Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > AYÇEP: Bir avuç insanın rantı ve komisyonlar uğruna Türkiye’ye kıyıyorlar!

AYÇEP: Bir avuç insanın rantı ve komisyonlar uğruna Türkiye’ye kıyıyorlar!

Aydın Çevre Platformu (AYÇEP) Erzincan’ın İliç ilçesi Çöpler Mevkii’nde yaşanan ve 9 madenci işçinin hayatını kaybettiği olayın ardından bir basın açıklaması yaptı: “Anadolu’nun madenleri, tarım alanları, akarsuları işgal altında!”

13 Şubat’ta İliç’te yaşanan maden faciasının ardından ekoloji örgütlerinin süreçteki yaşananlara ve madencilik alanındaki uygulamalara yönelik eleştiri ve tepkileri her geçen gün daha da artıyor. Yaşanan çevre felaketinin ardındaki detaylar ortaya çıktıkça yetkililerin ihmalleri ve yasalardaki ihlaller de bu tepkilerin artmasına neden oluyor.

Erzincan’ın İliç ilçesi Çöpler Mevkii’nde yaşanan ve 9 madenci işçinin hayatını kaybettiği olayın ardından bir basın açıklaması da Aydın Çevre Platformu (AYÇEP) yaptı. Açıklamasında “Bir avuç insanın rantı ve komisyonlar uğruna Türkiye’ye kıyıyorlar!” diyen AYÇEP, “”Anadolu’nun madenlerimiz, tarım alanları, akarsuları işgal altında!” ifalerine yer verdi. AYÇEP’in açıklaması şöyle:

“Bildiğiniz gibi bundan üç gün önce ülkemizin değil dünyanın en büyük çevre felaketi Erzincan İliç çöpler mevkiinde yaşandı. Siyanürlü toprak kaymasıyla dokuz işçi emekçi kardeşimiz kullandığı dozer ve kepçeleriyle birlikte binlerce ton toprak altında kaldı.

Toprak altında kalan insanlarımızın bir an önce çıkarılıp kurtarılmasını diliyoruz. Burada yaşanan çevre felaketi “ben geliyorum” derken, bu çevre felaketini denetleyecek yetkililer ve kurumlar ne yaptı?

Olayları gizledi, bundan iki yıl önce de siyanürlü atık sularının toplama havuzuna taşıyan boruların patlaması sonucu binlerce ton siyanürlü su dereler yoluyla Fırat nehrini besleyen barajlara akarak büyük bir çevre felaketine yol açmıştı. Bu çevreyi kirtetenlerden hiç kimsenin para cezası dışında ceza almadığını biliyoruz.

Halbuki yasalarımızda çevreyi kirletmek ağır cezalık bir suç olduğu yazıyor. En sonunda bildiğiniz gibi üç gün önce de haberlerde seyrettiğimiz çevre felaketi yaşandı. Dünyanın en vahşi sömürge tipi siyanür altın üretimi dünyada yapılmazken, bu şekilde dünyanın hiçbir yerinde yapılmazken, ülkemizde 40’a yakın siyanürlü vahşi altın madenciliği yapılmaktadır.

Bu tür siyanürlü altın madenciliğ geçmiş iktidarlar aracılığıyla artarak desteklendi, en son olarak bu Kanada-Türk ortaklı şirkete ÇED gerek yok kararı veren İstanbul BŞB adayı Çevre eski Bakanı Murat Kurum tarafından desteklendi. 

Ve madenciler tarafından desteklenerek bugün de İstanbul BŞB adayı olarak ödüllendirilmektedir. Mevcut iktidar tarafından 22 kere değiştirilen, madencileri destekleyen maden ve çevre ihale yasalarıyla, bu Kanada şirketi Anagold ve Türk ortağı Çalık grubuna sınırsız imtiyazlar vererek, çevreye ilişkin düzenlemeler görardı edilmiştir. Bu felaket te göz göre göre gelmiştir. Doğu Anadolu’nun GAP bölgesinin tarım toprakları yok edilmeye çalışılıyor.

Burada sorumlu olan görevini yapmayan geçmişe dönük tüm sorumlu bakan, çevre müdürlerini, yetkilileri istifaya çağırıyoruz. Adalet önünde bu çevre felaketinin sorumlularının bir an önce hesap vermelerini bekliyoruz. Bu çevre katliamını çığlık çığlığa duyuran ortaya çıkaran Sedat Cezayirli kardeşimin gözaltına alınmasını da ayrıca kınıyoruz.

