Buradasınız
Ana Sayfa > Ekoloji > Av. İ. Hakkı Atal: Akbelen’den İliç’e madenci şirketlere kanun uygulanmıyor!

Av. İ. Hakkı Atal: Akbelen’den İliç’e madenci şirketlere kanun uygulanmıyor!

Bölgeyi adeta zehirleyen Çöpler Kompleks Madeni’nin fay üzerinde olduğuna dikkat çeken Av. İsmail Hakkı Atal, meydana gelecek depremde 66 milyon ton sülfirik asidin suya, toprağa akacağını söyledi.

Erzincan Valiliği, İliç’te siyanürle altın arayan Çöpler Kompleks Madeni’nin kapasite artırımı için “Çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararı verdi. ÇED onayı alan şirket, 1746.52 hektarlık maden sahasına 5.83 hektarlık bir bölüm daha ekleyecek.

Madende geçen yıl 21 Haziran’da meydana gelen sızıntı nedeniyle Fırat Nehri’ne 80 kilo siyanür sızmıştı. Önce yaşananları gizleyen şirket, daha sonra yaptığı açıklamalarda sızıntıyı kabul etmiş fakat sızıntının 80 değil 8 kilo olduğunu, bunun da temizlendiğini iddia etmişti. Ancak açılan davalar ve yapılan keşifler sonucunda nehre 80 kilogram siyanür karıştığı ortaya çıkmıştı. Bu sızıntı nedeniyle Bakanlık tarafından şirkete 16 milyon 441 bin TL para cezası kesilirken maden sadece 3 ay kapalı kalmıştı. Bütün bu yaşananlara rağmen Bakanlık 16 Ağustos’ta şirketin kapasite artışına onay verdi.

İki yıl önce de yine Çevre Bakanlığı tarafından kapasite artışı izni verilmiş ve şirket faaliyet alanını 2 buçuk kat artırmıştı. Yaklaşık 2 bin 447 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda faaliyet yürütecek maden, yerleşim yerlerinin çok yakınında bulunmasının yanında aktif fay hattı üzerinde. Siyanür de içeren 66 milyon tonluk kimyasal havuzun deprem sırasında hasar alması durumunda kimyasalların Fırat Nehri’ne karışmasından endişe ediliyor.

ŞİRKETE KARŞI AÇILAN DAVALAR SÜRÜYOR

Erzincan İliç’te Kanadalı şirket tarafından 2008’den beri işletilen madene karşı başta Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından açılan davalar ise sürüyor.  TMMOB’nin açtığı iptal davasına Erzincan İdare Mahkemesi ret kararı vermiş, bu kararı Danıştay bozmuştu. TMMOB’nin lehine bozulan kararda, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığına karar verilmiş ve yeniden bilirkişi keşfi istenmişti. TMMOB bu karar üzerine bilirkişiler hakkında, “gerçeğe aykırı rapor hazırladıkları” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.

AKBELEN’DEN İLİÇ’E MADENCİ ŞİRKETLERE KANUN UYGULANMIYOR 

Avukat İsmail Hakkı Atal

Erzincan Valiliğinin İliç’te siyanürle altın arayan Çöpler Kompleks Madeni’nin kapasite artışına ÇED onayı vermesini değerlendiren Avukat İsmail Hakkı Atal, tamamen hukuksuz ve yasalara aykırı bir karar olduğunu belirterek, “Çevre mücadelesinde halk kaybederse, o işin kazananı olmaz” dedi.

“MADEN GÖSTERMELİK KAPATILMIŞTI”

Çevre Bakanlığının siyanür sızıntısı nedeniyle madeni 3 ay kapatmasını hatırlatan Atal, “Bakanlık madeni tepkiler sonucu kapattı ve para cezası verdi. Üç aylık bir sürenin ardından kamuoyu olayı unutmuş oldu ve maden işletmeye aynı şekilde açıldı” dedi. Madenin kapatılma sürecinden bahseden Atal, “Maden sızıntısı olduğunda bize köylüler haber verdi ve jandarmaya suç duyurusunda bulunuldu. Jandarmanın madencilerden aldığı ilk ifadede madenciler, 8 kilogram siyanür ve 20 metreküp siyanürlü bileşiğin doğaya karıştığını kabul etmek zorunda kaldı. Ardından yapılan açıklamalarda da sızıntıyı kabul ettiler ancak 80 değil 8 kilogram olduğunu söylediler. Sonradan 80 kilo siyanür sızdığı ortaya çıktı. TRT bunu yalanlayan haberler yayımladı. Biz de bunun ardından TRT hakkında suç duyurusunda bulunduk ancak takipsizlik kararı verildi. Süreci devam ettirdik ancak Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi yine ret kararı verdi” şeklinde anlattı.

