Buradasınız
Ana Sayfa > Bileşen Etkinlikleri > Erdoğan’ın imzasıyla Alan Başkanlığına devredildi: Uludağ artık ‘milli park’ değil

Erdoğan’ın imzasıyla Alan Başkanlığına devredildi: Uludağ artık ‘milli park’ değil

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Uludağ Milli Parkı vasfının kaldırılmasına ve bazı taşınmazların da Uludağ Alan Başkanlığı’na devredilmesine karar verildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, Uludağ “milli park” vasfı kaldırılarak Uludağ Alan Başkanlığı’na devredildi.

Uludağ Milli Parkı sınırlarının Uludağ Alanı sınırları ile çakışan kısımlarının milli park vasfının kaldırılması ve bu alanda milli park iş ve işlemlerini yürütmek üzere ilgili idarelere tahsis edilmiş olan taşınmazların Uludağ Alan Başkanlığı’na devredilmesi kararlaştırıldı.

Söz konusu kararın, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 3’üncü maddesi gereğince alındığı belirtildi.

Ayrıca Şanlıurfa‘nın Karaköprü İlçesi Ayanlar Mahallesi’ndeki Ayanlar Höyüğü Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı’nda yürütülmekte olan “Taş Tepeler Projesi” kapsamındaki kazı çalışmalarının gerçekleştirilebilmesi amacıyla bazı taşınmazların Kültür ve Turizm Bakanlığınca acele kamulaştırılması gerçekleştirilecek.

Karar, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27’nci maddesi gereğince alındı.

BURSA’DA YAŞAM SAVUNUCULARI ALAN BAŞKANLIĞINA KARŞI CIKMIŞLARDI

Bursa’da yaşam alanı savunucuları Alan Başkanlığı ile bölgenin doğasının tahribata uğrayacağını belirterek ‘Talan Başkanlığı’ olarak nitelendirmişti.

Uludağ’ın Alan Başkanlığı ile büyük ölçüde tahrip edileceği ve geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağını belirten yaşam alanı savunucuları, Alan Başkanlığı kanundaki komisyon ve danışma kurulunda yer alacak üyelerin ağırlıklı olarak turizm ve ticaret sektörü temsilcilerinden oluştuğu bu komisyonun alanda yapacağı uygulamaların Uludağ’ı korumaya yönelik olmayacağı ifade edilmişti. Uludağ Milli Parkı’nın endemik türlerinin ağırlıklı olarak bulunduğu 2 bin 100 hektarlık bölümünün yönetiminin, kurulması istenen Alan Başkanlığı’na devredileceği ve bu alanda Milli Park Yasaları’nın uygulanamayacağını ifade eden yaşam savunucuları; “Alan Başkanlığı’nın içerisindeki Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlıkları üzerinde tam yetkili olması, bu sınırlar içerisindeki gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmaz mallar ile tesisleri kamulaştırma yetkisine sahip olması, burada yapılacak her tür ve ölçekte planların hazırlanması, uygulanması ve buna benzer daha nice kararların alınması ve uygulanması yetkileri ile donatılmış Alan Başkanlığı projesinin, Uludağ Milli Parkı’na çok büyük zararlar vereceği aşikardır” ifadelerini kullanmıştı.

Statü değişikliğinin Uludağ’ın ranta açılması anlamına geldiğini söyleyen yaşam savunucuları, kararın bir önce geri çekilmesini gerektiğini dile getirdi. Bursa Su Platformu’ndan Caner Gökbayrak ve Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir konuyla ilgili Evrensel‘in sorularını yanıtladı.

Kanun tasarısının uzun zamandır gündemde olduğunu ve buna karşı mücadele verdiklerini ancak iktidarın kendi bildiğini okuduğunu belirten Caner Gökbayrak, Uludağ Milli Parkı’nda 35 çeşit endemik bitki türünün olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Bu alan birinci oteller bölgesi ikinci oteller bölgesi denen yerleri kapsamıyor sadece. Ondan çok daha büyük 2 milyon yüz bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu çok rahatsız edici. Aynı zamanda şu anlama geliyor; milli park niteliği devam etmekteyken o bitkiler oradayken birinin kalkıp ‘Burası milli park değildir artık’ demek istemesi oranın niteliğini değiştirmiyor. Ne yazık ki bu yasal statüde gerçekleşmiş olsa bile gerçekte orası bir milli parktır”.

