sıraya düştü.

Kanal İstanbul’un olumsuz etkilerini dile getirip projenin iptal edilmesini isteyenler 02 Ocak 2020 tarihine kadar “itiraz” haklarını kullanmaya başladı. İtirazlar il il yaygınlaşıyor.

Kanal İstanbul için yapılan tartışmalarda her kurum-kuruluş ya da birey farklı gerekçelerle karşı çıkabiliyor. Farklı gerekçelerle “yapılsın” diyenler de var ancak dile getirdikleri gerekçelere kendileri de inanmıyorlar.

Kanal İstanbul’un etki alanı büyük olduğu için tartışmaya herkes taraf oldu. Bu bilgilenme ve bilinçlenmeye de katkı sağlayacak. Tartışmalarda yönteme dikkat etmek gelecek için önemli. Karşı çıkmanın nedeni Cumhurbaşkanı Erdoğan “yapacağız” dediği için mi? 

Bir soru da savunanlara: Kanal İstanbul’u Cumhurbaşkanı Erdoğan yapacağız dediği için mi savunuyorsunuz? Bu sorulara “evet” yanıtı verildiğinde ülkemizin geleceği karanlık demektir. Karşı çıkmak da taraf olmak da bilimsel dayanaklarla olmalı.

Bilimsel dayanaklar önemli. Kanal İstanbul için karşı çıkanların gerekçeleri üşenmeden okunursa, akla ve bilime uyumlu olduğu anlaşılacaktır. Montrö imiş, rant alanı olacakmış vb. (önemli olan) bu konuları bir kenara bırakalım. İstanbul’un su kaynakları kuruyacak, tarım ve orman alanları yok edilecek. Bu iki gerekçe bile Kanal İstanbul’un yapılmaması için yeterli olur.

İtiraz hakkını kullanmak başlangıç. Asıl ÇED çıkınca yargı süreci başlayacak. Kanal İstanbul, en fazla itiraz dilekçesi alan proje oluyor. Yetmeyecek, en fazla davacısı olan proje unvanını da kazanacak.

 * * * * *  

26 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de termik santraller lehine yönetmelik değişikliği yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan termik santrallerin filtrelerini takmadıkları için çalışma sürelerini uzatmaya yönelik çıkarılan yasayı “veto” etmişti. Yapılan yönetmelik değişikliği ile termik santrallere nefes aldırıldı. Kirletme hakları güvenceye alındı. Yani şirketler zehirleyerek kazanmaya devam edecek.