Buradasınız
Ana Sayfa > Hukuk > Ya yaşam kazanacak ya yaşamı koruma mücadelesi daha da zorlaşacak! | Özer Akdemir

Ya yaşam kazanacak ya yaşamı koruma mücadelesi daha da zorlaşacak! | Özer Akdemir

Bir su damlası gibi düştü toprağa…
Münür Alikoç’un anısına

Ülkemizin ve aslında çocuklarımızın geleceğini ciddi bir tehdit altında bırakan Akkuyu Nükleer Güç Santraline (NGS) geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in online olarak katıldıkları bir törenle ilk yakıt çubukları getirildi. Seçime günler kala, canlı yayında rahatsızlandığı için mitingleri iptal edilen Erdoğan’ın hastalandıktan sonra ilk kez kamera karşısına çıktığı bu tören, Erdoğan’a göre NGS’nin açılış töreni idi. Oysa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının da itiraf ettiği üzere olan şey santralin 1. ünitesine yakıt çubuklarının getirilmesinden ibaretti. Yine de benzerlerini defalarca gördüğümüz bir AKP şovuna dönüştürüldü.

AKP santralden ilk elektrik üretiminin seçimler öncesinde gerçekleştirilmesini çok istiyordu, olmadı. Onun yerine yakıt çubukları alelacele getirilerek, sanki NGS açılıyormuş gibi bir törenle işin şov kısmı, Erdoğan’ın hesapta olmayan rahatsızlığının gölgesinde de olsa yapıldı. Her şey yolunda giderse eğer NGS’den ilk elektrik üretimi ancak 2023’ün üçüncü çeyreğinde gerçekleşebilecek.

NÜKLEER YAKIT ÇUBUKLARI

Bu nükleer yakıt çubukları ülkemizin başını ileride çok ciddi şekilde ağrıtacak, emin olun! Dünyada defalarca yaşanan ve yüz binlerce, milyonlarca canlıyı etkileyen nükleer santralde kaza olasılığını bir an bile akıldan çıkarmadan (Bu durumda o bölgede yaşayan 10 milyon insanımızı tahliye etme şansı bile bulamayabiliriz) bunun nedenlerine kısaca değinmek gerekirse;

Nükleer santralin kendisi ve teknolojisi gibi bu yakıt çubukları için de Rusya’ya bağımlı olacağız. Yani enerjide çok ciddi bir dışa bağımlılığı bulunan ülkemiz Rusya’ya iyice bağımlı hale gelecek.

Bu yakıt çubukları bir, bilemedin bir buçuk yılda bir değişmek zorunda. Bu ciddi bir maliyet. Hadi işin bu kısmını geçelim. İçinde plütonyum 239 gibi 244 bin yıl boyunca radyoaktivitesini devam ettiren bir madde barındıran bu yakıt çubukları binlerce yıl doğadan yalıtılmak durumunda. Bunların nerede saklanacağı, depolanacağı nükleer santral yanlılarının bugün hâlâ yanıt veremedikleri bir konu. Bunlar eninde sonunda yine bizim başımıza kalacak.

Bu yakıt çubuklarının bakır kasalara konarak canlı yaşamından ve su kaynaklarından uzak bir yerlerde tutulması öneriliyor. Bu bakır kasalara 30, bilemediniz 40 yıl ömür biçiliyor. Sonrası ne olacak? Her 30-40 yılda bu bakır kasalar değiştirilmek zorunda. Bu hem maliyet, hem değişim sürecindeki risk demek.

Akkuyu NGS’nin temelinde çatlak olduğu ortaya çıkmıştı. Deprem felaketinin acıları çok taze iken birinci derece deprem bölgesinde, temeli çatlak bir nükleer santralin açılışını yapmak felakete bile bile davetiye çıkarmak değildir de nedir?

Akkuyu Nükleer Güç Santrali | Fotoğraf: Mustafa Ercan/DHA

60 YILLIK RÜYA!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Akkuyu NGS’ye nükleer yakıt çubuklarının getirilişinin ertesi günü yaptığı açıklamada bunun 60 yıllık bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi olduğunu söyledi. Bu açıklama aslında bir itiraf gibi de anlaşılabilir; Cumhurbaşkanı 60 yıl öncenin teknolojisini müjdeliyor!

