Yerin altı da üstü de, bu memleket bizim!EkolojiRaporlar by Ekoloji Birliği - 6 Eylül 20196 Eylül 20190 Kazdağları’ndan Çaldağı’na, Kışladağ’dan Bergama’ya ve Efemçukuru’ndan Murat Dağı’na kadar uzanan mücadele ile halk her yerde toprağına sahip çıkıyor.Ege Bölgesi’nin bir yeraltı zenginliği olan madenler, aynı zamanda çok büyük çevre ve sağlık sorunları da yaratıyor. Bu nedenle tüm ülkede olduğu gibi bölgemizde de madenlere karşı direnişler ve mücadeleler gün geçtikçe artıyor. Kazdağları’ndan Çaldağı’na, Kışladağ’dan Bergama’ya ve Efemçukuru’ndan Murat Dağı’na uzanan mücadele ile her yerde halk toprağın altına da üstüne de sahip çıkıyor.Bergama-Ovacık altın madeni: Bir bakıma, altın madenlerine karşı mücadelenin miladı sayılan Bergama-Ovacık altın madeni mücadelesinin geçmişi 1990 yılına kadar uzanır. Bu maden, önce yerli bir şirkete ait iken daha sonra yabancı bir şirkete satılmış ve mücadele de o zaman başlamıştır. Çok sayıda dava kazanılmış, Bergama köylüleriyle çok sayıda eylem yapılmıştır. Ancak, kazanılan her davadan sonra, maden şirketinin lehine çıkarılan yeni mevzuat ve yasa değişiklikleriyle bu davalar dayanaksız bırakılmıştır. Süreç içerisinde, köylüler üzerindeki baskılar arttırılmış; maden, çalışmalarına devam etmiş, hukuksuz olarak işletilmiş ve tüketilmiştir. Günümüzde, çevre ocaklardan gelen madenler burada liç edilerek işletilmektedir.Kışladağ altın madeni: Uşak Eşme’de açık liç yöntemiyle işletilen bu madende, doğaya çok büyük zararlar verilmeye devam etmektedir. İzmir-Efemçukuru’ndan getirilen maden de burada liç ediliyor. Her biri 1600 metre uzunluğunda ve 10 metre yüksekliğindeki maden yığınları üzerine siyanür yağmurlaması yapılarak altın elde edilmektedir. Yöredeki hayvanlarda, anomali doğum, ölü doğum gibi binlerce olay yaşanmaktadır. 2009 yılında, aşırı yağışlar sırasında oluşan bir kaza sonucu, Eşme’de binlerce insanda siyanür zehirlenmesi bulguları görülmüş, İzmir Tabip Odası tarafından alınan 9 adet kan örneğinin hepsinde, sağlık örgütünün izin verdiği maksimum dozun 40–120 kat fazlası siyanür bulgusuna rastlandı.Kazdağları altın madenleri: Dünyanın sayılı oksijen depolarından birisi olan, doğal güzellikleriyle meşhur Kazdağları altın madencilerinin saldırısından kurtulamadı. Çok zengin orman ekosistemine sahip, çok sayıda endemik bitki barındıran bu yörede, sayıları giderek artan altın, gümüş ve diğer çeşitli metal ve metal olmayan (kuvars, kireçtaşı vb) madenler açılıyor. Kanadalı şirketi olan Alamos Gold’un, Çanakkale’ye içme suyu sağlayan Atikhisar barajı havzası Kirazlı’da altın işletme girişimine karşı on binlerce insan yöreye destek olmak amacıyla akın etti. Su ve vicdan nöbeti adıyla günler süren nöbet tutulmuştur. Kazdağları’nda, altın madeni dışında, kuvars ve feldspat madenleri ile taş ocakları da işletilmekte ve bazıları işletilmeye hazırlanılıyor.Murat Dağı altın madeni: Kütahya Uşak sınırındaki Murat Dağı’nda altın madeni işletilmek istenmesi, yörede büyük bir öfkeyle karşılandı. Bu madene karşı başlayan ve yöre halkının başını çektiği bir mücadele giderek büyüyor. Üç ayrı ovanın sularını besleyen bir su toplama havzasında açılmak istenen bu maden işletilecek olursa, yer