“YARGI BİR TİYATROYA DÖNÜŞTÜ”

Sızıntıya ilişkin davaların sürmesine rağmen kapasite artışına onay verilmesini değerlendiren Atal, “Davada bilirkişi raporu istendi ancak temmuz ayında tarafsız olduklarına güvenmediğimiz için bilirkişilere itiraz ettik ve bilirkişi keşfine katılmadık. İtirazların ardından bilirkişi heyetine başka anabilim dalları eklenebilir diye bir bozma kararı gelmişti. Mahkeme, insan sağlı üzerine çalışan, bu madende kullanılan maddelerin kanser etkisi nedeniyle halk sağlığı uzmanı talebimizi ve her an yıkıcı bir deprem gerçekleşecek olması ve bu deprem sonucunda 66 milyon ton sülfürik asidin doğaya karışacak olması nedeniyle başvurduğumuzda sismolog talebimizi kabul etmişti. Yargının tamamen bir tiyatroya dönüştüğünü herkes fark ediyor. Bilirkişi taleplerimizin kabul edilmesinin altında yatan sebebin bu tiyatroyu halkın anlamasını geciktirmek olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“SİYANÜR HAVUZU, NACİ GÖRÜR’ÜN İŞARET ETTİĞİ FAYIN 70 KM UZAĞINDA”

Tüm bu hukuksuzlukları değerlendiren Atal, “Akbelen Ormanı’nda da gördüğümüz üzere artık maden, termik santral şirketlerine kanun uygulanmıyor. Sömürgeci emperyalist maden şirketleri ve onların buradaki ayakları yani beşli çete imtiyazlı. Anayasa’nın 10. maddesinde ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ deniyor ama şu an AKP’nin tamamen kontrol altına aldığı yargı sisteminde bu şirketlere hiçbir şekilde kanunlar uygulanmıyor. Erzincan İliç’teki madenin çalıştırılması hukuki açıdan bir akıl tutulması” dedi. Madenin, Naci Görür’ün sosyal medya paylaşımlarında “Her an yıkıcı bir deprem gerçekleşebilir” dediği Bingöl Yedisu fay zonunun yalnızca 70 kilometre ötesinde olduğunu hatırlatan Atal, “Bu madenin içinde 66 milyon ton sülfirik asit, bir sürü kimyasal barındıran 66 milyon tonluk zehirli madde var. Maden olası bir depremde tüm bölgeyi zehirlemek için orada duruyor. Bunun yanı sıra oradaki buharlaşmaya bu zehirli maddelerin hidrolojik döngüye karışması, yer altı sularına karışması, tekrar yer altı sularıyla bölgeye dağılması kabul edilemez. Şimdiye kadar bunun yok edilmesi gerekiyordu” dedi.

AKP ATADIĞI HAKİM VE SAVCILARLA TÜM EKOLOJİ MÜCADELELERİNİN ÖNÜNÜ KESMEYE ÇALIŞIYOR

Madenin her alamda hukuksuz olduğuna vurgu yapan Atal, “Türkiye imzacısı olduğu ulusal ve uluslararası hiçbir sözleşmeye uymuyor. Anayasa’nın 56. maddesinde ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’ der. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının uygulamakla zorunlu olduğu uluslararası yönetmelikler var. Su havzaları ile ilgili. Bunlara uyulmuyor. AKP atadığı hakim ve savcılarla tüm ekoloji mücadelelerinin önünü kesmeye çalışıyor. İnsanlık tarihinde her mücadelenin bir kazananı ve kaybedeni oldu. Kapitalizm öyle bir zombi ki bu kapitalizm içerisinde ekoloji mücadelesinde halk kaybettiğinde bu işin kazananı yok. O sermaye sahipleri zombiler de kaybediyor, onların çocukları da kaybediyor” ifadelerini kullandı.


Evrensel

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top