Küçük Menderes Ovası’nın su deposu Kartal Dağı’na mermer ocağı | Özer AkdemirHaberlerHukukÖzer AkdemirTarım by Özer Akdemir - 19 Mart 202119 Mart 20210 Kartal Dağı’nda işletilmek istenen mermer ocağına karşı binlerce imzalık dilekçelerle Çevre İl Müdürlüğüne başvuran yöre halkı, cuma günü Büyükkale köyünde bir basın açıklaması yapacak.İzmir‘in Tire ilçesi Büyükkale ve Küçükkale köyleri yakınındaki Kartal Dağı’nda işletilmek istenen mermer ocağına karşı tepkiler büyüyor. Binlerce imzalık dilekçelerle Çevre İl Müdürlüğüne başvuran yöre halkı, geçtiğimiz günlerde Tire’de mermer ocağını istemediklerini belirten geniş katılımlı bir basın açıklaması da yaptı.Yörenin içme suyunun geldiği, bölge tarımı ve hayvancılığının can damarı sayılan Kartal Dağı’nda tamamı ormanlık bir bölgede işletilmek istenen mermer ocağının ruhsat alanında aynı zamanda arkeolojik kalıntıların da bulunduğu dile getiriliyor.ORMANDAKİ GELİŞİGÜZEL AĞAÇ KESİMİNDEN ŞÜPHELENİNCE…Uzun yıllar ormancılık teşkilatında, orman yangınları biriminde aktif olarak görev yaptıktan sonra istifa edip farklı alanlarda çalışan, emekli olduktan sonra da doğa sporları ve fotoğrafçılık yapmaya başlayan Zeynel Aydın beş yıldır Kartal Dağı’nın yamaçlarındaki Küçükkale köyünde yaşamını sürdürüyor. Yörede, özellikle orman dokusu içerisindeki türleri takip ederek fotoğraflamaya çalıştığını söyleyen Aydın, dolayısıyla yörenin ekolojik yapısını ve özelliklerini en iyi bilen isimlerden birisi.Kartal Dağı’nda yapılmak istenen mermercilik faaliyeti ile ilgili görüşlerini almak için konuştuğumuz Aydın, bu durumu geçtiğimiz yıl aralık ayında orman alan içerisinde kesim adı altında yapılan tahribatı görmeleri üzerine fark ettiklerini anlattı. Aydın; “Orman idaresinin başlattığı ağaç kesimi ve orman bakımı çalışmaları olduğu söylendi bize. Ben eski bir orman teşkilatı üyesiyim, ormancıyım. Dolayısıyla ağaç ve orman kesimi ile ilgili, ağaç kesimlerinin nasıl yapılması gerektiğini az çok bilenlerdenim. Burada gördüğümüz şey bambaşka bir şeydi. Ağaçların tamamı kepçelerle devrilmiş, açılan yolun kenarına aceleyle itilmiş, kesilmeden gövdelerinden kepçelerle kırılmış bir konumdaydı” dedi.BÖLGEDE ZATEN BİR MADENCİLİK GARABETİ VARKEN…Bu durumun hemen akıllarına yörede bir madencilik çalışması olabileceğini getirdiğini ifade eden Aydın şunları söyledi; “Bu düşüncenin doğruluğunu teyit ettirebilmek için iki köy muhtarı ve arkadaşlarla birlikte bilgi edinme kanunu gereği bu çalışmaları valiliğe sorduk. Valilikten gelen yanıtta bölgede bir firmanın mermercilik için arama çalışması yaptığını ve ruhsatının olduğunu öğrendik. Biz bunu öğrendiğimizde firma arama işlemlerini tamamlamış, numunelerini almış ve evine dönmüştü”.Firmanın 3 Mart’ta Kartal Dağı’nda ÇED sürecini başlattığını aktaran Aydın, yöreyi ve Kartal Dağı’nı şöyle anlattı; “Kartal Dağı İzmir Aydın il sınırlarını belirleyen Aydın – İzmir otoyolu üzerindeki Selatin Tüneli kıyısındaki Halkapınar Köyü’nden başlayarak Tire’ye doğru Üzümler, Mehmetler, Küçükkale, Büyükkale Alaylı, Akyurt ve güney yakasında da Habibler köyüne kadar uzanan geniş bir orman dokusunu kapsamaktadır. Bu coğrafyada hemen tünelin sol tarafında dolamit taşı çıkartan bir işletme var. Aydın-Muğla tarafına giderken tünele girmeden başınızı sol tarafa çevirirseniz o çirkinliği görebilirsiniz! Burada halihazırda bir maden ocağı varken bu ocağa çok yakın bir mesafede, üç adet sekizer hektardan 24 hektarlık bir alanda mermer ocağı kurulması için ÇED sürecinin başladığını öğrendik”.OLUŞABİLİCEK ZARARI KELİMELERLE ANLATMAM MÜMKÜN DEĞİL!Madenin proje tanıtım dosyasını incelediklerinde karşılarındaki olayın felaket boyutunu da gördüklerini belirten Aydın, bölgede neredeyse 95 hektarın üzerinde bir alanın ruhsatlandırıldığını dile getirdi. Aydın 25 hektarlık bir alanda kurulmak istenen mermer ocağının tamamının orman dokusu içerisinde olduğunu