Buradasınız
Ana Sayfa > Dünya > 1 milyon can yok olabilir!

1 milyon can yok olabilir!

Doğal yaşam örgüsü insan kaynaklı tehditlerle karşı karşıya olan yerkürede, 1 milyona yakın hayvan ve bitki türü yok olma riski taşıyor. Bu soruna dikkat çekilirken, bir yandan da, çevre kirliliği ve iklim değişikliği ile orman yangınları, çekirge istilaları ve salgın hastalıklar insanların gündeminde yer alıyor.

Doğal yaşam örgüsü insan kaynaklı tehditlerle karşı karşıya olan yerkürede, 1 milyona yakın hayvan ve bitki türü yok olma riski taşırken, dünya bir yandan da, çevre kirliliği ve iklim değişikliği ile orman yangınları, çekirge istilaları ve salgın hastalıklarla sınanıyor.

BM; yaşamın devamını sağlamak için insanların doğanın bir parçası olduğunu, doğal varlıkları ve yaşam zincirini korumanın hayati önem taşıdığını vurgulamak amacıyla,”biyolojik çeşitlilik” sorunun önemine değindi. Küresel çapta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelenin en sıcak başlık olduğu bu dönemde, artan çevre kirliliğinin insan hayatına ve doğal yaşama etkisi de, bu açıklama ile bir kez daha hatırlatılmış oldu.

Bilinen Her Dört Türden Biri Yeryüzünden Silinebilir

BM, dünyanın biyolojik değerlerinden her gün biraz daha yoksun kaldığı için “biyolojik çeşitlilik” dünyanın acil gündem maddesi olması gerektiğini belirtiyor. Biyolojik çeşitlilik, 8 milyon bitki ve hayvan türünü, onları barındıran ekosistemleri ve bunlar arasındaki genetik çeşitliliği içeriyor. Sürdürülebilir dünya için doğal yaşam çeşitliliğinin korunması, büyük önem arz ediyor.

Ancak, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetler Arası Bilim-Politika Platformunun (IPBES) geçen yılki raporuna göre, iklim değişikliği, tüketici tercihleri, kentleşme, demografi, tarımsal kirlilik ve aşırı hasat gibi unsurlar, doğada biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyerek yaklaşık 1 milyon canlı türünü yok olma tehlikesiyle baş başa bıraktı.

BM verilerine göre, bilinen her dört türden biri, gelecek 10 yıl içinde gezegenden silinme tehlikesiyle karşı karşıya.

Her Canlı Duvardaki Tuğla Gibi

İnsanların, her parçanın önemli bir rol oynadığı ve birbirine bağlı olduğu bir yaşam ağı içinde bulunduğu göz önüne alındığında BM, bu yaşam ağındaki bileşenlerden birinin değiştirilmesinin veya ortadan kaldırılmasının, tüm sistemi etkileyeceğine ve bunun olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğuracağına dikkati çekiyor. Her canlının adeta bir duvardaki tuğla gibi olduğunu eksilen her tuğlanın da dünya denilen yapının çökmesine yol açacağı vurgulanıyor.

BM’ye göre, insan kaynaklı nedenlerle biyolojik çeşitlilik azaldı ve vahşi yaşam popülasyonu daha önce benzeri görülmedik oranda değişti. Son 50 yılda insan nüfusunun ikiye katlanmasıyla, küresel ekonomi neredeyse dört katına çıktı, küresel ticaret ise yaklaşık on kat arttı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2050 yılına kadar, mevcut tüketim ve üretim kalıplarının aynı kalması ve artan nüfusun 9,6 milyara ulaşması durumunda, yaşam ve tüketim alışkanlıklarının sürdürülmesi için üç gezegene ihtiyaç olacağını açıkladı.

İnsanların doğadan her yıl talep ettiklerinin bugün 1 Dünya ile değil, ancak 1,6 Dünya ile karşılanabileceğini vurgulayan BM’ye göre de, birçok tür daha önce hiç olmadığı kadar yok olma riskiyle karşı karşıya.

Kovid 19 Yaşam Ağı İle Yakından İlişkili

Brezilya, ABD ve Avustralya’daki orman yangınları, Doğu Afrika’daki çekirge istilaları ve insanoğlunu küresel boyutta tehdit eden Kovid-19 salgınına dikkati çeken BM’ye göre, bu güncel gelişmeler, insanların ve içinde bulundukları yaşam ağlarının karşılıklı bağımlı olduğunun bir göstergesi.

Buna göre, Kovid-19’un çıkışıyla, biyolojik çeşitlilik yok edildiğinde insan hayatını destekleyen sistemin de yok edildiği bir kez daha görüldü. Çünkü bir ekosistem ne kadar biyolojik çeşitlilik gösterirse, bir patojenin hızla yayılması veya baskın olması o kadar zor oluyor. Biyolojik çeşitlilik kaybı, patojenlerin hayvanlar ve insanlar arasında geçmesi için fırsat sağlıyor.

Hastalık Bulaşı Ekosistem Bütünlüğünü Bozabilir

Kovid-19 gibi hastalıkların hayvanlar ve insanlar arasında bulaşmasının, ekosistem bütünlüğünü tehdit ettiğine dikkati çeken UNEP de, biyolojik çeşitliliği korumak, vahşi hayvanların yasa dışı ticaretine son vermek, kimyasalların ve atıkların doğaya zarar vermeden işlendiğinden emin olmak ve ekonomik kalkınma planlarını doğayı, çevreyi ve iklimi öncelikli tutarak ele almak gerektiğinin altını çiziyor.

Koronavirüs salgınının çevreye etkilerine ilişkin gözlem ve çalışmalar sürerken, bir yandan dünya çapında uygulanan, şehirlere araç giriş-çıkışlarının kapatılması, sokağa çıkma yasakları, uçuşların durdurulması gibi önlemlerin hava kirliliği sorununa bazı olumlu yansımalarının olacağı not ediliyor, diğer yandan ise bu süreçte insanların kullandığı maske ve eldiven gibi tıbbi malzemelerin çevreye atılmasıyla giderek artan plastik kirliliği yönünden endişe veriyor.

Çünkü bunlar hem diğer türlere Korona Virüs bulaşmasına yol açabilir, hem de plastik kirliliğini çoğaltarak bu plastikleri yiyecek sanan canlıların ölümüne yol açabilir. Yani Koronavirüs döneminde bile sorumsuzluğumuz canlı hayata zarar vermeye devam edebiliyor.

Kaynak: AA

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur.
https://ekolojibirligi.org

Bir cevap yazın

Top