Kızılcaköylü kadınlar JES’lere karşı direnişlerini tiyatro ile anlatıyorEkolojiHaberlerKültürÖne ÇıkanlarSağlıkSanat by Ekoloji Birliği - 31 Ocak 20206 Ocak 20220 Daha önce hiç tiyatro görmeyen, tiyatroya gitmeyen, oyunculuk deneyimi olmayan kadınlar, mücadelelerini duyurmak için sahneye çıkıyor. Aydın ilinde Kızılcaköylü kadınlar JES’lere karşı kendi direnişlerini hazırladıkları oyunla da anlatıyorlar.Daha önce hiç tiyatro görmeyen, tiyatroya gitmeyen, oyunculuk deneyimi olmayan kadınlar, mücadelelerini duyurmak için sahneye çıkıyor. Aydın ilinde Kızılcaköylü kadınlar JES’lere karşı direnişlerini tiyatro ile anlatıyor, kendi direnişlerini hazırladıkları oyunla sahneye yansıtıyorlar.NEYMİŞ BU JEOTERMAL?Aydın Efeler Kızılcaköy’de, köylerine yapılmak istenen Jeotermal Enerji Santrallerine (JES) karşı direniş ve mücadelenin öznesi olan Kızılcaköylü kadınlar, Seher Çenesiz’in yazıp yönettiği, Hilal Yılmaz’ın reji asistanlığını yaptığı “Neymiş Bu Jeotermal” oyunu ile seyircilerle buluşarak, hem verdikleri mücadeleyi anlatıyorlar , hem de jeotermal santrallerinin ülkemizde ne denli ciddi bir tehdit haline geldiği konusunda uyarıcı mesajları da kitlelere ulaştırıyorlar.Mücadelelerinin sanatla buluştuğu sahnenin kadınları, “Gerçek hayatımızı sahneye taşıdık, ne yaşadıysak onu oynadık” diyor. Daha önce tiyatro ile hiçbir ilgilerinin olmadığını dile getiren Kızılcaköylü kadınlar, “Bu tiyatro oyunuyla sesimizi daha fazla duyurmak istedik. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı zehirlemesinler diye mücadeleye ve sesimizi duyurmaya devam edeceğiz” şeklinde konuşuyorlar.“77 YAŞINDAN SONRA TİYATROCU OLDUM”Tiyatro oyununda oynayan 77 yaşındaki Hatice Barlas, “Bugüne kadar hiç tiyatroya gitmedim. 77 yaşından sonra tiyatrocu oldum. Toprağım için canımı veririm. 11 aydır çadırdayım. Bir 12 ay daha çadırda dururum. Bizim köye jeotermal enerji santrali yaptırmayacağız. Dozerlerin önüne geçeceğim” diyor.Melahat Yavuz ise, “Bu gösteriyi yapmak için dört ay çalıştık. Biz yaşam alanlarımıza, topraklarımıza, sulumuza, havamıza ve evlatlarımıza sahip çıkmak için bu oyunu oynadık. Çok heyecanlıydık ama oyun çok güzel oldu. İzleyiciler beğendi. Bizler çok sevindik. Bizim temennimiz bu sorunun çözülmesi” diyerek duygularını anlatıyor.‘DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NDE GELEN İLHAMOyunun yazarı ve yönetmeni Seher Çenesiz, ”Bu tiyatro fikri çıktığında bir 8 Mart günüydü. Bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yani. Yıllarını kadın mücadelesine ve naçizane tiyatroya adamış biriyim. Bizler Kızılcaköylü kadınların mücadelesi için ‘Ne yapabiliriz?’ diye düşündük ve bu tiyatro oyununu hazırlamaya karar verdik. Gönüllülük esasıyla ve emeğimizle bir araya geldik. Gerçekten kadınlarımıza çok teşekkür ediyorum; önce kendilerine inandıkları, sonra bana inandıkları için. Bu kadınlar bu çadırda her gün bu hayatı yaşıyorlar. Hem evlerine hem işlerine yetişiyorlar hem de topraklarını, sularını savunuyorlar. Dayanışma önemli. Umarım hayatın her alanında, kadın alanında, çevre alanında, birçok alanda hep birlikte olmaya, sorunlarımızı sanatla buluşturmaya, naçizane devam edebiliriz” diyor.Seslerini tüm Türkiye’ye farklı bir yolla duyurmayı amaçlayan kadınlar, kimisinin yaşı 70’in üzerinde kimisi ise hiç tiyatroya gitmemesine rağmen, 4 aydır tiyatro gösterisi yapmak için çalışma yaptı. Aydın halkının topraklarını ve geleceklerini mahveden JES’lere karşı vermekte olduğu mücadele ve direnişlerini anlatmak için “Neymiş Bu Jeotermal?” oyununu kaleme alan Seher Çenesiz, köy meydanındaki çadırda bugüne kadar hiç tiyatroya gitmemiş kadınlara tiyatro eğitimi verdi.Dört aylık bir çalışmanın ardından tek perdelik tiyatro oyunu, ilk olarak Efeler Belediyesi Kültür Merkezi’nde sahnelendi. Oyunda rol alan Kızılcaköylü kadınları, mahalle sakinleri yalnız bırakmadı. Oyunun girişinde jeotermalin incir, zeytin ve çevre üzerindeki zararlarını içeren bir video izletildi. Tiyatro gösterisinde kadınlar, direnişlerinde kolluk kuvvetlerinin, Aydın Vali Yardımcısının kendilerine yönelik davranışları, neden jeotermal enerji santralini istemediklerini mizahlı bir dille sahneliyorlar. Her sahnelendiği bölgede büyük beğeni toplayan gösterinin sonunda kadınları, izleyiciler ayakta alkışlıyorlar.