Prof. Dr. Kadıoğlu: Örnek olması gereken devletin kendi binaları da hatalıBilimİklim by Ekoloji Birliği - 28 Ağustos 202028 Ağustos 20200 Giresun’da etkili olan selde 9 kişinin yaşamını yitirmesinde devletin de sorumluluğu bulunduğunu savunan İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dere yatağındaki yapılaşma ile su basman seviyesindeki yanlış hesaplamaya vurgu yaptı.Giresun‘un Dereli, Doğankent ve Yağlıdere ilçeleri başta olmak üzere farklı noktalarında etkili olan, 9 kişinin yaşamını yitirdiği, aralarında yardıma giden jandarma personelinin de bulunduğu 10’dan fazla kişinin ise kayıp olduğu selde yaşananları, Meteoroloji ve Afet Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu değerlendirdi. Doğa kaynaklı olayların neden olduğu can kayıpları ve maddi hasarlarda birden çok sorumlunun bulunduğuna işaret eden İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadıoğlu, “afettir, olur” görüşüne tepki gösterdi.“Menfez yanlış projelendirilmiş”Kırsal yapılaşmaya dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Giresun’daki hidroelektrik santraller (HES) ile menfezin durumuna dikkati çekti: “Dağda HES’ler var! Başke neler var bilemiyorum. Menfez yanlış projelendirilmiş, gelen suyu taşıyamamış, bu çok net. Menfezi hesaplarken yanlış veri kabulleri yapılmış. Karadeniz yolu üzerinde başka menfezler de var, diğerlerinin de ders alınıp kontrol edilmeli.”Devletin örnek olması gerekli ama kendi binaları da hatalıDere yatağında yapılaşmaya izin verilmesi nedeniyle yaşananlarda devletin de sorumluluğunun bulunduğunu savunan Prof. Dr. Kadıoğlu, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:“Dere yatağına yerleşim yapılmamalı ama yapılıyor! Sıfır giriş, dere yokmuş gibi yapılmış. Çok büyük hata. Yer yer heyelanlar, derede küçük küçük göllenmeler olduğu da görülüyor. Belediye binası, emniyet binası, meslek yüksekokulu gibi devletin yaptığı binalar da aynı şekilde yapılmış. Devletin örnek olması gerekli ama kendi binaları da hatalı. Yüksek su basmanlı binalarla devlet örnek olmalıydı ama herkes gibi, dere yokmuş gibi davranılmaya devam ediliyor. Halbuki Karadeniz’deki eski evler buna uygun şekilde yapıldırdı.”Su basman seviyesi, dağın tepesinde de derede de nasıl 50 cm nasıl olur?Su basman seviyesinin yanlış hesaplandığını ve binaların hatalı şekilde yapıldığını ifade eden Mikdat Kadıoğlu, günümüzdeki yapılar incelendiğinde su basman seviyesinin içinin boşaltıldığını, bir yeri su basması ihtimalinin göz önünde bulundurulmayarak hesaplandığını savundu. Su basman seviyesinin dere yatağında hatalı uygulandığına dikkati çeken Kadıoğlu, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:‘Buradaki su basman seviyesi 1 metre’ diyeceksin. Her yerde su basman seviyesi aynı olamaz ama olmuş! Su tehlikesi olan yer ile dağın başında, su basman seviyesi nasıl aynı olabilir? Su basman seviyesi, dağın tepesinde de derede de nasıl 50 cm nasıl olur? Su basması ile ilgisi yok. Riskli yerlerde sıfır giriş yapılıyor! Sonra boğulduk, öldük. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok ama işin acısı devlet de kendi binasını böyle yapıyor. Doğrusunu yapıp örnek olması gerekirken…”Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu / Fotoğraf: Twitter / @MikdatcaTrabzon Maçka’daki binaları, İstanbul Maçka’daki gibi yaparsanız sonucu böyle felaket olurGeleneksel mimariye dönmek gerektiğine de vurgu yapan Mikdat Kadıoğlu, “Trabzon Maçka’daki binaları, İstanbul Maçka’daki gibi yaparsanız maliyeti ağır olur, sonucu da böyle felaket olur” yorumunu yaptı.Medeniyet gerilemesi yaşıyoruzMeteoroloji ve Afet Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, dere yatağında yapılaşmanın tehlikesine dikkat çekip, kırsal dönüşümün şart olduğunu yıllardır vurgulandığını ancak uyarılarının dikkate alınmadığını belirtti.“Medeniyet gerilemesi yaşıyoruz” ifadesini kullanan Kadıoğlu, devletin sel uyarısı yapmış olmasının, vatandaşlara karşı görevini yerine getirdiği anlamına gelmediğini söyledi. Kadıoğlu, sel uyarısını dikkate almayan vatandaşları da “‘Yağış aniden başladı’ diyenler var. Uyarı yapıldığında dışarıda araçlarıyla ya da yaya gezenler var. Tehlikenin boyutundan haberdar bile değiller. Hortum görse selfie çekecek durumdalar!” sözleriyle eleştirdi.İklim değişirken biz değişmiyoruz, problem buradaİklim değişikliğinin doğa olaylarında her şeyin sorumlusu gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu da vurgulayan Mikdat Kadıoğlu, hava ve iklimin günah keçisi olarak kullanıldığını ifade etti. “İklim değişti, o yüzden böyle oluyor” şeklindeki yorumların popülist bir yaklaşımdan ibaret olduğunu savunan Kadıoğlu, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:’İklim değişiyor’ edebiyatını yapıyoruz ama seller, heyelanlar yeni değil, dünyanın var olduğundan beri var. Daha fazlası da olacak. Afetlerin sayısı ve şiddeti artıyor. İklim değişikliğini önemsiyor gözüküyoruz ama önemsemiyoruz. Gerçekten önemsiyorsak, bu konuya dikkat etmeliyiz.”Kayak: Independent Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print