“YASAL STATÜSÜ OLMAYAN MİLLİ PARK”

CHP’nin ocak ayında çıkan kanuna karşı dava açtığını ve sürecin Anayasa Mahkemesinde devam ettiğini hatırlatan Gökbayrak, “Bursa halkından, 5 bin ıslak imza topladık, bunları Meclise götürdük. Bunları AKP’li olsun CHP’li olsun milletvekili mail adreslerine gönderdik. Ne yazık ki kanun geçti ve şimdi vurgunu yapıyorlar, aslında darbeyi indiriyorlar. Bu darbeyle milli park niteliğinden yasal statüde çıkmış oluyor ama gerçekte öyle değil” diye ekledi.  “Şu an talan için gerekli tüm düzenlemeleri yapmış bulunuyorlar. Bu alanda yapılacak değişikliklere milli park niteliği üzerinden dava açılamaz noktasına taşıdılar. Muhtemelen bu 14 Temmuz’daki karara da dava açılacak, açılması gerekiyor” diyen Gökbayrak, mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

“AYDER YAYLASI’NDA OLAN, ULUDAĞ’DA DA OLACAK”

Gökbayrak, “Oradaki otellerden kim yararlanıyor? Bunun çoğunlukla varlıklı kesimler olduğunu biliyoruz. Burada yapılmak istenen bunun daha da ötesinde. Orada otellerin derneği var. O derneğin, turistlerin oteller bölgesine günübirlik girmesini istemediklerine dair bir açıklaması vardı. Bu statüyü korumak istiyorlar, aynı zamanda yataklarını çoğaltmak, binalarını genişletmek istiyorlar. Virüs gibi bu yapılan işler. Bu yapılar yapıldıktan sonra orası kent gibi olacak ve niteliğini kaybedecek. Olması gereken şu; milli park dediğimiz alanlar kendi doğalına bırakılan alanlardır. Çünkü burada başka yerde olmayan güzellikte doğal nitelikler vardır. Bu nitelikleri korumak için milli park ilan edilirler. Ayder Yaylası’nı düşünün. Geçmiş fotoğrafları ile şimdiki halini. Ona benzer bir gelecek bekliyor kanun iptal edilmezse. Şu an 2 milyon yüz bin hektarlık alan var. Yarın Uludağ’ın bütün alanını alan başkanlığına devrettim de denebilir. Su kaynakları talan edilebilir. Bu çok yakın zamanda olmaz belki ama ileride böyle bir risk de var. O yüzden kanun değişikliği ve son çıkan Cumhurbaşkanlığı kararı dava açılıp iptal edilmelidir” diye konuştu.

Yaklaşık iki yıldır Uludağ Milli Parkı’nın vasfının değiştirilmeye çalışıldığını ve buna karşı çalışmalar yürüttüklerini anlatan Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, konuyu Meclise taşıdıklarını ancak bir sonuç elde edemediklerini söyledi.

Demir, “Uludağ sadece Bursa’nın değil sadece Marmara’nın değil ülkemizin ve dünya ekosisteminin en önemli varlıklarından birisi. Biz de Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak milli park yasalarıyla koruma altına almışız. Milli park olmasına rağmen birçok kural ihlal edilerek bir sürü olmaması gereken faaliyetler yapıldı. Dernekler ve meslek odaları olarak bu uygulamalara yıllardır davalar açıyoruz ve kazandık. Milli park yasa ve yönetmeliklere dayanarak orada yapılacak ya da yapılmak istenen faaliyetleri engelliyorduk. Ama şimdi bundan sonra orada yapacakları her türlü faaliyeti alan başkanlığıyla yasal bir kılıfa büründürdüler” dedi.

“İÇME SUYU TEHDİT ALTINDA”

Yeni bir alan insan etkisine maruz bırakıldığında bunun kararını artık konunun uzmanı olan orman müdürlüğünün değil Bursa Valisi, belediye ve Turizm Bakanlığından oluşacak bir heyettin karar vereceğini ifade eden Demir, “Karar oy çokluğu ile çıkmış olacak. Bu da dünya ve ülkemiz için büyük kayıp” diye ekledi.

Bursa’nın içme suyunun yüzde 100’ünün Uludağ’dan karşılandığını dile getiren Demir, “Sadece Bursa’nın değil İstanbul, İzmir gibi illerde içmekte olduğunuz şişelenmiş suyun kaynağının büyük bir kısmını Uludağ’dan çıkan sular oluşturur. Bursa’nın su varlığı tehdit altına girmiştir. Yine İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi sanayi bölgesinin yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nde nüfus yoğunluğumuz ve sanayi ile kirlettiğimiz havayı temizleyen Uludağ’dır” diye konuştu.

“ULUDAĞ TALANA AÇILACAK”

Uludağ’ın biyoçeşitlilik açısından çok önemli bir yer olduğunu hatırlatan Demir, “Şimdi karar vericiler, yönetenler kendi eliyle binlerce yılda oluşmuş doğal alanı bir yasa ile birkaç turizimcinin çıkarı için talan edecek. Dünya ekosisteminin, Bursa’nın, Marmara’nın bir parçası olan Uludağ talana açılacak. Bu da insanlık ve çevreye karşı suçtur. Hukuki süreç devam ediyor ve bizlerde alan başkanlığı adı altında yapılacaklara karşı hukuksal olarak itirazlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama karar vericiler kendi yandaşlarının çıkarlarını gözeterek bu kararı aldı. Bunu her alanda teşhir etmeye devam edeceğiz. Uludağ’ın her çiçeğini, kuşunu, alanını korumak için mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.


Evrensel

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur. Amacı; birlik ve dayanışma temelinde ekoloji mücadelesini yükselterek, daha güçlü şekilde doğayı ve yaşamı savunmaktır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top