‘SAHNEYLE MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRDİK’Kızılcaköy’de tiyatro fikrini hayata geçirenlerden, reji asistanı Hilal Yılmaz, “Sosyal hizmet uzmanıydım ben. 6 ay önce emekli oldum. Yıllardır sendika mücadelesi, çevre mücadelesi içerisindeyim. 25 yıldır Aydın’dayım. Son zamanlarda JES’lerle ilgili süreci yakından takip ediyorum. Kızılcaköy’de yaşanan ilk müdahaleden sonra, bir kış gününde Kadın Dayanışma Platformu ile beraber gittik direnişe destek vermek için. Girdiğim anda ilk aklıma gelen bir tiyatro sahnesiydi. Daha önce de sendikada, 8 Mart’la ilgili kendimiz bir sahne deneyimi yaşamıştık. Onun çok önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum, mücadelede, savunuculukta. Sahneyle mücadeleyi birleştirdik. 4 aydır gidiyoruz geliyoruz, çalışıyoruz. Kadınlar kaygılıydılar. Hiç tiyatro görmemişlerdi hayatlarında. Sahneye çıkmak onlar için tabii ki endişe vericiydi. Ama onlarda bir mücadele yüreği vardı. Sahneyle ilgili kaygılarını da aştılar, gördüğünüz gibi başardılar. Kızılcaköy’e ilk girdiğimiz anda o kadınların mücadeleden vazgeçmeyeceklerini anlamıştık. Kararlı ve cesurlardı” şeklinde konuşuyor.‘BURADA GERÇEK HAYATIMIZI ANLATTIK’Kızılcaköylü, üç çocuk annesi Melahat Yavuz, şöyle konuşuyor: “Daha önce tiyatroya hiç ilgim yoktu, hiç tiyatroya bile gitmedim ben. Ama işte bu jeotermaller yüzünden, havamızı, suyumuzu, toprağımızı koruyalım, bir faydamız olsun diye mücadele ederken, sesimizi daha fazla duyuralım diye tiyatromuzu oynadık. Ne mutlu sesimizi duyurabildi isek, bir faydamız olduysa… Gerçek hayatımızı, günlük hayatımızı anlattık burada. Hayatımızı çok etkiledi böyle bir tiyatro için çalışmak. Çok güzel bir renk kattı hayatımıza, mücadelemize…”‘OYUNDA AĞAÇLARIMIZIN O KUPKURU HALİNİ HATIRLADIM’ “Köyün tiyatrocusu oldum bu yaştan sonra” diyen Hatice Barlas: “Ben daha önce hiç tiyatro görmedim. Jeotermal kurulacak dediler. ‘Biz bu jeotermalleri istemiyoruz, yaptırmayacağız’ dedik. Tiyatro fikri Hilal ve Seher kızımdan çıktı ortaya. Çok hoşumuza gitti. Hayatımızı çok güzel etkiledi. Ben hep ağladım oyunlarda. O ağaçlarımızın o kupkuru halini hatırladım hep gözümden yaşlar geldi. Biz gerçekleri oynadık çünkü. İstemiyoruz biz jeotermal, dozerlerin önüne yatacağız, yaptırmayacağız. Ben yaşayacağımı yaşamışım zaten, çocuklarımız, torunlarımız için mücadele ediyorum. Kendimizi insanlara tiyatroyla anlattık. Tiyatroya devam edeceğiz…”Köyün bir diğer tiyatrocu teyzesi Ayşe Ayan, “Kızlarımız direniş çadırımıza geldiler. ‘Böyle bir tiyatro yapabilir miyiz’ dediler, ‘Yaparız’ dedik, başardık. Tiyatromuzu oynadık, mutluyuz. İyi ki böyle bir oyun hazırlamışız. İnşallah devamı da olur başka tiyatrolarımız da olur” şeklinde konuşuyorlar.‘BİZİ GÖREN HERKES GÖRMEYENLERE DE ANLATSIN’Kızılcaköylü tiyatrocu kadınların mesajları ise şu şekilde: “Biz köyümüze jeotermal istemiyoruz. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletmesinler, zeytinimizi, incirimizi kurutmasınlar. Sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Bizi seyreden, gören herkes görmeyenlere de anlatsın, yaysın mücadelemizi. Bütün Aydın halkının desteğini bekliyoruz.’”Jeotermal konusunda herkesin birbirini desteklemesi gerektiğini ifade eden oyunun yazarı ve yönetmeni Seher Çenesiz ise, sorunları sanatla buluşturmaya ve anlatmaya devam edeceklerini söylüyor. Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print