Buradasınız
Ana Sayfa > Bilim > WWF’den Çarpıcı Rapor: Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi

WWF’den Çarpıcı Rapor: Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, insanın, ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri ile bazı hastalıkların yayılması arasındaki bağlantılar dikkati çekiyor.

WWF’in (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” başlıklı raporu, insanın, ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri ile bazı hastalıkların yayılması arasındaki bağlantılara dikkat çekiyor. Bu bağlantıların çoğu henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da insan sağlığı ile doğanın birbiriyle yakından ilişkisini ortaya koyuyor.

Dünya Çevre Günü olarak anılan 5 Haziran‘ın 50. yıldönümü için hazırlanmış olan rapora göre; doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi, ormansızlaşma, yaban hayvanı türlerinin yasadışı veya kontrolsüz ticareti, yabani ve evcil türlerin hijyenik olmayan koşullarda bir araya getirilmesi ve satılması, virüs gibi patojenlerin yabani ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükseltiyor. Ayrıca, insan davranışları ve demografik faktörler bu risklerin seviyesini önemli ölçüde artırırken, kıtalar arası seyahat hızı pandemilerin hiç fark edilmeden yayılmasına neden olabiliyor. Sağlığımızı ve refahımızı korumak için yapmamız gereken ise, doğayı ve sağladığı faydaları korumak ve sürdürmek.

Dünya genelinde binlerce insanın yaşamını kaybetmesine neden olan Yeni Tip Koronavirüs salgının, Ebola, AIDS, SARS, kuş gribi ve domuz gribi gibi son yıllarda ortaya çıkan hayvan kaynaklı hastalıkların son örneği olduğuna dikkat çekilen “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” raporunda, şu bilgiler yer aldı:

“Bu hastalıkların yayılmasında, doğanın insan tarafından aşırı sömürülmesinin ve yaban hayvanı ticaretinin etkisi çok büyük. Sağlığımız ve güvenliğimiz için zorunda kalmadıkça evden çıkmamaya dikkat ettiğimiz bu günlerde, gezegenimize etkimizin aslında ne kadar büyük olduğunu görüyoruz. Küresel salgınlarla mücadele ederken, akıllardaki ‘Şu an içinde bulunduğumuz durumun ve diğer pandemilerin (küresel salgınların) sebebi biz miyiz?’ sorusunun cevabını detaylarıyla inceledik. İncelemeler, doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi virüs gibi patojenlerin yabani ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükseltiyor. Sağlığımızı ve refahımızı korumak için yapmamız gereken ise, doğayı ve sağladığı faydaları korumak ve sürdürmek.

YENİ GÖRÜLEN HASTALIKLARIN YÜZDE 60’I YABAN HAYVANLARINDAN İNSANA GEÇEN HASTALIKLAR

Bugüne kadar insanlarda görülen bulaşıcı hastalıkların dörtte üçünün hayvanlardan geldiği biliniyor. Yeni görülen hastalıkların yüzde 60’ı ise yaban hayvanlarından insana geçen hastalıklar. Ormansızlaşma, yaban hayvanı türlerinin yasadışı veya kontrolsüz ticareti, yabani ve evcil türlerin hijyenik olmayan koşullarda bir araya getirilmesi ve satılması risk faktörünü artıran insan faaliyetleri. Artık bu gidişata bir son vermeli ve “Doğayla Uyumlu Yeni Bir Düzen” için harekete geçmeliyiz! Yaban hayat; yabanda, yuvasında kalmalı.” Raporun dikkat çekici giriş bölümü bilgileri:

GİRİŞ

Dünya daha önce hiç görülmemiş küresel bir salgınla pençeleşiyor. Ülkelere ve kıtalara hızla yayılan COVİD-19, kelimelerle tarifi zor acılara, toplumsal sorunlara ve ekonomik hasara neden oldu. Kriz daha önce görülmemiş bir hızla yayılsa da yeni koronavirüs aslında, Ebola, AIDS, SARS, kuş gribi ve domuz gribi gibi son yıllarda ortaya çıkan bir dizi hastalığın son örneği. Tüm bu hastalıkların ortak özelliği hayvan kaynaklı olması. Doğanın insanlar tarafından aşırı yayılmasının arkasındaki etkenlerden biri olduğuna geçen gün artıyor.

Beşeri faaliyetler nedeniyle dünya üzerindeki karasal alanların dörtte üçü ve denizlerin üçte ikisi önemli ölçüde değişti. Gezegenin karşı karşıya kaldığı bu değişim o denli büyük ki, Antroposen adı verilen yeni bir çağa adım attığımıza inanılıyor.

Yaban hayatı, hayvancılık faaliyetleri ve insanlar arasındaki temasın artmasıyla sonuçlanan arazi kullanımındaki değişiklikler yeni bakteri ve virüs tipleri de dahil olmak üzere hastalıkların yayılmasını kolaylaştırıyor. Bir taraftan da canlı yaban hayvanlarının yasa dışı ve kontrolsüz ticareti, insanların bu hayvanların taşıdığı hastalıklara maruz kalması riskini artırıyor. Birçok yeni salgının, yabani ve evcil memeliler in, kuşların ve sürüngenlerin bir arada satıldığı, hayvanlardan insanlara geçebilen bulaşıcı hastalıklar olan eski ve yeni tip zoonozların gelişmesi için elverişli ortamlar sunan pazarlarda ortaya çıkmış olması tesadüf değildir.

