İzmir’den Doğa İçin Adalet çağrısı: Ücretleri devlet karşılasın!BildirilerBileşen EtkinlikleriBilimEkolojiHukukÖne ÇıkanlarSağlık by Ekoloji Birliği - 13 Kasım 202514 Kasım 20250 Kent ve Çevre davalarında bilirkişi ücretlerinin karşılanamayacak düzeye geldiğini belirten yaşam savunucuları “Doğa İçin Adalet” kampanyası başlattı. İzmir’den seslenen yaşam savunucuları, “Bunlar kamusal davalardır, ücretlerini devlet karşılamalıdır” dedi.Ülkenin dört bir yanında enerji ve maden şirketlerinin doğa talanı ile gerçekleştirdiği ekokırım suçları artarken, köylüler ve yaşam savunucuları adalete ulaşmakta güçlük çekiyor. Bilirkişi ücretlerinin “astronomik” olduğunu vurgulayan yaşam savunucuları “Doğa İçin Adalet” kampanyası başlattı. Kent ve Çevre davalarının kamusal davalar olduğunun altını çizen yaşam savunucuları, söz konusu dava ücretlerinin devlet tarafından karşılanması gerektiğini ifade etti. Yaşam savunucuları “Doğa İçin Adalet” çağrısını yükseltmek için Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya geldi.Basın açıklamasına İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan da katıldı. Basın metnini ise Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP) Eş sözcüsü ve ekoloji avukatı Arif Ali Cangı okudu. Ayrıca basın açıklamasında, yıllardır ekoloji mücadelesi veren ve sokak ortasında dövülerek öldürülen Gazeteci Hakan Tosun da anıldı.TARİHSEL VE VİCDANİ BİR SORUMLULUK!Kapitalist endüstriyel sistemin doğayı metalaştıran politikalarının sonucu olarak dünyanın Antroposen (İnsan Çağı) ya da Kapitalosen (Sermaye Çağı) dönemini içinde yaşadığını vurgulayan Cangı, iklim krizinin, gezegene karşı işlenen ekokırım suçlarının, ekolojik yıkımların yeryüzündeki yaşamın devamını tehlikeye attığını vurguladı. “Çevre ve ekoloji sorunları ile baş etmek insanlığın var olma ya da yok olma meselesi halini almış durumda” diyen Cangı, “Onun için, bugünkü ve gelecek nesillerin sağlıklı yaşam hakkını savunmak, iklimi, doğayı korumak tarihsel ve vicdani bir sorumluluk halini aldı” dedi.SORUMLULUK EKOLOJİ HUKUKUNU GETİRDİ!Söz konusu sorumluluğun uluslararası ve ulusal hukuk normlarıyla hukukilik kazandığını da belirten Cangı, “Bu çerçevede çevre, ekoloji hukukunun en önemli hukuksal normu olan 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı Sonuç Deklarasyonunun 1. maddesiyle ‘İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu olduğu’ kabul edildi. Buna paralel olarak T.C. Anayasası’nın 56. Maddesi, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını güvence almanın yanında, devlete ve yurttaşa çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önleme ödevini yükledi” dedi.EGEÇEP Eş sözcüsü ve ekoloji avukatı Arif Ali Cangı“ANAYASANIN YÜKLEDİĞİ ÖDEVİ YERİNE GETİRMEK İMKÂNSIZ HALE GELDİ!”Hem uluslararası hem de ulusal hukukun yüklediği söz konusu ödevi yerine getirebilmek için önünde sonunda yargıya başvurmak gerektiğini vurgulayan Cangı, “Gelin görün ki; kamusal yönü olan bu davaların mali yükü katlanılamaz hal aldı. Milyonlara ulaşan keşif ve bilirkişi incelemesi masrafları, her geçen gün artan harç ve diğer giderler ile davanın kaybedilmesi halinde, devlet memuru olan idare vekiline ödenmek zorunda kalınan avukatlık ücretleri ile Anayasanın yüklediği ödevi yerine getirmek imkânsız hale geldi” ifadelerini kullandı.