Türkiye’nin COP28’teki Tutumu ve Pozisyonu Endişe Verici Bir Noktaya İlerliyorBilimDünyaEkolojiHaberlerİklim by Ekoloji Birliği - 6 Aralık 20236 Aralık 20230 Küresel yenilenebilir enerji kapasitesi artışı taahhüdüne imza atmayan ve fosil yakıtların azaltılmasına ve fosil yakıttan çıkışa karşı gelen Türkiye’nin iklim rejimindeki pozisyonu, her geçen gün büyük fosil yakıt üreticilerinin pozisyonuna daha da yaklaşıyor.30 Kasım’da Dubai‘de başlayan BM iklim zirvesi, 12 Aralık’ta sona erecek. COP28 İklim Zirvesi’nin 3. günü olan 2 Aralık 2023’te Dr. Sultan Al Jaber tarafından açıklanan Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü ile, 1,5 dereceyi ulaşılabilir kılmak için 2030 yılına kadar küresel kurulu yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin 3 katına, enerji verimliliği hızının 3 katına çıkarılması hedeflendi.2 Aralık itibarıyla 118 ülke, farklı başlangıç noktaları ve ulusal koşulları dikkate alarak, 2030 yılına kadar dünyanın mevcut yenilenebilir enerji üretim kapasitesini en az 11.000 GW’a çıkarmak için birlikte çalışma taahhüdünde bulundu. Ayrıca, 2030 yılına kadar her yıl, enerji verimliliğindeki küresel ortalama yıllık artış oranını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. ABD, Avustralya, Brezilya, Polonya ve Meksika gibi fosil yakıta dayalı bir enerji sistemi olan ülkeler bildirgeye imza atarken Çin, Hindistan ve Türkiye’nin yokluğu dikkat çekti.“Türkiye’nin Pozisyonu Endişe Verici Bir Noktaya İlerliyor”Türkiye’den uzmanlar, küresel çapta yenilenebilir enerji konusunda atılan bu adımı ve Türkiye’nin durumunu “endişe verici” olarak değerlendirdi.Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Dr. Ümit Şahin alınan kararı şöyle yorumladı:“Türkiye’nin COP28’de iki pozisyonunu gördük. Birincisi, Küresel Durum Değerlendirmesi kapsamında fosil yakıtların azaltılmasına ve fosil yakıttan çıkışa karşı olduğunu bildirmesi ve ABD’nin de yer aldığını açıkladığı Kömürden Çıkış Koalisyonu’na katılmamasıydı. İkinci olarak, küresel yenilenebilir kapasitesinin üç katına çıkarılmasını taahhüt eden 118 ülke arasında Türkiye’yi göremedik. Halbuki, Azerbaycan ve bazı körfez ülkeleri bile bu taahhüdün altına imza attı. Kaldı ki, Türkiye’nin geçen yıl yayınladığı Ulusal Enerji Planı’nda güneş ve rüzgârı artırma hedefi zaten 3 kata yakın, dolayısıyla Türkiye’nin bu bildirgeyi imzalaması gerekirdi.”Şahin ayrıca, “Türkiye yenilenebilir enerjinin önünü açmayı hedefleyen bir ülke olarak bu bildiriyi en kısa zamanda imzalamalı ve yapıcı bir iklim ve enerji dönüşümü politikası izlediğini göstermeli” çağrısında da bulundu. Dr. Ümit Şahin Bengisu Özenç Ufuk Alparslan Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Direktörü Bengisu Özenç ise şunları söyledi:“Türkiye’nin 2021’de açıkladığı 2053 net-sıfır hedefinin olumlu başlangıç olduğunu ancak kısa ve orta vadeli hedeflerin henüz söz konusu 2053 hedefiyle uyumlu olmadığına dikkat çekti: “Ne yazık ki, kısa vadeli hedeflerin eksikliği bu patikada önemli rol oynayabilecek yatırımcı gibi aktörlerin yanlış sinyal almasına sebep olabiliyor. Aslında Türkiye önümüzdeki 10-15 yıl boyunca süregelen durumu devam ettireceğini söylüyor. Halbuki, çok daha fazlasını yapacak kapasitemiz var. 2017’de açıklanan güneş enerjisi kurulum hedeflerini yalnızca beş yıl içinde 3 katına çıkarmış bir ülkeyiz. Türkiye, hem iklim diplomasisinde daha yapıcı bir rol oynamayı, hem de 2053 net-sıfır hedefine ulaşmada daha kolaylaştırıcı bir pozisyon almayı kendisi için hedeflemeli.”Yenilenebilir enerji konusundaki kararın emisyon azaltımı konusunda dünyanın iki kutbunu karşı karşıya getirdiğini söyleyen Ember Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar Bölge Lideri Ufuk Alparslan şöyle dedi: “Bu karara imza atan 118 ülkenin dışında kalan ülkeler, küresel sera gazı emisyonunun yarısından fazlasından sorumlu. İmza atmayan ülkeler arasında Çin, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, Rusya ya da Orta Doğu ülkeleri gibi yenilenebilir enerjinin esas artış göstermesi gereken yerler bulunuyor. Bu nedenle kararın beni çok heyecanlandırdığını söyleyemeyeceğim. Türkiye açısından değerlendirdiğimizde ise, resmi planlarda dahi buna yakın hedefler açıklandığı için kararın altında Türkiye’nin imzasının olmamasının nedenini politik buluyorum. Nitekim, imzacı ve imzacı olmayan ülkelere bakıldığında -birkaç istisna dışında- dünyanın iki ayrı kutbunu yansıttığını görüyoruz.” (İklim Haber)Dünya Haberleri Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print