Jeofizik Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şubesi 30 Ekim depreminin ardından Seferihisar Ürkmez Bölgesinde gözlenen sıcak su çıkışları ile ilgili bir rapor açıkladı. Depremden sonra yüzeyde gözlenen jeotermal aktivitede ciddi bir artış olduğu değerlendirmesinde bulunan JMO raporuna göre, çıkan gazlardan bilincini yitiren vatandaşlar var.

JMO HEYETİ BÖLGEYE GİTTİ

30 Ekim 2020 Cuma günü meydana gelen Sisam Adası depreminin ardından İzmir’in güneybatısında yer alan Seferihisar’ın Ürkmez-Doğanbey Beldesi, Doğanbey Mahallesi sınırları içinde bulunan Tuzla Fay hattının gözlendiği bir alanda sıcak su çıkışında büyük artış olduğu bilgisi üzerine bölgeye giden JMO heyeti bölgede incelemelerde bulundu. TMMOB JMO İzmir Şube Başkanı Doç. Dr. Emre Timur, İzmir Şube Sürekli Bilimsel Teknik Kurul Üyeleri ve önceki dönem Şube Başkanları Prof. Dr. Coşkun Sarı ve Jeofizik Yüksek Mühendisi Erhan İçöz‘den oluşan heyet sıcak su çıkışlarını yerinde gözlemlemek için Tuzla fay hattı ve Uyuz kaplıcalarının bulunduğu bölgelere gitti.

FAY HATLARINDA YOĞUN SICAK SU VE GAZ ÇIKIŞI OLDU

İncelemeler sonucunda hazırlanan raporu kamuoyu ile paylaşan JMO, yaşanan depremin ardından gaz içerikli sıcak su miktarında, su sıcaklığında (yaklaşık 80C) ve su çıkış yerlerinin sayısında ciddi artış olduğu belirlendiğini açıkladı. İnceleme alanında yer alan Tuzla fay hattının tam üzerinde depremden önce bulunmayan bir sıcak su çıkışının göze çarptığına dikkat çekilen raporda, Karakoç Kaplıcaları bölgesinde de yüksek sıcaklıklı ve yüksek debili su çıkışının başladığı belirlendiği aktarıldı.

DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜNE ORANLA NORMAL BİR DURUM

Tuzla Fayı ve Karakoç Kaplıcaları civarında gözlemlenen aktivite artışının yaşanan depremin büyüklüğü ve bu alanlara olan uzaklığı göz önüne alındığında normal olduğunu ifade eden JMO, “Ancak deprem sonucunda oluşan yüzey çatlaklarından dışarı çıkan sıcak suyun çok daha büyük miktarının yer altında yüksek basınçlı ve sıcak bir rezervuar ortamında bulunduğu bilinmektedir. Aynı zamanda bu akışkan, yer altı katmanlarının içindeki gözenekleri doldurarak boşluk suyu basıncı olarak tanımlanan fiziksel etkiyi değiştirebilir. Özellikle büyük barajlarda bu etki nedeniyle büyüklüğü en fazla M5.0’e ulaşabilen depremler oluşabilmektedir. Buna ek olarak bölgeden alınan bilgilere göre depremden sonra bir kaplıcayı kullanan vatandaşlarımız arasında yoğun gaz çıkışlarından etkilenerek bilinç kaybı yaşayanların olduğu öğrenilmiştir. Bu olgunun yetkili makamlarca değerlendirilmesi, gerekli fiziksel ve kimyasal ölçümlerin yapılması ve gerekiyorsa önlem alınması gerekmektedir” denildi.

DEPREM GÖZLEM İSTASYONU KURULMALI

Depremlerden sonra jeotermal akışkanın ve akışkanla birlikte yüzeye ulaşan gazların sıcaklığında ve miktarında değişim gözlenebildiğini vurgulayan JMO, bölgeye bir deprem ölçüm istasyonu kurulması, fay aktivitesinin izlenmesi açısından yararlı olacağını dile getirdi.