Ekoloji Birliği: İklim Krizinden Kurtuluş Ekolojik Bir Toplumsal Yaşamla MümkünBildirilerDünyaEkolojiEtkinliklerimizİklim by Ekoloji Birliği - 6 Haziran 202111 Haziran 20210 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapan Ekoloji Birliği, “İklim krizinden kurtuluş ekolojik bir toplumsal yaşamla mümkündür” dedi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nin tarihçesi ve anlamının da ifade edildiği açıklamada,tüm yaşamı etkisi altına alan iklim krizine dikkat çekilirken, doğanın talan edilmesi ve ekolojik yıkımın etkilerinin hiç durmaksızın artmakta olduğu vurgulanarak yaşama ve doğaya savunma mücadelesinin daha da yükseltilmesi çağrısında bulunuldu.5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapan Ekoloji Birliği, “İklim krizinden kurtuluş ekolojik bir toplumsal yaşamla mümkündür” dedi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü‘nin tarihçesi ve anlamının da ifade edildiği açıklamada, tüm yaşamı etkisi altına alan pandemi ve iklim krizine dikkat çekilirken, doğanın talan edilmesi ve ekolojik yıkımın etkilerinin hiç durmaksızın artmakta olduğu vurgulanarak yaşamı ve doğayı savunma mücadelesinin daha da yükseltilmesi çağrısında bulunuldu.Ekoloji Birliği‘nin açıklamasında Marmara Denizi‘nin durumuna da değinilirken, doğayı sadece bir meta gibi gören kapitalist sistemin küresel düzeyde ekolojik yıkım yaratan, biyoçeşitliliği yok edecek doğa talanına dayanan uygulama ve politikası da eleştirilerek, “İklim krizinden kurtuluş sermayenin boş vaatleri ile değil, ekolojik bir toplumsal yaşamın inşası ile mümkündür” vurgulaması yapıldı. Ekoloji Birliği’nin 5 Haziran Dünya Çevre Günü ile ilgili açıklaması şöyle:İKLİM KRİZİNDEN KURTULUŞ SERMAYENİN BOŞ VAATLERİ İLE DEĞİL, EKOLOJİK BİR TOPLUMSAL YAŞAMIN İNŞASI İLE MÜMKÜN!1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı‘nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edildi. O günden sonra her yıl dünyanın her yerinde kutlanan veya çeşitli eylem/etkinliklerin gerçekleştiği bir gün haline geldi. Bizler için Dünya Çevre Günü kutlanması gereken bir günden öte, gezegenin tümünde yaşanan çevre sorunlarının nedenleri ile birlikte dile getirildiği, çözüm arayışlarının ortaya konulduğu bir gün. 5 Haziran tarihinin uzun yıllara dayanan ekoloji mücadelesinin özneleri açısından böyle bir anlamı var.Giderek daha da büyümekte olan ekolojik yıkımın çeşitli etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Çıkış nedenlerinden birinin biyolojik çeşitliliğin azalması olduğu anlaşılan korona virüsün etkileri tüm yaşamı felç etmeye devam ediyor. Virüsün tüm dünyaya yayılmasına neden olan sermaye, halkların vergileri sayesinde üretilen aşıların patentini vermiyor. Hastalığı yaymış olmaları yetmiyormuş gibi, aşının herkese ulaşmasını da engelliyorlar.Bilim insanları son aylarda Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj olayının nedeninin Marmara Denizi’ndeki biyoçeşitliliğinin aşırı kirlilik nedeniyle azalması ve baskın türlerin artışı olduğunu belirtiyor. Biyoçeşitliliğin azalmasının yıkıcı etkilerini önümüzdeki dönemlerde daha da fazla hissedeceğiz.Marmara Denizi’nin müsilajla imtihanıKapitalizmin üretim/tüketim ilişkilerinin bir sonucu olan iklim krizi, kritik seviyeleri çoktan geçti. Artık dünyanın her noktasında aşırı iklim olaylarına bağlı büyük yıkım süreçleri gerçekleşiyor. Ülkemiz de bu yıkım süreçlerinden fazlası ile etkileniyor. Havanın, suyun, toprağın kirliliği, kuraklık, zehirli gıdalar, seller, hortumlar günlük yaşamı kuşatarak nüfusun büyük çoğunluğunu yaşayamaz hale getiriyor.Dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan yoksullar, yıkımın sonuçlarından olumsuz etkilenirken, nüfusun küçük bir kısmını oluşturan zenginler sömürü üzerine inşa ettikleri korunaklı yaşamlarına devam ediyorlar. Eşitsizlik daha da artıyor. Yani içinde yaşadığımız çevrenin olumsuz etkileri herkese eşit yansımıyor.Tüm canlılar için adil/eşit bir yaşamı kurabilmek için ekolojik hassasiyetlere sahip bir toplumsal yaşama ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Uluslararası güçlerin/devletlerin iklim krizinin önlenmesi için verdikleri taahhütler ve izledikleri politikalar doğanın içine girdiği yıkım sürecini durdurabilecek bir kapasiteye sahip değil. Aşılması halinde hukuki hiçbir yaptırımı olmayan emisyon hedefleri ile halkları kandırmaya çalışıyorlar.Ancak biliyoruz ki mevcut enerji ve madencilik politikalarından, fosil kaynaklardan, beton/asfalt politikasından, endüstriyel tarım ve hayvancılıktan, denizler ve ormanlar üzerinde kurulan baskıdan vaz geçilmediği sürece ekolojik yıkımı durdurmak mümkün değil.Bizler dünyanın her noktasında mücadele eden doğa ve yaşam savunucuları olarak, ekolojik bir toplumsal yaşamın mümkün olduğunu biliyoruz. Ekoloji Birliği olarak, tüm doğa ve yaşam savunucularını 5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha emek, demokrasi ve kadın ve LGBTİ+ hareketleri ile birlikte ortak mücadeleye davet ediyoruz.BİRLİK, MÜCADELE, YAŞAM. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print