Buradasınız
Ana Sayfa > Caner Gökbayrak > Biyokütle ve Biyogaz Enerji Santralleri | Caner Gökbayrak

Biyokütle ve Biyogaz Enerji Santralleri | Caner Gökbayrak

Jeotermal enerji konulu son yazımızın yayınlanmasından birkaç gün sonra Aydın Kızılcaköy’de kıyamet koptu. Bunun nedenin bizim yazımız olduğunu sanmayın. Olaylar, Kızılca köylülerin Aydın Valisinin sözüne inanıp santral alanındaki nöbetlerini sonlandırmasından birkaç gün sonra oldu. Valinin, sözüne rağmen JES yapımcı şirket Güriş’in santral alanı çevresine çit çekip kameralarla donatması köylülerin protestolarına neden oldu. Güvenlik güçleri köylülerin üzerine gaz bombası attı. Gazdan ve darptan etkilenen 3 Kızılca köylü kadın hastanede tedavi altına alındı.

Bu olaydan birkaç ay önce de biyokütle termik santraline karşı mücadele eden Bursa Karaağız köylüleri de güvenlik güçleriyle burun buruna geldiler. Karaağızlı köylü kadınlar da yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Neyse ki, yapımcı şirket Karaağız’da amacına ulaşamadı.

Yenilenebilir ve temiz enerji olarak bilinen jeotermal ve biyokütle enerji santralleri köylüleri neden bu kadar dirençli bir biçimde ayağa kaldırmıştı? Yazı dizimizde yenilenebilir enerjiyi enine boyuna inceliyorduk. Kapitalist sistem ideologlarınca çevreci ve temiz olarak nitelenen yenilenebilir enerji kaynakları gerçekten anlatıldığı gibi masum muydu? Yoksa bu masumiyetin ardında söylenmeyen şeyler mi vardı? Konuyu biraz daha derin incelediğimizde yenilenebilir enerji, endüstriyel boyutta üretildiğinde bu masumiyetlerini kaybettiklerini ortaya koymaktaydı.

Yazı dizimizin daha önceki makalelerinde, hidro, rüzgar, güneş ve jeotermal enerjinin endüstriyel boyutta planlandığında bu masumiyetlerini nasıl yitirdiklerini anlattık. Bu makalemizde biyokütle ve biyogaz enerji santrallerini ele alacağız. Son makalemizde ise, enerji açlığını yaratan kapitalizmin yarattığı, bize başka bir seçenek yokmuş gibi gösterilen oyunlarını ortaya koyacağız.

Biyokütle ve Biyogaz Santralleri

Biyokütle ve biyogaz santralleri, doğada çürüyerek yok olacak biyolojik atıkları enerji üretmek için tasarlanmışlardır. Biyogaz santralleri, üzeri sızdırmayacak biçimde kapatılmış bir havuzda biriktirilen hayvan gübresi ya da diğer organik atıkların çürütülmesiyle ortaya çıkan metan gazını yakarak enerji üretirler. Son yıllarda kent atık depolama alanlarında kurulan biyogaz santralleri, gıda atıkların çürümesiyle oluşan metan gazından enerji üretmektedir. Bursa’da Hamitler atık depolama alanında da 9,92 MW güçte biyogaz santrali kurulmuştur. Bu da yaklaşık 24bin konutun tükettiği oranda elektrik enerjisinin Bursa’da çöpten üretildiği anlamına gelir. Pratikte her türlü bitki ve hayvan artıkları ve atıklarından biyogaz üretilebilmektedir. Biyogaz yakıldığında enerji veren gaz metandır. Evlerde ısınmak için kullandığımız doğalgaz da %85 oranında metan bulunurken, biyogazda bu oran %70 – 80 düzeyindedir.

Metan, küresel ısınmayı arttıran sera gazları arasında etkisi en yüksek olan gazdır. Havadaki karbondioksit, okyanus ve ormanlar tarafından emilirken, metan göre daha uzun bir sürede emilime uğrar. Bu nedenle metanın sera etkisi son hesaplamalara göre karbondioksite göre 28 kat daha fazladır. Sıcak yaz aylarında başladıkları direnişi kış mevsiminin en soğuk günlerini yaşadığımız şu günlerde de sürdüren Karaağız köylüleri biyokütle santral alanında gece gündüz 24 saat tuttukları nöbete devam ediyorlar. Peki Karaağız köylülerini böylesine dirençli şekilde ayağa kaldıran şey neydi?

Biyogaz yönteminde farklı olan ne?

Biyokütle termik santralleri, biyogaz santrallerinden farklı olarak biyolojik atıkları bildiğimiz anlamda fiziksel olarak yakarak enerji elde eder. Atıkları yakarken kullandıkları kazan çeşidi kömürlü termik santrallerle birebir aynıdır. Bu haliyle biyokütle termik santrallerinde, kömürle birlikte her türlü çöp ve atık yakılabilmektedir. Bu atıklar, endüstriyel düzeyde tehlikeli atıklar da olabilir. Son birkaç yıl içinde sayıları hızla artan biyokütle termik santralleri, kurulduktan bir iki yıl sonra kapasite arttırıp atık yakma tesisi haline geldiler. Balıkesir Gönen’deki biyokütle santrali buna en iyi örnektir. Peki, atık yakmak neden bu kadar tehlikeli? Atık yakılınca ne oluyor? Diye aklınızda soru işareti oluşmuş olabilir.

