Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > Biyogaz tesisinde “Yakılacak atıklar çevreye ve insan sağlığına zararlı”

Biyogaz tesisinde “Yakılacak atıklar çevreye ve insan sağlığına zararlı”

İzmir Tabip Odası Harmandalı’da kurulacak biyogaz tesisinde yakılacak atıkların bırakacağı gazların zararlı olduğunu dile getirdi. ÇMO ise birden fazla bertaraf tesisi kurulması gerektiğini söylüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, yıllardır çeşitli sıkıntılarla gündeme gelen Harmandalı Düzenli Atık Depolama Alanına Biyogaz Tesisi kuruyor. Kurulan biyogaz tesisinde atıklar yakılarak elektrik üretilecek. Eylül ayından itibaren elektrik üretiminin başlaması hedeflenen tesisle ilgili yakılacak atıkların havaya bırakacağı gazlar ve çevresel etkileri ise tartışma konusu.

Konuyla ilgili görüştüğümüz İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Ahmet Soysal, Harmandalı’da çöplerin çürümesi sonucu metan gazının biriktiğini söyleyerek, “Metan gazı azot oksit, kükürt oksit kadar olmasa da küresel iklim değişikliği üzerinde etkili bir sera gazıdır. Oradaki metan gazını toplayıcı sistemi bir türlü oluşturamadıkları ve toplaması ekonomik değil diye uzun süredir bölgede metan gazını birikti. Şimdi burada atıkları yakarak biyogaz üreteceklerini söylüyorlar. Biyoenerji dediğimiz şeyin de çevreye ve insan sağlığı üzerine diğer fosil yakıtlı termik santrallere kıyasla az olmakla beraber etkisi var. Sonuç olarak biyoenerji dediğimiz şey de bir termik santraldir” dedi.

İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Ahmet Soysal

“ATMOSFERE PARTİKÜL MADDELER BIRAKILACAK”

Yakılan atıkların atmosfere partikül madde bırakacağına dikkat çeken Soysal, “Yakılan atıklar iki buçuk mikronun altındaki partikül maddeler bırakacaktır. Bugün iki buçuk mikronun altındaki partikül maddelerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri çok iyi biliniyor. Örneğin son beş yılda yapılmış 500’ü aşkın bu konuda bilimsel çalışma var. İki buçuk mikronun altı diyorum çünkü bu iki buçuk mikron hiçbir filtre sistemi ile engelleyemediğiniz bir partikül. İnsanda sadece solunum yolu hastalıkları yapmıyor. Alveollerden çok rahat kan dolaşımına karıştığı için kardiyovasküler rahatsızlıklardan, nörolojik hastalıklara kadar birçok hastalığa neden oluyor. Atık yakma tesislerinde baca gazlarından çıkan dioksin ve furan gazlarının kanserojen etkileri de var” diye konuştu.

Yapılan tesis ile kokuların önleneceğine dair söylemelere ilişkin Soysal, “Biyoatık tesislerinin kokuyu önlemek gibi bir özelliği yok. Bizzat koku yaratıyor. İZSU’nun Çiğli atık su tesislerinde çamur yakma tesisi var. Oda bir biyoatık yakma tesisidir. Tesis çalıştığı zaman kokudan duramıyorsunuz. Yani yanan bir şeyin kokusu olur ve önleyemezsiniz” dedi.

“SAĞLIK ETKİ DEĞERENDİRMESİ DE YAPILMALI”

“ÇED gerekli değildir kararı çıkıyor bundan kimsenin haberi olmuyor. Kimden neyi saklıyorsunuz?” diyen Soysal, “Bir yerde çivi çakacaksanız bile ÇED gerekli olmalıdır. Yani her türlü yatırımın, işletmenin ve sanayi tesisinin ÇED’i yapılıp bunun çevre üzerine getireceği ek yükleri hesaplanmalıdır. Bu yükler nasıl ortadan kalkabilir, bu risk nasıl yönetilebilir veya bu risk yönetilmiyorsa bu işletmeyi buraya yapmayalım kararının açıkça veriliyor olabilmesi lazım. Yine bu yönetmeliğin içinde bizim sürekli söylediğimiz sağlık etki değerlendirmesi bölümünün de olması gerekir. Bir işletme bir yere kurulduğu vakit o işletmenin yakın ve uzak çevresinde ki yaşayan insanların bundan sağlıklarının nasıl etkileneceğini ortaya koymak gereklidir. Yani bir yakma tesisi yapıyorsunuz sonuç olarak süslü laflar ile biz elektrik üretiyoruz demek aslında yaptığınız işe kılıf hazırlamaktır. Siz bu insanlar ile oturup bu projeyi tartıştınız mı? Bu insanlara projeyi anlattınız mı? Artı bu insanların bu projeden dolayı sağlıklarının etkilenip etkilenmediğini bir sağlık etki değerlendirme çalışması yaparak ölçtünüz mü? Bu konuda uzman kuruluşlara danıştınız mı?” şeklinde konuştu.

