Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > Ormanlarını korumak için nöbetteler: “Bu orman son kalemiz, madene vermeyeceğiz!” | Özer Akdemir

Ormanlarını korumak için nöbetteler: “Bu orman son kalemiz, madene vermeyeceğiz!” | Özer Akdemir

Manisa Gördes’e bağlı Kalemoğlu köylüleri köye bitişik ormanda nikel madeni şirketinin sondaj çalışmalarına karşı ayakta. Köylüler; Bu orman son kalemiz, madene vermeyeceğiz” diyor.

Manisa Gördes’e bağlı Kalemoğlu köylüleri köye bitişik ormanda nikel madeni şirketinin sondaj çalışmalarına karşı ayakta. Geçtiğimiz hafta Zorlu Holdinge bağlı Meta Nikel Maden Şirketinin köyle iç içe geçen Kocamurt Ormanı’nda sondaj yapmasına engel olan köylüler, o günden bu yana ormanın girişinde kurdukları çadırda yaşam nöbeti tutuyor. Geçimini meyve, sebze üretimi ve hayvancılıktan sağlayan yöre halkı için orman hayati önemde. Köylüler dün yaptıkları geniş katılımlı bir basın açıklaması ile bir kez daha maden işletmesinin ormanı yok etmesine izin vermeyeceklerini dile getirdiler.

İlgili haber: Manisa Kalemoğlu Köylüleri Nikel Madenin Sondaj Makinelerini Ormana Sokmadı

“KEŞKE MADENE İLK GÜNDEN KARŞI ÇIKSAYDIK”

Köy evleri ile adeta iç içe geçen ormana nikel madeninin iş makinelerini sokmaması için ormanın girişine çadır kuran köylüler, gece gündüz nöbet bekliyor. Nöbet yerinin etrafına “Son ormanımız Kocamurt’u vermeyeceğiz”, “Memleketin nefesini korumaya çalışıyoruz” yazılı pankartlar ve nikel madeninin bölgedeki çevre tahribatına ilişkin dövizler asan köylülerle nöbet alanında görüştük.

Çam kozalaklarından yaktıkları ateşte çay demleyen köylü kadınlarla en az 100-150 yıllık bir çamın gölgesinde konuştuk. Tüm işlerini güçlerini bırakarak ormanlarını korumak için nöbete geldiklerini söyleyen köylü kadınlar, madene karşı mücadeleyi çok daha önce büyütmediklerine dair pişmanlıklarını dile getirdi.

Köylü kadınlardan Münevver Can, madenin bölgeye geldiği ilk zamanlar köyün içine kadar girebileceğini tahmin etmediklerini belirterek, “O yüzden ilk başta böyle direnç gösteremedik. Ancak köyümüze kadar gelince farkına vardık, direnmeye başladık. Nereye kadar başarırız bilemiyoruz, ama ormanımızı vermemek için direneceğiz” dedi. Köylü kadınlardan Nesrin Demir de nikel madeninin yetiştirdikleri bütün ürünleri olumsuz yönde etkilediğini anlattı. “Burnumuzun dibindeki ormana dokunmasınlar. Orman bizim can damarımız, köyümüze çok yakın içme suyumuz oradan geliyor. Biz sabah kalktık mıydı direkt ormanı görüyoruz; onun güzellikleri ile güne başlıyoruz” dedi. Madenin bu kadar yakına gelebileceğini düşünmediklerini söyleyen Leyla Sevim de “Kanımızın son damlasına kadar mücadele edip ormanımızı vermeyeceğiz” dedi.

“KEKİK KOKUSUNUN DEĞERİNİ MADEN GELDİKTEN SONRA ANLADIK”

Nikel madeni ile karşı karşıya gelmek istemediklerini ancak madenin ormanlarını almasına da müsaade etmeyeceklerini söyleyen Elveda Arı şöyle konuştu: “Biz biliyoruz ki açık ocak madencilikte doğa eski haline geri gelmiyor. Bunun acısını sadece biz yaşamayacağız, bizim çocuklarımız, torunlarımız, onların çocukları da yaşayacak. Biz ormanı hem koruruz hem ondan ihtiyaçlarımızı görürüz. Kesinlikle tahrip etmeyiz, hepimize aittir orman. Şimdi adam bize hiç sormadan, danışmadan, onayımızı almadan burayı kesmek istiyor. Zaten bölgedeki üç ormanı yok ettiler. Herkesin piknik alanı, cennet gibi bir yer burası, ancak farkına varmadık şimdiye kadar. Aslında bizim Meta Nikel Şirketine teşekkür de etmemiz lazım. Çünkü biz kekik kokusunda yürümenin ne demek olduğunu bunlar sayesinde öğrendik. Ayağımıza çarpan otun kokusunu kaybettik, değerini kaybettikçe öğrendik. Biz hazinemizin değerini anladık bu şirket sayesinde.”

