Sorunu görmek için bütüne bakmalıyız! | Cemalettin KüçükBilimEkolojiHukukMakaleRaporlarSağlık by Ekoloji Birliği - 8 Nisan 202424 Nisan 20240 İliç benzeri işletmelerin gündem olduğu coğrafyamızda, yarım asrı geçen süredir kurulmak istenen ve kurulan her işletmenin yaratacağı sorunları dile getirmeye çalıştık. Benzer proseslerin sorunları her gün giderek yayılıyor.Metalurji Yüksek mühendisi Cemalettin KüçükGündemin ana konularından olması gereken İliç doğa yıkımı, ne yazık ki gündemden düşürülmüş, sadece olayın üretim prosesinin bir parçası olan liç yığının aktığı an bir ‘kaza’ gibi gösterilerek bütünlüğü koparılmıştır. Oysa İliç geçmişten gelen, geleceğe gidecek bir yıkımın dünya çapında örneğidir.Bunları düşünürken, İliç Cumhuriyet Savcılığına sunulan bilirkişi heyetinin raporuna birkaç gün önce ulaştık. Bilirkişi rapor metni özetle, sonuçlar üzerinden teknik detaylara boğularak, sorumluluğu birkaç teknik eleman üzerine yıkıp, konuyu “iş kazası” olarak nitelendirip, büyük yıkımın geçmişi ve geleceğini gizleme izlenimi vermiştir.Bilirkişi raporu olarak sunulan metin, daha çok çalışanların sözlü ifadeleri ve şirketin sunduğu belgelere dayanan bir değerlendirme yapıyor. Burada geçmiş dönem yaşanan sorunlar görmezden gelinip, sadece büyük akmanın olduğu gün dikkate alınmış ve daha çok çalışanların ifadeleriyle olay çözümlenmeye çalışılmıştır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, kaybolan 9 işçi açısından bakılırsa konu böyle değerlendirilebilir. Çünkü görünür tehlikeye önlem alınmaması bir yana, idarenin çalışanları alana sürdüğü ortadadır.Bilirkişi raporunda, olayın yaşandığı saha “LİÇ SAHASI” olarak adlandırdığı halde, akan malzemenin “hafriyat” olarak nitelendirilmesi konuya ne kadar ciddiyetsiz yaklaşıldığını ortaya koymaktadır.Raporda yığın liçi bir inşaat faaliyeti olarak görülmüş, malzeme mekaniği, akışkanlar mekaniği konuşunda bir irdeleme yapılmamıştır. Rapor, hareket eden katı-sıvı karışımında sıvılaşmanın olacağını görememiştir. Bu hareketi “aşırı sıvı yüklemesi” olarak değerlendirmek de ayrı bir hatadır. Daha önce defalarca belirtiğimiz gibi; YIĞIN LİÇİ işleminde her bir tane ıslatılabilmeli ki; içerisinden istenilen metal alınabilsin. Her ton öğütülmüş kayaca bir o kadar da kimyasal içerikli su verilmektedir. İşte bu nedenle de adından da anlaşılacağı gibi “liç yığını” akar ve çöker. Ayrıca teknik olarak bunun yükseklikle ilgisi sadece akma hızını artırması ve hacimsel büyüklükten başka bir şey değildir.Rapordaki kimyasal değerlendirmelerde de çevreden alınan örnekler “çeşitli limit” değerler üzerinden değerlendirilmiş, gerçek yıkıcı sonuçların uzun vadede ortaya çıkacağı gerçeği göz ardı edilmiştir. Kirlenme, yeni ölçümlerde dahi açıkça görüldüğü halde ‘ortalama değerler’ ile kıyas yapılarak tehlike gizlenmiş görüntüsü oluşmuştur.Çok kısa bir değerlendirme yapılan ziraat alanı ile ilgili bölümde tarımsal toprakların, nasıl yok edildiği tespit edilmiş. Bütün arazinin geçmişte nasıl yok edildiğine ışık tutulmuştur. Ancak bu da genele yönelik bir analiz olmamıştır.Geri kalan değerlendirmeler ise ÇED raporu üzerinden bilgi derlemesi ve taahhütlerine yer vermiş. Ancak bu işin taahhütle yapılamayacağını ortaya koyamamıştır. Ya da koymak istememiştir.Yığın üzerinde jeolojik değerlendirme yapılması da ilginçtir. Ayrıca da jeolojik değerlendirme başlığı ile KTÜ UYGAR biriminin konuyu yükseklik üzerine çektiği görülmüştür. Oysa oradaki üretim prosesi gereği, oluşan yığının her yükseklikte akar nitelikte olduğunu defalarca açıkladık. Burada önemle vurgulanması gereken konu şu: TMMOB’nin açmış olduğu davalarda, mahkeme keşfine katıldığımızda, hem yazılı hem sözlü olarak yığının akacağını vurguladığımız halde, bunu yığının yüksekliğine bağlayıp, yeni bir standart oluşturmaya çalışılması ilginçtir. Bu konuda bir standart olamaz. “Yıkılır” dedik, yıkıldı. Sadece İliç’te değil, başka yerlerde de yıkıldı, aktı. Bahçeler-Fatsa-Ordu, Kışladağ-Eşme-Uşak uygulamalarında da aktı. Bu tartışmaları bilirkişi heyetinin bilmemesi mümkün değildir. Acaba, başta doğudan batıya Karadeniz Bölgesi boyunca olmak üzere, coğrafyamızın her yanı bu tür maden işletmelerine açılmak istenen bir dönemde, Karadeniz Teknik Üniversitesi içerisinden bir oluşum aracılığıyla yeni bir teknik standart mı oluşturmak isteniyor? Temelsiz standart olmaz! Cemalettin Küçük‘ün bu yazısı Evrensel‘de yayımlanmıştır. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print