Ekoloji Birliği: Marmara Denizi’ndeki müsilaj, öldürülen bir denizin isyanıdırBildirilerBilimEkolojiEtkinliklerimizRaporlar by Ekoloji Birliği - 3 Haziran 20213 Haziran 20211 Son günlerin gündemindeki Marmara Denizi’ndeki “deniz salyası” olarak da adlandırılan müsilaj olayı konusunda basın ve kamuoyuna bir açıklama yapan Ekoloji Birliği, müsilajın olağan bir olay değil, öldürülen Marmara Denizi’nin isyanı olduğu vurgulamasında bulundu. Son günlerin gündemindeki Marmara Denizi’ndeki “deniz salyası” olarak da adlandırılan müsilaj olayı konusunda basın ve kamuoyuna bir açıklama yapan Ekoloji Birliği, müsilajın olağan bir olay değil, öldürülen Marmara Denizi’nin isyanı olduğu vurgulamasında bulundu. Müsilajın deniz kirliliklerinde bir başlangıç değil, ihmaller ve kirlilikler zincirinin yarattığı bir sonuç olduğuna değinen Ekoloji Birliği, açıklamasında kapitalist sistemin doğayı meta gibi gören bakışına dayanan politikaları, sermayenin esiri halindeki siyasi iktidarın ülkeye tarihin en büyük doğa talanı ve ekolojik tahribatını yaşatarak, sadece ekosistemi değil hukuk sistemini de yok edecek uygulamalarına yönelik sert eleştirilerde bulundu.Varlığını yaşamın ve doğanın sömürüsüne dayandıran kapitalist sistemi ve bu sistemin devamlılığını hukuksuzluğa, halka yönelik baskı ve zulume dayandıran siyasi iktidarı Marmara Denizi’nin ölümünden sorumlu tutan açıklamada, kapitalizmin doğa ve insanlık düşmanı politikaları, siyasi iktidarın bilim ve akıldan uzaklaşarak, sadece sermayeye kulluk etmek için uygulanan hukuk dışı uygulamaları da eleştirildi.Doğayı ve yaşamı savunma mücadelesinin yok edilen bir ekolojk dengenin, yıkıma götürülen ekosistemin öfkesi anlamına da geldiğinin vurgulandığı açıklamada, doğayı ve yaşamı savunma mücadelesi verenlerin de kapitalizmin kar hırsına kurban edilen doğanın, bu talanla yok edilen tüm canlıların bir isyanı olması gerektiği ifadeleri yer aldı. Ekoloji Birliği‘nin basın ve kamuoyuna yönelik açıklaması şöyle:MÜSİLAJ DOĞAL BİR OLAY DEĞİL, ÖLDÜRÜLEN MARMARA’NIN İSYANIDIR!Yaklaşık iki aydır Marmara Denizi’nin birçok noktasında, kıyısında ve gün geçtikçe tüm illerinde karşımıza çıkan bir kirlilik ile karşı karşıyayız. “Fitoplankton, alg patlaması, müsilaj” ya da yerlilerin dili ile “deniz salyası” denilen, denizin üzerini örtü gibi kaplayan altını ise ağ misali saran, kurutan ve öldüren bu tabaka bir doğa olayı değildir, doğal da değildir. Marmara’da yıllarca hiç düşünülmeden yağmalanan bir ekosistemin öfkesidir…Kapitalist sistemin doğal varlıkları yağmalayarak meydana getirdiği ekolojik yıkımın bir sonucudur. Marmara, bu ülkenin tek iç denizidir. Doğal kaynakların yok ederek ve kirletilerek inşa edilen sömürü düzeni nedeniyle ölü bir tuzlu su yatağına dönüşmüştür. Marmara Denizi, gerekli arıtmalar yapılmadan deşarj edilen evsel ve endüstriyel atıksular, derin deniz deşarjları, büyüklü küçüklü binlerce sanayi tesisinin boşalttıkları zehirli sular, gemilerden kaynaklanan balast ve sintine suları, dip taramaları, kıyı kumullarının yok edilmesi ve daha birçok kirlilik yükü ile katledilmiştir. Sayısız türün ve milyonlarca çeşitliliğin ev sahibi olan Marmara’da artık biyoçeşitlilik yok edilmiş ve tür sayısı iyice azalmış, kirliliğe dayanıklı bazı türler istila etmeye başlamıştır. Sonucu da müsilaj gibi olaylardır. Bilimsel yaklaşım ve politikadan uzak kurumlar yıllardır yapılan uyarılara ve gerçekliklere kulaklarını tıkayarak, sorunları görmezden gelerek ve zamanında çözüm üretmeyerek Marmara’nın ölümüne neden olmuşlardır. Aynı kurumlar konuyu odağının saptırmaya devam etmekte ve sorumluluktan kaçmaktadırlar.MARMARA DENİZİ’NDEKİ GÖRÜNTÜ, DOĞANIN SERMAYE İÇİN FEDA EDİLİŞİNİN BİR HİKAYESİDİRMüsilaj sonuçtur; neoliberal politikalar ile sermayeye peşkeş çekilen bir denizin hikayesidir. Ancak bu hikaye böyle bitmeyecektir. Yaşam savunucuları olarak öfkeliyiz. Marmara Denizi’nin isyanı olmak zorundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde müsilaj sorunu araştırılması konusunda önerge veren vekillere “hayır” yanıtını verenleri unutmayacağız. Bu sömürü ve yağma düzenin sürdürülemeyeceğini söyledik / söylüyoruz, görmekten kaçtığınız tüm sorunların takipçisi olmaktan geri adım atmayacağız.Öldürdüğünüz canlar hesap soracak, denizlerin öfkesi sizi boğacaktır… Marmara Denizi’nde yaşanan ekolojik sorunla ilgili / sorumlu tüm yetkililer derhal hesap vermeli, sürecin iyileştirilmesi ve gerekli önlemlerin yerine getirilmesi için tüm ilgili kurumlar bir araya gelmeli, bilimsel çözüm önerileri dikkate alınarak yol haritaları belirlenmeli ve vakit geçirmeksizin uygulanmalıdır.BİLİMSEL GERÇEKLERİ SÖYLEMEKTEN VAZGEÇMEDİK, VAZGEÇMEYECEĞİZ!MARMARA DENİZİ VE DİĞER DENİZLERİMİZİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ! Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print