Buradasınız
Ana Sayfa > Bileşen Etkinlikleri > Define aramaya gerek yok, her taraf define | Coşkun Özbucak

Define aramaya gerek yok, her taraf define | Coşkun Özbucak

Anlatılan öyküye göre, şelaleye adını veren “göğ gözlü gelin” imiş. Şelalenin yanındaki değirmenin yapılışı sırasında “gök gözlü bir gelin” de çalışmış. Bu nedenle buraya Gökçegelin adı verilmiş. Gök gözlü gelinin yapımında emek verdiği değirmen hala çalışıyor. 

Ordu’nun Çaybaşı ilçesi İlküvez mahallesi’nde (Ordu büyükşehir olmadan önce belde belediyesiydi) bulunan Cuma Deresi Gökçegelin Şelalesi’nde define arama izni için ÇED sürecinin başlatıldığını Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesinde gördük. Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) olarak dosyayı Çaybaşı İlküvez’deki arkadaşlara gönderdik. Yeri hakkında bilgi istedik. Dosyayı gönderdiklerimiz, Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin İlküvez’e yaptığı çöp tesisine karşı kar kış, gece gündüz demeden direnenler.

Dosyayı gönderir göndermez yanıtı hemen verdiler. Tepkileri büyüktü. Çöp ile ciğerleri dağlanmış, şelalenin yok edilmesiyle de yürekleri hançerlenirmiş. Gökçegelin Şelalesi’nde inceleme yapıp köylülerle birlikte basın açıklaması yapmaya karar verdik.

Salı günü (18.08.2020) Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü olarak ben; yola çıktık. Fatsa’ya kadar dolmuşla gittik. Ekoloji mücadelesinde önemli emeği olan Osman Güvenalp’le Fatsa’da buluştuk. Osman Güvanalp’ın arabasıyla yola devam ettik. Hem konu üzerinde hem de Ordu’nun genel anlamda ekolojik sorunları üzerine konuşarak Ünye üzerinden Çaybaşı ilçesine geldik. Burada Ahmet Altun arkadaşla buluştuk. Ahmet Altun arkadaşın da çöp tesisine karşı verilen mücadelede emeği çok. Birlikte İlküvez’e geldik. Orada çöp tesisine karşı mücadeleci İsa Karayiğit ve diğer arkadaşlarla buluştuk. Burada da bizi görür görmez tepkilerini dile getirdiler. Bu bölgenin şelale cenneti olduğunu söylediler. Şelale cenneti bizim için yabancıydı. Bir şelale gördüğümüzde keyfimiz yerine gelir zaten. On şelale içinde gezen kendini “cennette” sanır herhalde.

Yolu yok

Birkaç araçla bir fındık bahçesi kenarında durduk. Yollara çuvallarla fındık taşınmış. Şelaleye giden yol fındık bahçesinin içinden geçiyor. Sevindik. Şelalelere yol yapma modası başlamıştı. Buraya gelmemişler. Şelaleye yürüyerek gidilmeliydi. Patika yoldan kimi zaman fındık dallarına çarpmamak için eğilerek, kimi zaman da kaymamak için dikkat ederek dereye indik. Yol olmadığı için bir tehlike daha var ki, şirket şelaleye araçlarını indirmek için yol açmak zorunda. Bu da bir tehlike ve bahçelerin zarar görmesi demekti.

Gökçegelin şelalesi

Yedi kanallı şelale

Dereye inip şelalenin gölüne yaklaştığımızda huzur veren bir ortama geldiğimizi hissettik. Su azaldığı için hem göl küçülmüş hem de bir kanaldan su akıyordu. Köylüler şelaleyi göstererek yedi kanalın olduğu söylediler. Sonbaharda yedi kanalda da şelale oluşurmuş. Şirketin planlamasına göre define arayacağı yerleri inceledik. Köylüler, “Definenin kendisi, şelaledir. Aslında burada çalışma yapılırsa asıl defineyi yok edecekler” dediler. Define arama zamanı suyun akışını değirmene vereceklermiş. Yani gölde balık varsa ölecek. Arama bir yıl sürecek, patlatma yapılacak. İşleri bitince şelaleyi eski haline getireceklermiş. Bunu konuşunca “Dalga mı geçiyorlar?“ diyerek gülüştük.

Gökçegelin değirmen

Göğ gözlü gelin

Anlatılan öyküye göre, şelaleye adını veren “göğ gözlü gelin” imiş. Şelalenin yanındaki değirmenin yapılışı sırasında “gök gözlü bir gelin” de çalışmış. Bu nedenle buraya Gökçegelin adı verilmiş. Gök gözlü gelinin yapımında emek verdiği değirmen hala çalışıyor. Sözde, değirmene dokunulmayacak, su değirmene verilecek ancak patlatmalar nedeniyle gök gözlü gelinin değirmeni zarar görür mutlaka.

