8ncisi düzenlenen “küresel iklim grevi”ne ilişkin bir destek ve dayanışma açıklaması yapan Ekoloji Birliği açıklamasında kapitalist sistemin ve ülkemizdeki siyasi iktidarın tutumunun, iklim krizi sorununu çözmekte samimi olmadığını gösterdiğini vurguladı.

Bugün (24 Eylül) 8ncisi düzenlenen küresel düzeydeki “iklim grevi”ne ilişkin bir destek ve dayanışma açıklaması yapan Ekoloji Birliği, açıklamasında kapitalist sistemin ve ülkemizdeki siyasi iktidarın Paris Anlaşması’na rağmen bugüne kadar sergiledikleri tutumun, iklim krizi sorununu çözmekte samimi olmadığını gösterdiğini vurguladı. Paris Anlaşması hükümlerinin yerine getirilmesinde yeterli adımların atılmadığı ve anlaşmanın sadece kağıt üzerinde bırakacak bir tutum içinde kalındığı ve taahhütlerin yerine getirilmediği eleştirisinde bulunan Ekoloji Birliği, bu durumun iklim krizinden kurtulabilmenin kapitalizme karşı verilecek mücadele ile olabileceğini, sorunun çözümünün o sorunu yaratanlar tarafından getirilemeyeceğini gösterdiğini belirtti. Ekoloji Birliği‘nin açıklaması şöyle:

İKLİM KRİZİNDEN KURTULMAK ANCAK BİZİM MÜCADELEMİZLE OLACAK!

Ekolojik krizin en önemli parçalarından birini oluşturan iklim krizi hızla büyümeye devam ediyor. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar, gezegenin sıcaklık artışının 1.5 derece sınırında tutulması gerektiğini belirtiyordu. Bu sınırın korunabilmesi için fosil kaynakların kullanılmasından vazgeçilmesi başta olmak üzere çok sayıda yapısal değişikliğe ihtiyaç duyuluyordu. 2015’te yapılan Paris İklim Zirvesi’nde bir araya gelen devlet temsilcileri, 1.5 derece sınırını sözde korumak için bir anlaşma imzaladı. Uluslararası alanda hiçbir hukuki yaptırıma bağlı olmayan bu anlaşmanın imzalandığı günden itibaren göstermelik, halkları oyalamaya yönelik bir ortaklaşma olduğunu biliyorduk.

Yakın zamanda yayınlanan IPCC 6. raporunda açığa çıkan bilgiler, anlaşmayı onaylayan G20 ülkeleri başta olmak üzere hiçbir ülkenin taahhütlerini yerine getirmediğini ortaya çıkardı. Türkiye ise bugüne kadar imzaladığı Paris iklim anlaşmasını TBMM’de onaylamamıştı. Erdoğan, iki gün önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada anlaşmanın onay için haftaya TBMM’ye getirileceğini ilan etti.

Küresel iklim grevinden 2 gün önce bu açıklamanın yapılması elbette tesadüf değil. İktidar maden, enerji ve turizm şirketleri için yapılan talan projelerini, beton ve asfalt kaplı kentler ile büyümesine katkıda bulundukları iklim krizini gizlemek istiyor. Ayrıca anlaşmanın imzalanmasıyla alacakları 3 milyar doları nasıl bölüşeceklerini planlıyorlar. Yani niyetleri büyümekte olan krizi durdurmak değil, yaptıkları tüm doğa düşmanı uygulamaları gizlemek.

İkizdere’de taş ocağı açmakla, İkizköy’de termik santral için orman katletmekle, Kanal İstanbul gibi bir felaket projesinde ısrar etmekle, Kazdağları’nda altın madeni açmakla iklim krizi durdurulamaz.

7-10 Kasım tarihlerinde Glasgow’da COP26 zirvesi yapılması planlanıyor. Tıpkı Paris anlaşması sürecinde olduğu gibi, bu zirvenin de halklara bir umut olamayacağını biliyoruz. Göstermelik iklim zirvesine karşı Türkiye’de mücadele yürüten ekoloji hareketleri olarak Halkların Glasgow Anlaşması sürecini ve alternatif zirveye katılımı örgütlüyoruz.

Bizler Ekoloji Birliği olarak, küresel çapta büyümekte olan iklim adaleti hareketini yakından takip ediyor, dayanışma ve ortak mücadele duygularımızı paylaşıyoruz.

İklim krizi, başta geleceğine sahip çıkan gençlerin mücadelesi olmak üzere ekoloji mücadelesinin, anti-kapitalist zeminde, emek ve kadın ve LGBTİ+ hareketleri ile birleşmesi ile engellenebilir.

Tüm dünyada aynı anda iklim grevi için sokağa çıkan gençleri, mücadele dostlarımızı selamlıyoruz.İ

İKLİMİ DEĞİL, SİSTEMİ DEĞİŞTİR!