Buradasınız
Ana Sayfa > Bildiriler > TURÇEP: Gediz Nehri’ne Hepimizin De Vefa Borcu Var

TURÇEP: Gediz Nehri’ne Hepimizin De Vefa Borcu Var

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer’in, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin vehametini anlatmak için “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla çıktığı turu ülke gündemine ses getiren eylem olarak yerleşirken, çeşitli tartışma ve polemiklere de konu olmaya başladı. Gelişmeler üzerine bir açıklama yapan TURÇEP, Tunç Soyer’in başlattığı girişimin doğru ve güzel bir eylem olduğu, desteklenmesi gerektiği belirtilirken, öte yandan etkinlikle ilgili organizasyon eksikliklerine dikkat çektii.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer’in, İzmir Körfezi’ne akan Gediz Nehri’ndeki kirliliğin vehametini anlatmak için “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla çıktığı turu ülke gündemine ses getiren eylem olarak yerleşirken, çeşitli yönde tartışma ve polemiklere de konu olmaya başladı.

Gelişmeler üzerine bir açıklama yapan TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu), konu hakkında polemikler yaratılarak Gediz Nehri için başlatılan doğru ve güzel bir girişimin çarpıtılıp asıl mecrasından saptırılacağı endişelerini dile getirdi. TURÇEP’in açıklamasında, Tunç Soyer’in başlattığı girişimin doğru ve güzel bir eylem olduğu ve desteklenmesi gerektiği belirtilirken, öte yandan etkinlikle ilgili organizasyon eksikliklerine dikkat çekildi.

GEÇ BİLE KALMIŞ, DAHA FAZLA GEÇ KALMAMAK ADINA ATILMIŞ BİR ADIM

TURÇEP Yürütme Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada; Gediz Nehri‘ndeki kirliliğin Türkiye için ne kadar vahim olduğuna dikkat çekmek için bu tür bir etkinlik yapmakta geç bile kalındığı ifadelerine yer verilerek, Tunç Soyer’in başlattığı etkinliği iklim krizi ve kuraklık tehdidi gibi gerçekler yaşanırken “daha fazla geç kalmamak” adına başlatılmış bir girişim olarak değerlendirdikleri belirtildi. Türkiye’nin de, can çekişmekte olan Gediz Nehri’nin de daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü kalmadığını belirten TURÇEP, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin ne kadar vahim olduğunun ülke gündemine ilk kez 1998 yılındaki Ege Belediyeler Birliği’nin raporu ile girdiğini kaydederek, dolayısıyla böylesi bir adımın da zaten Ege Belediyeler Birliği’ne düşmesi gerektiğini söyledi.

Tunç Soyer’in başlattığı girişimin desteklenmesi gerektiğini belirten TURÇEP, asıl tartışılacak ve eleştirilecek konuların etkinlikle ilgili organizasyon eksiklikleri olabileceğine dikkat çekti. Soyer’in Gediz turu ile ilgili sürece çevre örgütlerinin yeterince katılımının sağlanamadığı, hatta Soyer ekibinin kendi yerel örgütlerinin bile katılımını yeterince sağlayamadığını gözlemlediklerini belirten TURÇEP’in açıklamasında “Soyer’in ilçemize geleceği gün ve saati bizler bile çok geç öğrendik. Buna rağmen konunun öneminin bilincinde davranarak buluşma noktasında yerimizi aldık ve Gediz Nehri’nin durumu konusunda bizler de TURÇEP olarak sözümüzü söyledik” ifadeleri yer aldı.

TURÇEP üyeleri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Tunç Soyer ile birlikte

Marmara Denizi’nin ölüm sinyali olan müsilaj olayının da Tunç Soyer’in, “Temiz Gediz Temiz Körfez” sloganıyla daha fazla geç kalmamak adına böyle bir girişime başlamasını tetiklediğini belirten TURÇEP, pandemi koşullarında düzenlenen bu tür organizasyonlarda bazı eksiklikler ve sıkıntılar oluşmasını anlayışla karşılayabileceklerini ifade ederken, organizasyondaki eksikliklerin hem etkinliğin anlatılmasında hem de anlaşılmasında yanlışlar ve eksiklikler olarak etki yaptığını gözlemlediklerini belirtti.

Bugün ülke gündemine oturan ve ses getiren Tunç Soyer’in girişimi üzerinde yaratılan kısır polemiklerin, olumlu bir eylemliliğin yanlış anlaşılmasına hizmet edeceğine dikkat çeken TURÇEP, başlatılan eylemlilik sürecinin bu tür polemiklerle kaosa sürükleneceği, kamuoyu gündeminde magazinsel bir konu imiş gibi kalıp, saman alevi gibi sönüp gitmesine yol açacağı endişesini de paylaştıklarını söyledi. TURÇEP’in açıklamasında, “enerjimizi polemikler içinde yer almak veya yeni polemikler için harcamak yerine, Gediz Nehri ile ilgili oluşan şu anki duyarlılığın daha da yükselmesini sağlayarak Ege Bölgesi çapında geniş bir alana yayılacak hale getirilmesi, canlı ve diri kalmasını sağlamak bu konudaki en doğru davranış ve pozitif yaklaşım olacaktır” ifadeleri yer aldı.