Peş peşe şelaleler

Basın açıklamasını yaptıktan sonra bir üst tarafta bulunan şelaleye gitmeye karar verdik. Yeniden fındık bahçesinden yola tırmanmaya başladık. Kadınlar, kızlar fındık topluyordu. Bizim dışımızda hepsi birbirini tanıyordu. Arabalara bindik, 3-4 dakika sonra indik. 200 metre kadar yürüdükten sonra ikinci şelaleye geldik. Burada da araba yolu yoktu, sevindik. Bu şelale daha yüksek ve genişti. Üst tarafı da piknik yapmaya elverişli. Suya ayağını sokarak oturma yerleri oldukça uygun. Buraya yakın başka şelale de varmış ancak zamanımız kalmadı, akşam oluyordu. O nedenle iki şelaleyi görmemiz yeterliydi.

Tarihi tahta köprü

Emektar tahta köprü

Şelalenin üst bölümünde iki dere kolu bulunuyor. Şelalelerin olduğu dere üzerinde üzeri de kapalı tahta köprü var. Yanında da değirmen. İki şelalenin altına da değirmen yapılmış. Köprünün bir tarafında yol olmadığını görünce yanındaki köylü arkadaşa sordum. Buradaki yolu dere mi aldı, diye. O da yolun, dere olduğunu söyledi. Eskiden çevre köylerden insanlar İlküvez’in pazarı olduğu günler dere içlerinden, dağlardan atlarıyla geçerlermiş. Köprünün İlküvez tarafı çıkışında bir değirmen var. Köprü tahıl öğütmek için gelenlere de yol verirmiş. Bu köprü bu hizmetler için yapılmış. Yeni yollar yapılınca kullanılmıyormuş ama köprü eski anıları yaşarcasına gelenleri selamlamaya devam ediyor. Kimlerin ne yaşamı olmuştur. Sevgililerin de buluşma yeri olduğu kesin.

Tarihi tahta köprü ve değirmen

İki dost yan yana

Köprünün İlküvez tarafında çıkışında yapılmış değirmen. Kullanılmaya devam ediliyor. Yan yana eski iki dost, anıların yükü altında ezilmişler. Ne acılara, mutluluklara tanık olmuşlardır. Köprüden kaç gelin alayı geçti kim bilir. Değirmende tahıl öğütürken kendi kendine dertleriyle boğuşanlara, konuşanlara tanık olmuş, çıkardığı tek düze sesle eşlik etmiştir insanlara. Herkesin sırrına ortak olmuştur daracık odasıyla. Çarklar, taş duvarlar konuşsa da dinlesek.

Dönüyoruz

Artık dönüş zamanı. Yeniden değirmenin yanından yola doğru yürüyoruz. Önümden sırtı koyu kahverengi sincap hızla geçti. Böyle koyu renkliyi ilk kez gördüm. Küçük bir tırmanışla yola çıktık. Bize eşlik eden köylülerin burası hakkında konuşurken ki heyecanları ve böyle bir yere sahip olmalarından gururları gözlerinden okunuyor. Bu heyecanları şelaleleri koruma kararlılıklarına yansıyordu.

Birlikte neler yapabileceklerimizi konuşup planlamasını yaptık. Yorgunluğumuzu gidermek için İlküvez’de çay içelim dedik. Halkımızın konukseverliği burada da kendini gösterdi. Çaydan önce yemeklerimizi yemek zorunda kaldık. Demli çaylarımızı içip yola çıktık.

“Göğ gözlü gelinin” emeği hatırına Gökçegelin Şelalesi’ne sahip çıkmak herkesin görevi.

Coşkun Özbucak
1958 yılında Ordu’da doğdu. Öğretmenliği süresinde kurucu başkanı olduğu Eğitim-Sen'de başkanlık ve yöneticilik yaptı. Mitinge Karşı Miting, Üzülme Güneş Yeniden Doğacak, Ordu’dan İnsan Manzaraları ve Dilek Ağacı adlı kitapları bulunuyor. Uzun yıllardır ekoloji mücadelesi içinde aktivist olarak yer aldı. ORÇEV YK üyeliği yanı sıra Ekoloji Birliği YK üyesi olarak da görev yaptı. Halen ORÇEV YK üyeliği görevini sürdürmektedir.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top