Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > “Cehennem Çukuru” sadece İliç’te değil: İşte Türkiye’deki siyanürlü altın madenleri

“Cehennem Çukuru” sadece İliç’te değil: İşte Türkiye’deki siyanürlü altın madenleri

Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni faaliyetleri, çevreye siyanür saçtığının ortaya çıkmasının ardından durduruldu. İliç ile gündeme gelen siyanürle altın ayrıştırma işlemi Türkiye’de 19 maden işletmesinde yapılıyor. Siyanürlü altın ayrıştırma işlemi 2010 yılındaki Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye niteliğindeki kararı sonrası bazı Avrupa ülkelerinde yasaklandı.

Ersin Eroğlu yazdı / Oda TV ——————————————————————————-

isim

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, çevreye siyanür saçtığının ortaya çıkmasının ardından Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nin faaliyetlerini durdurdu. Türkiye’de İliç’in yanı sıra 19 maden işletmesinde siyanür ve çeşitli kimyasallarla altın ayrıştırması yapılıyor. Öte yandan 2000 yılında Romanya’da yaşanan Baia Mare Felaketi’yle tartışılmaya başlanan siyanürlü altın ayrıştırması 2010 yılındaki Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye niteliğindeki kararı sonrası bazı Avrupa ülkelerinde yasaklandı. 

“Altın Ölüm” ve “Altın Girdap” kitaplarının yazarı İbrahim Gündüz Türkiye’deki siyanürlü altın ayrıştırması yapılan madenleri, Romanya ve Kıbrıs’ta yaşanan felaketleri örnek göstererek Odatv’ye değerlendirdi. 

İlgili haber için tıklayınız: Türkiye’nin Çernobil’i… Ölüm belgesini yayınlıyoruz

TÜRKİYE’DEKİ SİYANÜRLÜ ALTIN MADENLERİ

Türkiye’de siyanürle altın ayrıştırmaya 2001 yılında başlandığını ifade eden İbrahim Gündüz, şu anda Türkiye’de 19 madende siyanür dâhil çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirterek, “Cehennem Çukuru” dediğimiz atık havuzları sadece İliç’te değil. Türkiye’nin her bölgesinde bu tehlike var. 19 maden işletmesinde siyanürle altın ayrıştırması yapılıyor” dedi.

Çöpler Altın Madeni’nin kapatılmadığının altını çizen İbrahim Gündüz, 7 ay önce çevreye siyanür saçan başka bir madenin faaliyetlerine sonradan devam ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Kasım 2021’de Giresun Şebinkarahisar’da başka bir maden şirketine ait olan ‘cehennem çukuru’ dediğimiz atık havuzu patladı. Bu maden şirketi faaliyetlerine çok kısa bir süre sonra devam etti. Benzer tehlikenin İliç için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü İliç’teki maden kapatılmadı, faaliyetleri durduruldu. Tehlikenin boyutunu anlamak için herkesin görebileceği bir alan var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefke’de 1950’lerde bir Amerikan şirketi altın madeni aramaya başladı. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası orayı terk etmek zorunda kaldılar. Aradan 50 yıl geçmesine rağmen orası hala bir çevre felaketi yaşıyor. Sadece Lefke örneği bile bu faaliyetlerin ne anlama geldiğini gözler önüne seriyor.”

Kıbrıs Lefke

İbrahim Gündüz’ün belirttiği siyanürle altın ayrıştırılan madenler şu şekilde:

  1. Ovacık Altın Madeni – İzmir/Bergama – Koza Altın – 2001
  2. Sart Altın Madeni – Manisa/Sart – Pomza – 2002
  3. Kışladağ Altın Madeni – Uşak/Eşme- El Dorado Gold/TÜBRAG Madencilik – Kanada- 2006
  4. Mastra Altın Madeni – Gümüşhane – Koza Altın – 2009
  5. Çukuralan Altın Madeni – İzmir – Koza Altın – 2009
  6. Çöpler Altın Madeni – Erzincan/İliç – Anagold – 2010
  7. Efem Çukuru Altın Madeni – İzmir – El Dorado Gold/TÜBRAG-Kanada – 2011
  8. Kaymaz Altın Madeni – Eskişehir- Koza Altın – 2011
  9. Bolkardağ Altın Madeni – Niğde – Gümüştaş Madencilik- 2012
  10. Midi Altın Madeni- Gümüşhane – Yıldızbakır – 2012
  11. Himmetdere Altın Madeni – Kayseri – Koza Altın – 2012
  12. Fatsa Altın Madeni- Ordu – Altıtepe Madencilik – Bahar/Stratex-Oriole/Cominco – 2015
  13. Bakırtepe Altın İşletmesi – Sivas – Koç/Demir Export – 2015
  14. Kaş Altın Madeni – Kayseri – Koç/Demir Export – 2016
  15. İnlice Altın Madeni – Konya – Eczacıbaşı/Esan – 2016
  16. Kızıltepe Altın Madeni – Balıkesir – Zenit Altın – El Dorado Gold – 2017
  17. Lapseki Altın Madeni – Çanakkale – Norol/Tümad Madencilik – 2019
  18. İvrindi Altın Madeni – Balıkesir – Norol/Tümad Madencilik – 2019
  19. Öksüt Altın Madeni – Kayseri/Öksür – Öksüt Madencilik/Centerra – 2020

AVRUPA ÜLKELERİ YASAKLADI

Öte yandan 2000 yılında Romanya’da yaşanan Baia Mare Felaketi’nin ardından bazı Avrupa ülkelerinde siyanürle altın ayrıştırmak yasaklandı.