Markette pazarda çok kullandığımız plastik poşetleri ele alalım. Poşetler, paketlenmiş ürünleri taşımak için kullanılmışsa içi genellikle temiz kalır. Bu tür poşetler geri dönüştürülerek plastik hammaddesi olarak kullanılabilir. Ancak bu poşetler geri dönüştürülebilecek iken yakılırsa, zehirli gazlar ortaya çıkar. Dioksin, furan, ağır metaller, KOK Kalıcı Organik Kirleticiler yakma sırasında tesisin bacasından havaya karışır. Gazlaşan bu zehirli maddeler, soluma ve su kaynaklarıyla insan bedenine taşınır. Bedende yağ dokusunda biriken bu zehirleri beden dışarı atamaz. Birikim oranı arttıkça kanser, endokrin (hormanal) sistem bozuklukları, akciğer hastalıkları, alerji ve daha başka pek çok hastalığa neden olurlar. İşte bu nedenle atıklar yakılmamalı, endüstriyel süreçler maliyeti ne olursa olsun sıfır atık oluşturacak biçimde planlanmalı ve uygulanmalıdır. Buna rağmen oluşan endüstriyel atıklar varsa granür haline getirilip preslenerek özel sızdırmaz depolarda saklanmalıdır.

Karayağız köylüleri nöbette!

Tüm bunları bildikleri için Karaağız köylüleri, gecesini gündüzüne katarak köylerinin 500 metre yakınına yapılmak istenen biyokütle termik santraline karşı mücadele yürütüyorlar. Çünkü, bu santralin ÇED raporunda orman atıkları kullanılacağı belirtildiği halde orman bölge müdürlüğü böyle bir atığın olmadığını belirtmiş. Çünkü yine aynı ÇED raporunda, yakacak odun, kağıtlık odun gibi pahalı hammaddelerle odun yakarak enerji üretileceği belirtiliyor.

Karaağız köylülerinin açtığı davalardan ikisinin bilirkişi incelemesi geçtiğimiz günlerde yapıldı. Ben de DOĞADER adına, köylülere bu önemli günlerinde yanlarında olmak için Karaağız köyündeydim. Biyokütle santraline onay veren plan değişikliği ve Bursa Toprak Koruma Kurulu kararına karşı açılan davalarda bilirkişiler raporlarını bir ay içinde mahkemeye sunacak. Mahkeme, yapılacak duruşmadan sonra bilirkişilerin raporunu da dikkate alarak kararını açıklayacak. Direnen mutlaka kazanır. Karaağız köylülerini bu şanlı mücadelelerini buradan bir kez daha kutlamak istiyorum.

Geçtiğimiz hafta Bursa’da Mustafakemalpaşa Çeltikçi ve Durumtay köylerine çok yakın bir mesafede yeni bir biyokütle termik santralinin ÇED başvurusu yapıldı. Bu haber üzerine DOĞADER olarak çevredeki dört köyde bilgilendirme toplantısı düzenledik. Bu santralde tavuk gübresi yakılması planlanmış. Tavuk gübresinden biyogaz yöntemiyle çok rahat enerji üretebilecekken yatırımcının sizce neden biyogaz yerine biyokütle termik santralini kurmayı tercih etti? Sorunun yanıtı biyokütle hakkında yukarıda anlattıklarımızda saklı.

Adının önünde “biyo” olan başka yakıt türleri de var. Biyodizel, atık bitkisel ve yağlardan yakıt üretmek için kullanılır. Bu yağlar kızartılarak yapılan yemeklerin yağları olabildiği gibi çeşitli makinalarda kullanılan yağlar da olabilir. Bu yağlar özellikle endüstriyel düzeyde kullanılmış olanlar ağır metal barındırırlar. Bu nedenle bu tür yağların taşıtlar için yakıt olarak kullanılması, egzozdan çıkan ağır metal içeren gazların yoğun kent içi trafiğinde soluma yoluyla insanlara geçişine neden olur.

Biyoetanol, şeker pancarı, şeker kamışı, mısır, buğday ve odunsular gibi şeker, nişasta ve selüloz özlü tarımsal ürünlerin mayalanmasıyla elde edilen ve benzinli motorlarda %90 benzin, %10 etanol oranında kullanılan alternatif bir yakıttır. Motorun enerji verimini arttırır. Ancak biyodizel ve biyoetanol, beslenmek için kullandığımız tarımsal alanlarımızın kıt üretimi için kullanılmaya başlanması riskini beraberinde getirmektedir. Gelecekte açlık krizi tehlikesine rağmen biyodizel ve biyoetanol çevreci yakıt olarak göstermek doğru olmayacaktır.

Caner Gökbayrak
15 Ağustos 1966 yılında Bursa’da doğdu. Ankara Üniversitesi KMYO Bilgisayar Teknolojisi ve Programcılığı bölümünden mezun oldu. Çeşitli fabrikalarda Bilgi İşlem Sorumlusu olarak çalıştı. Bursa’da Evrensel Kültür Merkezi Sanat Kurulu’nda görev aldı. 2005 yılında kurucu üyesi olduğu DOĞADER'in 2017’den beri Başkanlığını sürdürmektedir. Ekoloji Birliği’nin kuruluşunda da etkin görev aldı, ilk dönem Ekoloji Birliği Eş Dönem Sözcülüğü görevinde bulundu.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top