altı ve yer üstü sularının, geri dönüşsüz olarak kirleneceği ifade ediliyor.Efemçukuru altın madeni: İzmir’in en temiz su havzası üzerinde işletilen bu maden yüzünden İzmir’in güney ilçelerindeki 300 bin kişiye su sağlayacak olan Çamlı barajının yapımından vaz geçilmiştir. Kanada şirketi Eldorado Gold’un yerli görünümlü bir şirketi tarafından işletilmektedir. Efemçukuru köylülerinin büyük bölümü, mücadeleye destek vermekte iken, şirketin çeşitli hediyeleri nedeniyle birer birer saf değiştirmiştir. Efemçukuru köylülerinden Ahmet Karaçam’ın arazisi, maden için kurulması zorunlu olan sağlık bandı içerisinde kalmaktadır. Karaçam, tüm baskı ve tehditlere karşın arazisini madencilere satmamıştır. Bu nedenle maden, halen usulsüz olarak çalıştırılmaktadır.Turgutlu Çaldağ nikel madeni: Başlangıçta İngiliz şirketleri tarafından işletilmek istenmekteyken, aynı projenin devamını sağlayabilmek için sonradan bir Türk şirketi olarak VTG Madencilik şirketine devredilmişti. Ancak halkın örgütlü ve kararlı mücadelesi tüm şirketlere geri adım attırmış, VTG madencilik de elindeki tüm hisseleri NATA İnşaat Şirketi ile İsviçre’de kara para aklamak için kurulmuş Sable Capital adlı paravan bir şirkete satarak projeden çekilmişti. Her alanda ve cephede kazanmış sayılan yöredeki ekoloji mücadelesi bu arada sürekli olarak karşısına çıkarılan hukuksal engellerle boğuşmak zorunda bırakıldı. Önceleri sürekli kazanılan davalar ve bilirkişilerin bu madenin işletilmemesi yönündeki raporlarına karşın, son dönemde artık şirket lehine sonuçlandırılmakta. Bu mücadele, şu anda Anayasa Mahkemesi’ne taşınıyor.Gördes nikel madeni: Zaten çok zayıf başlayan mücadele, bir süre sonra da sönümlenmeye başlamıştı. Zorlu şirketi tarafından işletilmektedir. Yörede son dönemde giderek artan çeşitli çevre ve insan sağlığı açısından sorunlarının yaşanmaya başlaması nedeniyle, Gördes yöresinde de tepkiler artmaya başlıyor.Kozak Yaylası altın madenleri: Kozak Yaylası’nda Koza şirketi tarafından bazıları işletilmekte olan, bazıları ise işletilmek için ÇED süreçleri başlatılan birkaç altın madeni bulunuyor. Yüz binlerce ağacın kesildiği Kozak yaylasında, buranın en büyük geçim kaynağı olan fıstık çamları ve dolayısıyla da çam fıstıkları büyük zarar görmüştür.Balıkesir-Balya bakır madeni: Fransızlar tarafından işletilmiş, geride siyanürle kirlenmiş bir doğa ve yüzlerce sağlık sorunu bırakarak tüketilmiş ve Balya, kaderine terk edilmiştir.Kütahya- Eti gümüş madeni: Birkaç yıl önce, atık havuzunda bir göçük oluşmuştu. Bu göçükle, binlerce ton siyanürlü atık doğaya karışmış, büyük sağlık sorunları yaşanmış, çok sayıda hayvanın ölmesine neden olmuştu.Ayvalık-Altınova, deniz içerisinde demir madeni işletilmek istenmektedir. Denizdeki kumların vakumlanarak gemilere alınıp elendikten sonra atıkların yeniden denize verilmesi gibi son derece yüksek kirleticilik, doğal olarak çok tepki çekti.Muğla’da Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarına kömür sağlamak amacıyla açılan kömür ocaklardan, çok düşük kalorili kömür çıkarılmakta ve bu ocaklar çevreye büyük zararlar veriyor.Kaynak: Namık Alkan / BirGün Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print