Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > EMO Yönetim Kurulu Üyesi Özdağ: Kamu Kaynakları Şirketlere Peşkeş Çekiliyor!

EMO Yönetim Kurulu Üyesi Özdağ: Kamu Kaynakları Şirketlere Peşkeş Çekiliyor!

Ekoloji Birliği ve EMO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, Meclis komisyonundan geçen yasa teklifiyle birlikte doğa ve kamu kaynaklarının enerji ve maden şirketlerine peşkeş çekildiğini vurguladı.

Ekoloji Birliği ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) YK Üyesi Mehmet Özdağ, Meclis komisyonundan geçen yasa teklifiyle iktidara yakın enerji ve maden şirketlerine doğa ve kamu kaynaklarının peşkeş çekildiğini söyledi.

Enerji ve maden şirketlerine imtiyaz sağlayan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis’in Sanayi, Ticaret, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan geçti. Elektrik Piyasası, Maden, Doğalgaz Piyasası, Kamu İhlale, Yenilebilir Enerji, Jeotermal ve Doğal Mineral Sular Kanunu gibi kanunlarda öngörülen değişikliklerle enerji ve maden şirketlerine kolaylık sağlanacak, kamunun denetimini azaltılacak, kamu gelirlerinde azalmaya yol açılacak.

Yasa teklifini eleştiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)’nun komisyonda temsilci bulundurma isteği ilk başlarda kabul edilmezken, muhalefet partilerinin ısrarlı talebi üzerine EMO adına Elektrik Mühendisi Mehmet Özdağ görüşmelere katıldı. Görüşmelere 15 Kamu kurumu ve 13 sivil toplum örgütü temsilcisi katılırken, birçok ekoloji örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Ekoloji Birliği’nin katılım başvurusu kabul edilmedi. Ancak kanun değişikliğinin yol açacağı olumsuz sonuçlara ilişkin madde madde rapor hazırlayan Ekoloji Birliği’nin görüşlerini muhalefet partilerinin milletvekillerinin girişimleri ile görüşmelere getirildi. Bununla birlikte maden şirketlerine çeşitli imtiyazlar sağlayan 3 ve 5’inci maddelerinin komisyondan geçmesine engel olundu.

EMO adına komisyona katılan EMO ve Ekoloji Birliği YK Üyesi Mehmet Özdağ değiştirilmek istenen kanun ve yol açacağı sorunları Mezopotamya Ajansından Mehmet Aslan’a aktardı.

İKTİDAR YAKINLARINA “KIYAK KANUNU”

Kanun teklifi ile 44 maddede değişiklik öngörüldüğü bilgisini paylaşan Ekoloji Birliği ve EMO YK Üyesi Mehmet Özdağ,  bu değişikliklere bakıldığında ise değişikliğin iktidara yakın olan elektrik üretim ve dağıtım şirketleri yanı sıra petrol, doğalgaz ve maden şirketlerinin ihtiyaçlarına göre şekillendiğini kaydetti. Kanunun kırsal bölgede oturan yurttaşların özel mülkiyetine “el koyma” şeklinde tasarlandığını dile getiren Özdağ, “Her şeyden önce tarım, ziraat ve hayvancılıkla geçinen, tarlası, bağı ve bahçesi olan ve enerji yatırımların önünde engel oluşturma durumu varsa bu kanun ile kamulaştırılarak engel kaldırılıyor. Kanun değişikliğin temel nedenlerinden biri bu. Ayrıca diğer temel neden ise enerji, doğalgaz ve petrol gibi alanlarda faaliyet yürüten, bu işlerde dağıtım yapan firmaların bir takım yükümlülüklerinin affedilmesi de yer alıyor. Öte yandan bu şirketlere bir takım kolaylıklar da sağlanmasına dönük olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ

“BUNA KANUN DEMEK YANLIŞ”

