“Aydın’ın havasını kirleten JES’ler koronavirüs pandemisinin etkisini artırır”BilimEkolojiİklimRaporlarSağlık by Ekoloji Birliği - 10 Nisan 202010 Nisan 20201 Aydın Tabip Odası eski Başkanı ve AYÇEM Sözcüsü Dr. Metin Aydın, hava kirliliğinin ve jeotermal santrallerin korona virüs salgınında halk sağlığı açısından etkilerini anlattı.Aydın Tabip Odası eski Başkanı ve Aydın Çevre Mücadelesi (AYÇEM) sözcüsü Dr. Metin Aydın, hava kirliliğinin ve jeotermal santrallerin korona virüs salgınında halk sağlığı açısından etkilerini Evrensel‘e anlattı.Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan, milyonlarca insanın hastalanmasına ve binlerce kişinin ölümüne neden olan corona virüsü Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi olarak ilan edildi. Pandemi ya da pandemik hastalıklar, etkisini tüm dünyada gösteren bulaşıcı hastalıklara verilen isimdir. Corona virüsü hastalık ve ölümler dışında, insanların panik ve endişeyle evlerine kapanmalarına neden olarak tüm dünyada hayatı olumsuz bir şekilde etkiledi. Bu, büyük bir trajedi. Corona virüsün insana bulaş şekli için öngörülen yol; virüs yarasada patojen yada patojen olmayan şekilde yaşıyor- yarasa dışkısı ile bulaşan karıncayı yiyen pargoline geçiyor-virüs pargolini avlayan, satan, yiyen insana bulaşıyor- yarasada evrimleşen yada insana geçince evrimleşerek patojenik hale gelen virüs hastalık ve bulaş yapacak hale geliyor.Corona virüsün en önemli bulaş şekli, hasta veya virüs taşıyıcısı insanlardan çıkan ve hava yolu ile taşınan damlacıklardır. Diğer bulaş şekli ise hasta ve taşıyıcı kişilerden çıkan sekreyonların besin kaynaklarını veya etrafımızda bulunan yüzeyleri kirletmesi, insanların bu yüzeylere teması veya gıdaları yıkamadan yemesidir. Küresel boyutlara ulaşacak salgın da böylece doğmuş oluyor. Geçmişte MERS salgını misk kedisi, SARS salgını da deveden geçmiştir.Pandemik hastalıklara örnek olarak; 1918 yılı İspanyol gribi, 1957 yılı Asya gribi, 1968 yılı Hong Kong gribi, 2009 yılı Domuz gribi örnek verilebilir. Tarihteki pandemiler arasında ise kara veba, kolera, tifo gibi hastalıklar bulunuyor.PANDEMİLER EKOLOJİK TAHRİBATLARIN ARTTIĞI DÖNEMLERDE ORTAYA ÇIKIYORPandemilerin ortaya çıkış tarihi-yeri-şekline baktığımızda dünya savaşlarının, sınırsız ve kontrolsüz endüstriyel işlemlere bağlı artan kirliliklerin, anormal iklim değişikliği ve olaylarının, ekonomik krizlere bağlı işsizlik ve açlığın, dünya ülkeleri arasında ekonomik gelişmişlik farkının anormal arttığı, yaban hayvanların yaşam alanlarının bozulduğu veya ortadan kalktığı, ekolojik tahribatların ve kirliliklerin arttığı dönemlerde ortaya çıktığı veya etkilerinin daha fazla olduğu görülmektedir.Tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüs salgını, koruyucu hekimlik ve halk sağlığının önemini bir kez daha gösterdi. Halk sağlığı sorununun tamamı, çevresel kaynaklıdır. Bütün canlıların sağlık sorunlarının temelinde, çevresel koşullar ve insanın doğaya müdahaleleri yatar. Havanın, toprağın, suyun, denizlerin ve gıdaların kirlenmesi; ormanların ve yaban hayvanların yaşam alanlarının yok olması, insan ve tüm doğadaki canlıların yaşamını tehlikeye atar.