İliç’te İnceleme Yapan Bilim Ekibi Gözlerine İnanamadı: “Dünyada böyle örneğe rastlamadık!”BilimDünyaEkolojiHaberlerHukukRaporlarVideolar by Ekoloji Birliği - 21 Şubat 202425 Şubat 20240 KTÜ’den bilim insanlarının yer aldığı bir heyet, İliç’teki altın madeni sahasında,insansız hava aracı ile ölçüm ve incelemelerde bulundu. Ekipte bulunan Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan ‘liç yığını’nın burada 257 metreye ulaştığını tespit ettik; bu inanılmaz bir rakam. Dünyada böyle bir ‘liç’e rastlamadık” dedi… Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası’nda çıkarılıp istiflenen toprak, 13 Şubat’ta kaydı. Yaklaşık 10 milyon metreküp toprak, 200 metrelik yamaçtan vadiye doğru aktı. 9 işçi, geniş bir alana yayılan toprağın altında kaldı.İşçilere ulaşabilmek için Erzincan başta olmak üzere Erzurum, Sivas, Rize, Malatya, Giresin, Diyarbakır, Tokat ve Tunceli’nden gelen AFAD ekipleri de görev aldı. Ekiplerin çalışmalarında işçilere ulaşılamadı.Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, koordinasyonunda İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında; sorumlu oldukları değerlendirilen, aralarında ilgili şirketin Kanada uyruklu yöneticisinin de bulunduğu 6 şüpheli tutuklandı.KTÜ’LÜ BİLİM HEYETİNDEN RAPORKaradeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (UYGAR) bilim insanları, Erzincan’a giderek AFAD koordinasyonunda maden sahasında heyelanın nedenini belirlemek üzere, incelemelerde bulundu.UYGAR Müdürü Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy ve beraberindeki akademisyenler Prof. Dr. Hakan Ersoy, Prof. Dr. Kerim Aydıner, Doç. Dr. Zekai Angın, Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Sünnetci ve Öğretim Görevlisi Dr. Murat Karahan, LİDAR teknolojisine sahip insansız hava aracı ile ölçümler gerçekleştirdi.Felaketin yaşanma nedenlerini ortaya koymak için rapor da hazırlayan heyetin incelemelerinde; ‘liç yığını’ yüksekliğinin, kontrol edilebilir seviyenin üzerinde olduğu saptandı.DÜNYADA BİR BENZERİ YOK, BU KORKUNÇ!UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, “Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan ‘liç yığını’nın burada 257 metreye ulaştığını tespit ettik; bu inanılmaz ve korkunç bir rakam. Dünyada böyle bir ‘liç’e rastlamadık. Kontrol edilemeyen bir ‘liç yığını’nda su içeriğinin fazla olup, üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın bir noktada yığılması, felaketi de beraberinde getirdi” dedi.“257 METRE YÜKSEKLİKTE LİÇ YIĞINI BİZİ ÜRKÜTTÜ”Maden sahasında gözlemledikleri en önemli sorunun ‘liç yığını’ yüksekliği aşımı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, şöyle konuştu:“Oraya gittiğimizde farklı manzaralarla karşılaştık. Gördüğümüz en önemli sorunlardan birisi ‘liç yığını’nın; yani cevher zenginleştirme, altının elde edilmesi için üzerinde çalışılan malzemenin yüksekliğiydi. Liç yığını nedir?Ocakta üretilen ve kırma eleme tesislerinde belli boyutlara getirilen malzeme, altında geçirimsiz malzeme olan bir zemine seriliyor. Bunun üzerine damlama ya da benzeri yöntemle siyanür içeriği olan çözelti veriliyor. Bu çözelti cevherden sızarken altını da alıyor ve alttaki tabakadan altına ulaşılıyor. Bu işlem sürekli tekrarlanıyor ve yığınlar oluşuyor.UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan ErsoyBiz ‘liç yığın’larıyla alakalı araştırma yaptık. Dünya literatürüne baktık; liç yığının maksimum 150 metreye ulaştığını gördük. Fakat bir burada kullandığımız insansız hava aracı ile 257 metreyi gördük. Yani taban kotuyla maksimum kot arasında 257 metre mesafe oluşmuş, bu inanılmaz bir rakam.Kanaatimizce bu yükseklik kontrol edilebilir seviyeden çıktı. Dünya literatüründe böyle bir liçe rastlamadık. Günümüzde, demirden betondan 200 metre yükseklikte binalar inşa edilemezken, sadece yığma şeklinde depolanan bir malzemenin 257 metre yükseklikte olması bizi ürküttü. Bir de orada 100 metrelik vadi yüksekliği var, yani orada 350 metrelik bir piramit oluştu.Orada hareketin hızlanmasının en büyük sebebi, liç yüksekliğinin yanı sıra vadinin de yüksek olması. Felaketi büyüten de buydu” “EN ÖNEMLİ SONUÇLARDAN BİRİSİ DE YANLIŞ YER SEÇİMİYDİ”Patlatmalar nedeniyle ‘liç yığını’nın tekrarlı yüklere maruz kaldığını da söyleyen Prof. Dr. Ersoy, şu ifadeleri kullandı:“UYGAR çalışma grubu olarak, burada elde ettiğimiz en önemli sonuçlardan birisi de yanlış yer seçimiydi. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) güncel fay haritasında, maden sahasının 300-400 metre yakınından bir fay hattı geçtiği görülüyor.Yaşanan kazayı bu fay tetiklemedi ama tetikleyebilirdi. Bir de yığın ocak sahasına o kadar yakın ki ocakta meydana gelen patlatmalar nedeniyle ‘liç yığını’ tekrarlı yüklere maruz kaldı.Şu da önemli, görüntülerde buradaki malzemenin bir sıvı gibi aktığını gördük. Buradan yola çıkarak da ‘liç yığını’ndaki su içeriğinin de normal standartlardan çok çok yüksek olduğunu düşünüyoruz.Özetle kontrol edilemeyen bir ‘liç yığını’nda su içeriğinin fazla olup, üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın bir noktada yığılması, felaketi de beraberinde getirdi” (DHA) Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print