“Bunca ekolojik yıkım ve ekokırım varken 5 Haziran’lar bir kutlama günü değil, ekolojik yıkımla mücadele günüdür” vurgulamasında bulunan Ekoloji Birliği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü için basın ve kamuoyuna yönelik yayımladığı açıklamasında, doğa ve yaşam için mücadele çağrısında bulundu.

Her yıl 5 Haziran günü kutlanan Dünya Çevre Günü’nde ekoloji örgütleri tek ses, tek yürek oldu. Bu yıl, “Arazi Onarımı, Çölleşme ve Kuraklığa Karşı Dayanıklılık” temasıyla kutlanan 5 Haziran Dünya Çevre günü dolayısıyla çok sayıda ekoloji örgütü açıklama yayımladı. Ortak mesaj; “bizim toprağımız, bizim geleceğimiz” ortak sesi ile sürdürülebilirlik ve ekolojik yıkımla mücadele oldu.

“Bunca ekolojik yıkım ve ekokırım varken 5 Haziran’lar bir kutlama günü değil, ekolojik yıkımla mücadele günüdür” vurgulamasında bulunan Ekoloji Birliği, 5 Haziran Dünya Çevre Günü için basın ve kamuoyuna yönelik yayımladığı açıklamasında, doğa ve yaşam için mücadele çağrısında bulundu.

EKOLOJİK YIKIMLA MÜCADELE GÜNÜNDE YAŞAM SAVUNUCULARI MÜCADELE ALANINDA!

Ekoloji Birliği, açıklamasında dünyanın ve ülkenin dört bir yanında yaşanan ekolojik yıkımı vurgulayarak, bugünü 5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Günü olarak adlandırdı.

Açıklamada; çok uluslu şirketlerin madencilik faaliyetleri ve yeraltı kaynaklarının aşırı kullanımı, yakın zamanda yaşanan İliç faciası gibi birçok felakete yol açtığına dikkat çekilirken, diğer yandan ise birçok yeni nükleer santral, JES, RES ve madencilik projesi başlatıldığına da vurgulama yapıldı.

Ekoloji Birliği, siyanür liçli altın madenciliğinin yasaklanmasını, enerji ve madencilik projelerinde kamu yararının önceliklendirilmesini, kömürden acilen çıkılmasını ve iklim krizi ile mücadele için uluslararası sözleşmelere uyulmasını istiyor.

Ekoloji Birliği, yaptığı açıklamada yerel yönetimleri iklim değişikliği ile mücadele eylem planı ve stratejiler hazırlamaya da çağırdı. Ekokırım Yasa Tasarısının yasalaştırılmasının aciliyetini vurgulayan Ekoloji Birliği, sokakta yaşayan hayvanlara ilişkin yasa tasarısının meclisten geri çekilmesi gerektiğini söyledi.

İnsanı ve doğayı metalaştırarak sadece kar aracı olarak gören vahşi kapitalist sisteme yönelik eleştirilerde bulunan Ekoloji Birliği’nin açıklamasında, kapitalist sistemin ekonomik açmazlara girdikçe, giderek artan yoğunlukta hak ihlalleri ile sömürü düzenini sürdürme politikasına da vurgu yapıldı.

Ekoloji Birliği’nin 5 Haziran Dünya Çevre Günü için yaptığı açıklamasının tam metni ise şöyle:

Dünyamız ve ülkemiz adeta bir yangın yeri ve heryer ekokırım mahalli. Kapitalizm doymak bilmiyor. Doğayı bir sömürü aracı olarak görüp metalaştırarak, karına daha fazla kar katıyor. Sömürüsünü kolaylaştırmak için de antidemokratik, baskıcı yöntem ve rejimlere başvuruyor.

Ülkemizde AKP’nin 2002’de iktidara gelmesinden bu yana ülke yüzölçğmğnün yarısından fazlası maden ruhsatları ile kaplandı. Çokuluslu ve yerli şirketler aracılığıyla madencilik tamamen özel sektöre devredilerek, yeraltı varlıklarının tümüne göz dikildi. Siyanür ve Sülfürik asit gibi çok sayıda zehirli kimyasallarla altın, gümüş, bakır, kurşun gibi metalik madencilik projelerinin sayısı her geçen gün daha fazla artıyor. 9 Maden çalışanının canına mal olan İliç felaketinin acısı yaşanırken, yeni ruhsat alanları ihale ediliyor…

İlgili haber: Ekoloji aktivistleri 2024’ü ‘Ekokırım Suçuna Karşı Mücadele Yılı’ ilan etti

EKOLOJİK YIKIM DUR DURAK BİLMİYOR

Gün geçmiyor ki yeni enerji projeleri ortaya çıkmasın… Yeni nükleer santraller kurulmaya çalışılıyor. Küresel ısınma nedeniyle daha Haziran başında 35-36 derecelere varan aşırı sıcaklığa rağmen, hala yeni termik santraller planlanıyor, bu santrallere kömğr sağlayacak ocakların sayısı arttırılıyor. Ocaklar köyleri ve ormanları yutmaya devam ediyor. Akbelen’de köylülerin evlerinin hemen bitişiğinde her gün yapılan patlamalarla yaşam köylü vatandaşlara dar ediliyor.

Yenilenebilir enerji adı altında tüm dağlarınızı RES’ler kaplıyor. Tarım alanlarımız ise JES’lerle mahvedilmeye devam ediliyor.

Mega projelerle talan edilen doğa, şimdi de sözde ekoturizm projeleri ile rant kurban ediliyor, kırsal alanlar betonlaştırılıyor. Maden ve enerji şirketleri ile imar rantçılarının gözü zeytinliklerimizde. Sahillerimiz ve kıyılar imar faaliyetleri ve işgallerle yağmalanıyor. Sinpaş ve Cengiz Holding gibi şirketle cennet koylarımızı yok ediyor.

Bu projelerle ormanlarımız, tarlalarımız, meralarımız şirketlere peşkeş çekiliyor. Su varlıklarımızı el konuluyor. Havamız, suyumuz, topraklarımız kimyasallar ve ağır metallerle kirletiliyor, zehirleniyor. Derelerimiz, denizlerimiz giderek ısınmakta, kirlenmekte ve zehirlenmekteyken, göllerimiz de kurumakta ve yok olmakta.

Plastik kirliliği tüm dünyayı ve ülkemizi sardı. Diğar yandan çöp üretmekte gelişmiş ülkelerin çöplerine de ev sahipliği yapıyoruz.

Durum böyleyken, yerel seçimlerde aldığı ağır yenilgiyi hazmedemeyen iktidar kayyum politikalarını da yeniden hayata geçiriyor…

Bizler, yaşam savunucuları olarak; böyle bir manzarada, bunca ekolojik yıkım ve ekokırım varken 5 Haziran’ları artık bir kutlama günü değil, “ekolojik yıkımla mücadele günü” olarak görüyor, doğayı ve yaşamı savunma mücadelesinin daha da yükseltilerek, daha kararlı bir şekilde mücadele edilmesi çağrısında bulunuyoruz.”

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!