Samsun’un Çarşamba ilçesi Eğercili Mahallesi’nde Oltan ve Köleoğlu Enerji A.Ş. tarafından kurulumu devam eden biyokütle enerji santraliyle ilgili açılan davalarda sular durulmuyor. Son olarak Danıştay 6. Dairesi, yeni bilirkişi heyeti oluşturulmasına hükmetti. Danıştay 6. Dairesi, Samsun 3. İdare Mahkemesi’ne açılan ÇED iptali davasında bilirkişi heyetinin daha önce hazırladığı raporu yetersiz buldu. Daire, oluşturulacak yeni heyetin, kurulması planlanan santralin yaratacağı çevresel etkileri, burada yaşayan insanların sağlıklarına olası olumsuz etkileri için daha detaylı bir rapor istedi. Şantiyesi geçtiğimiz günlerde mahkeme kararı ile mühürlenen biyokütle santrali hakkında verilen “yeniden keşif yapılsın” kararını şüphe ile karşılayan SAMÇEP ise, “Çarşamba ovasının kaderi halkın elinde” diyerek, Danıştay kararı hakkında da “kaybettiğini masa başında geri almaya çalışan ciddi bir güçle karşı karşıyayız” uyarısında bulundu.

HUKUKUN ARKASINDAN DOLANMA YOLLARI!

Samsun 3. İdare Mahkemesi ÇED iptal davasında bilirkişi heyetinin hazırladığı raporun; dar ve kısıtlı bir bakış açısı ile hazırlanmış olması, çoğu noktalarda proje tanıtım dosyasındaki veriler esas alınarak raporun temellendirilmiş olması ve ayrıca bazı noktalarda nesnel ve objektiflikten uzak değerlendirmeler içermesi nedeniyle hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını belirtti. Danıştay 6. Dairesi verdiği bozma kararında, kimya, ziraat, meteoroloji ve çevre mühendisleri, flora-fauna uzmanı gibi daha geniş ve sayısı sınırı olmaksızın bir bilirkişi heyeti oluşturup rapor hazırlanması yönünde mütalaada bulundu.

SAMÇEP, BİLİRKİŞİ HEYETİNİ DE DEŞİFRE ETTİ

Şantiyesi geçtiğimiz günlerde mahkeme kararı ile mühürlenen biyokütle santrali hakkında verilen “yeniden keşif yapılsın” kararını şüphe ile karşılayan SAMÇEP ise, “Çarşamba ovasının kaderi halkın elinde” diyerek, “kaybettiğini masa başında geri almaya çalışan ciddi bir güçle karşı karşıyayız” uyarısında bulundu. Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) sözcüsü Mehmet Özdağ, “Ortada sadece bir şirketin sermaye gücü değil, yerel siyasetçilerin sahip çıktığı ve arkasında durduğu ve de kamu yönetiminin boyun eğdiği ciddi bir güçle karşı karşıyayız” şeklinde yeniden keşif yapılması kararı ile ilgili yorumda bulunurken, bu durumun hukukun arkasında dolanarak yargıya müdahale yapıldığı anlamını yansıttığı ve şirketin kaybettiklerini masa başında geri almasının sağlanmasına çalışıldığına dikkat çekti.

“Önceki bilirkişi heyetini tanıyalım” diyen SAMÇEP sözcüsü Mehmet Özdağ, “Prof. Salim Serkan Nas (İnşaat Yük. Müh. Hidrolog) ve Dr. Öğretim üyesi Kemal Çelik (Harita Yüksek Müh.) Gümüşhane Üniversitesi, Prof. Serdar Makbul (Biyolog) Recep Tayyip Üniversitesi, Prof. Turan Karadeniz (Ziraat Yük. Müh.) Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Prof. Yüksel Ardalı (Çevre Yük. Müh.) Samsun 19 Mayıs Üniversitesi. Turan Karadeniz, Salim Serkan Nas, Kemal Çelik, gibi isimlerden bir kısmının dahil oldukları bilirkişi heyeti, Çanakkale, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum gibi birçok şehirde ‘açıklaması zor’ bir şekilde birlikte ÇED davaları için raporlar hazırlamaktadırlar. Çanakkale’de CENAL Termik Santrali, Karaburun Termik Santrali, Kirazlıdere I ve II Termik santralleri, Kirazlıtepe Madeni ve birçok çevre davasında hep şirketler lehine raporlar hazırlamışlardır. İçlerinden bir kısmı için CENAL Termik Santrali, Karaburun Termik Santrali, Kirazlıdere I ve II termik santralleri hakkında birbirinin aynısı raporları hazırladıkları ve gerçeğe aykırı beyanda bulundukları için suç duyurusunda bulunulmuştur. Yine, aynı heyet içerisindeki Turan Karadeniz, Kazdağları’nda binlerce ağacın katledilmesi ile gündeme gelen Kirazlıtepe Madeni ile ilgili davadaki bilirkişi raporundaki imzasının sahte olduğuna dair iddiayla gündeme gelmiştir” diye konuştu. 

CİDDİ BİR GÜÇLE KARŞI KARŞIYAYIZ

SAMÇEP sözcüsü Özdağ, açıklamalarını şöyle sonlandırdı: “Ortada sadece bir şirketin sermaye gücü değil, yerel siyasetçilerin sahip çıktığı ve arkasında durduğu ve de kamu yönetiminin boyun eğdiği ciddi bir güç olduğu görülüyor. Koruma altındaki tarım alanlarının korunmasına engel olunan büyük bir dava ile karşı karşıyayız. Bu büyüklükteki bir dava ancak Samsun ve Çarşamba halkının birleşmesi ile kazanılabilir. Görüldüğü gibi, yargıya müdahale ederek, kaybettiğini masa başında geri almaya çalışan ciddi bir güçle karşı karşıyayız. Bunun için de hukukun arkasından dolanma yolları deneniyor. Bu davada siyasi anlayış farkı gözetmeksizin, insanların toprağına, suyuna, havasına, çevresine kısacası memleketine sahip çıkma duygusuyla başarılabilir. Bu dava sadece SAMÇEP’in veya bir kaç çevre örgütünün duruşuyla başarılamaz. Bu işi, elele omuz omuza yapmak zorundayız. Her şeyi bir kenara bırakmak zorundayız. Çarşamba Ovası’nın kaderi halkın elindedir.”