Orman, su ve toprak için son virajBildirilerEkolojiHaberlerHukukRaporlarTarım by Ekoloji Birliği - 19 Haziran 202519 Haziran 20250 Maden ve enerji şirketlerinin talepleri doğrultusunda hazırlanan torba yasa; susuz, topraksız ve ormansız bir ülke vaat ediyor. Ankara’ya doğru yola çıkan yaşam savunucuları ise direnişe hazırlanıyor.Maden ve enerji tekellerinin talepleri doğrultusunda hazırlanan torba kanun teklifi, bugün Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak. Doğayı katledecek tüm projelerin onayı Saray’a bağlayan, zeytinliklerin yok edilmesinin önünü açan kanun teklifine ilişkin yaşam savunucuları, çevre örgütleri ve uzmanlar tepkili. Ülkenin dört bir yanından Ankara’ya doğru yola çıkan yaşam savunucuları, kanun teklifini Meclis’e sunan AKP’li vekillere geri çekilmesi çağrısı yaparken, aynı zamanda komisyon toplantısı öncesi eylem yapmaya hazırlanıyor.Kanun teklifine ilişkin tepkiler sürerken TEMA Vakfı da konuya ilişkin açıklama yaptı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç tarafından yapılan açıklamada, teklifin yalnızca belirli sektörlere yatırım kolaylığı sağlamakla kalmadığı, aynı zamanda doğa koruma politikalarını zayıflattığı ve kamuoyunun, özellikle de yerel halkın söz hakkını tamamen görmezden geldiği vurgulandı.TALAN YETKİSİ ARTIK MAPEG’İNOrmanlık alanların MAPEG’e devredilmek istendiğini belirten Ataç, “Bu durumda ormancılık konusunda uzman olmayan bir kurum, hem ormana verilen zararı hem de madencilik işletmesi devam ederken yapılmakta olan rehabilitasyon çalışmalarını izlemekle sorumlu olacak. Zeytinlikler, Türkiye’de özel kanunla korunmuş en değerli tarımsal alanlar. Mevcut yasa, zeytinliklere 3 km mesafede toz ve duman çıkaran tesislerin yapılmasını yasaklıyor. Ancak yeni düzenleme, bu korumayı fiilen ortadan kaldırıyor” dedi.KORUNAN ALANLAR RANTA AÇILIYORTBMM’ye sunulan yasa teklifinin yalnızca ormanları ve zeytinlikleri değil, aynı zamanda madencilik faaliyetlerinin tamamen yasaklanması gereken korunan alanları da ciddi biçimde tehdit ettiğini belirten Ataç, özellikle doğal ve tarihi sit alanlarına ilişkin düzenlemelere dikkat çekti. Teklifin bu alanlarda yapılan başvurulara 3-4 ay içinde yanıt verilmemesi halinde izin verilmiş sayılması hükmünü getirmesinin son derece endişe verici olduğunu vurguladı ve “Bugün verilecek kararlar, geleceğimizi de belirleyecek” ifadelerini kullandı.YAŞAM HAKKINI TEHDİT EDİYORÇevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi de konuya ilişkin yaptığı açıklamada teklifin geri çekilmesi için çağrı yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Teklifin mevcut haliyle yasalaşması, ekosistemlerin geri dönüşü olmayan biçimde zarar görmesine ve Türkiye’nin uluslararası çevre yükümlülüklerini ihlal etmesine neden olacaktır. Kanun koyucuları ve hükümeti,Kısa dönemli ve belirli kesimler için çıkar sağlayacak yatırımların hızlanması uğruna ekolojik dengeyi bozacak, telafisi güç zararlar getirecek torba kanun teklifini geri çekmeye,ÇED süreçlerini genişletmeye ve güçlendirmeye, halkın etkin katılımını engelleyecek değil sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeye,Doğal alanları mutlak koruma altına almaya,Acele kamulaştırma yetkilerini iptal etmeye,Denetim mekanizmalarını bağımsız ve şeffaf hale getirmeye, meslek odalarının, yerel yönetimlerin ve sivil toplumsal bileşenlerinin doğal varlık koruma ve yönetimi kararlarına etkin katılımını sağlamaya davet ediyoruz.Doğayı, yaşamı ve toplumun tüm kesimlerinin haklarını korumak geleceğin teminatıdır. Sermayeyi korumak için bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ve halkın katılımıyla güçlendirilmesi gereken çevresel etki değerlendirme süreçlerini göz ardı etmeye dönük bu yaklaşım, gelecek nesillerin de yaşam hakkını tehdit etmektedir. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak yaşam alanlarımızı, ekosistemlerimizi ve demokratik haklarımızı koruma kararlılığımızı sürdüreceğiz.”ORMANA, SUYA, GIDAYA İHTİYAÇ VAR!İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay da özetle şu ifadeleri kullandı: “Daha önce de zeytinliklerle ilgili benzer girişimler olmuştu. Kanun teklifindeki zeytinliklerle ilgili en önemli sorun belli kişi, kurum ve şirketlere yönelik hüküm oluşturulmaya çalışılması. Kanun yapma mantığına aykırı, kişiye ya da şirkete özel kanun çıkarılamaz. Kömürlü termik santrallar gerekçesi de sorunlu. Portekiz/İspanya’daki elektrik kesintisi örneklendirilerek yenilenebilir enerjinin kesintili üretim karakterinde olduğu, sürekli ve güvenilir üretim yapan kömürlü santralların bu gibi kesintilerin önüne geçilebileceği açıklanmış. Ama elektrik kesintisinin nedeni belli değil. Teklifin 4. maddesiyle devlet ormanlarında MAPEG’e bedel aranmaksızın izin verilmesi, izin verilen ormanlarda madencilik faaliyetlerine yönelik tasarrufun MAPEG’e geçmesi öngörülmekte.ANAYASA’YA AYKIRIAnayasamızın 169. maddesine göre “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” ve “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.” Görüldüğü üzere teklifin 4. maddesi Anayasa’ya aykırı.En kritik hüküm, cumhurbaşkanı yardımcısının başkan olduğu; ilgili bakanlar ile izinler hakkında karar vermeye yetkili bakanlıkların bakanlarından oluşturulan kurul.Sonuç olarak sadece şirketleri ön plana alan, gerekçeleri dahi birbiriyle çelişen, doğanın, ekosistemlerin ve buralarda yaşayan canlıların, köylülerin haklarını göz ardı eden; ülkenin tüm ormanlarında maden izni tasarrufunu MAPEG’e devreden, 2053 net sıfır emisyon hedefini görmezden gelen, iklim değişikliğiyle mücadelede ormanların ve ekosistemlerin öneminin farkında olmayan, enerji arz güvenliğini ülkemizdeki su ve gıda arz güvenliğinin önüne koyan bir yasa tasarısı. Ülkemizin enerji ve madene olduğu kadar, hatta daha da fazla ormana, suya, gıdaya da ihtiyacı var.Kaynak: BirGün Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print