“Dünya atık yakma tesislerinden uzaklaşıyor. Sadece zorunlu kalırsa bu tesisleri uyguluyor. Olayın sadece Harmandalı’ndaki tesisle sınırlı kalacağına inanmıyorum yani İzmir’de ve İzmir çevresinde bir anda patır patır biyoatık tesisleri projeleri ortaya çıkmaya başlayacak. Eğer bunda bütün bilimsel kuruluşlar, üniversiteler, meslek odaları, çevreyle ilgili sivil toplum örgütleri burada çok dikkatli olmazsa, sonuna kadar hukuksal ve bilimsel açıdan kamuoyunun tartışmasına açamazsak aslında İzmir’i bu anlamda tehlike bekliyor. Bu yakma tesisleri sorunları belediye açısından küçültür ama insanlar açısından büyütür” diyen Soysal, Kültürpark’a ilişkin yapılan arama konferansını hatırlatarak, “Aynı şekilde Harmandalı ve çevresinde oturan insanların, çevre örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katılacağı bir arama konferansı yapılabilirdi. Harmandalı’da bu tip bir tesisin yapılmasını el altından yapmaya çalıyorsanız bunun adı katılımcılıktan uzaklaşmaktır. Bu kentin iyisini kötüsünü birlikte tartışarak karar verelim” dedi.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay

“BİRDEN FAZLA BERTARAF TESİSİ KURULMALIDIR”

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi , 3 milyonu aşkın nüfusun yaşadığı bölgede birden fazla bertaraf tesisi kurulması gerektiğini söyledi. Konuyla ilgili görüştüğümüz TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, kentteki nüfus artışı ile birlikte atık miktarının da artmakta olduğunu ve mevcut depolama alanlarının yetersiz kaldığını ifade etti

“BİYOGAZDAN ELEKTRİK ÜRETMEK MÜMKÜNDÜR”

“İzmir’in atık bileşimi ve atık bertarafında, gelişmiş ülkelerdeki hedefler ve ülkemizdeki yeni mevzuat düzenlemeleri dikkate alındığında, geri kazanım ve enerji üretiminin esas alındığı yeni bir yaklaşımın zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır” diyen Kınay, “Günümüz verileriyle, İzmir ili evsel katı atıklarından, günde 250 bin metreküp biyogaz ve bu biyogazdan da 400 bin kwh elektrik enerjisi üretmek mümkündür. Diğer yandan, 12 kilometrekareye ulaşan il yüzey alanı ve ilçeler arası 190 kilometreye ulaşan mesafeler çok sayıda bertaraf tesisine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Kuzey, güney ve batı akslarında bölgesel tesisler kurulmasının yanı sıra, eski metropol alanı olarak tanımlanan ve 3 milyonu aşkın nüfusun yaşadığı bölgede birden fazla bertaraf tesisi kurulması gerekli görülmektedir. İzmir kentinin günlük 3 bin 500-4 bin ton olan evsel atığının bertaraf edilmesi sürecinde; kentin sınırlarının ve atık miktarındaki artış, tek bir tesisin çözüm olmayacağını, kentin farklı akslarında bu teknolojiye sahip tesislerin planlanması ve kurulması gerekliliği ortaya konmaktadır” şeklinde konuştu.

“KOKU, ATIKSU, GÜRÜLTÜ KONTROLÜ İÇİN ÖNLEMLER ALINMALIDIR”

Yeni kurulacak tesislerin çevresel etkilerini minimize etmek için koku kontrolü, atık su arıtımı, gürültü kontrolü gibi önlemlerin alınması gerektiğini söyleyen Kınay, “Bertaraf işlemleri sonrası depolanacak atık miktarının minimum miktarda ve inert yapıda, üretilecek enerjinin ise maksimum düzeyde olması hedeflenmelidir. Bu tesislerin, gelecekteki nüfus ve atık miktarındaki artışlar dikkate alınarak, kapasite artışlarına izin verecek şekilde planlanmaları büyük önem taşımaktadır. İzmir, evsel nitelikli katı atıkların bir problem olarak değil de bir kaynak olarak değerlendirildiği yeni bir atık yönetim yaklaşımına geçmek için gerekli adımları atmalı ve bu yaklaşım için kentin ihtiyaç duyduğu idari, teknik ve mali gereksinimleri uzun erimli bir planlamayla tanımlamalıdır” dedi.

“ATIĞI DERT OLARAK DEĞİL, KAYNAK OLARAK DEĞERLENDİRMELİYİZ”

Projeye ilişkin ÇED yönetmeliği kapsamında hazırlanan proje tanıtım dosyası ile ilgili yapılan değerlendirmenin olumlu sonuçlandığını ve ÇED gerekli değildir kararı verildiğini hatırlatan Kınay, “Çevre mühendisliğinin ana çalışma alanlarından olan kentsel katı atık yönetimi günümüzde atığı dert olarak değil kaynak olarak değerlendirme yaklaşımı ile yürütülmelidir. Bu noktada kentimizde de planlanan çalışmalar modern ve çevreye uyumlu teknolojiler kapsamında sürecin yürütülmesine yöneliktir. Ancak Harmandalı depolama alanı örneğinin yarattığı olumsuzluklar nedeni ile kentin farklı bölgelerinde modern teknolojiler ile planlanan ve atığın depolandığı değil işlendiği tesisler olarak tanımlayabileceğimiz atık bertaraf tesislerine yönelik ön yargılar süreçleri de aksatmaktadır” diye konuştu. Kınay son olarak, atıkların ayrıştırılması, toplanması sürecinin denetimli ve düzenli yapılmadığı zaman sağlıklı bir çevrede yaşam sürecinden söz etmenin mümkün olmadığını ifade ederek, “Atık yönetimi sisteminin diğer bileşenleri ile birlikte sağlıklı uygulanabilirse, bu noktada da atığı üreten, yöneten her bileşene sorumluluklarını yerine getirmesi ile başarılı olacaktır” dedi.

Harmandalı’ya yapılacak biyogaz tesisinin projesi

Kaynak: Evrensel / Eda Aktaş

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top