28 Ocak tarihinde Gezi Davasının yeni duruşması olacak. 2020 yılının ilk ayına Gezi Davası ile başlanırken, konuya ilişkin basın ve kamuoyuna Ekoloji Birliği tarafından “Gezi halktır, halk yargılanamaz” sözleri ile bir açıklama yapıldı. Uzunca zamandır ‘Gezi İddianamesi’ adı altında Gezi direnişinin karalanmaya, kamuoyuna bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışıldığına da dikkat çeken Ekoloji Birliği, açıklamasında Gezi direnişine sahip çıktıklarını da ifade etti.

Uzunca zamandır ‘Gezi İddianamesi’ adı altında, halkın Gezi direnişi karalanmaya, kamuoyuna bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışıyor. Oysa Gezi direnişi, ülkemizin aydınlık geleceği için toplum olarak yükseltilmiş en gür sestir. Gezi direnişi; Türkiye tarihinin en meşru ve demokratik eylemlerinden birisi olmakla kalmadı, demokrasi tarihine de altın harflerle kazındı. Bu nedenle de söz konusu dava “ülkemizdeki adaletsizliğin bir dışa vurumu” olarak anlam kazanıyor. Gezi direnişi; emeğin, özgürlüğün, demokrasinin, kardeşliğin ve bağımsız bir ülke kurma mücadelesi veren halkın isyanıydı. Gezi halktı, halkın sesiydi.

Bu nedenle 28 Ocak’ta (yarın) yapılacak olan Gezi Davasının yeni duruşması öncesince Ekoloji Birliği bir açıklama yaparak “Gezi halktır, halk yargılanamaz” vurgulamasıyla yapılan yargılama konusuna tepkisini ifade etti. Gezi Parkı eylemlerinin tüm dünyanın gözleri önünde yaşandığını ifade eden Ekoloji Birliği,  “Çevre duyarlılığı ile başlayıp, demokratik haklara ve yaşam biçimine yönelik saldırılara ve en nihayetinde AKP iktidarının baskıcı rejimine karşı ülke genelindeki hoşnutsuzluğun en net şekilde dışa vurumudur yaşanan olaylar” hatırlatmasında bulundu. Gezi direnişinin karalanmaya, kamuoyuna bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Ekoloji Birliği, açıklamasında Gezi direnişine sahip çıktıklarını da ifade etti.

Ekoloji Birliği‘nin yarın yapılacak Gezi Davası duruşması öncesinde basına ve kamuoyuna yaptığı açıklama şöyle:

GEZİ HALKTIR, HALK YARGILANAMAZ!

2013 yılında Taksim Gezi Parkı’nda ağaç kesme girişimine karşı başlayan demokratik tepki hakkına karşı kullanılan şiddet, önce İstanbul’u sonra da tüm ülkeyi kapladı. Demokratik yaşam ve yaşam alanlarına sahip çıkma talebinin birleşmesi ülke genelindeki katılımı büyüttü.

Demokratik tepkinin engellenmesine yönelik “orantısız güç” kullanımı nedeniyle gençlerimiz öldü, kalıcı yaralanmalar oldu. Hukuk ve demokratik haklar baskılandı. Palalı saldırganlarla tepkiler terörize edildi. Gezi eylemleri iktidarın da desteğiyle palalı saldırganlarla “suç” işlenerek engellenmek istendi.  Tepkinin boyutu büyüdü. Gözaltılar, tutuklamalar başladı. Gezi Parkı eylemleri nedeniyle yargılamalar devam ediyor. 28 Ocak 2020 tarihinde Gezi Davası duruşması olacak.

Dava siyasallaştırılıyor

Yıllardır süren davada mahkeme heyetleri değiştirilmesi dikkat çekici. İddialar asılsız. Aslında yargılanan demokratik haklar ve demokratik güçlerdir. Bu kabul edilemez. Demokratik güçler darbelere karşı mücadele etme tarihine sahipken, katıldıkları Gezi eylemleri nedeniyle “darbe girişimi” içinde olduklarını söylemek gerekçeleri tersyüz etmek anlamına geliyor.

Dava düşmelidir

Gezi eylemlerinin Taksim Parkı’na sahip çıkma eylemleriyle başlaması nedeniyle, Ekoloji Birliği olarak bizi de yakından ilgilendiriyor. Yaşam biçimine, yaşam alanlarına sahip çıkmak için yapılan tüm eylem ve etkinlik demokratik bir haktır. Demokratik haklar yargılanamaz. Bu nedenle davanın düşmesi gerekiyor.

Mücadele kesintiye uğramayacak

Geçimişte verilen mücadeleler bugün verdiğimiz mücadelelerin mayasıdır. Geçmişten aldığımız dersler, birikimler bize güç veriyor. Dün Taksim Parkı yok edilmek isteniyordu; bugün Kanal İstanbul’la çok daha büyük bir yıkımın eşiğindeyiz. Gezi’ye sahip çıkma gücü, İstanbul Kanal’ı engellemek için yeterli. Birlikte bunu başaracağız.

Ekoloji Birliği olarak Gezi Davası’nı kendi davamız olarak görüyoruz. Tüm engellemelere karşın mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyoruz.

Gezi umuttur, umut bitmez!
Karanlık gider, Gezi kalır!