Doğa ve hayvanlar, İnsanla aynı hukuki statüye alınabilir mi?DünyaEkolojiHukukÖne ÇıkanlarRaporlar by Ekoloji Birliği - 5 Mayıs 202222 Mayıs 20220 Hindistan’da bir Yargıç, kendilerini koruyamayacak durumda olanlar için karar verme yetkisine başvurarak doğanın hukuk karşısında insanlarla eşdeğer statüye sahip olduğuna ve insanların onu korumakla yükümlü olduğuna karar verdi.Hindistan‘ın 28 eyaletinden biri olan Madras‘ta en yüksek mahkeme, geçen ay “Doğa Ana”nın bir insanla aynı yasal statüye sahip olduğuna ve “yaşayan bir kişinin ilgili tüm hak, görev ve varlıklarını” içerdiğine karar verdi.Ülkenin güneydoğusundaki Tamil Nadu eyaletinde bulunan Madras Yüksek Mahkemesi‘nin kararında, doğal çevrenin insanın yaşam hakkının bir parçası olduğu ve insanların gelecek nesiller için çevresel bir görevi olduğu da belirtildi.Yargıç S. Srimathy‘nin 23 sayfalık görüşünde şu ifadeler yer aldı:“Geçmiş nesiller, ‘Dünya Ana’yı bize bozulmamış görkemiyle teslim etti ve biz ahlaki olarak aynı Dünya’yı bir sonraki nesle teslim etmeye mecburuz. Sürdürülebilir kalkınma kisvesi altında insan doğayı yok etmemelidir. Sürdürülebilir kalkınma tüm biyolojik çeşitliliğimizi ve kaynaklarımızı bitiriyorsa, bu sürdürülebilir kalkınma değil, sürdürülebilir yıkımdır.”Doğa’nın haklarıSöz konusu dava, ekosistemlere, hayvanlara ve doğal varlıklara; insanların, şirketlerin ve tröstlerinkine benzer yasal haklar vermeyi amaçlayan bir dizi “doğa hakları” yasası ve davasına ilişkin kararların sonuncusu.Ekvador, Bolivya, Panama ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 30’dan fazla topluluk ve yerel yönetimde, ‘doğa hakları’ yasalarının varyasyonları bulunuyor. Bu yasalarda doğanın var olma ve yenilenme gibi hakları tanınıyor ve geleneksel çevre yasalarına kıyasla bu yasalar, çevreye daha yüksek derecede koruma sağlıyor.Tamil Nadu eyaletindeki dava, korunan bir ormandaki bir arazi parçasını özel bir şahsa devrettiği için emekli maaşının bir kısmını kaybeden bir hükümet yetkilisinin dilekçesi üzerine Madras Yüksek Mahkemesi’ne geldi. Arazi, yoğun yeşil ormanları ve kakule tarlalarıyla bilinen Megamalai bölgesinde yer alıyordu.Üst düzey bir memurun emirlerine uyduğunu söyleyen yetkili, tapunun düzeltildiğini ve arazinin korunduğunu savundu. Yargıç Srimathy, yetkilinin cezasını “doğaya karşı yapılan eylem” nedeniyle altı ay uzaklaştırma cezasına indirdi.Fakat yargıç, Yargıç Srimathy, davayı burada sınırlı bırakmayarak, “parens patriae yetkisi”ni kullandı ve ‘doğanın haklarını’ düzenlemeye devam etti. Parens Patriae yetkisi nedir?Latince “Anavatanın ebeveyni” anlamına gelen Parens patriae, hükümetin kendilerini koruyamayanlar adına hareket etme yetkisine atıfta bulunan yasal bir terim.Örneğin, parens patriae, ebeveynlerinin istekleri ne olursa olsun, reşit olmayan bir çocuğun velayetini tayin etmesi için bir hakime yetki verir. Parens patriae tek bir çocuğun çıkarlarını temsil edecek kadar dar veya genel olarak tüm nüfusun refahını kapsayacak kadar geniş uygulanabilir.Bununla birlikte, parens patriae, bir eyaletin tüm nüfusunun iyiliğini ele alan çevre felaketi, doğal afetler gibi davalarda da uygulanabilir.Yargıç Srimathy, bu yetkiyi kullanarak devlete ve merkezi hükümetlere “’Tabiat Ana’yı’ koruma ve Tabiat Ana’yı mümkün olan her şekilde korumak için uygun adımları atma” sorumluluğunu verdi.Insıde Climate News‘in haberine göre, Hollanda‘daki Leiden Üniversitesi‘nde uluslararası hukuk profesörü olan Margaretha Wewerinke, mahkemenin çevreyi koruma yetkisini üstlenmek için ‘parens patriae yargı yetkisi’ne başvurmasının dikkate değer olduğunu söyledi:“Bu sadece kavramsal olarak Toprak Ana’nın haklara sahip olmasıyla ilgili değil, aynı zamanda mahkeme, yargıçların devreye girip bu korumayı sağlaması gerektiğini söylüyor.”Uygulanabilirlik tartışması: Doğanın sorumlulukları neler?Hindistan’da daha önce de eyalet yüksek mahkemelerinden üçü buzulların, nehirlerin, hayvanların ve Toprak Ana’nın tüzel kişilik statüsüne sahip olduğunu kabul eden kararlar vermişti.Fakat bu kararlar eyalet düzeyinde bağlayıcı olsa da, federal düzeyde tartışma yartıyor. 