“PLASTİK ŞİŞELERLE SU ALIYORUZ MARKETTEN”

Pakize Beyhan: Kendileri yaşamak için bizi öldürmek istiyorlar. Onlar da yaşasın biz de. İçme suyumuzu dışardan plastik şişelerle alıyoruz bu maden yüzünden. Benim çocuklarım Bursa’dan gelirken hazır su getiriyorlar.

Gülperen Arı: 1976’da gittim köyden Kocaeli Gebze’ye, 5 sene önce dönüş yaptım. Ev yaptım, çocuklarım orada kaldı, yazları onlar da geliyor. Ben buraya kafa dinlemeye, temiz hava almaya geldim. Kuş cıvıltılarını, suların akışını dinlemeye geldim. Benim Gebze’de evim var ama orada duramıyoruz. Artık şehirler çok kalabalık. Burası da böyle olursa biz nereye gideceğiz? Evimizin önünde bir dönüm yer var. İki senedir ürünlerimiz olmuyor. Aile doktoru geliyor iki haftada bir köye. Yüzden fazla hasta çıkıyor, bu kadar olmaması lazım. 

Ayşe Küçük: Ben Akhisar’da duruyorum 40 senedir. Yazları buraya geliyorum. Evlerimiz eskiydi, onardık, sonra bir de baktık bu iş çıktı. Akhisar’da kızım var, fabrikada çalışıyor. “Anne” diyor, “Bir köyü olmalı insanın.” Oysa önceden iş çok oluyor dyle sevmezdi köyü.

“ORMAN İDARESİ ŞİRKETE ALTYAPI İÇİN YOL AÇMIŞ”

İbrahim Erdoğan: (Muhtar): Bu maden 7 köyü etkiliyor Kalemoğlu, Kabakoz, Fundacık, Yanoba, Dağdere, Hanbaşı, Çiçekdere. Ama nikel madeni sadece Kalemoğlu köy sınırları içerisinde faaliyet gösteriyor. Bu faaliyet 2010’dan beri devam ediyor Ormanın kesilmesini istemiyoruz, orman köyümüze sıfır denecek kadar yakın. Bin hektarlık bir orman. Köyümüzün 400 yıllık bir geçmişi var tahminen. Atalarımız yaşamlarını burada sürdürmüşler, bizim çocuklarımız da burada yaşasın istiyoruz. Orman gittiği zaman bizim yaşam alanımız gidecek. Orman İdaresi orman içerisinden bir yol açmıştı. Sorduk, yok yangın önleme amaçlı dediler. Ancak şimdi görüyoruz ki Meta Şirketi için altyapıymış bu yol. 

“BİZ BİR SÖMÜRGE OLDUK”

Fotoğraflar: Özer Akdemir/Evrensel

Hayati Çavuş: (Emekli Öğretmen): Ben bu köyde doğdum babam 1969’da Akhisar’ın köylerine tütün ortaklığına gitmiş, ama ben bu köyden hiç kopmadım, her fırsatta her yaz tatilinde sürekli köyüme geldim. 5-6 yıl önce tekrar geldim ve küçük bir ev yaptım kendime. Ben Adıyaman’da, Balıkesir’de, Karadeniz’de, Urfa’da, Gördes’in diğer köylerinde de çalıştım, ama bu köy kadar, oradaki hava kadar hiçbir yer bulamadım. Buradan köylülerime söylüyorum: Ben ölürsem beni bu topraklara gömün, evin yanına gömün! Memlekete yazık, kahroluyorum! Para bu kadar mı kıymetli? Bu nasıl bir şeydir nasıl bir hırstır bu kapitalizmin hırsı? Kazanılan para devletin kasasına gitse yine acımayacağım, ama elin İngiliz’i Amerikalısı geliyor, bizim zenginliklerimizi alıp götürüyor. Biz bir sömürge olduk.