“ADALETE ERİŞİM ENGELLENİYOR”“Çevre hakkı ve çevreyi koruma ödevinin olmazsa olmaz güvenceleri bilgiye erişim ve karar süreçlerine katılımın yanında mahkemeye başvurabilme koşullarının sağlanmasıdır” diyen Cangı, “Katlanılamaz ve karşılanamaz boyutlara ulaşan yargılama giderleri, hak arama özgürlüğünü ve adalete erişimi engelliyor” dedi. Hâlbuki bu sorunu bertaraf edecek, çevre hakkına ilişkin “Çevresel Bilgiye Erişim, Karar Vermede Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru” konulu Aarhus Sözleşmesi adlı uluslararası hukuk metni olduğunu hatırlatan Cangı, “Sözleşme, çevresel bilgiye erişimi, karar alma süreçlerine katılımı, kararların yargısal denetimini güvenceye alıyor. Bu önemli sözleşme, ne yazık ki Türkiye tarafından bir türlü imzalanmadı” dedi. Öte yandan Sözleşme imzalanmamış olsa da düzenlemelerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından uluslararası çevre hukukunun genel ilkeleri olarak değerlendirildiğini ifade etti.“KAPANAN ADALETE ERİŞİM YOLU AÇILSIN”İnsan ve insan olmayan canlıların sağlıklı yaşam hakkının korunabilmesi için “kapanan adalete erişim yolunun açılması gerekir” diyen Cangı, “Bu önemli soruna çözüm bulmak için; kenti, çevreyi ve doğayı korumakta kararlı bugün için 120 sayısına ulaşan imzacı kurum, örgüt, hareket, oluşumlar olarak ‘Doğa İçin Adalet Kampanyası’nı başlatıyoruz” dedi.Cangı, “Doğa İçin Adalet Kampanyası Çağrıcıları” olarak taleplerinin oldukça net olduğunu belirtirken, bu talepleri şöyle sıraladı:“Kent ve çevre hakkının, doğal ve kültürel varlıkların, tüm ekosistemin korunmasına ilişkin davaların harç ve masraflarının, anayasal ödevi olan devlet tarafından karşılanması,Bunun Anayasal güvence altına alınması için “Çevresel Bilgiye Erişim, Karar Vermede Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru” konulu Aarhus Sözleşmesi’nin bir an önce imzalanıp, usulüne uygun yürürlüğe konulmasını istiyoruz.”İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz“ÇEVREYE SAHİP ÇIKAN SUÇLU İLAN EDİLDİ”“Ne yazık ki ülkemiz, bu kampanyaları yapmak zorunda kaldığımız bir ülke haline getirildi” diyen İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Artık, yurttaşlar, köylüler, çevreciler, doğayı birilerinden korumak zorunda bırakıldı” ifadelerini kullandı. Adalete erişimin ekonomik tarafında değinen Yılmaz, “Adalete erişim yurttaşları çöküntüye uğratacak kadar ağırlaştı” dedi. “Oysa sağlıklı bir çevrede yaşamak hepimizin hakkı” diyen Yılmaz, yasalar bakımından da bu hakkın zorunlu olduğunu vurguladı. Ancak doğa ve iklim krizi konusunda olumsuz bir bakış açısı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bu alanlarda mücadele eden arkadaşlarımız adeta suçlu ilan edildiler. Çevreye, ekolojiye, kente sahip çıkmak isteyen her kurum, kuruluş, şahıs, kim olursa olsun ne yazık ki muktedirin karşısında birer suçlu haline getirildi” diye konuştu. “Hukuksuzluk neredeyse oradayız” diyen Yılmaz, “Doğa İçin Adalet Kampanyası”nda da mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti.İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce AyhanDOĞA MÜCADELESİ TOPLUM SAĞLIĞI MÜCADELESİDİR!Doğa için verilen mücadelenin toplum sağlığı ve yaşam hakkı için verilen mücadeleden bağımsız olmadığını vurgulayan İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan, kampanyanın parçası olmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.Nurcan Etik / YeniGün Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print