CHP JES Komisyonu’nca hazırlanan ‘JES Raporu’ kamuoyuna açıklandı: Tarım arazileri JES’lere teslim edilmiş!BilimEkolojiÖne ÇıkanlarRaporlarTarım by Ekoloji Birliği - 1 Temmuz 20214 Eylül 20230 CHP Jeotermal Enerji Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı ‘JES raporu kamuoyuyla paylaşılmaya başladı. Raporda ortaya çıkan önemli sonuçlardan biri, JES’lerin yüzde 61’inin tarım arazilerine kurulduğu ve tarımsal üretimi olumsuz etkilediği şeklinde vurgulanıyor.CHP Jeotermal Enerji Araştırma Komisyonu’nun “Jeotermal Enerji Santralinin Çevresel Etkileri” başlıklı raporu yayımlandı. CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç‘un başkanlığında kurulan ve Aydın Milletvekilleri Süleyman Bülbül, Hüseyin Yıldız, Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, Muğla Milletvekili Mürsel Alban, İzmir Milletvekili Mahir Polat ve Parti Meclisi üyesi Gizem Özcan‘dan oluşan komisyonun yaklaşık üç ay boyunca çalışması sonucu ortay çıkan rapor kamuoyuyla paylaşılmaya da başlandı.Ayrıca kitapçık haline de getirilerek bastırılan “Jeotermal Enerji Santralinin Çevresel Etkileri” raporunun kitapçık olarak da dağıtılmaya başlanıldığı belirtildi.JES’LER ÇEVREYE ZARAR VEREN BİR ENERJİ TÜRÜNE DÖNÜŞTÜAydın, Manisa, Muğla, Denizli ve İzmir illerinde yapılan saha incelemelerine, doğa hakları mücadelesi veren sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgürleri yanı sıra JES şirketleriyle yapılan görüşmelere ve bilimsel raporlara da yer verilen araştırmada, JES’lerin yarattığı ekolojik tahribata dikkat çekiliyor. 88 sayfalık raporda, öne çıkan ve en dikkat çeken sonuçlardan biri, temiz enerji olarak adlandırılan JES’lerin, Türkiye’de usulsüz ve denetimsiz, ayrıca hukuka aykırı şekilde çalıştırıldığı tespiti olarak yer alıyor.Rapordan çıkan sonuç ise; çoğunluğu gerçekte birer rant şirketi olarak jeotermal işine giren firmalarca, “asgari yatırım yap azami kâr kap” anlayışıyla rant peşinde koşarak korkunç ekolojik tahribata neden olan JES uygulamalarının Türkiye gerçeğinde her türlü denetimden uzak, bilimsel normlara uymayan, hukuka aykırı usullerle projelendirilip faaliyet sürdürdüğü. Buna göre “temiz enerji” diye tanımlanırken Türkiye gerçeğinde JES’lerin çevreye zarar veren bir enerji türüne dönüştüğü görülüyor. Alaşehir ilçesi ilk olarak 2013 yılında ve sonrasında 2019 yılında yaşadığı jeotermal patlamalarla hep gündemde oldu200 KİLO ZEYTİN 20 KİLOYA DÜŞTÜRaporda, JES’lerin işletildiği bölgelerde yaşayan vatandaşların tarım ürünlerinin kalitesinin düştüğü, atıkların derelere bırakıldığı, çevrede pis kokuların oluştuğu yönündeki beyanları şöyle yer alıyor:Önceki yıllarda 200 kg zeytin veren ağaçtan artık 20 kg zeytin alabiliyoruz. Zeytin, incir, üzüm gibi tarımsal ürünlerinin kalitesi düştü.Su kaynaklarında kirlenme ve azalma yaşanıyor. Dere yataklarına bırakılan atıklar nedeniyle tarımsal sulama yoluyla ürünler zarar görüyor.JES’lerden kaynaklı hava kirliliği nedeniyle özellikle solunum yollarıyla ilgili sağlık sorunları yaşanıyor. Kimyasalların sebep olduğu hastalıkların, kanser vakaları arttı.Sondaj kuyuları ev, okul gibi kamusal binaların çok yakınında bulunması nedeniyle risk taşıyor.JES’LER TARIM ARAZİLERİNE KURULUYORCHP Jeotermal Enerji Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda, JES’lerin yüzde 61’inin tarım arazilerine kurulduğu ve tarımsal üretimi olumsuz etkilediği vurgulandı. Raporda, JES’lerin