Bu rapor, insanların ekosistemler ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri ile bazı hastalıkların yayılması arasındaki bağlantıları göstermektedir. Bu bağlantıların çoğu henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da insan ve gezegen sağlığının birbiriyle yakından ilişkili olduğu açıktır. Bugün yaşadığımız kriz, insan ve doğa arasındaki ilişki, mevcut ekonomik kalkınma yollarının barındırdığı riskler ve gelecekte kendimizi nasıl daha iyi koruyabileceğimiz üzerine bir an önce derinlemesine bir analiz yapmamız gerektiğini gözler önüne sermektedir.

VİRÜSLER

Virüsler oldukça basit organizmalardır; esasen bir protein kapsülü ile kaplanmış genetik materyalden oluşurlar. Kökenleri bilinmemektedir. Genetik materyale sahip oldukları ve doğal seleksiyon yoluyla çoğalıp evrimleştikleri için, bazı biyologlar tarafından gerçek yaşam formları olarak kabul edilirler. Bununla birlikte, virüsler kendi başlarına üreyemezler; üremeleri için her zaman bir hayvan, bitki, mantar, bakteri veya arke gibi bir konakçı hücreye ihtiyaç duyarlar. Diğer canlıların özelliklerinin hepsine olmasa da bazılarına sahip oldukları için, virüsler “yaşamın kenarındaki organizmalar” olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, ekolojik düzeyde virüsler, konakçı türlerin popülasyonlarını düzenleyerek ve ekosistem içindeki dengelerini sağlayarak önemli bir görevi yerine getirir.

İçerdikleri genetik materyalin türüne bağlı olarak, virüsler sırasıyla çift veya tek iplikli nükleik asitlerden oluşan DNA veya RNA virüsleri olarak ayırt edilebilir. SARS-CoV-2, insanları enfekte ettiği bilinen en az 158 RNA virüsünden biridir; diğer tehlikeli RNA virüsleri arasında HIV, SARS, Hendra, Nipah ve MERS bulunur. Esas olarak memelilerde ve bazen de kuşlarda görülen RNA virüsleri hızla mutasyona uğrar, yani evrimleşebilir, yeni konaklara uyum sağlayabilir ve ilaçlara direnç geliştirebilirler. Bu özellikle, bir hücrenin genetik materyal alışverişinde bulunan ve yeni bir virüsün doğmasına (antijenik kayma) yol açan farklı virüslerle enfekte olduğu durumlarda geçerlidir. Güneydoğu Asya’daki pazarlarda farklı türlerin bir arada satılması, bu tür durumları destekleyebilir ve insanlar da dahil olmak üzere yeni türlere bulaşabilecek yeni virüslerin ortaya çıkma olasılığını arttırabilir.

Tüm organizmalar gibi, virüsler de hayatta kalma ve üreme yeteneklerini pekiştirmeye çalışırlar. Özellikleri birlikte evrimleştiği tür ile denge içinde olan bir virüs, o tür içinde aşırı yüksek seviyelerde ölüme neden olmaz çünkü konakçının ölümü çoğu zaman virüsün de ölümü anlamına gelir. Virüste önemli bir değişiklik olduğunda ve yeni bir türe bulaşabilir hale geldiğinde, bu denge kaybolur. Yeni konakçı tür için başlangıçtaki ölüm oranlarının, patojen ve konakçı tür arasında bir dengeye ulaşılana kadar çok daha yüksek olması muhtemeldir.

ANA MESAJLAR

• Virüsler, bakteriler ve diğer mikroorganizmalar 3,8 milyar yıldır yeryüzünde hayati bir rol oynamaktadır. Çoğunluğu kesinlikle zararsızdır ve ekosistemler ve insan sağlığı için genellikle gereklidir; insan mikrobiyomunu veya mikroplar ve diğer organizmalar arasındaki sayısız ortak yaşamı düşünün.
• Patojenik bakteriler ve virüsler veya parazit karakterli tek hücreli hayvanlar gibi birkaç mikroorganizma insan sağlığı üzerinde önemli olumsuz etkilere sahip olabilir.
• Patojenler hızlı bir şekilde dönüşebilir, böylece yaban hayvanlarından insanlara geçebilir. Yeni görülen bu hastalıklar insan hayatını tehlikeye sokar ve büyük sosyoekonomik etkilere sahiptir.
• Doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi, yaban hayvan
türlerinin yasadışı veya kontrolsüz ticareti ve yaban ve evcil türlerin hijyenik olmayan koşullarda bir araya getirilmesi ve satılması, virüs gibi patojenlerin yaban ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükseltmektedir.
• İnsan davranışları ve demografik faktörler bu risklerin seviyesini önemli ölçüde arttırırken, insanların kıtalar arasında seyahat etme hızı pandemilerin hiç fark edilmeden yayılmasına neden olabilir.
• Doğayı ve sağladığı faydaları korumak ve sürdürmek, sağlığımızı ve refahımızı korumak için gereklidir.

WWF’nin Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi raporunu incelemek veya indirmek için tıklayınız

Ekoloji Birliği
Ekoloji Birliği; yaşama yönelik artan tehditlere karşı, yurt genelinde faaliyet gösteren bir çok ekoloji örgütünün bir araya gelmesi ile 2018 yılında oluşmuştur. Amacı; birlik ve dayanışma temelinde ekoloji mücadelesini yükselterek, daha güçlü şekilde doğayı ve yaşamı savunmaktır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top