2000 yılında Romanya’da yaşanan Baia Mare Felaketi, Avrupa Birliği açısından bir dönüm noktası oldu. Baia Mare altın madeni felaketinin ardından sudaki siyanür değerinin 100 katına ulaşması, yüz binlerce su canlısının ölmesi, 2 milyondan fazla insanın içme suyunun zehirlenmesi sonrasında “AB Maden Atığı Yönergesi” ve “AB Su Çerçeve Yönergesi” yeniden düzenlendi.

2000 yılında Romanya‘nın Baia Mare bölgesinde meydana gelen ve 120 ton siyanürün Tuna Nehri’ne sızması ile sonuçlanan kaza, 
Macaristan’ın Ajka kentinde aluminyum fabrikasının siyanürlü atık barajının çökmesi sonucunda yaşanan çevre felaketi.

Baia Mare Felaketi sonrası yaşanan gelişmelerin siyanürlü madenciliğin Avrupa’nın birçok ülkesinde ve Avrupa Birliği Parlamentosu’nda tartışmaya açıldığını belirten İbrahim Gündüz sözlerine şöyle devam etti:

“Bu tartışmaların yasal olarak karşılık bulduğu ilk ülke Çek Cumhuriyeti oldu. 2000 yılında Çek Cumhuriyeti’nde, 2002 yılında Almanya’da, 2009 yılında ise Macaristan’da siyanürlü madencilik yasaklandı. Yasaklamalar ile ekonomik olarak elverişli olmayan düşük tenörlü rezerv alanlarındaki maden faaliyetlerinin de önüne geçilmiş oldu. Avrupa ülkelerinde yaşanan bu gelişmelerin Avrupa Parlamentosu’nu da etkilemesi kaçınılmazdı. AB üyesi ülkelerin temsilcilerinden oluşan Avrupa Parlamentosu, Mayıs 2010’da siyanürlü altın madenciliğinin AB topraklarında yasaklanmasını isteyen bir karar aldı. Bu kararın ardından 2004 yılından bu ya Avrupa’da bu şekilde faaliyet gösteren bir altın madeni işletmesi yok diye biliyorum. Çok ağır denetim kuralları getirildi. İliç’te yaşanan olay Avrupa’da yaşansa o maden şirketini süresiz kapatılırdı.”

AVRUPA PARLEMENTOSU’NDAN “SİYANÜR” KARARI

Avrupa Parlamentosu’nun bir yaptırım gücü olmadığı için alınan karar tavsiye niteliğindeydi. Bu karara çoğu Avrupa ülkesi uydu. Avrupa Parlamentosu’nun “siyanür” kararının gerekçeleri şu şekilde:

  • Siyanür, canlı çeşitliliği, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit eden yüksek derecede toksik bir kimyasaldır.
  • Altın madenciliğinde kullanılan siyanür, “Su Çerçeve Yönergesi” kapsamında başlıca kirletici kimyasallardan biri olarak belirtilmekte ve halk sağlığı ve çevre üzerinde geri dönülmez felaketlere sebebiyet vermektedir.
  • Maden atıklarında canlı sağlığı için belirlenen güvenli limit değerlerin çok üstünde siyanür bulunur ve maden atıklarını yönetmek zordur.
  • Siyanürlü maden işletmeleri 8-16 yıl gibi kısa sürelerde kısıtlı istihdam yaratırken, olası bir kaza, sorumlu işletmeler tarafından karşılanmayacak kadar büyük, sınır ötesi yıkımlara neden olur.
  • Geçtiğimiz 25 yıl boyunca dünya genelinde 30’dan fazla atık maden barajı kazası yaşanmıştır. Yani gelişen teknoloji atık barajı kazalarının önüne geçemiyor.
  • İklim değişikliği kaza riskini arttırmaktadır.

Avrupa Parlamentosu kararında, altın madenciliğinde yoğun olarak kullanılan ve çok tehlikeli ve zehirli bir kimyasal olan siyanürün, ana kirletici olarak nitelenmesine ve böylece insan sağlığı, çevre ve dolayısıyla biyoçeşitlilik üzerinde felaket boyutunda geri dönülmez bir etkisinin olabileceğine dikkat çekilen İbrahim Gündüz sözlerini şöyle noktaladı:

“Kararda, siyanürlü kazaların sınır ötesi etkileri, özellikle büyük akarsu havzaları ve yeraltı kaynaklarının kirlenmesi konusunda ciddi çevresel tehdide vurgu yapılarak, işletmeci şirketlerin gelecekteki bir kaza veya arıza durumunda doğacak maliyetleri kapsayacak uzun vadeli sigortalarının olmadığı belirtildi. Avrupa Parlamentosu’nun bu kararından sadece bir ay sonra, 10 Haziran 2010 tarihinde, ‘yağma ve talan yasası’ diye tanımlanabilecek bugünkü ‘madencilik yasası’ TBMM’de kabul edildi.”

Avrupa Parlamentosu’nun madencilikte siyanürün yasaklanması kararını sitemizden okumak için tıklayınız


Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur. Amacı; birlik ve dayanışma temelinde ekoloji mücadelesini yükselterek, daha güçlü şekilde doğayı ve yaşamı savunmaktır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top