Kanun tasarısının herkesin tüylerini diken diken edecek değişiklikler öngördüğünü ifade eden Mehmet Özdağ, “Aslında buna bir kanun demek yanlış. Çünkü kanun gerekçesinde bir tane analiz, bilimsel rapor yer almıyor. En önemlisi ise bir bilgi yok. Hazırlanan maddelerin tartışılması, kamuoyu gündeminde tutulması istenmiyor. Çünkü kanunla özel mülkiyetlerin gasp edilip şirketlere ikram edilmesi durumu var. Mesela bu maddelerden 15 tanesi elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı ile ilgili. Elektrik enerjisiyle ilgili ve diğer kanunlarla ilgili değişiklikler doğrudan doğruya 21 dağıtım şirketinin çıkarlarını, en az bin 700 ‘e yakın elektrik üretim şirketinin çıkarlarını korumak üzere yapılmış” dedi.

‘FAY HATTINI YOK SAYMAK GİBİ’   

Tasarıda, ayrıca dikkati çeken önemli hususlardan bir tanesinin ise “Biyokütle” tanımı olduğuna işaret eden Özdağ, “Biyokütle tanımında yer alan lastikler herkes tarafından bilindiği üzere petrol kimya ürünü olduğu için bundan enerji üretimi sorunlu. ‘Belediye atıkları’ ifadesi de çok sorunlu. Çünkü bizim evsel, kentsel atıklarımız çok çeşitli materyallerden oluşuyor. Bu atıkların hiçbir sınıflandırmaya tabi tutulmadan kullanılması doğru değil. Lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünler de biyokütle değildir. Bilimin olmaz dediği bir şeyi yasa ile yapacağız. Bu durum herhangi bir belediye meclisinin bir fay hattının yok sayması, yerinin değiştirilmesi gibi. Bundan hiçbir farkı yok” diye konuştu.  

TESİSLERDE ÜÇ KAT ARTIŞ  

Türkiye’deki 2004 yıllından 2016 yıllına kadar doğrudan yakmaya dayalı biyokütle enerji tesisleri sayısı 52 iken şimdi ise bu sayının 188’e ulaştığı bilgisini paylaşan Özdağ,  “2016’dan bu yana 3 kat artış var. Eğer bu kanun maddesi bu haliyle çıkarsa, biyokütle yakma tesisleri adı altında lastik yakan, çöp yakan tesislerin sayısında patlama yaşanır. Çünkü hangi siyasi mensubiyete sahip olursa olsun, yerel yönetimler bir şekilde çöplerin yok edilmesini tercih ediyorlar. Bu tür tesisler yerel yönetimlerden çok rahat bir şekilde ruhsat alabiliyorlar. Geri dönüşüm olması gereken yerlerde aslında lastikten elektrik enerjisi üreten, çöpten enerji üreten tesisler var” diye kaydetti. 

KATLİAM YAPAN ŞİRKET SAYISI ARTI 

Yenilenebilir enerji kapsamındaki firma sayısında korkunç artışların olduğunu dile getiren Özdağ, “Özellikle TL, döviz arasındaki makasın açılmasıyla yenilenebilir enerji kapsamındaki firma sayısı korkunç bir şekilde arttı. 2014 yıllına kadar 40 tane hidroelektrik, 21 tane rüzgar enerjisi,  9 Jeotermal, 20 biyokütle olmak üzere toplamda 90 tane vardı. Bu sayı şu anda 818 adet. 461 tanesi hidroelektrik santrali 126 tanesi çöp ve lastik santrali, o yüzden bu 13’üncü maddenin kapsamının daraltılması gerekiyor. İster orman ister tarımsal atık yaksın, eğer bir tesis kompost yapılabilir ve geri dönüştürülebilir bir ürünü yakarak elektrik üretiyorsa izin verilmemeli. Lastik, çöp,  ormanlarımızı ve tarımsal varlığımızı yakanları kamu kaynakları ile desteklemeyelim. Bütün Türkiye coğrafyasını, en küçük bir akarsuya varana kadar çölleştiren, sellere sebep olan hidroelektrik santrallerine bir sınırlama getirilmeli” ifadelerini kullandı.   

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top