Köyün harman yerindeki geniş çayırlıkta yapılan basın açıklamasına bölgedeki birçok çevre örgütünün yanı sıra, CHP, EMEP, Sol Parti, DEM Parti üyeleri de destek verdi. Etkinliğe Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu da katıldı. Yapılan konuşmalarda ormanın yok olmasına izin verilmeyeceği dile getirildi.

AÇILIŞI ERDOĞAN YAPTI, MADEN YILLARCA RUHSATSIZ ÇALIŞTI

Zorlu Holding tarafından Kalemoğlu bölgesinde kurulan, Nikel Kobalt maden tesislerinin açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Zorlu Holdingin Vestel City’de hayata geçirdiği akıllı telefon ve tablet fabrikası ile Meta Nikel Kobalt tesislerinin açılışı için Vestel City’e gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada yaptığı açıklamada, “Beş babayiğit bir araya geldi, bunlardan bir tanesi de Zorlu. 600 milyon liralık bir yatırımın özellikle açılışını yapıyoruz. Bu da gerek holding gerekse ülkemiz için önemli bir adım. Açılışını yaptığımız Meta Nikel Kobalt tesisinin ilk fazı yürürlüğe girerken, 2023’ü hedefleyen ikinci fazı için çalışmalara başlandığını görmekten de ayrıca memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullanıştı.

MADENİN İŞLETME RUHSATI OLMADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTI

2017 yılında gerçekleşen bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden 2022 yılında madeninin işletme ruhsatının olmadığı ortaya çıktı. Maden ruhsatı olmadan kapasite artışı yapmak istedi ve Bakanlık tarafından ÇED gerekli değildir kararı verildi. Bunları yanı sıra madende sülfirik asit de kullanılıyor. Aynı dönemde sülfirik asit için bilim insanları ve Gödes’te madene karşı mücadele eden halkın avukatları, sülfirik asidin kullanılmasına devam edilmesi durumunda Gediz Nehri’ni, Gölmarmara Gölü’nü, zeytinlikleri ve ormanları büyük bir felaketin beklediği uyarısında bulunmuştu.

FACİALAR ÜST ÜSTE GELDİ

Bu uyarılardan çok geçmeden madene sülfirik asit taşıyan tanker kaza yaptı ve içindeki sülfürik asidin dökülüp dökülmediğine dair net bir bilgi verilmedi. Çok geçmeden de madenin atık borusunun patlamasıyla kimyasal atıklar toprağa ve suya karıştı. Köylülerin suları kesilirken, tarım alanlarında kullanılan su, İzmir’e su sağlaması için kurulan Gördes Barajı da riske girdi. Üstelik madeninin atık depolama sahası, aynı zamanda İzmir’e içme suyu sağlaması için yapılan Gördes Barajı havzasında yer alıyor.

Madende meydana gelen facialar bunlarla sınırlı değil.

  • 2016 mart ayında meydana gelen tanker kazasında Göremez mevkisinde devrilen tankerden tonlarca sülfürik asit araziye döküldü.
  • Yine 2017 yılı ocak ayında sülfürik asit yüklü tankerin Dingiller köyü çıkışında devrilmesiyle birlikte tonlarca sülfürik asit toprağa karıştı.
  • Aynı yıl haziran ayında yine Akhisar Gördes kara yolunun 22. km’sinde meydana gelen kazada ise 27 ton sülfürik asit doğaya karıştı.

Sülfürik asit kamyonlarının kazalarıyla sık sık gündeme gelen yol, aynı zamanda İzmir’e içme suyu sağlaması için yapılan Gördes ve Başlamış barajlarına da yakın bir konumda yer alıyor. 


Evrensel

Özer Akdemir
Evrensel Gazetesi yazarı. 1969 Nevşehir Hacıbektaş'ta doğdu. 1998 yılında Evrensel Gazetesi ile başladığı gazeteciliğe halen gazetenin İzmir temsilcilisi olarak devam ediyor. Hayat TV'de Çepeçevre Yaşam programlarının yapım ve sunuculuğu yanı sıra, Anadolu’nun Altın’daki Tehlike / Kışladağ’a Ağıt, Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği, Uranyum Uğruna / Dilsiz Çocukları Ege’nin, Doğa ve Direniş Öyküleri adlı kitapları bulunuyor. EGEÇEP Yürütme Kurulu ve çeşitli komisyonlar ile Ekoloji Birliği'nde Koordinasyon Kurulu ve Yürütme Kurulu'nda da görev yapmıştır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top