Çevre sorunu ve halk sağlığı ilişkisi sadece bu gibi salgın hastalıkların ortaya çıkmasında değil, aynı zamanda salgın dönemlerinin en az zararla atlatılmasında da kritik öneme sahip. Kontrolsüz bir şekilde çevreyi kirleten bir termik santralin yakınında yaşayan insanların bu virüs salgınına karşı vücutlarının göstereceği direnç ile daha temiz koşullarda yaşayan bir bireyin göstereceği direnç aynı değildir. Kirli hava solumak, corona virüsü de dahil olmak üzere solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıkların etkisinin artmasına sebep olan çok önemli bir faktördür.Hava kirliliği hem kronik hastalıklara hem de var olan kronik hastalıkları alevlendirerek virüsün daha ölümcül seyretmesine neden oluyor. Kirli hava solumak bireylerde solunum sisteminin savunma mekanizmasını bozarak, virüsün vücuda alınmasını ve yerleşmesini de kolaylaştırıyor. Dolayısıyla, havası kirli olan bir yerde yaşamak corona virüsünün yol açtığı hastalıklar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırlıyor. Bu nedenle virüsün bireylerde yol açacağı hasarı azaltabilmek için hava kirliliğinin azaltılmasını sağlayacak önlemlerin ihmal edilmemesi gerekir.HAVA KİRLİĞİNDEN YILDA 30 BİN KİŞİ ÖLÜYORDünya Hava Kalitesi Raporu’na (2019) göre dünya nüfusunun yüzde 90’ı sağlık açısından güvenli olmayan hava soluyor. Ülkemizde yılda en az 30 bin insan hayatını hava kirliliği kaynaklı hastalıklar nedeniyle kaybediyor. Yine hava kirliliği doğuşta beklenen yaşam süresini dünya genelinde yaklaşık 3 yıl kısaltıyor.Çevre sorunlarının azaltılmasına bugün, dünden daha çok ihtiyacımız var! Bilim adamları dünyada corona virüs pandemisinin ne tedbirler alınırsa alınsın geçici olmayabileceğini, virüsün mutasyona uğrama olasılığının olduğunu, corona virüsü mutasyona uğramasa bile dünyada çevre sorunlarına bağlı olarak çok kısa süre sonra bir başka isim ile bir başka ülkede yeni virüs pandemisi ortaya çıkabileceğini belirttiler.KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNE ACİLEN SON VERİLMELİO nedenle bu ve benzeri acı tabloları yaşamamak için yapılması gereken corona virüse karşı aşının ve ilacın biran önce bulunması dışında, virüslerin insana bulaşmasına sebep olan yaban hayvanların yaşam alanları yok edilmemeli, bu hayvanlar ile insanların ilişkisi en aza indirilmeli, virüslerin yayılmasına-çok hızlı genetik mutasyona uğramasına-hastalık ve bulaş etkilerinin çok ağır olmasına sebep olan çevre kirlilik problemleri giderilmeli, dünyada sera gazı artışı ile küresel iklim değişikliği sürecine acilen son verilmesi gerekir. İşte bu noktada bilim adamlarının önerisi, virüs pandemisinin ortaya çıkışını ve yayılmasını kolaylaştıran en önemli sebep olan hava kirliliğini önlemek için fabrikalarda-endüstriyel işletmelerde-enerji üretiminde sera gazı artışına sebep olan fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmaya başlanması gerektiği, aksi takdirde küresel iklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda bu salgından çok daha büyük felaketlere yol açabileceğidir.AYDIN ÇÜRÜK YUMURTA GİBİ KOKUYORGelin görün ki dünyada hava kirliliği ve virüs pandemilerine çare olarak gösterilen yenilenebilir enerji kaynaklarından olan jeotermaller, Aydın’da bırakın hava kirliliğini önlemek, hava kirliliği oluşturan ana unsur haline gelmiştir. Bunun en önemli sebebi ise sınırlı bir coğrafya parçasına çok fazla jeotermal santral (JES) ve kuyunun birinci sınıf topraklarda-sulak alanlarda-incir ve zeytin bahçelerinde-yerleşim yeri yanı veya içinde kurulması, kurulurken yasalara uyulmaması, denetimden muaf tutulmaları, içinde pek çok ağır metal-kimyasal madde-radyonükleit bulunan sıcak akışkanları yerüstü ve yeraltı sularına bırakmaları, havaya içinde karbondioksit-kükürt dioksit-hidrojen sülfür-etan-metan-radon-toryum bulunan yoğuşmayan gazları salmalarıdır. Aydın havaya bırakılan bu gazlar nedeni ile boydan boya çürük yumurta kokmaktadır.