Oysa bakıyoruz ki dünyada nükleer santral ile enerji üretiminde ciddi bir gerileme söz konusu. Ekosfer Derneği‘nin “Nükleer enerji ve Türkiye 2022” raporuna göre OECD ülkeleri ve özellikle Batı Avrupa’da, nükleer enerjiye ilgi giderek düşüyor. Şöyle deniyor; “OECD ülkelerinde 2015 yılında 298.4 GW olan nükleer enerji kurulu gücü, 2019 yılında 286.5 GW’a geriledi. Avusturya, Danimarka, İtalya, İrlanda, Norveç, Lüksemburg, Polonya ve Yunanistan gibi birçok Avrupa ülkesinde nükleer santral yok. Fukuşima’dan sonra nükleer santrallerini kapatma kararı alan Almanya bu yılın sonunda kalan üç nükleer reaktörünü de kapatarak 2023 yılına nükleer santralsiz girecek (Almanya geçtiğimiz günlerde bu 3 santrali de kapattı). Fukuşima kazası öncesinde Almanya’da 17 nükleer reaktör vardı ve 2010 yılında elektrik üretiminin yüzde 22’sinden fazlasını sağlıyordu. Almanya gibi büyük miktarda elektrik tüketen ve ağır sanayiye sahip bir ülkenin nükleer santrallerini kapatma kararı dikkat çekti.”

Rapora göre Belçika, Güney Kore, İspanya ve İsviçre de nükleer enerjiyi bırakma kararı alan, elektrik üretiminde nükleer enerjinin payının yüksek olduğu ülkelerden bazıları. Avrupa’da İtalya ve Litvanya’da nükleer enerjiden vazgeçen ülkeler arasında. Uluslararası Atom Enerji Ajansı verilerine göre dünyada yapımı süren 52 yeni nükleer reaktör yapımının 16’sı Çin’de. Çin’i sırayla Hindistan 6, Rusya ve G. Kore 4 ve Türkiye 3 reaktörle takip ediyor.

FELAKETLERDEN DERS ALMAMAK!

Rusya, günümüzde Türkiye’nin cennet koylarından birisine adeta el koyarak bir NGS yapıyor. Santral Rusya’nın yönetiminde. Dünyadaki en büyük ve korkunç nükleer santral kazalarından birisi olan Çernobil’in yıl dönümünden (26 Nisan 1986) bir gün sonra Akkuyu’da protestolar eşliğinde açılışı yapılan NGS, Türkiye’yi yönetenlerin felaketlerden hiçbir ders almadıklarını bir kez daha gösterdi. Açılış törenini protesto için Akkuyu’ya gitmek isteyen nükleer karşıtları santralin dört km yakınına sokulmadı, darbedilerek gözaltına alındı.

Yine 11 Mart 2011 yılında Japonya’da yaşanan deprem ve tusinami ile birlikte Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen kazanın etkileri tüm dünyada hissedilmişti. Bu kazanın ardından birçok ülke nükleer santrallerini kapatmaya dönük bir enerji politikası izlerken, Türkiye ise birçok açıdan ülke ekonomisini ve doğasını ciddi risk altına sokan NGS’de ısrarlı.

SERMAYEYİ DOYURMAK MÜMKÜN DEĞİL!

Bunun, siyasi ve jeopolitik onlarca nedeni var. Ancak bütün bu nedenlerin özeti Türkiye sermaye sınıfının ve onu yirmi küsur yıldır temsil eden AKP iktidarının bitip tükenmeyen kâr hırsıdır diyebiliriz. İşte 14 Mayıs’ta Türkiye, doğayı, ülkenin ekonomik-ekolojik geleceğinin yanı sıra bağımsızlığını da tehdit eden bu politikalara karşı sandığa gidecek.

Öte yandan seçimleri muhalefet kazanırsa Akkuyu kapatılacak mı? Bu konuda da net bir tavır yok görüldüğü kadarıyla.

Ya yaşam kazanacak ya yaşamı koruma mücadelemiz daha da zorlaşacak!      


Evrensel

Özer Akdemir
Evrensel Gazetesi yazarı. 1969 Nevşehir Hacıbektaş'ta doğdu. 1998 yılında Evrensel Gazetesi ile başladığı gazeteciliğe halen gazetenin İzmir temsilcilisi olarak devam ediyor. Hayat TV'de Çepeçevre Yaşam programlarının yapım ve sunuculuğu yanı sıra, Anadolu’nun Altın’daki Tehlike / Kışladağ’a Ağıt, Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği, Uranyum Uğruna / Dilsiz Çocukları Ege’nin, Doğa ve Direniş Öyküleri adlı kitapları bulunuyor. EGEÇEP Yürütme Kurulu ve çeşitli komisyonlar ile Ekoloji Birliği'nde Koordinasyon Kurulu ve Yürütme Kurulu'nda da görev yapmıştır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top