“Gediz’in de böylesi sağduyulu bir davranışa ve yaklaşıma ihtiyacı var” diyen TURÇEP, açıklamasında şu vurgulamada bulundu: “Gediz Nehri mitolojik çağlardan beri ‘kutlu akarsu’ (kutsal Ma Irmağı veya mitolojideki adıyla Maionia) olarak bilinen değerli bir akarsudur. Çağlardan beri büyük bir şefkat ve cömertlikle sulayıp beslediği bu toprakları ve adını verdiği Gediz Vadisi’ni dünyada eşi benzeri olmayan bir verim ve bereket armağan ederek, dünyanın en bereketli ve değerli vadileri arasına sokan Gediz Nehri’ne bu yüzden hepimizin de büyük vefa borcu var.”

ARITMA TESİSİNE KAVUŞMAK, TEK BAŞINA YETERLİ BİR ÇÖZÜM GİBİ GÖRÜLMEMELİ

Açıklamasında Turgutlu özeline ilişkin değerlendirmelerde de bulunan TURÇEP, şunları söyledi:

“Turgutlu halkının vahşi madenciliğe karşı yıllardır verdiği çevreci mücadele sürecinde çevre sorunları ve doğaya sahip çıkma konusunda olumlu bir duyarlılık düzeyine geldiğini görebiliyoruz. Gediz’deki kirliliğin önlemesi için arıtma tesisi kurulması konusunda yıllar öncesinde “ben deli miyim arıtma tesisi yaptırayım” denilerek, arıtma tesisi konusunu maden şirketine havale edip, halkın istemediği maden şirketinin meşru hale getirilmek istendiği günleri yaşamışken, bugün Turgutlu’nun arıtma tesisine kavuşması için çaba ve girişimde bulunulan günlere gelindiğini ve OSB arıtma tesisinin yeni yıla kadar ihaleye çıkarılacağını biliyoruz. Belediye Başkanı Çetin Akın’ın girişimi ile ihale aşamasına kadar gelen OSB arıtma tesisi konusunun Manisa’nın diğer ilçeleri için de örnek olmasını diliyoruz.”

Açıklamasında “Ancak arıtma tesisine kavuşmak sorunun tek çözümü imiş gibi görülmemeli” uyarısında bulunan TURÇEP, konuyla ilgili şöyle dedi: “OSB olarak arıtma tesisine kavuşmakla Gediz’in kirletilmesi sonunun çözüldüğü ve bittiği yanılgısına düşülmemeli. Çünkü Türkiye gerçeğinde maalesef kirleticilerin sayısının giderek daha da çoğaldığı bir dönem yaşamaktayız. Asıl yüzleşilmesi gereken; izlenmekte olan yanlış ekonomi ve çevre politikaları ile bunun sonucunda oluşan çarpık sanayileşme anlayışı. Asıl kirletici unsur bu çarpık sanayileşme anlayışıdır. Marmara Denizi’nin müsilaja boğulması, Ergene Nehri’nin dünyanın en kirli nehirlerinden biri haline gelmesi, artık can çekişen Gediz Nehri ve diğer bütün akarsular ile denizlerdeki kirliliğin temelinde çarpık sanayileşme anlayışının yattığı görülmektedir.

Tarım alanlarının sanayileşmenin baskısı altına sokulması, verimli tarım arazilerinin jeotermal santral, termik santral, madencilik ve biyogaz projeleri için feda edilmesi ciddi sorunlar olarak ortada dururken, kirletici ortamı da arttırmaktadır. Çaldağı’nın tepesinde ve Çaldağı ormanının kıyısında nikel madeni tesisleri halen bir tehdit olarak varlığını sürdürürken, Irlamaz mahallesinde şehrin içme suyunu tehdit edecek şekilde şu şebekesi yakınına biyogaz tesisi, İzzettin mahallesinde sulama kanalı ile Irlamak deresi yanıbaşına ve Gediz Nehri’ne çok yakın mesafede biyogaz tesisi kurulmak istenmesi, çarpık sanayileşme anlayışı ile çevresel sorunların artmakta olduğunun göstergesidir.”

“Küresel ısınma, iklim krizi ve kuraklık tehdidi ile pandeminin pençesinde dünyamızdaki yaşam sınanırken, bizlere düşen; doğaya sahip çıkan bir çevreci duyarlık ve ekolojik bir toplumsal yaşam bilincinin geliştirilmesidir” diyen TURÇEP, bu bağlamda Tunç Soyer’in Gediz Nehri konusunda başlattığı girişimin canlı ve diri tutularak Türkiye’nin yarınlarına taşınması gerektiğini vurguladı. TURÇEP, açıklamasını şöyle tamamladı:

“Bilinmesi gereken; Gediz’in sadece bir nehir değil, ekosistem içinde bulunduğu bölgeye can veren bir hayat damarı olduğu, Gediz Nehri’nin ölümü ile dünyanın en değerli vadilerinden olan Gediz Vadisi’nin de yok olacağı, bu nedenle Gediz Nehri’ni kaybetmenin vebalinin de bedelinin de Türkiye için çok ağır olacağı gerçeğidir.”

Metin Sert
1959 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dünyaya geldi. Çevre sorunları ve ekoloji mücadelesi ile ilgisi 1997 yılında Leylek Çayı‘nın akibeti ve bazı çocuk ölümlerini araştırarak başladı. Bugün başta Turgutlu Çaldağı’ndaki nikel madenciliği ve diğer çevresel tehditlere karşı mücadele yürüten TURÇEP YK üyeliği görevini sürdürmektedir. Ayrıca EGEÇEP ve Ekoloji Birliği'nde de YK üyeliği görevlerinde bulundu.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top