Diyarbakır’da Ekoloji Derneği, kentte ve ülkede yaşanan ekolojik tahbribata ilişkin açıklama yaptı. Ekoloji Derneği’nde yapılan açıklamada yaşanan ekonomik krizle birlikte orman ve doğal sit alanlarının sermayeye peşkeş çekilerek yapılaşmaya açıldığı ifade edilerek doğada ekolojik tahribata yol açan politikalara son verilmesi çağrısında bulunuldu.

ŞİRKETLERE RANT, HALKA VE DOĞAYA TALAN

Açıklamayı yapan Ekoloji Derneği Başkanı Vahap Işık, doğa talanının hızla devam ettiğine dikkat çekerek sadece 2022 yılının ilk ayında 1 milyon metrekarelik orman alanının yapılaşmaya açıldığını söyledi. Işık, “Kanal İstanbul meselesinde ihale süreçleri hızlanırken, İkizköy/Akbelen ormanı Linyit madenine peşkeş çekildi. İkizdere’de taş ocağı açmak uğruna ağaç kesimlerine başlandı. Aynı süreçte sadece Şırnak’ta 22 alanda ve diğer birçok alanda ‘ÇED Gerekli Değildir’ denilerek maden arama ilanları yapıldı. Hakkâri’den Van’a onlarca alan ve yayla maden şirketlerine peşkeş çekildi” dedi.

Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer vererek “Bunlarla birlikte ‘güvenlik barajları ve HES’ler’ sonucu Hasankeyf’te 199 köy sular altında kalırken bugün aynı mantık ile Silvan Barajı projesi kapsamında Sarım Çayı‘nda yapılacak HES ile 118 köy sular altında bırakılacak. Orman yangınlarının önüne geçmek bir yana dursun, Şırnak’ta günde 450 ton ağaç kesilirken Bingöl’de Karacehennem ormanlarında 40 hektarlık alanda ağaç kesimi kararı verildi. Yine Lice’de 140 stadyumluk alanda ağaç kesimleri sürmekte. Yaz boyu yanan ormanlar daha gündemdeyken bir gecede çıkartılan bir kanun ile çoğu ormanlık alan istendiğinde ‘kamu yararı’ var denilerek orman vasfından çıkarılabilecek, kamulaştırılacak. Ayrıca 2022’nin ilk ayında, ülkenin kimi yerlerinde toplamda 1 milyon metrekare orman alanı, ‘orman vasfı’ kaldırılarak yapılaşmaya açılmış oldu. Orman yangınları ve ağaç kesimleri derken yaban keçilerinden geyiklere, Dersim’den Bingöl’e ülkenin dört bir yanında yaban canlıları ‘av ihale’ ilanlarıyla öldürülmek istenmekte” dedi.

KAYYUMLARIN HEDEFİ EKO-KIRIM”

Diyarbakır’da kentsel dönüşüm kapsamında kentin tarihi dokusuna uygun olmayan yapılarla kentin kimliksizleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Işık, atanan kayyumların kentte eko-kırım girişiminde bulunduğunu söyledi.

Işık, “Kentte yaşananlara gelirsek, şehirlere kadar inen çatışmalı süreç sonrası kentsel dönüşüm adı altında Sur semtinde ‘cezaevlerini’ andıran, kent mimarisinden uzak yapılar inşa edilmeye başlandı. TOKİ’leşme ile de Bağlar’da, Fiskaya’da kentsel dönüşüm ilanları yapılırken Dicle Nehri statüsüz bırakılarak kıyı koruma muhafaza kanunu kapsamı dışında bırakılması ile kirliliğe ve talana açıldı. Hevsel Bahçeleri‘nde yaşanan talan sonrası bahçelere kadar inen asfalt yol, kentin değiştirilen silueti artık bir mekân-kırımın yaşatıldığını ortaya çıkardı. Atanan kayyumların kentte ağacından bitkisine, yollarına, evlerine kadar bir eko-kırım hedeflediği açıktır. Kentin refüjlerinde kentin ekosisteminden uzak bir ağaç türü olan palmiye ağaçlarının ekilmesi, yine hayvan barınak merkezinin değiştirilerek barınaktaki köpeklerin taşınması yerine doğaya salınması sebebiyle yaşamlarını yitirdikleri ortaya çıktı. Özetle, sermaye ve iktidar birlikteliği tüm yolları kendilerine mübah görerek doğa talanını hızlandırmakta” dedi.

Evrensel