2017’de Hindistan Yüksek Mahkemesi, Uttarkand Eyaleti Yüksek Mahkemesi’nin, Ganj ve Yamuna nehirlerine tüzel kişilik veren bir kararını bozdu. Yargıtay, kararı hukuken uygulanamaz buldu, çünkü Yüksek Mahkeme nehirlerin sadece yasal haklarını tanımıyor, aynı zamanda insanlara benzer “görev ve yükümlülükler” de atfediyordu.Yargıtay, bu görev ve yükümlülüklerin, bireylerin sel veya diğer doğal afetler durumunda nehirleri dava etmelerine izin verebileceğini ve potansiyel olarak herhangi bir zararı kimin ödeyeceği konusunda sorunlar ortaya çıkarabileceğini söyledi. Ayrıca, nehirler birden fazla eyalette aktığından, nehrin koruyucusu olarak hangi eyalet hükümetinin sorumlu olduğu konusunda da belirsizlik olduğuna hükmetti.Fakat Yargıtay’ın bu davadaki kararına rağmen, diğer eyalet mahkemeleri aynı hak, görev ve yükümlülükleri empoze ederek, doğanın haklarını tüzel kişilik dilinde çerçevelemeye devam etti.Sırasıyla 2018 ve 2019’da, Uttarkand Yüksek Mahkemesi ve Pencap ve Haryana Yüksek Mahkemesi, eyaletlerindeki hayvanların tüzel kişilik statüsüne sahip olduğunu kabul etti.2020’de Pencap ve Haryana Yüksek Mahkemesi ayrıca, Himalaya eteklerindeki Sukhna Gölü’nün “canlı bir varlık ve “tüzel kişi” olduğuna hükmetti.Demokratik ve Çevresel Haklar Merkezi‘nin yönetici direktörü Mari Margil, doğayı insanlarla aynı haklara, görevlere ve yükümlülüklere sahip bir tüzel kişi olarak tanımanın ideal bir yaklaşım olmadığını, çünkü doğanın ‘doğası gereği’ insandan farklı olduğunu ve aynı şekilde sorumlu tutulamayacağını söyledi:“Doğanın haklarını korumak için, tüzel kişiliğin ötesine geçen, doğanın haklarının korunduğu, uygun şekilde yorumlandığı ve garanti altına alındığı yeni bir doğa hukuku sistemine ihtiyacımız olduğuna inanıyoruz.”Hayvanların hukuki statüsüHindistan’da doğanın haklarına ilişkin şimdiye kadarki en büyük yargı olayı ise Yeni Delhi’deki Yüksek Mahkeme’ye sunulan, mahkemeden beyan etmesini isteyen 2020 tarihli bir dilekçe.Gujarat merkezli bir sosyal ve çevresel savunma örgütü olan Halkın Savaşçıları Örgütü’nün sunduğu 83 sayfalık dilekçede, mahkemeden “tüm insanları hayvan haklarının yasal koruyucuları ilan etmesi ve kuşlar ve sucul türler de dahil olmak üzere hayvanlar aleminin tüm üyelerinin yasal haklara sahip olduğunu tanıması” talep ediliyor.Dilekçede hamile bir filin ve bir ineğin patlayıcı yedirilerek öldürülmesi, et tüketimi için kesilmek üzere 22 köpeğin eyalet sınırları boyunca nakledilmesi gibi olaylar da dahil olmak üzere bir dizi hayvan zulmü örneğine yer veriliyor.Dilekçede, bu davaların “buzdağının görünen kısmı bile olmadığı” ve “böyle bir işkence”nin Hindistan’da yaygın olduğu, ancak çoğu vakanın rapor edilmediği ve “iktidardakilerin büyük ölçüde bunları göz ardı ettiği” belirtiliyor ve şu ifadelere yer veriliyor.“İnsan olmayan hayvanların zekası, zengin duygusal ve sosyal yaşamları konusundaki bilgimize rağmen hayvanlar hala mülk olarak kabul ediliyor ve canlı varlıklardan çok cansız nesneler gibi tanımlanıyor.Bu statü, onların zulme ve ihmale karşı yasal korumalarını önemli ölçüde sınırlandırıyor. Kanun sistemimizin temel amacı, savunmasız kişileri sömürüden korumak ve adaleti sağlamaktır. Hayvanlar, ne tür varlıklar olduklarını yansıtan yasal bir statüyü hak ediyor; onlar, kendi arzuları ve yaşamları olan, acı ve zevk, neşe ve keder, korku ve memnuniyet kapasitesine sahip bireyler.”Talepler, Hindistan’ın Hayvanlara Zulüm Önleme Yasası ve ülke anayasası uyarınca insanların hayvanlara karşı yasal yükümlülükler borçlu olduğuna hükmeden 2014 Yüksek Mahkeme kararına dayandırılıyor.Bu talepler tam olarak kabul edildiği takdirde, hayvanların tüzel kişiliğe sahip olduğu açıkça tanınacak ve karar, hükümetin hayvan zulmü vakalarını takip etmesini gerektirecek. Ayrıca devletleri hayvan zulmü vakalarını araştırmak için hayvan refahı birimleri kurmaya zorlayacak ve bunların uygulanmasını güçlendirmek için başka önlemleri şart koşacak.Hindistan Yüksek Mahkemesi dilekçeyi incelerken, Ekvador Anayasa Mahkemesi, ülkenin anayasasındaki “doğa hakları yasası”nın, vahşi hayvanların yasal haklarını da içerdiğini ilan eden dönüm noktası niteliğinde bir karar açıkladı.Çevreciler ve hayvan hakları aktivistleri, Hindistan’ın hayvanlara yasaların en yüksek korumasını sağlayan bir sonraki ülke olmasını umuyor.Yeşil Gazete Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print