Şu anda Aydın, Avrupa’da %24 oran ile jeotermal kaynakların en fazla elektrik enerjisi üretiminde kullanıldığı yerleşim yeri durumundadır. Aydın, metre kare toprak başına dünyanın en fazla JES’nin yapıldığı ve JES’ler tarafından salınan gazlar içinde en fazla yoğuşmayan gaz miktarının bulunduğu yerleşim yeridir.12’ci Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresinde, JES bacasından yapılan ölçümlerde baca dışı bölgelere göre 10 kat daha fazla partikül madde(PM), kurşun, kadmiyum, toryum, hidrojen sülfür (H2S), karbondioksit, kükürt dioksit (SO2), azot dioksit, toplam organik bileşik salınımı yapıldığı belirtildi.39 TANE JES AYDIN’IN HAVASINI RİSKLİ HALE GETİRMEKTE2018 yılında Aydın’da JES’lere yakın noktalardan yapılan ölçümlerde H2S miktarı DSÖ’nün temiz hava için belirlediği normal sınır değerlerinden 1500-3000 kat fazla saptandı. JES’lerden uzaklaştıkça H2S seviyeleri düştü (B.Umaç). Normalde H2S miktarı havada 100 kat artarsa 3 km, 1000 kat artarsa 10 km etki alanı çok yüksek risk alanı haline gelmektedir (Canpolat ve Hoşgörmez). İşte bu sebepler yüzünden Sarayköy-Söke arası alanda faaliyet gösteren 39 tane JES, tüm Aydın havasını H2S ve diğer hava kirletici parametreler bakımından yüksek riskli alanlar haline getirmektedir.Aydın, Türkiye’de SO2 kirliliği bakımından 2011 yılında 3’cü-2015 yılında 10’cu il; PM10 kirliliği bakımından 2011 yılında 4’cü-2015 yılında 30’cu il olmuştur (TÜİK). “Temiz Hava Platformu” raporuna göre; Aydın, Türkiye’de 2013-2014-2015 yıllarında en fazla PM limit aşımı yaşanan ilk 10 il arasında yer almaktadır. 2014 yılı “Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme” raporuna göre; Aydın, yaz aylarında SO2 düzeyinin en yüksek olduğu 2’ci il olmuştur. “Ulusal Hava Kalitesi İndeksi Kesme Noktaları” raporuna göre; 2007-2016 yılları arasında Aydın’da PM değeri bakımından ölçüm yapılan günlerin sadece yüzde 27’si iyi durumda çıktı. Geri kalan günlerin yüzde 73’ü, PM değeri bakımından orta-hassas-sağlıksız-kötü-tehlikeli indeks sınıfında yer almıştır.ÖLÜMLERİN ARTIŞI JES’LERE BAĞLIDünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliği ölüme sebep olan dolaşım sistemi hastalıkların, solunum sistemi hastalıkların, kanserin üçte birinden sorumludur.2018 yılı TÜİK verilerine göre Aydın’da, Türkiye ortalama değerlerine göre dolaşım sistem hastalıklarına bağlı ölümler yüzde 40, solunum sistemi hastalıklarına bağlı ölümler yüzde 38, kansere bağlı ölümler yüzde 15, toplam ölümler yüzde 28 daha fazla meydana gelmiştir. Son 10 yıllık verilere baktığımızda da Aydın’da ölüme sebep olan tüm hastalıklar ve ölümlerde artış sürekli şekilde Türkiye ortalamasından fazla olmuştur. Aydın’da hastalık ve ölümlerin artışına sebep olan çevresel problemlerin en başında JES’lerin sebep olduğu hava, su, toprak, gıda kirliliği gelmektedir.Aydın’da JES uygulamaları, dünyada olası virüs pandemilerini önlemek için, hava kirliliği yapan unsurlara çözüm amaçlı gösterilen yenilenebilir enerji uygulamalarına doğru örnek gösterilecek nitelikte değildir. Tam aksi, Aydın’da şu anki corona virüs pandemisi veya yeni pandemilerin ortaya çıkışını kolaylaştıran, pandemi etkilerinin ağır şekilde yaşanmasına sebep olacak niteliktedir. Sonuç olarak bakacak olursak; Aydın’da JES uygulamaları aslında corona virüs pandemisinin tam olarak kendisidir. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print
Artık o kadar net anlaşılıyor ki; sorun varsa enerji açığını kapatmak değil, amaç sermayenin gelişimini arttırmak ve yeni rant alanları yaratmak. Halkın sağlığı için olmazsa olmaz havanın temiz olması yönetenlerin umurunda değil. Doğayı, yaşamı, sağlığı tehdit eden bütün projelere hayır diyorum!Yanıtla