kurulu bulunduğu alanların yüzde 61.65’i tarım arazisi olarak belirtilirken, bununla birlikte, tarımsal üretim ile hayvancılığın geliştirilmesi ve desteklenmesi yerine jeotermal kaynakların kullanımının teşvik edildiği belirtildi.JANDARMA TUTANAKLARI DA RAPORDATarımın adeta bitmiş durumda olduğu Alaşehir ilçesindeki jeotermal patlamalar nedeniyle zarar gören üzüm bağları.Raporda, JES’lerden çıkan atık suların dere yataklarına döküldüğü iddialarına da değinildi. Firma yetkililerinin iddiaları kabul etmedikleri belirtilen raporda, “Alınan fotoğraf ve video kayıtlarının mevcudiyetini hatırlatmak gerekmektedir” denilerek, Manisa Alaşehir İlçe Jandarma Komutanlığının bir JES firmasının atık sularını Alhan Çayı‘na bırakıldığına dair olay yeri tutanağına yer verildi.JES’lerin adeta işgali altında ve bugün “JES mağduru” halinde olan Aydın ilinden sonra Manisa’da da özellikle Alaşehir ilçesi “JES mağduru” durumda. Türkiye’nin tarım cenneti olarak tanınan Manisa Ovası‘nda “üzüm diyarı” olarak bilinen Alaşehir ilçesi artık JES mağduru olarak biliniyor. Bugün tarımın çöktüğü belirtilen Alaşehir ilçesi yaşanan jeotermal patlamalarla da gündemde olmuştu. İlk olarak 2013 yılında yaşanan jeotermal patlamalarla üzüm bağları ile tarım alanlarında büyük zararlar oluşan Alaşehir’de, 2019 yılı Mart ayında da yine jeotermal patlamalar yaşanmıştı.2020 yılı Mayıs ayında Aydın ili Efeler ilçesi Yılmazköy mahallesinde bir jeotermal santraline kuyulardan termal su taşıyan borulardan birinde yapılan çalışmada patlama meydana geldi. 200 derecelik sıcak su buharı 40 metreden fazla yukarıya fışkırarak yükseldi.DEPREM ANINDA PATLAMA RİSKİ VARÖzellikle deprem bölgelerinde kurulu olan JES’lerin, deprem anında patlama riskinin olduğu belirtilen raporda, “JES borularının yerleşim alanlarına, okul gibi kamusal binalara yakın mesafede olması, hatta bazı yerlerde yerleşim alanlarının direk içinde bulunması nedeniyle, bu borularda deprem anında meydana gelecek herhangi bir patlama sonrasında sıcak suyun ayrı bir tehlike yaratabileceği düşünülmektedir” denildi.7 ÇÖZÜM ÖNERİSİ Raporun sonunda, “Yürütülen izleme ve raporlandırma faaliyetleri kapsamında, bir JES işletilirken kaçınılması gereken kusurlu hareketlerin neredeyse hiçbirinden kaçınılmadığı ve uyulması gereken usul ve esasların ise dikkate alınmadığı tespit edilmiştir. Bölgede herhangi bir plan dahilinde hareket edilmediğinden kirlilik yükü oldukça artmıştır. Tarım alanları başta olmak üzere hassas alanlar, halk sağlığı ve gıda güvenliği yaşanan kirlilikten olumsuz yönde etkilenmiştir. Ancak, gelinen noktada sadece projeden etkilenen kişiler değil yatırımcılar da farklı nedenlerle de olsa süreçten şikayetçi hale gelmiştir. Netice olarak, bir süreç ne kadar kötü yönetilebilirse o kadar kötü yönetilmiş durumdadır” denildi.CHP’nin çözüm önerileri ise raporda şöyle sıralanıyor:Enerji politikaları değiştirilmelidir.Bütüncül havza planları oluşturulmalıdırHassas alanlarda jeotermal enerji tesisleri kurulmamalıdırİzin, inşaat ve işletme aşamalarında çevre mevzuatı daha etkili uygulanmalıdırDenetimler artırılmalıdırJeotermal kaynakların kullanımında kısıtlamalar getirilmelidir.İzleme ve raporlandırma faaliyetleri yürütülmelidir.CHP JES Komisyonu Raporu‘na ulaşmak veya indirmek için tıklayınız: Jeotermal Enerji Santrallerinin Çevresel Etkileri Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print