kaydetti. Ocakların köye, yerleşim yerlerine çok yakın olduğunu dile getiren Aydın, “Firma mermeri çıkarabilmek için üstteki orman dokusunu komple tıraşlayıp çekecek. Dolayısıyla ağaç dokusu ve toprak yüzeyini temizleyecek. Yüzey toprağını aldıktan sonraki bitki çeşitliliği ve ekolojik yaşama verilen zararı insan düşünmek bile istemiyor. Bizzat gezip gördüğüm için biliyorum. Amazon ormanları gibi burada çam ormanlarıyla sarmaş dolaş yaşamış bin bir çeşit tür var. İnsanın girmesi ve orman içerisindeki dolaşması dahi son derece meşakkatli olduğu için burası adeta bir doğal yaşam parkı haline gelmiş. Hayvanların huzur ve barış içerisinde tamamen doğal yaşamlarını devam ettirebileceği bir ortam oluşmuş orada. Açılacak bir mermer ocağının çevreye vereceği zararı kelimelerle ifade etmem mümkün değil” diye konuştu.DAĞIN SULARI KÜNKLERLE EFES ANTİK KENTİNE TAŞINMIŞDağdaki orman dokusunun tahrip edilmesi durumunda yağan yağmurların eteklerdeki köylerde ve ovada sel afeti oluşturabileceğine dikkat çeken Aydın, “bunun vebalini, cezasını kim öder? Hadi köye zarar vermedi, dere yataklarından aktı sular diyelim, bu köyün alt tarafı Küçük Menderes Ovası. Küçük Menderes Ovası sadece şu anda bize ve bizim çevremizdeki insanlara değil tarihsel süreç boyunca bu yörede yaşamış yüzlerce medeniyetin gıda üretim alanlarıdır” dedi. Havzanın Kartal Dağı’ndan gelen su kaynakları ile beslendiğini kaydeden Aydın, “Bu dağdan inen suyun Kurşak Köyü’nde ovanın içine 40 kilometre uzunluğunda künklerle Efes’e taşınmış. Günümüzde tarım alanları içerisinden geçtiği için bu yollar tahrip edildi. Yani tarih boyunca bu dağlardan çıkan suyu insanlar içme suyu olarak kullanmıştır. Bu dağlarda yaşayan toplam 7-8 tane köyün temiz içme suyu kaynağı bu dağlardan geliyor. Kurulacak şantiye köylerden birisinin içme suyu kaynağına 100 metre mesafede” dedi.RUHSAT ALANINI İÇİNDE İKİ KALE KALINTISI VARBölgede Küçükkale ve Büyükkale köylerinin isimlerini aldığı iki tane kalenin olduğunu aktaran Aydın şöyle konuştu; “Bu kalelerin Belevi’deki Kızkalesi ile görüş mesafesinde olduğunu kalelerden baktığınızda görebiliyorsunuz. Gözetleme kalesi olarak kullanılmış, bir kaç dönüm arazi üzerinde konuşlandırılmış ama arka plana baktığınızda çok daha geniş bir alanda orman içerisine yayılmış kalıntılar var. Yani bölgenin Tarih ve Kültür Varlıkları açısından da bir önemi var. Kültür Varlıkları Kurulunun buradaki kalelerden haberinin olup olmadığını bilmiyorum. Ben burada çektiğim fotoğrafları CİMER aracılığı ile yetkililere ulaştırmaya çalışıyorum. Bu kalelerden haberdar olsunlar. Yarın bir mermer ocağı vasıtasıyla buralar talan edilirse, ayrıca böylesi başka bir felaketle daha karşı karşıya kalmış olacağız”.Fotoğraflar: Zeynel AydınÖRGÜTLÜ BİR ŞEKİLDE KARŞI DURMAYA ÇALIŞIYORUZKartal Dağı’nın kızılçam ormanları ve kızılçam ormanlarının dip dokusu açısından son derece zengin bir biyo-çeşitliliğe sahip olduğunu belirten Aydın, “burası temiz hava ve oksijen deposu olmasının yanında temiz su kaynaklarının da bulunduğu bir havza. 850 metre rakımın kuzeye bakan yamaçlarından akan sular ovayı besliyor. Burası tarım ve hayvancılık bakımından bölgenin dinamosu. İnsanlar bir yandan sebzecilik, meyvecilik ile diğer taraftan küçük aile işletmeleri ile tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Başlarına gelebilecek felaketten şu an birçoğu habersiz ancak yeni yeni fark ediyorlar. Örgütlü bir şekilde bir karşı duruş sergilemeye çalışıyoruz. Eğer başarırsak bu ormanın, bu dağın gelecek nesillere temiz ve korunmuş bir şekilde kalmasını sağlayacağız. Başaramazsak, bu bölgedeki köylerin gelecekte haritadan silinip başka yerlere taşınması söz konusu olabilecek”. Yöre halkı, mermer ocağına karşı bugün (19 19 Mart Cuma) saat 14.30’da Büyükkale Köyü‘nde geniş katılımlı bir basın açıklaması yapacak.Evrensel Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print