Nükleerle İlgili Sözü Çürüten SunumBilimRaporlarSağlık by Ekoloji Birliği - 3 Haziran 20255 Haziran 20250 TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, “Nükleer Santraller ve Sağlığımız” konulu sunumunda, nükleer santrallerle ilgili ‘Kaza olmadığı sürece bir şey yok’ diye cümle kuranların olduğunu söylerken; santrallerin çalışanlara ve etrafında yaşayanlara etkilerini gösteren bilimsel çalışmaları açıkladı.Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, “Nükleer Santraller ve Sağlığımız” konusunda sunum yaptı.Lüleburgaz Belediyesi, Trakya Kent Konseyleri Birliği, Kırklareli Barosu ve Trakya Platformu iş birliğinde düzenlenen “Türkiye’de Enerji Politikaları ve Nükleer Santral Projeleri” panelinde konuşan Karababa, ‘Kaza olmadığı sürece bir şey yok’ diye cümle kuranlar olduğunu da söyleyerek, özellikle nükleer santrallerle ilgili yapılan bilimsel çalışmalar ve sonuçlarında insan sağlığına verdiği zararlara dikkat çekti.“5 YILDA LÖSEMİ GÖRÜLEBİLİR”Dünyada doğal kaynaklı ve yapay kaynaklı radyasyonların varlığına dikkat çeken Prof. Dr. Karababa, radyasyonun insan genetiğini bozduğunu, anne karnındaki bebeğe zarar verdiğini ve kanser yapıcı etkileri olduğunu söyledi. Radyasyonun görünmeyen sağlık etkilerinin de söz konusu olabileceğini belirten Karababa; radyoaktiviye maruz kalındığında, dozun çok yüksek olmaması durumunda bile uzun süreçli etki görülebileceğini ifade etti. Karababa, etkinin 5 yılda lösemi olarak görülebileceğine dikkat çekti.“İNSAN BEDENİNDE VERMEDİĞİ ZARAR YOK”Radyasyonun sert doku kanserleri, mesane kanseri, kadınlarda meme kanseri, akciğer kanseri, beyin kanseri gibi birçok sağlık sorununa neden olduğunu belirten Karababa; “Radyoaktivitenin dozla ilişkili olarak insan bedeninde vermediği zarar yok. Korunmak çok önemlidir” dedi. Nükleer santrallerde yaşanan kazalarda ortaya çıkabilecek etkileri açıklayan Karababa; “Saç dökülmesi, deride renk değişimi, vücutta değişik yerlerde kanamalar ve kişinin enfeksiyonlara karşı duyarlılığında artma, yani savunma sisteminin çökmesi. Bunlar yüksek dozda radyoaktivite ile karşılaştığınızda ilk karşınıza çıkan sağlık sorunlarıdır” sözlerine yer verdi.ULUSLARARASI BİLİMSEL ARAŞTIRMALARA DİKKAT ÇEKTİKarababa, nükleer santrallerle ilgili yapılan uluslararası araştırmalara dikkat çekerek; “Almanya’da 1980-90 yılları arasında yapılan bir çalışmada, nükleer santrallerin 5 kilometre yakınında yeni doğan grubunda lösemi görülme sıklığında artış yaşanmış. Başka bir nükleer santralde 1990-91 yıllarında çalışma yapılmış, erken çocukluk döneminde lösemi görülme sıklığında artış görülmüş. Bunun yanında İngiltere’de silah fabrikasının yakınında, nükleer tesis çevresinde, Fransa’da nükleer malzemenin yeniden işletme tesislerinde lösemi görülme seviyesinde artış olmuş. Bunların yanında kadınlarda tiroid kanserinde artış görülmüş. Bir başka çalışmada nükleer santralin 15 kilometre çevresinde çocuk çağı lösemilerinde 2-3 kat artış görülmüş. ‘Kaza olmadığı sürece bir şey yok’ diye cümle kuranlar var. Bunlar kazasız dönemlerde, bir nükleer santral çalıştığında bile çevresindeki insanlara zarar verebileceğini gösteriyor” dedi.ÇALIŞANLARA VE ÇEVRESİNDE OTURANLARA ETKİSİNİ AÇIKLADINükleer santrallerde çalışanların ise çok daha fazla riskle karşı karşıya kaldığını söyleyen Karababa; “Nükleer santraller yılda 1 milyon kişide 600 ile 1000 kişinin ölümüne neden oluyor. Bunların yüzde 80’i nükleer santrallerde aktif çalışan insanlardır. Çalışan sağlığını etkileyen bir faktördür. Nükleer santralin yakınında oturan her 100 bin kadının 26 ile 28’inde meme kanseri ortaya çıkabiliyor. Birçok çalışmanın değerlendirildiğinde, nükleer santralde çalışan işçiler ve çevrede yaşayan insanların, limitlere uygun radyoaktiviteye maruz kalmaları durumunda bile sağlık risklerinde artış olduğunun gözlemlendiği belirtiliyor. 30 kilometre yakınında yaşayanlarda kanser türlerinde yüzde 5 artış olmuş. Bunların hepsi bilimsel çalışmaların sonuçlarıdır” diye konuştu.Kaynak Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print