Değerli arkadaşlar, Erzincan İliç’te yaşananların bir benzerine ülkemizin her yerinde olduğu gibi, güzel Aydınımızın her yerinde dağında ovasında yıllardır yaşıyoruz. Aydın coğrafyasının yüzde 85’i jeotermal maden RES GES REZERV BÖLGESİ ilan edilerek 900’e yakın jeotermal kuyular, 35’e yakın faaliyet yürüten vahyi jeotermal santraller yeterince denetlenmediği için onlarca jeotermal patlamaların yaşandığını biliyoruz. Germencik Esengülü, Efeler Yılmazköy, Kuyucak Pamukören’de yaşanan jeotermal patlamalar oldu, jeotermal şirketler yüzlerce açılan jeotermal kuyuların ağır metalli sularını çıkan hidrojen sülfürlü gazlarını ÇED yönetmelik dosyalarında yazılan ağır metalli sularını, havaya suya toprağa bırakmayacağız söylemlerine rağmen çaylara, derelere, Menderes Nehri’ne, döşedikleri borularla ağır metalli sularını bıraktılar.

Bizler de bu ağır metalle sulanan bitkileri tüketiyoruz. Yediğimiz ağır metalli ürünlerden ötürü kanser oluyoruz.

Biz çevreciler olarak bu çevreyi kirletenler hakkında suç duyurusu yapmamıza rağmen yetkililerin yeterince sorumlu davranmadığını gördük. Aynı şekilde yüzlerce sömürgecilik tipi açık vahşi madencili, RES, GES yapılmasıyla yerleşim yerleri, ormanlar, akarsular, yeraltı sulalarımız, nehirlerimiz, göllerimiz, denizlerimiz kullanılamaz hale getirilmektedir. Yetkili kurum ve bakanlıklarca verilen yüzbinlerce ÇED gerek yoktur, ÇED olumlu kararlarıyla adeta nefeslerimizi de satmaya çalıştıklarını gördük. Adeta yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız vahşice yavmalanarak tüketilerek, toz toprak haline getirilerek, bedava sanayi emperyalist ülkelerinin ucuz hammadde ihtiyacını karşılamaya çalıştıklarını görüyoruz. 

Bölgemiz, coğrafyamız içi boşaltılmış, kaynakları tüketilmiş kara parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Yapılan garabet oto yollarla binlerce dönüm birinci sınıf tarım toprağı yok edilerek tarım dışı bırakılmışken, bu tüm yasa tanımaz projelerin sonucunda, jeotermallerden çıkan hidrojen sülfür gazları, reenjekte ediyoruz diye, yerin 2000-3000 metre rezerv yerine basılması gereken ağır metalli sular, yerin 300, hatta 200 metresine basılarak, özrü kabahatinden büyük, yer altındaki tatlı su kaynakları da kirlendiğinden içme ve kullanmada kullanılamaz hale geldiğini Aydın Devlet Su İşleri kurumunun Aydın Germencik yer altı su kaynakları araştırmasında gördük. Yeraltı suları artık içmeden, tarımsal anlamda sulamada kullanılamaz hale gelmiştir. Bunların sorumlularını biliyoruz.

Jeotermal santrallerin ağır metalli sularını, gizli gizli nehirlere saldıklarını, ağır metalli sular bırakan kurumların yeterince denetlenmediğini, yapılan vahşi madenciliğin çevreye verdiği toz ve derelere bırakılan asitlerin denetlenmediğini biliyoruz. Bu nedenlerden dolayı Aydın kirlilikte ülkemizin en kirli illeri arasında 5. sırada yer alıyor…

Bu kirlenmeyle birlikte, kanser ve kalp dolaşım sistemi hastalıkları, astım, KOAH, psikolojik bozukluklar, intiharlar artmış, Türkiye ortalamısının beş katına ulaşmıştır, insanlarımız bu hastalıklardan kırılırken bir avuç sermaye grupları gücüne hala güç katmaktadır.

Bu gidişe bir son vermek, dur demek için, şu ana kadar dünyada vazgeçilen siyanür, vahşi altın madenciliğinden şehirleri saran, birinci sınıf tarım topraklarını yok eden, vahşi jeotermal santrallerin zarar vreen tüm kurum ve kuruluşların sorumluları hakkında hesap sorulsun. Bu verilen çevre zararlarına karşı göz yuman sözde yetkililer, halkımızın vicdanlarında mahkumdurlar, birgün hakkın, hukukun, adaletin yakalarına yapışacağını unutmasınlar.

Ercincan İliç Çöpler Mevkii’nde faaliyet yürüten siyanürlü altın madeni kapatılsın, Sedat Cezayirli serbest bırakılsın, Aydın’ın siyanürlü altın madeni işletmeciliği sayılan jeotermaller denetlensin. Artık yeter diyoruz, bir kuyu, bir jeotermal santral daha açılmasın, mevcut jeotermaller denetlensin diyoruz, vahşi madenciliğe RES’e, GES’e hayır, yeter diyoruz, Aydın’ın birinci sınıf kadim topraklarından elinizi çekin.”


ege7gun

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top